KÜRT HALKININ GERÇEK GÜNDEMİ “BARIŞ” DEĞİL İŞ, EKMEK, ADALET VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİDİR!
“Ekmeğim için Öleceğim” İşten atılan 7.000 Van’lı İŞKUR işçisinden birisi işte böyle haykırıyordu. 7 Eylül 2014 tarihinde Ankara’ya yürümek isteyen işçilere cop-su-gaz-plastik mermiyle azgınca saldıran polis 118 Vanlı işçiyi gözaltına alıp bir çoğunu yaraladı. Benzer bir saldırı 10 Eylül tarihinde de gerçekleştirildi. Vanlı işçiler, maruz kaldıkları polis terörüne rağmen eylemlerine devam ederek iş ve ekmek mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini ilan etmiş oldular.
Tüm bu vahşi saldırılar, adına ”barış süreci denilen, tasfiyecilik sürecinde artarak devam etmektedir. Bir yandan ”huzur-istikrar-çözüm” denilerek sahte umutlar yeşertilmeye çalışılırken diğer yandan baskı, zulüm ve sömürü katmerleşerek devam etmektedir. ”Tarihi adımların” atıldığından, Kürt sorununa artık ”kalıcı çözüm” bulunduğundan bahsediyorlar. ”Artık analar ağlamıyor” diyorlar fakat ”gençlerimiz ölüyor” demogojilerinin aksine İbrahim Aras’lar, Mehdi Taşkın’lar katledilmeye devam ediyorlar. İş katliamlarında, baraj suları altında can veriyorlar. Analarımız ağıtlar yakmaya, evlatlarını toprağa vermeye devam ediyor. Açlık, yoksulluk, işsizlik, elektrik-su kesintileri, ödenemeyen faturalar, çocukların okutulamaması, anadil hakkının yok sayılmasına ve asimilasyon politikalarına karşı Kürt halkı direnmektedir.
“Üçüncü Van Depremini Yaşadık”
Böyle haykırıyordu işsiz bırakılan işçilerden birisi. Ki doğrudur, işsiz kalmak, evine ekmek götürememek, çocukların okul masrafını, kirayı-faturaları ödeyememek enkazın altında kalmaktan farksızdır. Depremde ölen de bizdik, yoksul Kürt halkıydı. O çürük binaları yapan AKP’nin beslemesi müteahhitler bu inşaatları, denetlemeyen yetkililer, demirden-çimentodan çalan hırsızlar, bizleri asıl öldüren onlardır, deprem değil. Depremde can veren binlerce insanımızı katledenler, gerçek sorumlular yargılanmadı, adalet yerini bulmadı, her zamanki gibi katiller aklandı. Yaralar sarılmadı, toplanan yardımları da devlet iç etti, Van halkına ulaştırmadı. En temel, en insani ihtiyaçlarını bile karşılamadıkları gibi 7.000 işçiyi işten atarak Van halkına bir tokat daha attılar. İşte bu zulmü, bu vicdansızlığı, açlığa-yoksulluğa mahkum edilmeyi kabul etmedi-etmiyor, direnmeye devam ediyor Van halkı.
Van halkının ekmek kavgası, konut hakkı için verdiği mücadele haklı ve meşru bir mücadeledir. İşsiz bırakılan Vanlı işçilerin Ankara’ya yürüyüş yapmaları en doğal haklarıdır ve doğru bir hedeftir. Zulmün başkenti Ankara’ya yürümelerinin engellenmesi AKP iktidarının faşist yüzünü ve halktan korkusunu bir kez daha göstermektedir.
Ekmek yoksa, adalet yoksa, özgürlük yoksa barıştan sözedilemez. Ekmeğimizi çalanlara, bizi adaletsiz bırakanlara, örgütlenme ve eylem yapma hakkımıza, yürüyüş yapma ve seyahat özgürlüğümüze vahşice saldıran bu zulüm ve sömürü düzeniyle barışmak yok, mücadeleye devam!
Kendine devrimci-demokrat-yurtsever diyen herkesin öncelikli görevlerinden birisi de Van halkının bu haklı mücadelesinin yanında olmak, maddi-manevi her türlü araç ve yöntemle dayanışmayı örgütlemektir.
Tüm baskı ve engellemelere rağmen adım adım Ankara’ya yürüyen Vanlı işçilerle dayanışmak görevimizdir.