Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi Basın Bürosu’nun 11 Ekim 2014 tarih ve 435 No’lu Bültenini Yayınlıyoruz.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden: “Washington’un IŞİD ile savaşmak için
Sünni devletlere ihtiyacı var, çünkü ABD, bir daha asla Müslüman ulusların
gözünde işgalci konuma düşmek istemiyor”
OYUN BU: EMPERYALİZMİN İŞGAL GÜCÜ OLARAK İŞBİRLİKÇİ AKP KULLANILACAK!
IRAK-SURİYE TEZKERESİ AKP’NİN EMPERYALİZME
UŞAKLIK TEZKERESİDİR! KOBANİ’DE AMERİKAN BESLEMESİ IŞİD’İN
KATLİAMLARINA KARŞI DİRENEN KÜRT HALKININ YANINDAYIZ!
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ABD’nin Ortadoğu’ya ait jeopolitik stratejisini açıkladı.
Biden, “Washington’un IŞİD ile savaşmak için Sünni devletlere ihtiyacı var, çünkü ABD, bir daha asla Müslüman ulusların gözünde işgalci konuma düşmek istemiyor. Dolayısıyla IŞİD ile mücadele meselesi Sünni İslam devletlerine düşüyor. Biz istesek bile bu savaş yalnızca bizim savaşımız olmayacak ve bu savaş asla ABD’nin Ortadoğu’daki İslam ülkelerine karşı bir kara harekatı olarak gerçekleşmeyecek” dedi.
ABD’nin stratejisi açık: Kendi askerlerini Afganistan’da, Irak’ta olduğu gibi cepheye sürmeyecek. İşbirlikçilerini maşa olarak kullanacak. Ki, bu konuda Amerika’nın maşası olmaya aday çok…
AKP’nin geçen hafta içinde mecliste onaylanan tezkeresi bu açıklama ile birlikte değerlendirilmelidir.
Mecliste Onaylanan Irak-Suriye Tezkeresi AKP’nin Emperyalizme Uşaklık Tezkeresidir
Bu tezkere ile:
1- TSK gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilebilecek. Yani TSK emperyalistlerin bölgedeki KARA GÜCÜ olacak.
2- Yabancı askerlerin de aynı amaçla Türkiye’de bulunmasına izin verilecek.
Yani, İncirlik üssü başta olmak üzere topraklarımız emperyalistler için savaş karargahı, halkların katliam planlarının yapıldığı karargahlar olarak kullanılacak.
Suriye ve Irak halkları İncirlik’ten kalkan Amerikan uçakları tarafından bombalanacak.
Suriye’deki işbirlikçi örgütler Türkiye topraklarında eğitilecek.
Şimdiden topraklarımızda 2 bin Suriyeli işbirlikçinin Amerikan ve Türk subayları tarafından eğitilip donatılacağı açıklandı.
Amerika ve diğer emperyalistlerin asıl amacı; Esad iktidarını yıkarak-bölerek ya da ‘anlaşarak’ Suriye’yi teslim almak ve bütün olarak Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmektir. 40’ın üzerinde ülkeden koalisyon gücü oluşturuldu… IŞİD’a mı güçleri yetmiyor?…
Bu Kapsamda;
1- IŞİD, emperyalistlerin Ortadoğu’daki amaçlarına ulaşmak için kullandıkları sadece bir piyondur.
2-IŞİD’in katliamları sayesinde emperyalistler her türlü politikalarına meşruluk kazandırıyorlar.
3- IŞİD bunun için yaratılmış bir örgüttür. IŞİD katliamları üzerinde kendilerini dünyaya yeniden “kurtarıcı” olarak göstermeye çalışıyorlar.
Bunun için Kobanê’de yaşananlara ibretialem için bakın: ABD, adeta kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Kobanê’de IŞİD’e karşı yapılan bombardımanların bir oyundan ibaret olduğunu artık herkes görmelidir.
