Zulmün Olduğu, Adaletin Olmadığı Yerde
Devrimci Şiddet Meşrudur!
CEPHELİLER 10 İŞÇİYİ KATLEDEN TORUNLAR HOLDİNG’E AİT
TORİUM AVM’Yİ UZUN NAMLULU SİLAHLARLA TARADI!
Zulmün Olduğu, Adaletin Olmadığı Yerde
Devrimci Şiddet Meşrudur!
Devrimci Şiddeti Her alanda Büyütelim!
Halkı sömürenlerden, Kanımızı Dökenlerden
Hesap Sormaya Devam Edeceğiz!
Yaşasın Halkın Adaleti
Mecidiyeköy’de Torunlar Holding’e ait Renzidans inşaatında yük asansörü 37. kattan aşağıya düştü ve 10 işçi katledildi.
Torunlar Holding’in sahibi “suçluları araştırıp bulacağız” diyor. İş güvenliği konusunda her türlü tedbiri aldıklarını söylüyor. Hatta “sabotaj” olabilir diyor.
Soma’da resmi rakamlara göre 301 madencinin öldüğü maden katliamından sonra Soma Holding’in sahipleri de basın toplantısı yaparak her türlü önlemleri aldıklarını, hiçbir suçlarının olmadığını kanıtlamaya çalışmışlardı.
301 madencinin katledildiği Soma’da da, 10 işçinin katledildiği Torunlar’ın rezidans inşatında da arana arana maaşla çalışan bir kaç mühendis ve işçi ‘suçlu’ bulundu.
Ölen de biziz, suçlanan da…
Bu nasıl adalet?
301 madencinin katledildiği bir Holding’in patronu hala elini kolunu sallayarak gezip duruyorsa bu nasıl adalet? İş cinayatleri katliamlar durur mu?
10 işçinin katledildiği bir yerde potron çıkıp “biz her türlü iş güvenliğini alıyoruz, sabotaj olabilir” diyorsa işçi katliamları durur mu?
Nitekim durmadı ve durmuyor.
Daha Torunlar Holding’in inşaatında katledilen 10 işçinin üzerinden bir kaç gün geçmeden İstanbul, Konya, Kırşehir ve Zonguldak’ta 5 işçi daha katledildi.
Hiç kuşkunuz olmasın, bu işçi ölümleri için de tek bir patron yargılanmayacaktır. Katliamların sorumluları asla cezalandırılmayacaktır.
İşçiler, emekçiler, halkımız…
Ne olacak bu hep böyle mi sürüp gidecek? Patronların karları için hep bizim kanlarımız mı akacak?
Kanımızı dökenler hep adaletsiz mi kalacak?
Bu adaletsiz zulüm düzeni pervasızca sürdüğü sürece biz katledilmeye devam edeceğiz.
Soyguncular, talancılar, halk düşmanları adaletsiz kaldığı sürece oluk oluk kanımız akmaya devam edecek…
Zulüm Düzeni Faşizmin Adaletine Bakın!
Halka karşı dünyanın en büyük adliyesini yapıyor, Hasan Ferit Gedik’i katleden uyuşturucu çetelerini yargılayacak uygun bir mahkeme salonu bulamıyor…
Uyuşturucu çetelerini korumak için binlerce polisiyle, TOMA’sıyla, zırhlı araçlarıyla ‘önlem’ alıyor, çeteler mahkeme salonunda davacı avukatlara saldırıyor, “güvenlik yok” diye mahkemeyi İstanbul dışındaki illere sürmek istiyor.
Haziran şehitlerinden Ethem Sarısülük’ün katiline verilen cezaya bakın: Adeta ödül… Tüm katillere devam edin diyorlar. Ortada bir insanın katledilmesi var, bütün hafifletici nedenler uygulanıyor.
Berkin Elvan’ın vurulmasının üzerinden bir buçuk yıl geçti. Katillerin etrafında AKP iktidarı tarafından örülmüş çelik bir zırh var. Aylarca soruşturma bile açılamadı.
Faşizmin mahkemelerine soruşturma açtırabilmek için bile coplanmak, yerlerde sürüklenmek, kafamızın gözümüzün patlatılması, gözaltına alınıp işkencelerden geçirilmemiz, ve hatta tutuklanmamız, katledilmemiz gerekti…
Aylar sonra soruşturma açıldı, üç ay boyunca soruşturmayı yürütecek savcı bulunamadı. Berkin’i vuran katiller hakkındaki bütün deliller ya yok edildi yada saklandı.
Buna rağmen Halkın Hukuk Bürosu Avukatları katillere ilişkin kamera görüntüleri dahil bütün delilleri ortaya çıkarttı.
Berkin Elvan’ın katilleri artık biliniyor… Fakat faşizmin adaletine göre bunun bir önemi yok… Katiller hala ellerini kollarını sallayarak görevlerinin başındalar… Halkımıza saldırmaya, terör estirmeye, katletmeye devam ediyorlar…
Berkin’in katillerinden bir polis verdiği ifadesinde “Ben gaz kapsülünü kontrolsüz atıyordum, bir insana çarparak yaralayabilir yahut öldürebilir bunu umursamıyordum” diyor.
