Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Bilgi Güçtür: 10 SORUDA Bağımlılık

Bilgi Güçtür: 10 SORUDA Bağımlılık
Son Güncellenme : 26 Eki 2014 15:54

Soru 1: Bağımlı olmak ne demektir?
Cevap: Bağımlılık, sözlük tanımı olarak; bir kişinin, toplumun ya da toplumsal grubun, siyasal, ekonomik, yaşamsal ihtiyaçlar bakımından başka kişi, grup ya da toplumların güdümü ve yönetimi altına girmesi anlamına gelir. Bağımsız olmak ise; kendi isteğine göre davranmakta serbest olmak olarak tanımlanır. Yani bağımlılık öncelikle kişinin öz iradesini yitirmesidir. Yaşamını olağan şekilde sürdürebilmesi için bir maddeye, kişiye vs. ihtiyaç duyması, muhtaç olmasıdır. Aynı zamanda bağımlılık, insanın yaşamını eskisi gibi sürdürememesi ve yaşam niteliğinin düşmesine neden olan bir durumdur.

Soru 2: Madde bağımlılığı nedir? Kapitalist sistem içerisinde farklı tür bağımlılıklar var mıdır?
Cevap: Madde bağımlılığı; genellikle uyuşturucu, keyif verici olan ve bağımlılık yaratıp kullanılmaması durumunda insan vücudunda çok çeşitli tepkilere yol açan, kullanılmaya devam edilmesi durumunda ise insan sağlığını olumsuz etkileyen doğal ya da sentetik maddelere bağımlı olunmasıdır. Bağımlılık yaratan bu maddelerin en yaygın kullanılanı alkol ve sigaradır. Alkol ve sigaranın bağımlılık etkilerinin uyuşturucu maddelere göre daha hafif olması ve insan sağlığına tahribatı daha uzun sürece yayılması nedeniyle, alkol ve sigara bağımlılığı çok fazla yaygınlaşabilmiş ve diğer maddelere göre doğallaşmış, meşruluk kazanmıştır. Eroin, kokain, esrar, sentetik uyuşturucular, tiner, bali gibi çok çeşitli bağımlılık yaratan uyuşturucu maddeler bulunmaktadır. Kapitalist sistem içerisinde madde bağımlılığı dışında insan yaşamını olumsuz etkileyen çok sayıda bağımlılık çeşitleri de mevcuttur. Televizyon, dizi-film bağımlılığı, bilgisayar-video oyunu bağımlılığı, ”şans oyunları” denilen kumar bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı gibi daha çoğaltabileceğimiz pek çok madde bağımlılığı kadar öne çıkmasa da bu tür bağımlılıklar da insanların hayatını kimi zaman madde bağımlılığı kadar olumsuz etkilemektedir.

Soru 3: Bağımlılık yaratan nedenler nelerdir?
Cevap: Bağımlılığın her türlüsünü yaratan temel neden kapitalist sistemdir. Sömürü düzeni halkı her geçen gün daha kötü şartlarda yaşamaya zorlar. İşsizlik, geçim sıkıntısı, barınma, eğitim, sağlık gibi yüzlerce sorun içinde boğar halkı. İkinci olarak da, insanları hedefsiz, amaçsız, sıkıntı ve bunalım içinde bireyler haline getirir.
Düzenin halka sunduğu bu olumsuz yaşam tablosundan kısa bir süreliğine de olsa kopmak için yaratılan sahte kapılardır bağımlılıklar. Örneğin; alkol ve sigara sıkıntılardan kurtulmak, rahatlamak adına tüketilir. Televizyon, bilgisayar vb. ile yaratılan sahte dünyalar insanları gerçek yaşamından alıp götürür. Hedefsiz, amaçsız, hak arama, bunalımlı insanlar, ”alışveriş çılgınlığı” gibi bağımlılıklara bırakır kendini. Yine bu nedenlerden ötürü bir uyuşturucu madde ile beynini uyuşturmak isteyebilir insanlar. Çürüme ise başlı başına bağımlılıkların ortaya çıktığı zemin oluyor. Düzen çürürken halkı da kendisiyle birlikte çürütmeye çalışmaktadır. Yozlaşma, ahlaki dejenerasyon özellikle uyuşturucu gibi madde bağımlılıklarının artmasına yol açıyor.