ABD’nin IŞİD’in Kobanê’ye girmesini engellemek için hiçbir çabası yoktur. Kobanê’de akan her damla kanın sorumlusu ABD ve işbirlikçi AKP iktidarıdır.
ABD hava bombardımanlarıyla IŞİD’i durdurmak bir yana adım adım önünü açarak Kobanê’de Kürt halkının üzerine sürmektedir. Kobanê’den yapılan açıklamalar da bunu doğrulamaktadır.
Amerika ve AKP İktidarı Kobanê’de “Kurtarıcı” Rolünü Pekiştirmek İçin Bir Katliamın Koşullarını Yaratıyor
IŞİD yaşanacak katliamda sadece kullanılan bir araçtır. On binlerce Kürt’ün katledilmesinin ABD için hiçbir önemi yoktur. IŞİD katliamları Amerika’nın ve işbirlikçilerinin her türlü saldırı politikasına meşruluk kazandırmaktadır.
AKP Emperyalistlerin Taşeronluğuna Neden Bu Kadar Cansiperane Gönüllü Oluyor?
1- Amerika’nın Ortadoğu’da “Ilımlı İslam” projesi çöktükten sonra yalnızlaşan AKP, emperyalizmin piyadeliğine soyunarak Ortadoğu’da yeniden KULLANILACAK BİR GÜÇ olmaya çalışmaktadır.
2- AKP’de IŞİD’in katliamları üzerinden “IŞİD gibi radikal dinci örgütlerin panzehiri biziz” diyerek yeniden kendini emperyalistlere pazarlıyor. Bizi Suriye’de, Irak’ta istediğiniz gibi kullanın diyor.
Taşeronluğun Karşılığında AKP’nin Emperyalistlerden İsteği Nedir?
1- Esad iktidarının yıkılması ve yerine AKP’nin bölgedeki etkisini artıracak Sünni anlayışın iktidara getirilmesi…
2- Suriye’nin Kuzeyinde iç savaştaki boşluktan doğan Kürt bölgesi Rojova’nın yıkılması ya da Barzani çizgisinde uzlaşabilecekleri merkez Suriye devletine bağımlı bir yönetiminin oluşturulmasıdır. AKP için ikincisi temel olandır, gerçekleşmesi birinciye bağlıdır.
3- Bunun için AKP, sınır bölgesinde emperyalizmin onayıyla ve NATO’nun desteğinde TSK askerinden bir “tampon-güvenlikli bölge” oluşturulmasını istiyor.
“Tampon-Güvenlikli Bölge” demek Rojova’nın TSK tarafından işgal edilmesi demektir.
IŞİD’in Kobanê’ye saldırması ve Kobanê’nin düşmesi Amerika ve AKP’nin yukarıda bahsettiğimiz politikalarını gerçekleştirmeleri için gereklidir.
Kobanê’de Kürt halkı 15 Eylül’den beri IŞİD’in ağır silahlarına karşı direniyor. Sözde IŞİD’e karşı ABD’nin öncülüğünde koalisyon güçleri kuruldu. ABD’nin IŞİD’i durdurması bir yana hava bombardımanlarıyla Kobanê’de Kürt halkının üzerine sürüyor.
AKP; “IŞİD de, PKK de bizim için aynıdır” diyor.
Bu doğru değil, AKP IŞİD’e sadece söylemde karşıdır. Gerçekte her türlü desteği vermeye devam ediyor. AKP asla IŞİD’e karşı olamaz. Çünkü AKP’nin tabanı büyük oranda IŞİD ile aynı anlayışa sahiptir. AKP’nin asıl çelişkisi Esad iktidarı ve PKK çizgisindeki Rojova yönetimidir.
Gaziantep’te yaptığı miting konuşmasında “Sadece havadan bombalamak suretiyle bu terörü sona erdiremezsiniz. Bununla ilgili olarak yerde, kara harekatında bu görevi ifa edenlerle iş birliği kurulmadıkça hava harekatı ile bu iş bitmez. Kobanê de düştü, düşüyor” diyor ve konuşmasının devamında;
“3 şey istedik:
Bir, uçuşa yasak bölge ilan edilmesi lazım.