Berkin Elvan’a adalet isterken Okmeydanı Cemevi’nin bahçesinde katledilen Uğur Kurt’un tutuksuz yargılanan katili polis “molotof atıyorlardı, meşru müdafa yaptım” diye katliamını savundu.
İşçiler, Emekçiler, Halkımız!
Ölüm bizim alın yazımız değil.
Kaderimiz değil!
Bu düzen zulüm düzeni…
Bu düzen adaletsizlik düzeni…
Hep biz katlediliyoruz…
Hep biz suçlanıyoruz…
Onların lüks içinde yaşadığı bu ‘rezidanslar’, bizim 37. kattan düşen ve parça parça parçalanan bedenlerimizin üstünde yükseliyor.
Onlar kan deryası içinde yükelen rezidanslarında sefalarını sürerken aç kalan yine biziz…
İşçiler, emekçiler, halkımız!
Bu zulüm düzenine dur diyecek olan da biziz.
Zulmün Olduğu, Adaletin Olmadığı Yerde Devrimci Şiddet Meşrudur!
Başka yolumuz yok. Bedel ödeyenler hep biz olduğumuz sürece, hep bizi kanımız aktığı sürece Soma Holdingler, Torunlar… pervasızca kanımızı akıtmaya devam edecekler.
Onların da canı yanmalı… Bize yaptıklarının bedelini ödetmeliyiz onlara. Adaletsizliği, zulmü sineye çekmemeliyiz. Asansörün 37. kattan yere çakılmasının sorumlusu iki mühendis, üç işçi değil… Soma’daki 301 madencinin kaderi değil kömür gibi yanmak…
Suçlu patronlardır.
Bu düzende adalet yok. Artık kimse bu düzenden adalet beklemiyor. Bu düzenin adaleti halka karşı kullanılan bir silahtır. İşçileri, emekçileri, devrimcileri, halkımızı katledenleri koruyan, adaletin önündeki bir kalkandır.
Adaleti biz sağlayacağız. Adaletimizin temelinde devrimci şiddet vardır.
Zulmün olduğu, adaletin olmadığı yerden devrimci şiddet en meşru hesap sorma yöntemidir.
Onların da canı yanmalı… Canı yanan hep biz olduğumuz sürece onlar pervasızca katletmeye devam edecekler…
Kan emici asalaklara bedel ödetmeden onlara geri adım attıramayız. Onun için devrimci şiddet meşrudur.
Zulme izin vermemek için meşrudur devrimci şiddet.
Adaleti sağlamak için meşrudur devrimci şiddet…
Zulmün olduğu, adaletin olmadığı yerde ADALETİN KENDİSİDİR DEVRİMCİ ŞİDDET!..
Cephe Hesap Soruyor Halkın Örgütlü Gücüyle Birleşmiş Devrimci Şiddet Yenilmez
Cephe, 18 Eylül tarihinde yaptığı bir açıklamayla; Mecidiyeköy’deki Rezidans inşaatında 10 işçiyi katleden Torunlar Holding’in Esenyurt’taki TORİUM AVM binasını 17 Eylül gecesi uzun namlulu silahlarla taradığını açıkladı.
“İşçi düşmanı patronları, katilleri ve onları koruyanları biz yargılayacağız!” denilen açıklamada “Bu binanın harcında, katledilen 10 işçinin kanı vardır… Emeği çalınan on binlerce işçinin alın teri vardır…
Rezidanslarınızı, AVM’lerinizi başınıza yıkacağız!
Siz 10 işçinin ocağına ateş düşürdünüz, biz de sizin rezidanslarınıza, villalarınıza ateş düşüreceğiz!
Adaletimizin ölçüsünü, katlettiğiniz o işçilerin aileleri, eşleri çocukları belirleyecek…
Soma’dan, Mecidiyeköy’den geriye kalan ve adalet bekleyen o yüzlerce ailenin gözyaşları, ahı, acısı, öfkesi belirleyecek…
Kanımızı döken, alın terimizi, evimizi işimizi, sağlığımızı, hayatımızı… Bize ait, bizim yarattığımız her şeyi çalan burjuvazidir, zenginlerdir… Aziz Torun gibi alçaklardır…
Onları var eden, koruyup kollayan AKP iktidarıdır, onun yargısı, polisi, medyasıdır…
Hayatta kalmanın yolu, savaşı büyütmektir. Hayatta kalmanın yolu silahlanmaktır.
Hayatta kalmanın yolu, hayatımıza kasteden düşmanı yok etmektir. Bunun için savaşımızı büyütmeliyiz! Halkın adaletini sağlamaya devam edeceğiz!”
