AKP’nin Eğitim Politikası Beyinlerimize Yönelmiş Bir Saldırıdır
Eğitim, bilgi kazandırmanın ötesinde o bilginin davranış olarak gösterilebilmesini ifade eder. Bu davranış, somut koşullarda bilginin eyleme dönüştürülmesi, soyut koşullarda ise farklı konumlar için örneklenmesi şeklinde olur. Eğitim aynı zamanda insanların karakterinin belirlenmesinde, kişiliğinin oluşmasında, değerler kazanmasında belirleyicidir. İnsanlar eğitim ile yeniden şekillenir. Bu nedenle AKP, kendisine ve sermayeye insan yetiştirmek için eğitime iktidarı boyunca özel önem verdi. İhtiyacını karşılamak için adım adım ve sürekli değişiklikler getirdi. Örneğin13 yıllık iktidarı boyunca eğitim alanında 13 değişiklik yapıldı. İmam hatip liselerinin sayısını ciddi bir biçimde artırdılar. 2012 yılı içinde 733’ü bağımsız, diğer ortaokullarla ya da imam hatip liseleri ile birlikte toplamda 1141 imam hatip ortaokulu açıldı.
2011-12 yılları arasında Türkiye’de 537 imam hatip varken, 4+4+4 ile birlikte imam-hatip liselerine giden öğrenci sayısı 10 kat arttı.
2002’de 71 bin 100 olan İmam-Hatip öğrencisi sayısı, 2014’te 689 bin 232’ye ulaştı. Resmi rakamlara göre son iki yılda imam hatip okullarına giden öğrenci sayısı on kat artarken, imam hatip lisesi sayısı % 73’lük artışla en fazla okullaşmanın olduğu lise türü olmuştur. Son olarak MEB, getirdiği yeni sistemle 40 bin öğrenciyi daha hiç sormadan imam-hatip liselerine kaydetti. Çünkü düz liseler kaldırıldı. Öğrencilerin önünde hemen hiçbir seçenek kalmadı.Ya Anadolu-Fen Liselerin kazanacaktı ya da evine en yakın meslek veya imam-hatip lisesine kaydolacaktı.
4+4+4 kesintili eğitim modeliyle eğitim sistemi yeniden düzenledi. Devletin himayesinde ve ücretsiz olması gereken eğitimin, tasfiyeye başlandığı bir dönemin başlangıcı olan 4+4+4 kesintili eğitim sistemi, sermayenin ihtiyaçlarına yanıt vermek ve dini gericiliği yaygınlaştırmak için hayata geçirildi. 4+4+4 kesintili eğitim sistemiyle bir yandan eğitimin daha çok özelleştirilmesi amaçlanırken, diğer yandan AKP’nin ihtiyaçlarına uygun, biat eden, sorgulamayan insanların yetiştirilmesi hedefleniyor. Bununla birlikte “dinselleştirilmiş, gericileştirilmiş eğitim”e yönelik dayatmalar sürekli olarak gündeme getirildi. Ders kitaplarının içerikleri mevcut sistemin ideolojik ve pratik ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlendi, icazet verilen ders kitapları dışındaki kitaplar yasaklandı, belirlenen kitapların dışındaki kitapları okutan birçok öğretmene soruşturma açıldı.
AKP, gerek zorunlu seçmeli din dersleri, gerekse imam hatip okullarının yaygınlaştırılması sonucu olarak eğitimin her kademesini imam hatipleştirdiği bir dönemi başlatmıştır. Seçmeli din derslerinin fiilen zorunlu kılınması sonucunda, bir öğrencinin ilkokulun başından lisenin bitimine kadar en fazla 144 saat Felsefe, 72 saat Sosyoloji dersi, 1476 saat din dersi görebilmesi sağlanmaktadır. Örneğin İstanbul Beykoz’da tüm ortaokullar, ilçedeki 3 imam hatip ortaokuluna bağlanarak 11 ortaokulda imam hatip şubesi açılmıştır. Beykoz’da başlatılan uygulama ile ilkokul ve ortaokul binalarına imam hatip şubeleri açılarak imam hatip eğitimi yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. 4+4+4 kesintili eğitim modeliyle başlayan okul dönüşümleri devam ederken dönüştürülen tüm okullar imam hatip okulu yapılmaktadır. Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi getirilerek öğrencilere imam hatip ve meslek liselerine gitmek adeta zorunlu hale gelmiştir.