İki, o bölgeye paralel güvenli bölge ilan edilmesi lazım.
Üç, eğit donat anlayışı ile Suriye ve Irak’ta ılımlı muhalif kesimin hem eğitilmesi hem de donatılması lazım” diyor…
Erdoğan’ın bu üç isteğinin anlamı:
1- Uçuşa yasak bölge ile topraklarının işgal edilmesine karşı Esad’ın kendi hava sahasını yasaklayarak kolunun kanadının kırılması demektir…
2- “Güvenlikli Bölge” Rojova’nın işgal edilmesi demektir.
3- Oluşturulacak “Güvenlikli Bölge”de “Ilımlı muhalifler” dedikleri ÖSO gibi işbirlikçi dinci örgütlerin eğitilip, donatılıp Esad iktidarı yıkılana kadar kullanılması demektir.
Sonuç olarak; AKP’nin amacı önce “güvenlikli bölge” adı altında Rojova’yı işgal etmek, sonra Esad iktidarı yıkılına kadar emperyalizme uşaklık yapmaktır.
Onun için Erdoğan dört gözle Kobanê’nin düşmesini bekliyor.
Kobanê’nin düşmesiyle birlikte IŞİD bahane edilerek Kürtlerin yaşadığı tüm bölgeler işgal edilecektir.
Oligarşinin Rojova’ya ilişkin politikalarının ne olduğunu Kürt milliyetçi hareketin kendisi de açıklamalarında ifade ediyor. Buna rağmen Rojova’da hakim olan PYD Eş Başkanı Salih Müslim geçen hafta Ankara’da AKP’den yardım istemek için görüşmeler yaptı.
AKP ise başından beri “yardım istiyorsanız önce Esad’a karşı net tavrınızı belirleyin” diyor.
Kobanê’nin Önemi Nedir?
1- Kobanê, stratejik olarak önemli bir yerdedir. Türkiye’nin Hatay’dan başlayıp Irak Kürdistan’ına kadar olan, iç savaşta Esad güçlerinin geri çekilmesiyle Kürtler’in oluşturduğu özerk bölge Rojova’nın tam ortasındadır.
2- Kobanê’nin IŞİD’in eline geçmesiyle birlikte Rojova birbirinden kopuk iki parçaya bölünecektir.
3- İkiye bölünen parçalardan Hatay sınırından Kobanê’ye kadar olan bölgenin karşısındaki Türkiye tarafı Kürt nüfusun yoğunlukta yaşadığı bir bölge değildir. Yani bu parça oligarşi açısından tehdit oluşturmayan yenilip yutulacak bir parça haline gelecektir.
4- Diğer ikinci parçada ise AKP’nin özerk bir Kürt bölgesi oluşmasını engelleme koşulu yoktur. Ancak burada AKP, PKK çizgisindeki PYD yerine Mesut Barzani çizgisinde Türkiye’ye mahkum bir Kürt bölgesi oluşmasına razıdır.
5- Amerika ise, Irak Kürdistanı’nda olduğu gibi Suriye’de de her zaman istediği gibi kullanabileceği bir Kürt bölgesinin oluşturulmasından yana. Hatta ileriki aşamada Kürtlerin “bağımsızlığını” tanıyarak bölgede Kürtlerden ikinci bir İsrail yaratmak istiyor.
6- Bu noktada AKP iktidarı ile ABD’nin çıkarları çelişiyor. Bunun için AKP Amerika’ya bütün Ortadoğu için Kürtleri değil bizi kullanın diye can atıyor.
7- Kürt milliyetçi hareket ise, -özellikle Öcalan- Amerika’nın bölge çıkarları doğrultusunda AKP’yi kendileriyle uzlaşmaya zorluyor.
