Bilgi Güçtür!
Birleşelim, Mücadele Edelim Kazanalım!
Röportaj
Dev-Genç’lilerin Wan Anadolu Konteynerkent’te kütüphane kurma çalışmasıyla ilgili yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Yürüyüş: Kendinizi tanıtır mısınız? Neden kütüphane? Neden Anadolu Konteynerkent?
Vedat Doğan: Ben Vedat Doğan, 22 yaşındayım. Ankara’da öğrenciyim.
Bugün AKP yaptığı pislikler karşısında, kimse çıkıp hesap sormasın diye yoksul halk üzerinde yozlaştırma politikaları uygulayarak düşünmeyen, sorgulamayan, okumayan bir nesil yaratmaya çalışıyor. Bizler de Dev-Genç’liler olarak yoksul halkımızı bu yozlaştırma bataklığından uzak tutmak için bir alternatif olarak Wan Anadolu Konteyner kentte “Bir Kitap da Sen Getir” kampanyası adı altında kütüphane kurma çalışmalarımıza başladık. Bunu Anadolu Konteynerkent’te yapmamızın amacı, buradaki halkın en yoksul halkımız yani bu düzenin en çok korktuğu kesim olması. Bu yüzden en çok yozlaştırmak istediği kesim de burası. Daha önce orada kütüphane, park, mescit vb. yerlerin vali tarafından ellerinden alınmasından dolayı sosyal yaşam alanının kalmaması ve biz bu sosyal alanı tekrar yaratmak için kütüphane kurmak istedik.
Malik Kef: Ben Malik Kef. 23 yaşındayım. Wan Özalpliyim.
Çünkü konteynerkentte herhangi sosyal bir yaşam alanı yoktu. Burjuvazi sorgulamayan, okumayan bir nesil yetiştirmek istiyor. Onlar da biliyor ki bilgi güçtür, ondan yozlaştırmak istiyorlar halkı. Onun için yozlaşmaya karşı halk kütüphanesini kurmaya karar verdik.
Mahir Doğan: Ben Mahir Doğan. 22 yaşındayım. Aslen Dersim’liyim.
Wan’da 3 yıl önce meydana gelen, depremde evlerini kaybeden yoksul halkımız AKP tarafından konteynerlara hapsedildi. Depremin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen barınma sorununu çözmeyen, konteynera hapseden devlet yanı sıra insanların kendisini geliştirebileceği, zaman geçirebileceği yaşam alanlarını da elinden aldı. AKP yozlaştırma saldırısıyla okumayan, kendini geliştirmeyen, sorgulamayan, düşünmeyen bir toplum yaratmak istiyor. Bizler Dev-Genç’liler olarak “Bilgi güçtür” sözünden yola çıkarak insanların kendilerini geliştirebileceği, çocukların faydalı bir şekilde zaman geçireceğini düşünerek kütüphane kurduk.
Yürüyüş: Çalışmalara ne zaman başladınız? Ne kadar sürdü? Şimdi neler yapıyorsunuz?
Vedat Doğan: Çalışmalara Ağustos’un ilk haftasında başladık, Ağustos’un sonuna kadar devam etti.
Wan Sanat Sokağı’nda her gün “Bir Kitap da Sen Getir” kampanyası adı altında masa açıyorduk. Açtığımız masada her gün kampanyamızı duyurmak için bildiri dağıtıyorduk, afiş yapıyorduk. Yeri geldi Sanat Sokağı’nda pankartlar astık. İnternet üzerinden kampanyanın duyurusunu yaptık. Eski konteynerların kapılarından ve dolaplarından kitaplıklar yaptık. Yeri geldi Anadolu Konteyner halkından yardım istedik çalışmalarımıza dahil ettik…
“Polis, Zabıta İşbirliğine Son”
Kampanyamızın ilk günlerinde AKP’nin katil polisleri masamızı taciz ediyordu. Ajitasyonlarla polisi teşhir ettiğimizde halk bizi sahipleniyordu ve polisi oradan kovuyordu. Bizimle her defasında baş edemeyeceğini anlayınca katil polisler önümüzde zabıtayı arayarak bizi zabıtayla karşı karşıya getiriyordu. İlk günlerde zabıtanın bize saldırmaya çalışmasını halka teşhir edince masamızı kaldıramadılar. Ama sonraki günlerde zabıtalar hazırlıklı gelmişlerdi. BDP’nin ve PKK’nin ismini kullanıyordu halkın önünde. Ve bazı provokatörlerin yardımıyla meseleyi Çayan’daki olaylara çekip bize saldırdılar… Bu bilinçli yapılan bir saldırıydı. Sonraki günlerde her masa açtığımızda kendisini halktan diye tanıtan Kürt milliyetçileri defalarca “Siz Kürdistan’da çalışma yapamazsınız, siz İstanbul’da standımıza saldırdınız, masanızı kaldırmazsanız size saldıracağız” gibi her gün tehditler aldık. Masayı kaldırmayacağımızı söyler söylemez zabıta ve bazı Kürt milliyetçileri bize saldırdı. Bizler de saldırıdan sonra “Polis, Zabıta İşbirliğine Son” yazılı bir ozalit çıkartıp oturma eylemi başlattık. Kampanyamızın son gününde kendini halktan diye tanıtan ve sonradan örgütlü olduğunu söyleyen iki kişi “Bu masayı kaldırın döndüğümüzde görürsek dağıtırız” dediler. Biz Dev-Genç’liler kaldırmayacağımızı söyledik. Kürt milliyetçileri bizi sürekli gözetlediklerini, ne zaman, nerede olduğumuzu bildiklerini söyleyerek bizi çok kez tehdit ettiler. Ama bizler bu tehditlere aldırmadan çalışmalarımıza devam ettik. Yaptıkları tehditlerinin içi boş olduğunu onlar kadar biz de iyi biliyorduk. Çünkü Wan’ın merkezinde Kürt halkının önünde devrimci kanı dökerlerse bunun hesabını veremeyeceklerini kendileri de çok iyi biliyordu.