Halkın örgütlü gücüyle birleşmiş devrimci şiddet yenilmez. Bu devrimcilerin onyılların mücadelesiyle çıkardıkları, kanıtlanmış bir sonuçtur. Hayatın her alanında, gençliğin, gecekonduluların, işçilerin ve memurların, faşist teröre karşı kitlesel direnişini ve devrimci şiddetini örgütlemeliyiz.
Faşist AKP iktidarı halkın mücadelesini bastırmak için askerini, polisini en son model silahlarla donatıyor. Ordusu polisi tamamen emperyalist tekellerin ve işbirlikçi oligarşinin çıkarlarını korumak için halka karşı iç savaş ordusu-polisi olarak örgütlenmişlerdir.
Aldıkları eğitimleri halkı düşman olarak gören, halkın mücadelesinin nasıl bastırılacağına yöneliktir.
Ordunun, polisin hiçbir ulusal niteliği yoktur. 1950’lerden beri ya halkın mücadelesini bastırmak için darbeler yapmıştır, ya da emperyalistlerin çıkarlarını korumak için Kore’de, Somali’de, Afganistan’da, Lübnan’da olduğu gibi sınır ötesi operasyonlara katılmıştır.
Düşmanlarımız tepeden tırnağa silahlıdır. En sıradan taleplerimiz için bile sokağa çıktığımızda TOMA’ların tazyikli, kimyasal karıştırılmış sularıyla ve gaz bombalarıyla karşılaşıyoruz. Plastik mermilerle, gaz fişekleriyle gözlerimiz çıkartılıyor, beyinlerimiz parçalanıyor…
Böyle bir düşmana karşı silahlanmaktan başka yolumuz yoktur.
Halkımız, AKP Kendi Tabanını da Silahlandırıyor
Polis ve ordunun elindeki silahların dışında Türkiye’de tam 20 MİLYON SİLAH VAR!
20 MİLYON SİLAH!…
BUNLARDAN 2.5 MİLYONU RUHSATLI, 17.5 MİLYONU RUHSATSIZ…
Bu silahların büyük çoğunluğu düzenle çelişkisi olmayan kesimlerin elinde ve AKP taraftarlarının elinde olsa da halkımızın elinden de küçümsenmeyecek ölçüde silah bulunmaktadır. Çünkü halkımız kendini güvende hissetmiyor ve kendi imkanlarıyla silahlanıyor.
Cepheliler; devrimci şiddeti büyütmek, her alanda örgütlemek için bu gerçekliği aklınızdan çıkarmayın.
KAYNAĞIMIZ HALKTIR!
HALKI SİLAHLI MÜCADELE TEMELİNDE ÖRGÜTLEMELİYİZ!
HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜYLE BİRLEŞMİŞ DEVRİMCİ ŞİDDET YENİLMEZ!
Faşizmin zoruna, terörüne karşı halkın devrimci şiddetini örgütlemeliyiz. Her alanda halkın içinde yeraldığı milisleri örgütlemeliyiz… Milislerimizle düşmanımıza darbeler vururken taktiklerimizi, yöntemlerimizi geliştirmeliyiz… Halkın yaratıcılığına güvenelim… Mahallelerimizde, sokak çatışmalarında düşmana daha güçlü darbeler vurmalıyız…
Mahallelerimizi AKP’nin faşist polislerine, gerici yobazlarına dar etmeliyiz… Kadın-erkek, genç yaşlı demeden halkımızı da eğitmeliyiz.
AKP’nin faşist polisleri genç-yaşlı, kadın erkek ayrımı yapmıyor katlediyor. Bir mahalleye giriyor esnafların dükkanını dağıtıyor, evlerin yatak odalarına kadar gaz bombası atıyor. Onlara göre tüm halkımız düşmandır.
Biz de tüm halkımızı faşizmin karşısına devrimci şiddet temelinde dikmeliyiz…
Savaşı Halklaştıracağız, Halkı Savaştıracağız!
Devrimci Şiddeti Her Alanda Büyütelim!
Halkı Sömürenlerden, Kanımızı Dökenlerden Hesap Sorduk, Sormaya Devam Edeceğiz!
Yaşasın Halkın Adaleti!
*
Torunlar İnşaatta Yaşanalar Kaza Değil, Kader Değil Katliamdır!
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Mecidiyeköy’de bir inşaatta asansörün 32. katından yere çakılmasıyla hayatını kaybeden on işçi için, Bağcılar Halk Cephesi yürüyüş düzenledi. Yeni Mahalle’de yapılan eyleme 35 kişi katıldı. Yürüyüşün bitiminde yapılan açıklamada işçilerin kazayla ölmediği, Torunlar inşaatın patronlarının daha fazla kar etmek için, işçileri bile bile ölüm koşullarında çalıştırdığı ifade edildi. Halk Cepheliler açıklamada “Yaşanan katliamın sorumlularının dışarıda elini kolunu sallayarak gezdiği yetmiyormuş gibi utanmadan pervasızca yaptıkları açıklamalarında, işçilerin hatalı olduklarını söylüyorlar” dedi. İşçilerin yalnız olmadığını anlatan sloganların ardından eylem sona erdi.