Kürt Milliyetçi Hareket ‘Çözüm Süreci” Diye Diye ABD’ye ve AKP’ye Mahkum Olmuştur
Kürt halkı sesini çıkarttığı anda AKP hemen katliam politikalarını devreye sokuyor. Kürt milliyetçi hareket bir kaç protesto eylemi yapıp “süreç bozulmasın” diye halkı sükûnete çağırıyor. En son Kobanê’ye yönelik IŞİD saldırılarını protesto eden Kürt halkına yönelik tam bir katliam gerçekleştirildi. Diyarbakır, Mardin, Siirt, Adana, Antep, Urfa, Bingöl, İstanbul olmak üzere ülke genelinde üç gün içinde protesto eylemlerine yapılan saldırılarda toplam 33 kişi katledildi.
AKP, Kürt milliyetçi hareketin “Kobanê düşerse süreç bozulur” tehdidine onlarca kişiyi katlederek cevap verdi.
Kürt halkının bütün ülke çapında alanlara taşan öfkesini bastırmak ise yine Kürt milliyetçi hareketin kendisine kaldı.
Onlarca kişinin katledildiği 7-8 Ekim’den bir gün sonra bizzat Abdullah Öcalan İmralı’dan hem de bir gece vakti HDP yöneticileri ile bağlantı kurarak “provokasyonlara gelmeyin”, “çözüm süreci bozulmasın” diye Kürt halkını “sükûnete” çağıran mesajlarını iletti…
Sanki sinek ölüsü… Katledilen 33 kişinin adı bile anılmıyor. Kobanê’ye yardım etmek, IŞİD katliamlarını protesto etmek, katledilen 33 kişiyi anmak bile AKP tarafından “çözüm sürecini sabote etmekle” suçlanıyor. Ve AKP, “çözüm sürecini sabote edene ‘bedelini ağır ödetiriz'” diyor.
Kürt halkının düşmanı açık; düşman kendini ve amacını hiç gizlemiyor. Fakat Kürt milliyetçi hareket düşmanına mahkum olmuş durumda, 31 kişinin katledildiği anda bile ondan medet umuyor. Yüzünü halklara değil, düşmanına dönüyor.
Amerika Dünya Halklarının Baş Düşmanıdır! Irak’ta, Suriye’de, Ortadoğu’da Akan Her Damla Kanın Sorumlusudur!
Kobanê düştü düşecek denilerek adeta IŞİD’in Kobanê’de yapacağı katliamlara, keseceği kellelere, kadınlara yapılacak tecavüzlere dünya halkları çaresizmiş gibi hazırlanmaya çalışılıyor.
Kürt halkı Kobanê’de 15 Eylül’den beri IŞİD’in tankına topuna karşı direniyor. Fakat öyle bir hava yaratılıyor ki, emperyalistler ve işbirlikçi AKP destek vermezse Kobanê’nin IŞİD’e karşı direnme şansı yoktur. Buna Kürt milliyetçi hareket dahil.
Hayır! Vatan savunmasında bir halk için belirleyici olan düşmanın gücü değildir; halkın kendi vatanına sahip çıkma kararlılığı ve iradesidir. Bunun dünyada onlarca örneği vardır… Vietnam, Çin, Kore, Cezayir, Libya, Küba… Dünyanın en güçlü silahlarla donatılmış orduları halkların karşısında en büyük hezimete uğramaktan kurtulamamışlardır.
Kobanê’de Kürt halkının direnişi emperyalistlerin desteğine mahkum olamaz. Kobanê’deki Kürtlerin katledilmesinden sorumlu olana Amerika ve işbirlikçileridir. Kobanê’yi onlar mı kurtaracak?
