Merhaba… Delikanlım!
Kurduğun düşlere ulaşmak için çıktığın yolda, durup dinlenmeden yürüyerek geldin bugünlere.
Ardın tarih, kanla yazılan. Önünde gelecek, uğruna “Bize Ölüm Yok” denilen. Ve tam ortasında sen, dünü yarına bağlayansın.
İşte tarihsel gençliğin sırrı, tam da budur. Hayat denilen kavganın daima en genç halisin. Gençlik, daimdir sende. Çünkü, geleceği fethetme arzunla, yarını yaratma gayretinden hiçbir zaman vazgeçmedin. Vazgeçmediğin devrimciliğindi, ki gençliğin ölümsüzlük sırrı buradadır.
Selam sana, bin selam… Eğilmez başlım! Halk denilen ağacın, yarına uzanan genç dalısın. Kırılmaya çalışıldığın yerde, çoğalarak Fidan’a duransın.
Attığın her adımın bedeliyle ördün gelenek denilen gönül bağlılığını. Ki senin geleneğin, geleceğindir. Senin geleneğin, emperyalizme baş eğemezliğindir. Senin geleceğin, eğilmiş bir başı omuzlarının üstünde, taşımaya değer bulmazlığındadır.
Selam sana, bin selam…Gözü karalığım! Girdiğin kavgada, “hiç olmaz bozgun”, Karayılan misali. Cüret denilen kılıç, kuşandığın iradendir. Mazlumun mızrağını zalimin alçaklığına saplamaktır muradın. Cüretin onurunun dışavurumudur ve gözlerin, onurun kadar karadır.
Selam sana, bin selam…Sıkılmış yumruklum! Zaman değil ve fakat, burjuvazinin zulmeti çözdü nicesinin yumruğunu. Ve artık, avuç açıp “barış” dilenir oldular asalak burjuvalardan. Bir tek senin o dev, o genç yumruğun taarruz halinde kaldı halkın bütün düşmanlarına. Öyle de kalsın, çünkü yarın senin o yağız yumruğunun üstünde kurulacaktır…
Selam sana, bin selam… Çatal yüreklim! Henüz yolun başındayken, diyordu ki Mahir: “Varsın bütün oklar üstümüze yağsın, bizler doğru gördüğümüz yolda sonuna kadar yürüyeceğiz.”
Yürümek, senin yüreğinin eylemidir. Hem de, bütün oklar üstümüze yağarken… Yarına yürümek, ancak, Mahir yüreklilerin tarihsel görevidir.
Selam sana, bin selam… Alnı yıldızlım! Senin alnındaki yıldız ile aydınlanır hayat. Kalmaz hiçbir şey karmaşık. Netleşir dost ve düşman. Ve apaçık görülür gelecek. Ol sebepten emperyalist karanlığın sahipleri, söndürmek için o yıldızı saldırırlar dört bir koldan. Ve beşinci koldan çamur atarlar. Çünkü senin yıldızın halkın sönmeyen güneşidir.
Selam sana, bin selam…Bükülmez bileklim! Emperyalist zalimler, sadece senin bileğini bükemediler. Çünkü, bugün eğilmeden bilek bükülmez. Çünkü, emperyalizme karşı bağımsızlık için silaha sarılma hakkından vazgeçmedin asla. İşte budur senin bileğini bükülmez kılan kudretin.
Selam sana, bin selam… Berrin saçlım!
Yenilmezdir, emperyalistlerin karşısında Berrin’i olan halk. Bir kibrit çöpünden başka, hiçbir şeyi olmasa da budur gerçek. Tarihe kan ve kül ile yazılmış, ateşli bir halk gerçeğidir bu. Ve senin saçların, kırk beş yıldır Berrin renginde ışıl ışıldır.
Selam sana, bin selam…Civan merdim! Özü sözü bir olmaktır senin karakterin. Umuda dair ne söylediysen, onurla getirdin yerine. Ne söylediysen yaptın, ne yaptınsa savundun. Burjuvaziye özenmediğin için hiçbir zaman safsata olmadı dilinden dökülen. Halka gerçeği taşımanın cömerti oldun, bedelini onur bilerek.
Selam sana, bin selam…Kızıldere doğumlum! Mahir Hüseyin Ulaş’ın emaneti değil, ta kendisi oldun ömrün boyunca. Hayatın ateşli sınavlarından alnının aklığıyla her geçişinde, kendini kazandın. Eğilmiş başlar, kırılmış hayaller ve terk edilmiş hedefler çöplüğüne dönerken sol, sen umuda can verdin.
Selam sana, bin selam…
Sıra neferim!
Dayı’mız “Bir Dev-Genç’imiz var” diyordu. Ve şimdi ve daima, diyoruz ki BİZ: Bir Dayı’mız var! İşte burada…Tam burada…
Dev-Genç’lim! Nice mutlu yıllara… Selam Sevgiler
Özgür Tutsaklar