Örnek Resim

Anasayfa > HABER > Devrim İçin Devrimci Okul

Devrim İçin Devrimci Okul
Son Güncellenme : 09 Eki 2014 18:01

“Eğer devrimci sınıfların yaratıcı halk dehası, Sovyetleri yaratmamış olsaydı, Rusya’da proleter devrim gerçekleşemezdi” (Lenin)

HALK MECLİSLERİ NEDİR?

Sevgili Devrimci Okul okurları merhaba;

Bu hafta halk meclislerinin ne olduklarını ve neden gerekli olduklarını anlatacağız.

“Halk meclisleri, halkın öz örgütlülükleridir” dersek aslında meclisleri en net ve en doğru ifade eden tanımlardan birisini kullanmış oluruz.

Meclisler neden halkın öz örgütlülükleridir?

“Öz” kelimesini günlük yaşamımızda sık sık kullanırız.

Bu kelimenin sözlük anlamına baktığımızda birkaç anlamıyla karşılaşıyoruz.

Öz kelimesinin;
1-Bir şeyin temel öğesi
2-Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü
3-Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı
4-Katıksız
5-Kan bağı ile bağlı olan (…) demek olduğunu görüyoruz.

Daha tali olan birkaç anlamı bir kenara bırakırsak sadece yukarıda yazdığımız tanımlara bakarak; “halk meclisleri halkın öz örgütlülükleridir” derken ne kadar yerinde bir tanımlama yaptığımızı görürüz.

Buna göre;

-Halk meclisleri bir örgütlenme biçimi olarak halkın temel öğesidir.

-Meclisler gibi halk örgütlülükleri, halkın en kuvvetli bölümüdür. Örgütlenmek, örgütlü olmak halkın en güçlü halidir.

-Örgütlenmek, halkın benliğidir; manevi varlığıdır. Çünkü dayanışma içinde olmak, bir olmak, paylaşmak halkımızın temel değerlerindendir.

-Katıksızdır; çünkü meclisler halkın doğrudan ve aracısız kendisini ifade ettiği örgütlenmelerdir.

-Kelimenin gerçek anlamıyla değil de mecazi anlamıyla bir benzetme yapacak olursak: Belki Alevisiyle, Sunnisiyle, Hırıstiyanıyla, Ezidisiyle, Türküyle, Kürdüyle, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Ermenisiyle…vb. her inançtan ve her milliyetten halkımızın arasında “kan bağı” yoktur.

İşte halkların arasındaki o kardeşlik bağını biz “kan bağıyla” değil; öz örgütlülüklerimiz olan meclislerimizle yaratırız.

Meclislerimizle; ezilenlerin, tüm halk kesimlerinin ezenlere karşı birliğini ve mücadelesini örgütleriz.

Yarattığımız bir anlamda dayanışma ve mücadelenin yarattığı bir kardeşliktir. İşte bu kardeşlik “bizim özümüz”dür ve egemenlere karşı “gücümüz”dür.

Evet, neresinden bakarsak bakalım halk meclisleri hayatın, kavganın ve bilimin doğruladığı örgütlenmelerdir.

On milyonlarca insan fabrikada işçi, kamuda memur, okulda öğrenci, çarşıda esnaftır… İşsizdir, ev kadınıdır, işportacıdır, taşeron düzeninin işsiz bırakma ya da canından etme tehlikesiyle karşı karşıya olan işçisidir, madencisidir… Ataması yapılmamış öğretmenidir… Ezberci ve faşist eğitim sistemi altındaki liselileridir…Yozlaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılan, geleceği elinden alınan gençliğidir. Tüm bu kesimlerin bulunduğu mahallelerdir..

Mahallelerde yaşarken barınma hakkı elinden alınan; ulaşım, yol, su, elektrik sorunları yaşayan; sağlık, eğitim ve insanca yaşam hakkı yok edilen milyonlarca insanımızdır..

Sorunları için tartışacak, birlikte çözüm arayacak, birlikte mücadele edecek olan tüm halk kesimleridir.

Bir avuç sömürücü dışında kalan herkes halk meclislerinde örgütlenebilir.

Halk dediğimizde aklımıza gelmesi gereken büyük bir deniz, büyük bir zenginliktir. Halkın kendi kendisini yönetebilmek için ihtiyaç duyacağı bütün beceriler, bütün bilgi ve deneyler; inançlı, fedakar, halkını düşünen kararlı insanlar yine bu halkın bağrında mevcuttur.

Halk üretendir, değerler yaratan ve güzelleştirendir. Kendi kendini yönetebilmesinin önünde hiçbir engel yoktur.

Halk meclisleri; halkın kendi gücünü ve taleplerini birleştirdiği, kendi sorunlarına çözüm aradığı, söz-karar yetkisinin tamamen kendisinde olduğu; sorunu tespit etmek ve çözüm arayışında kendi iradesini ortaya koyduğu örgütlenmelerdir.

–Meclislerin İşlevi ve Görevi Nedir? 