Kürt milliyetçileri “Kobanê düştü, düşecek” söylemlerine karşı ABD Başkanı Barack Obama’nın yaptığı açıklamaya bakarak dostunu ve düşmanlarını görmelidir. “Kobanê’nin düşmesi öncelikli kaygılarımızdan değil” diyor Obama… Kobanê’de 1 milyon kişi de ölse ABD kendi çıkarlarının peşindedir.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ise “Kobanê’nin düşmesine ABD’de, Türkiye’de, Batı’da sessiz kalamaz, tavır almak zorundalar” diyor…
Emperyalistler sessiz kalmıyor. Tavırsız değiller… Kobanê’de IŞİD’in katliam yapmasını bekliyorlar… IŞİD katliam yapsın, kelle kessin, kadınlara tecavüz etsin ki, herkes kurtarıcı olarak emperyalistleri görsün. Emperyalistlerin Suriye’ye “kurtarıcı” maskesi altında saldırıları meşrulaştırılsın. Kürt halkı Amerika’nın kölesi haline gelsin… Emperyalistlerin istediği budur
Kürt Milliyetçi Hareket Amerikan Yetiştirmesi IŞİD’e ve Emperyalistlere Karşı Direnmek İçin Yüzünü Ezilen Dünya Halklarına Dönmelidir!
Düşmanımızın kim olduğu belli. Emperyalistler ve onun işbirlikçileri dünyanın hiçbir yerinde halkların kurtuluşunu sağlamamışlardır. Dünyanın neresinde akan tek bir damla kan varsa bundan emperyalistler ve işbirlikçileri sorumludur. Onun için halkların baş düşmanı emperyalistlerdir.
Emperyalizme doğrudan tavır alamayan hiçbir hareket özgür olamaz. Kürt milliyetçileri bugün emperyalistlerin desteğini alsalar bile -o da emperyalistlerin kendi çıkarları için verilen bir destektir- yarın işi bittiğinde ya da daha büyük çıkarlar uğruna yine emperyalistler tarafından yok edilecektir.
Bugün “koalisyon” kurup yok etmeye çalıştıklarını söyledikleri IŞİD’e her türlü silahları verenler yine emperyalistler ve işbirlikçileridir.
Kürt milliyetçi hareket bu gerçekleri görmüyor mu? Hayır görüyor ve bunu birçok açıklamalarından söylemişlerdir. Fakat kendi güçlerini sadece pazarlık unsuru olarak görüp bütün umutlarını emperyalizme ve düzenle uzlaşmaya bağlayınca düşmanlarına mahkum olmuştur. Her hâlükârda emperyalizmden ve işbirlikçi AKP iktidarından medet ummaktadır.
Kürt milliyetçileri bundan vazgeçmelidir. Kürt halkı günlerdir Kobanê’de IŞİD’e karşı direniyor; Kürt milliyetçi hareketler kendi halkına güvenmelidir. Yüzünü ezilen dünya halklarına dönmelidir. Asıl güç onlardır.
Kobanê’de günlerdir IŞİD’in saldırılarına karşı direnen Kürt halkının yanındayız.
Rojova’da Kürt halkının vatanını işgal etmek isteyenler emperyalistler ve işbirlikçi AKP’dir. IŞİD sadece emperyalistlerin kullandıkları piyondur.
İŞİD emperyalistlerin yarattığı ve Ortadoğu halklarının başına musallat ettiği halk düşmanı gerici bir örgüttür. Ülkemizde de AKP, IŞİD ideolojisini halkımıza karşı tehdit olarak kullanmaktadır.
Okullarda, mahallelerde IŞİD adına yapılan her eylemin sorumlusu bizzat AKP’dir.
AKP’den ve emperyalistlerden başta Kobanê’de Kürt halkına yönelik katliam saldırılarının, Türkiye’nin dört bir yanında yapılan protestolarda katledilen onlarca kişinin ve “IŞİD taraftarları” adı altında yapılan saldırıların hesabını soracağız.
KAHROLSUN EMPERYALİZM!
KAHROLSUN IŞİD VE İŞBİRLİKÇİ AKP!
YAŞASIN KÜRT HALKIMIZIN DİRENİŞİ!
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!