Son olarak 2014-2015 egitim-öğretim yılı için alınacak olan öğretmen kadrosu da bu gerçeği belgeler niteliktedir. Buna AKP’nın “Yap-Okut-Devret” modeli diyebiliriz. Ülkeyi İmam Hatıp Okulları yap içerisine öğrencileri doldur ve sonra AKP’ye devret.
Temel Ders: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
2014-2015 eğitim-öğretim yılında yapılacak atamaların en fazla 5 bin 34 ile İngilizce öğretmenliğinde olacağını açıkladı MEB, ancak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ile imam hatip liselerinde meslek derslerine atanacak öğretmen sayısının toplamı 5 bin 184’ü buluyor.
MEB’e göre 140 bin sendikalara göre ise 155 bin öğretmen açığı bulunmasına rağmen atanan öğretmen sayısı 40 bin. Temel dersler dediğimiz tarih dersi için 339, matamatik için 1279, felsefe için 159, coğrafya için 322 öğretmen, biyoloji 969 öğretmen atandı. Bu atamalar AKP’nin çocuklarımızı hangi temelde eğitmek istediğinin göstergesidir. Atanmayı bekleyen öğretmen sayısı 350 bin, öğretmen ihtiyacı ise 150 bin civarında iken büyük çoğunluğu din dersleri ve imam hatip okulları için atamaların yapılması çocuklarımızın gericilik ile zehirlenmesidir.
Sonuç Olarak;
AKP, uyguladığı eğitim politikası ile halkı gericileştirmek, yaşatılan sömürüye rıza göstermesini, sorunların nedeninin bilinmesini, mücadele inancı taşımasını engellemek istiyor. Çünkü umutsuz, kaygılı, kendilerine dayatılan herşeyi kabul eden, en ufak sorunu çözme iradesine sahip olmayan gençlerin, kadın ve erkeklerin varolması düzenin sürmesi için zorunlu şarttır.
-4+4+4 eğitim sistemi de, okulların imam-hatip okullarına dönüştürülmesi de, kılık kıyafet ‘serbestliği’ ve 5 bin 184 din eğitimcisinin atanması da AKP’nın eğitimi gericileştirme ve iktidarına tabandan kıtle örgütleme programının bir parçasıdır.
-AKP gerici bir eğitimle halkı pasifıze etmeyi ve işbirlikçi iktidarını daha uzun sürdürmenin derdindedir.
-Eğitim sistemiyle dindar, biat eden, sorgulamayan insanlar yetiştirme çabalarına, eğitimin bu yönde yeniden yapılandırılan içeriğine, yasaklanan kitaplara, TEOG sistemiyle hedeflenen amaçlara, özel okulların teşvikiyle devlet eliyle sürdürülen eğitimin tamamen ortadan kaldırılmasını teşhir etmeliyiz. Bize dayatılan bu eğitim siztemini kabul etmemeliyiz. Sistemi değiştirmek için mücadeleyi büyütmek zorundayız.
Parasız, bilimsel, demokratik, özgür, ana dilinde eğitimin olduğu bir eğitim istiyoruz. AKP’nin gerici eğitim sistemine karşı bu talebimizi yükseltmeliyiz.