Meclisin işlevi halkın bulunduğu bölgenin, yerin, işyerinin ya da okulun bütün sorunlarını kapsar. Günlük geçim derdinden mahalle, kasaba, köy sorunlarına; ekonomik, sosyal, politik sorunlara kadar halkı ilgilendiren her şey meclisin görevi olabilir.

İşlevi; halkın dinsel, ulusal ya da mesleki ayrılıklarına rağmen dayanışmasını; kendi sorunlarına ortak çözüm aramasını; halkın birliğini sağlamaktır. Halka yönelebilecek saldırılara karşı koyar; çetelerin, devletin saldırılarına karşı direnişler örgütler.

Mücadele içinde halkın yaratıcılığını geliştirmeyi, kendi gücünün farkına varmasını sağlamaya çalışır.

Halk, meclis örgütlenmeleri aracılığıyla, kendi haklarına, yaşamına ve onuruna sahip çıkmayı öğrenir. Daha sonra mahallede, işyerinde yada okulda halktan birisine yönelen saldırının gerçekte kendisine yöneldiğini ve böylece tüm saldırıları topluca göğüslemek gerektiğini yaşayarak kavrayacaktır. Bu gelişim, halk kitleleri açısından, kendi güçlerinin bilinçlerine vardığı, faşist iktidarın halk üzerindeki politikalarını ve faşist yapısını tanıdıkları, buna karşılık ne yapılması gerektiğini öğrenecekleri bir süreç olacaktır.

Geniş halk kesimleri, örgütlü ve birlikte mücadeleyi öğrendikçe, olumlu sonuçlar aldıkça birlikteliğin, dayanışmanın ve mücadelenin kapsamı da genişler. Halk örgütlülükleri kalıcılaşır, yaygınlaşır ve çok daha geniş halk kesimlerinin birliğine doğru yol alır.

–Devrim Kitlelerin Eseridir

Halk meclislerinin halkı örgütlemek ve harekete geçirme konusundaki sayısız olumlu sonucundan söz edebiliriz.

Ancak hepsi stratejik hedefimizle birlikte düşünüldüğünde anlamlıdır.

Stratejik hedefimiz anti-oligarşik anti-emperyalist devrimdir. Bu devrim kitlelerin eseri olacaktır.

Halk sadece yanına gidilen, örgütlenen, destek-maddi güç veren değildir. Halk örgütleyendir; mücadelenin asli unsurudur.

Halk meclisleri, halkımızın hak ve özgürlük mücadelesi içinde sorunların gerçek kaynağını düzende olduğunu gördükleri, buna bağlı olarak “politikleştikleri” araçlardır.

“Politik” olmak, sorunların kaynağının düzenle olan bağını kurmaktır; “politik” olmak çözümün iktidar değişikliğinde olduğunu görebilmektir.

Kısacası, halk meclisleri geniş kesimlerin devrimci mücadele ile bağını kurdukları; devrim mücadelesini kendi dışlarında görmeyi bıraktıklarıyerlerdir.

Devrimci hareketin meşrulaşması, düzenin büyüyen krizi halkı saflaştırır. Bu durumda artan çelişkilerin akacağı bir kanala ihtiyaç vardır. Bu kanal devrim ırmağını büyütmeye hizmet edecek olan halk meclisleridir.

Bugün büyüttüğümüz mücadelemizin sonucu olarak geniş halk kesimlerinde önemli bir potansiyeli açığa çıkardığımız gerçektir. Bunu güvene ve desteğe dönüştürmek, devrimin örgütlü gücü haline getirmek zorundayız.

Savaşı halklaştıracağız, halkı ise savaştıracağız…

Bu hedefe ulaşmanın ilk aşaması;

Halk meclislerini kurmak
Halk meclislerinde halka iktidar perspektifini kazandırmaktır.

Politikleşen bir halk oligarşinin en büyük korkusudur.

Çünkü;

-Kalıcı örgütlenmeler yaratmamızı sağlar. Oligarşinin hiçbir fiziki ya da ideolojik saldırısı bu örgütlenmeleri tamamen bitiremez.

-Sonuç alan bir mücadele hattını yaratır.

-Halk kendisini yönetmeyi öğrenir, bu da halkın kendine güvenini büyütmesi demektir. Oligarşinin en büyük gücünün “halkın örgtüsüzlüğü” olduğunu düşünürsek bu önemli bir kazanımdır.

-Halk devrimci mücadeleyi kendi dışında görmez.

-Halkın yaratıcılığını ve olanaklarını örgütlemeye olanak sağlar.

Kısacası, politikleşen halk örgütlü halk demektir.

Sevgili okurlar; haftaya yine halk meclisleriyle ilgili başka bir konuda görüşmek üzere… Hoşça kalın…

*

Halk sadece yanına gidilen, örgütlenen, destek-maddi güç veren değildir. Halk örgütleyendir; mücadelenin asli unsurudur. Halk meclisleri, halkımızın hak ve özgürlük mücadelesi içinde sorunların gerçek kaynağını düzende olduğunu gördükleri, buna bağlı olarak “politikleştikleri” araçlardır. 

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.