Soru 4: Bağımlılık nasıl yayılır?
Cevap: Bağımlılık düzen tarafından iradi bir politika çerçevesinde yayılır. Düzenin tüm kurumları bu politikaya hizmet eder. İnsanlar, televizyon, gazete-dergi, internet, radyo… gibi bütün görsel, işitsel, basılı iletişim araçları ile bağımlılık oluşturan maddelere-ürünlere, alışkanlıklara yönlendirilir. Televizyon, alışveriş… türü bağımlılıklar en fazla bu kanallardan beslenip yayılmaktadır.
Madde bağımlılığı; özellikle uyuşturucu bağımlılığı polisin denetimi ve kontrolündeki çeteler ile, daha çok da yoksul halkın yaşadığı semtlerde yaygınlaştırılmaktadır. Alkol ve sigara bağımlılığının yayılması için tüm koşullar mevcuttur, rahatlıkla tüketime sunulmaktadır.
AKP iktidarı döneminde uyuşturucu maddeye ulaşım da son derece kolaylaşmıştır. Bu durum, madde bağımlılığında büyük patlamaya yol açmıştır. 2009-2014 yılı arası sadece esrar kullanımının 262 kat artması bağımlılığın yayılma hızına ilişkin çarpıcı bir örnektir.
Bağımlılık devlet eliyle yayılır, çünkü düzen bağımlı insanlar yaratmak ister. Bağımlı insan iradesini, reflekslerini, duyarlılığını yitirmiştir ya da zayıflamıştır. Tüm ilgisi bağımlı olduğu maddeye yönelmiş, o maddeye ulaşmak dışında amacı kalmamış insandır. Bir nevi beyni uyuşturulmuş, düşüncesi esir alınmış bu insanlar düzen için en rahat yönetilecek insanlardır. Sömürü, baskı, adaletsizliğe ses çıkarmak bir yana farkına dahi varmazlar. Bu nedenle emperyalizm ve oligarşi her türlü yol ve yöntemle bağımlılığı teşvik eder, yayılması için iradi bir politika izler.

Soru 5: Bağımlılık insan yaşamını nasıl etkiler?
Cevap: Bağımlılıkların insanın beden sağlığına, psikolojisine, sosyal kişiliğine yönelik olumsuz etkileri vardır. Örneğin, televizyon, bilgisayar başında uzun süre oturan bağımlı insanlarda obeziteden, ani ölümlere yol açan damar hastalıklarına kadar birçok sağlık sorununun oluştuğu bilinir. Esas olarak en ciddi sağlık sorunlarını madde bağımlılıkları yaratmaktadır. Vücudun tamamına, bütün organlara zarar verebilen bu zehirli maddeler sayısız kalıcı ve ağır hastalıklara yol açar. Kullanımının devamında ise ölüm kaçınılmazdır.
Bağımlılıklar insan psikolojisine zarar verir ve asosyalleştirir. Duyarsızlık, tepkisizlik, edilgenleşme, iradesizleşme, güvensizlik gibi insan üzerinde en sık görülen sonuçları bağımlı insanın yaşamında da bozulmalara yol açar. Ailesi ve çevresiyle ilişkisi yıpranır. Çevresindeki insanlara da zarar verir. Elbette ki kısa sürede yalnızlaşması, istenmeyen kişi konumuna gelmesi kaçınılmazdır. Böylelikle bağımlı insanın tüm sosyal yaşamı çökmüş olur. Bağımlılık, özellikle madde bağımlılığı zaman içerisinde farklı sorunları da tetikler. Bağımlılık düzenin çürümesine açılan kapıdır çünkü. Bağımlı insan ihtiyaç duyduğu maddeye ulaşmak için zamanla tüm ekonomisini çökertir. Hırsızlık, fuhuş, çetecilik batağına saplanma bu koşullarda çok olası ve en sık görülen durumdur.