Malik Kef: Ben Ağustos’un ortalarında çalışmalara katıldım. 29 Ağustos’a kadar sürdü. Hiçbir güç, engel tanımaksızın 29’unda kütüphanemizi açtık. “Bir Kitap da Sen Getir” kampanyamız hala geçerli.
Çalışmalarımız çok yoğun geçiyordu. Wan Sanat Sokağı’nda saat 17.00 ile 19.00 arası her gün masa açıyorduk. Masada bildiriler dağıttık, afiş çalışması yaptık. Bazı kurumlara gittiğimizde kütüphane rafı için destek istedik. Biz de Dev-Genç olarak sağdan soldan topladığımız eski konteyner kapılarını topladık. Bu kapıları testere ile kestik raf yaptık, kütüphane için çocukların emeği var bu raflarda, bize yardım ettiler. Halkın da emeği var. Polis, zabıta ve provokatörlerin saldırısına uğradık. Kendini BDP gençliği olarak tanımlayan kişiler masamıza gelerek tehdit ettiler. Masamız dağıtıldı. Bildirilerimiz yere savruldu, kitaplarımızı çaldılar.
Mahir Doğan: Kütüphane açma çalışmalarımıza Ağustos ayının başlarında başladık. Kütüphanenin açılış tarihi olan 29 Ağustos’a kadar çalışmalarımız aralıksız sürdü.
Açılacak olan kütüphanenin halka dayanmasına ve halkı da çalışmaların içine katmaya çalıştık. Halk tarafından kütüphane ve başlatılan kitap kampanyası sahiplenildi. Hemen her gün masaya kitaplarıyla geldiler. Ayrıca masa açtığımız günden beri polisin zabıtanın provokatörlerin sözlü ve fiziki saldırılarına uğradık. Zabıta tarafından tartaklandık, kitaplarımız dergilerimiz yırtıldı. Ama kurumların bu girişimleri zamana yaymasıyla halkla birlikte kullanılmayan kapı ve mutfak dolaplarından kitaplık yaptık.
Yürüyüş: Kütüphaneye neden Hasan Beyaz ismini verdiniz?
Vedat Doğan: Hasan Beyaz Wan’da birinci deprem meydana geldiğinde Dersim’den Wan’a yardım için giden TAYAD’lı bir amcamızdı. Kendisi Bayram Oteli’nde kalıyordu. Valinin burası sağlam deyip insanları doldurduğu yerdi. Ama ikinci depremde Bayram Oteli yıkıldı. Hasan Beyaz da o esnada şehit düştü. Bizler Dev-Genç’liler olarak şehidimizin ismini Wan’da yaşatmak için Anadolu Konteynerkent Halk Meclisi’nin de onayıyla kütüphanemize bu ismi verdik.
Malik Kef: Hasan Beyaz amca TAYAD’lıydı, Dersimliydi, 60 yaşlarındaydı. Wan’ın birinci depreminde depremzedelere yardım için Wan’a gelmişti. Wan’ın ikinci depreminde yine depremzedeler için gelmişti. Misafir kaldığı Bayram Oteli’nin enkazında şehit olmuştu. ‘Hasan Beyaz Halklar Kütüphanesi’nin ismini Wan Depremzedeler Halk Meclisi ile uygun bulduk.
Mahir Doğan: Hasan Beyaz bir şehit babasıydı. Van’da 3 yıl önce yaşanan depremden sonra 60’ı aşkın yaşına rağmen halk sevgisiyle dayanışma ruhuyla Wan’a gitti. Wan’da meydana gelen 2. depremle beraber göçük altında kalarak şehit düştü. Bizler de Hasan amcamızın Wan halkının gönlünde olduğunu biliyoruz. İsmi bir kez daha kütüphanemizle birlikte ölümsüzleşti.