Örnek Resim

Anasayfa > GENÇLİK > Liseliyiz Biz

Liseliyiz Biz
Son Güncellenme : 26 Eki 2014 18:17

Bu ülkede yaşıyoruz… Bu halkın çocuklarıyız… Ezilen, sömürülen,
katledilen bir halkın çocuklarıyız… Bu halkın kavgasında biz de varız!

YÖK Kaldırılsın, Berkin’in Katilleri Cezalandırılsın
Demokratik Üniversite, Bağımsız Türkiye ve
Berkin İçin Adalet İstiyoruz, Alacağız…

6 Kasım’da güçlü bir şekilde öğrenciye uygulanan zulmün bekçisi YÖK’ün karşısına çıkabilmek istiyorsak;

Emek vermeliyiz;

Bıçağımızı eğitimle keskinleştirmeli, emekle, sabırla, cüretle, vura vura örgütlenmenin yolunu açmalıyız!

Emeğimiz, bugün 6 Kasım komitelerinde somutlanmalıdır,

Komiteler, daha çok komiteler, daha daha çok komiteler örgütlemeliyiz.

Hadi ne duruyoruz, örgütlenmeliyiz!

***

“Emek vermeden hiçbir şey olmaz” der halkımız. Sadece halkımız da değil genel yaşamın yasasıdır bu. İnsan böyle insan olmamış mıdır zaten…

Yalnız bizim için emek elbette tek başına bir anlam ifade etmez. Önemli olan bizim için örgütlenmiş, disipline edilmiş emektir. Örneğin Bağımsızlık Konseri’nde bir araya gelen bir milyon insan bu örgütlü, disipline edilmiş emeğin ürünüydü.

Disipline edilmiş, örgütlü emek ise; kolektif, planlı, programlı, hedefli… coşku ve heyecanla örülmüş bir çalışma tarzının somutlanmasıydı. Kitlesel olduğumuz her çalışmanın mimarı komiteler vardı. Buzdağının altında milyonların ardında komitelerin örgütlü emeği vardı. Bu yüzden biz de 6 Kasım boykotunda kitlesel bir şekilde bu düzenin bekçilerinin karşısına çıkacaksak…

Uyuşturucu ve yozlaşmaya karşı… “Berkin’in Katillerini”, “Bağımsız Türkiye”, “Demokratik Lise İstiyoruz” diyeceksek…

Komiteleri örgütlemeliyiz… Her yerde komiteleri örgütlemeli, komitelerle çalışmamızı daha da büyütmeli, en geniş kesimlere ulaşmalıyız.

Liseli arkadaşlarıma kıssadan hisse; Kral, müneccim ve eşek…

Eski çağlarda bir kral hava durumunu öğrenmek için bir müneccim tutmuştu.

Kral bir gün balığa çıkmaya karar verdi. Balık tutmak için gideceği yer de sevdiği kızın evinin önündeki göl kenarıydı. Kral sevdiği kıza güzel görünmek için en yeni elbiselerinden birini giymişti. Ama yağmur yağıp da güzelim elbisesi bozulur diye kaygılanıp müneccime gitti. Müneccime havanın nasıl olacağını sordu. Müneccim: – Kralım hiç kaygılanmayın, bir damla bile yağmur yağmayacak, dedi.

Kral da gönül rahatlığıyla balığa çıktı. Bir süre sonra bir köylüyle karşılaştı. Köylü kralı selamladıktan sonra konuştu: – Saygıdeğer kralım. Güzel elbisesinizin bozulmasını istemiyorsanız bir an önce saraya dönseniz iyi olur. Çünkü müthiş bir sağanak geliyor.

Kral şaşkındı: – Nasıl olur? Az önce müneccime sordum. Bir damla bile yağmur yağmayacak dedi. Ona mı inanayım, sana mı, diye cevap verdi.

Kral yoluna devam etti. Ama az sonra müthiş bir yağmur başladı ve kral sırılsıklam oldu. Saraya döndüğünde de ilk iş olarak müneccimi kovdu ve adamlarına emir verip o köylüyü bulup getirmelerini istedi. Bir süre sonra köylü saraya geldi. Kral köylüye kendisini müneccimbaşı tayin ettiğini söyleyince köylü boynunu bükerek konuştu:

– Ben müneccim değilim efendimiz. Yağmur yağacağı zaman eşeğim kulaklarını indirir. Sizinle karşılaştığımız vakit eşeğim kulaklarını o kadar indirmişti ki sağanak olacağını anlamıştım.

Kıssadan Hissemiz O Dur Ki; Komiteler Yoksa, Disiplinle Örülmüş Emek Yoksa Sonuçta Yoktur… Müneccim Olmaya Gerek Yoktur!