AKP, bir taraftan gerici, dinci eğitimi dayatırken diğer taraftan okullarımız yozlaşmanın içine batmıştır. Uyuşturucu okulların içine kadar girmiştir. Ve bizzat AKP’nin polisleri tarafından uyuşturucu teşvik edilmektedir…
AKP’nin çocuklarımızı uyuşturucuyla zehirlemesine karşı da kararlılıkla mücadele etmeliyiz…
***
DEV-GENÇ’LİLER ŞİMDİKİ GÖREVİMİZ DEV-GENÇ ŞENLİĞİNE
50 KİŞİYİ DAVET ETMEK VE 25 KİŞİYİ İKNA ETMEKTİR!
Bizler Dev-Gençlileriz tarihimiz cesaretin, militanlığın tarihi. Tarihimiz olmazları olur yapmanın, ilklerin tarihidir.
Bu onurlu tarihe kolay kolay sahip olmadık. Sadece, 45 yıl önce, bir grup genç, bir araya gelerek Dev-Genç ismini koyarak oluşturmadık bu hareketi. Her anında her yılında nice bedeller ödeyerek; kan ve can pahasına kurduk ve yaşattık. Dev-Genç Okulu’ndan yetişen kadrolarımızla tereddütsüz kendimizi Türkiye’nin bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine adadık ve halkın öncüsü olduk. Bu yüzden halkımız Dev-Genç ismini duyunca yüzünde tebessüm ve daha bir sıcak yaklaşır bizlere.
Bu, Türkiye devriminin önderini yetiştirmenin ve tarihte halkın hafızasından hiçbir zaman silinmeyecek kahramanlık destanları yazmanın gücüdür. Bu halkımız ile Dev-Genç’in kaynaştığının, bir olduğunun ispatıdır.
İşte böyle bir tarihi taşımanın onuruna sahibiz. Bu yüzden daha bir dikkatli oluyoruz ve her yapacağımız eylem, yazı, konuşmalarda bu tarihe yakışır olmasına özen gösteriyoruz.
Her Dev-Genç’linin şimdiki hedefi ise: Dev-Genç 45. Yıl Şenliği’ni 50 kişiye anlatmak ve bunlardan en az 25 kişiyi ikna etmek. Bunu başarabileceğimize inanıyoruz. Çünkü anlatacağımız Dev-Genç tarihi, herkesin imreneceği, coşku ve heyecan ile sahiplenebileceği bir tarihtir. İşte bu güç ile; haklılığımızın, meşruluğumuzun, onurlu bir tarihin ,cesaretin, atılganlığın ve baş eğmezliğin gücü ile ikna edeceğiz.
Bizler, 44. yılımıza sığdırdığımız DTCF işgali ile, üniversite ve liselerde Berkin’imiz için örgütlediğimiz boykotlarla, anadolunun her yanında büyüttüğümüz direnişlerle, ilk günkü cesaretimizden ve inancımızdan bir milim sapmadan bugün de Dev-Genç’in var olduğunu ve hala yaşadığını gösteriyoruz. Yeni yılımızda aynı kararlılık ve cüretle geleneğimize yeni değerler katarak büyüteceğiz. Bunun için ilk iş, şenliğimizi duymayan genç bırakmayacağız. Kuracağımız komiteler ve en başta tek tek bizlerin yapacağı kitle çalışmasıyla hedefimize ulaşacağız. Bu zor değil. Şenliğimize binleri katmamız imkansız değil. İstersek, çok yakın. Buna inanıyoruz. Kendimize, tarihimize güveniyoruz. Bu güvenle, her birimiz şimdi şenliğe kadar mutlaka 50 kişiye şenliğimizi anlatmayı ve en az 25 kişiyi ikna edip getirmeyi hedeflemeliyiz.
Bu hedefi hepimiz koymalıyız kendimize. Dev-Genç kadrosu, çalışanı olmak, sempatizanı ya da taraftarı olmak fark etmez. Hepimiz aynı geleneğe sahibiz, bu gururu paylaşıyoruz. Şenlik için binleri örgütlemek hepimizin görevidir.