Soru 6: Devlet bağımlılıkla mücadele eder mi?
Cevap: Devlet bağımlılığa karşı mücadele etmez, sadece ediyormuş gibi görünmek ister. AMATEM gibi kuruluşların varlığı sadece bu aldatmacayı güçlendirmek içindir. Zaten bu kuruluşların sayısı ihtiyacı karşılamaktan da çok uzaktır, milyonlarca bağımlıya karşılık sadece 26 tane AMATEM bulunur. Bu kuruluşlar tüm izlenimi de yitirmiştir, madde bağımlılarını tedavi etmek yerine tekrardan başlamasına vesile olan, uyuşturucu satıcılarının mesken tuttuğu yerler haline gelmiştir. Devlet uyuşturucu çetelerini her zaman teşvik etmiş, koruyup kollamıştır. Ortaya çıkan tüm uyuşturucu çetelerinin polis ya da askere bağı olduğu geçmişte tankların korumasında askeri konvoylarla uyuşturucu taşındığı dahi deşifre olmuştur. AKP milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın şirtekine ait tırların uyuşturucu taşdığının ortaya çıkması bugün de uyuşturucu baronlarının meclis koltuklarında oturduğunu gösterir.
Devlet bağımlılığa karşı mücadele etmediği gibi devrimcilerin mücadelesini de engellemeye çalışır. En somut örneği, uyuşturucuya ve yozlaşmaya karşı mücadele ettiği için Halk Cephesi’nin basılan onlarca kurumu, dava açılan, tutuklanan yüzlerce üyesi, katledilen Hasan Ferit Gedik ve Birol Karasu’dur.

Soru 7: Bağımlılıkla mücadele görev midir?
Cevap: Bağımlılıkla mücadele, başta devrimciler olmak üzere tüm halkın görevidir. Bağımlılığın yayılması her yönüyle halkın yaşamını tehdit eden bir sorundur. Hem bağımlı olan insanlarımızın yaşamı yok olur, hem de bağımlı kişi halkın geri kalanına zarar verir. Madde bağımlılığı çeteleşmeyi de beraberinde getirir, böylece de halkın can ve mal güvenliği tehlikeye girer. Yozlaşmayı yayar, halk değerlerinin bozulmasına yol açar. Duyarsızlık ve güvensizliğin büyütülmesi gibi sonuçları, halkın bölünüp parçalanmasına, sonuç olarak da örgütsüzleşmesine neden olur.
Halk kendi geleceğini güvenceye almak için, devrimciler de ciddi bir örgütsüzleştirme, halkı çürütme saldırısını geri püskürtmek için, halkı çetelerin, düzenin eline bırakmamak için yozlaşmaya ve bağımlılığa karşı mücadele etmek zorundadır.

Soru 8: Bağımlılıkta kişinin-bireyin rolü nedir?
Cevap: Bağımlılık yaratan alışkanlıklara, maddelere insanların yönelmesi düzenin baskısı, özendirmesi, yönlendirmesi sonucu olsa da ilk başlamayı son tahlilde kişinin iradesi belirlemektedir, geriye kalanlar etkendir. İnsan iradesine bağlı olarak başlayan madde kullanımı kısa sürede bağımlılığın oluşmasıyla insanın kontrolünden çıkmaktadır. Ve artık kullanımı sonlandırmak kişinin iradesini aşmaktadır. Kimse bir maddeye bağımlı olmak için, sağlığının bozulması için başlamaz. Ancak bu sonuçlar ortaya çıktığında iş işten geçmiş olmaktadır. Çünkü bağımlılık insan idaresini zayıflatır, parçalar. Bu nedenle ”ben bağımlı olmam” gibi kör güvenle hareket edenler hüsrana uğramıştır. İradenin parçalanması bağımlılığın en ciddi sonuçlarındandır. Sadece bağımlılıkla sınırlı değil yaşamının tamamında kişiyi iradesiz, kendine güvensiz bir insan haline getirir.