LİSELİLERİ ÖRGÜTLEMEK İÇİN FAALİYET VE KAMPANYA ÖRGÜTLEMELİ, KOMİTE ÇALIŞMASI YÜRÜTMELİYİZ
KENDİLİĞİNDENCİLİK YERİNE PLANLI VE PROGRAMLI OLMALIYIZ

İnsan örgütlemek, düzenin bataklığından insan çekip çıkartmak kolay değildir; ama zor da değildir.

Çünkü her sorun kendi çözümünü de içinde barındırır.

Nasıl?

Düzenin bataklığına saplanmış, yozlaştırılmış bir gençlik, bu düzeni tanıyor ve ondan memnuniyetsizdir de aynı zamanda. Yani ona, düzeni anlatmak, kafasında somutlamak çok daha kolaydır. Ve tabii ona karşı neden mücadele etmesi gerektiğini anlatmak da mümkündür.

Fakat sadece anlatarak ve sadece kendiliğinden bu gelişmeyi göstermelerini bekleyerek kimseyi örgütleyemeyiz. Hatta en yakınımızdeki, en iyi arkadaşımızı, sınıf-sıra arkadaşımızı bile bu şekilde örgütleyemeyiz.

Öncelikle şuna bakmalıyız:

Biz nasıl örgütlendik?

Sır bir şey yoktur aslında. Düzende göremediğimiz paylaşımı, arkadaşlığı, sahiplenmeyi, birliği, kolektif gücü devrimcilerin içinde gördüğümüz için gelmişizdir çoğumuz. Ve bir coşkunun, ruh halinin, bir örgütün parçası olmanın getirdiği zenginlik bizi bağlamıştır örgütlülüğe.

Bu bir aydınlanma sürecidir.

Önemli olan nokta bu aydınlanmanın, gözlerdeki perdenin açılmasının KENDİLİĞİNDEN olamayacağını kabul etmektir.

Çünkü örgütlenme, komiteleşme, bir program işidir.

Liseli bir genç, içinde bulunduğu sömürü sistemini, kapitalizmin vahşiliğini, emperyalizmin yozlaştırma politikasını kendiliğinden kavrayamaz. İçinde yaşar, yanlışlığını görür ama nedenlerini bilmediği için, düşmanını görmediği için buna karşı mücadele etmesi gerektiği aklına gelmez. Zaten düzeni değiştirebileceğini de bilmiyordur. Çünkü düzen onu, kendine uygun bir kafa haline getirmiştir; ya da iyi ihtimalle getirmeye çalışıyordur.

Onu sarsmak, içinde bulunduğu sömürü düzenini tanımasını sağlamak için DIŞARIDAN MÜDAHALEDE BULUNMAK gerekir. Kendiliğinden örgütlenmesini bekleyemeyiz.

Bu nasıl yapılabilir?

Bunu yapmanın yegane yolu EMEK vermektir.

Liselilerle bir araya gelmek, onlarla sohbet etmek, sorunlarını öğrenmek yani önce tanımak gerekir. Tanımak, çözüme giden yolu aydınlatır.

Sonra o yola girince, ardından onlara biz anlatmaya başlamalıyız: Nasıl bir dünyada yaşıyoruz, açlığımızın, yoksulluğumuzun sorumlusu kimdir, bu düzeni değiştirmek mümkündür, bunu yapmanın yolu örgütlenmek, devrimi örgütlemektir diye…

Ve bir yandan da pratik içinde, sorunlarımızın çözümü için faaliyet ve kampanya örgütlemeli, tanıştığımız yeni liselilere görev ve sorumluluk vermeliyiz. Ancak böyle böyle örgütün bir parçası olurlar, sorumluluk hissederler ve öne çıkarlar.

Yani KENDİLİĞİNDEN BİR GELİŞME BEKLENMEMELİDİR.

Bulunduğumuz liselerde bir kişiyle başlamalıyız örgütlenme çalışmasına… Bir tek kişiyi örgütleyebilirsek eğer devamı gelecektir. Bu yüzden düzenle çelişkisi en derin olan, en çok tanıdığımız liseliden başlamalıyız. Yoğun bir emek vererek, sahiplenerek, sorumluluklar verip öne çıkmasını sağlayarak ve tabii eğitimle onu devrimcileştirmeliyiz.

Devrimi örgütlemek böyle bir tek insanı örgütlemekle başlayacak.

Dünyada, ülkemizde değil, öncelikle bulunduğumuz lisede devrimi nasıl örgütleyeceğiz buna kafa yormalıyız. Kendi lisemizde devrimi yaparsak eğer, ardından diğerleri gelir.

Kendi lisemizde devrim yapmak, şu an için 6 Kasım boykotunu %100 örgütlemektir. En azından kendi sınıfımızda örgütlemektir.

Hedeflerimizi büyütelim, bir adım öne çıkartalım… DEVRİMİ ÖRGÜTLEMEYE, TEK BİR KİŞİYİ ÖRGÜTLEYEREK BAŞLAYACAĞIZ, UNUTMAYALIM…

Kolay gelsin!..

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.