Soru 9: Sosyal bir sorun olarak bağımlılığın temeli nedir?
Cevap: Bağımlılık tek başına tıbbi açıdan ele alınmamalıdır, aynı zamanda sosyal bir sorundur. Tam da bu nedenle kurtulmak için sadece tıbbi yöntemler yeterli gelmemektedir.
Düzenin halka yaşattığı sosyal bunalım, sorunlar, insanların sosyal etkinliğinin neredeyse sıfıra indirilmesi; ev-iş, ev-okul vb. arası, sadece yaşam sorunlarıyla kuşatılmış asosyal bir hayatın dayatılması. İnsanların spor, kültür-sanat vb. sosyal aktivitelerden yoksun olması ve hatta birbirleri, aileleri ile düzenli görüşme, zaman geçirme olanaklarından dahi yoksun olması gibi sosyalleşmenin çok zayıf olduğu bir yaşam, bağımlılığın geliştiği sosyal zemindir.
Bağımlılık yaratan, haz verici madde ve alışkanlıklara yenilmek büyük oranda sosyal sıkıntılardan bireysel yoldan kurtulma arayışıdır. İnsanlar, bir araya gelip sosyalleşme ihtiyacını gidermesi durumunda, alkol, uyuşturucu ya da televizyon müptelalığı gibi bağımlılıklara da daha az rağbet gösterecektir.

Soru 10: Sosyalizmin bağımlılık sorununa yaklaşımı nedir?
Cevap: Bağımlılık en başta düzenin yarattığı bir sorundur. Yani bağımlı insan, kapitalizmin sömürüyü sorunsuz ve en rahat biçimde sürdürebilmesi için yaratmaya çalıştığı insan tipidir. Kapitalizmi yıkarak sömürüye son vermek isteyen sosyalizmin ise bunun tam tersi bir insan tipine ihtiyacı vardır. Yani beyni uyuşmuş, bağımlılığın yarattığı bireyleşme, duyarsızlaşma, iradesizleşme gibi zayıf insan özelliklerinden kurtulmuş insan tipidir sosyalizmin ihtiyacı olan. Sosyalizm için bağımlılık yok edilmesi gereken ciddi bir sorundur.
Devrim mücadelesi aynı zaman da büyük bir sosyal faaliyettir, bu nedenle bağımlılığın geliştiği asosyallik temelini dağıtır. Amaçsız ve bilinçsiz insan bağımlılığa açıktır, devrim mücadelesi insanlara büyük bir amaç, güçlü bir bilinç ve irade kazandırdığı için bağımlılığa karşı panzehirdir.
Dünya devrim örneklerinde de görülmüştür: Rusya halkında devrim öncesi alkol bağımlılığı, Çin halkında ise uyuşturucu bağımlılığı son derece yaygındı. Küba fuhuş-kumar-uyuşturucu ile anılan bir ülkeydi. Ama devrim süreci ve sonrasında inşa edilen sosyalizm tüm bağımlılıkları yok etti.
Sosyalist ülkelerde yaratılan yüksek ahlak, idealler; sosyalizmin sunduğu refah seviyesi, sosyal-kültürel olanaklar, sağlık ve eğitim olanakları da bağımlılığın gelişmesine izin vermemiştir.
Bağımlılıktan ancak sosyalizmde, halk iktidarında kurtulunabilinir. Bağımlılığı yayan kapitalizmdir. Bizim ülkemizde de bağımlılık, kapitalizmi, sömürü düzenini yıkma mücadelemiz içinde gerileyecek ve sosyalizmde tam olarak son bulacaktır.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.