DÜŞMANI TANIYAN, HEDEFİNİ BİLEN, BUNA GÖRE ARAÇ VE YÖNTEM ÜRETENDİR
“Düşmanını ve kendini bilirsen sen, yüz kere savaşsan da tehlikeye düşmezsin; düşmanını bilmeyip, kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de düşmanını bilirsen, girdiğin her savaşta tehlikedesin demektir.”(Sun Tzu)
Sun Tzu’nun bu sözü üzerine Mao ekliyor; “Hatalar, düşman ve kendimiz hakkındaki bilgisizliğimizden doğar.”
Bugün emperyalizm ve oligarşiye karşı dişe diş sürdürdüğümüz bir savaş veriyoruz. Ve elbetteki kazanmak, şehitlerimize, bu ülkenin yoksul insanlarına verdiğimiz devrim sözünü yerine getirmek anlamına gelir.
Şu bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır; savaşı kazanmak istiyorsak, düşmanı iyi tanımak gerekir. “Düşman” kavramının muğlak olduğu, genel bir söz olduğu bir yerde, “düşman” tanınmıyordur. Bunun için bu kavramı ete-kemiğe büründürmemiz gerekir. Cepheli bu kavramı ete-kemiğe büründürendir.
Bugün “kişisel kin duymamalıyız” gibi sözlere çokça tanık oluruz. Ancak bu cümleyi kuranlar şunu düşünmüyorlar; “düşman” da insanlardan, kişilerden oluşmaktadır. Bu devleti var eden, operasyonları, katliamları gerçekleştiren, halka doğrultulan silahın tetiğini çeken kişi de suçludur. İşte bu kişileri mutlaka tanımalı, onu ete-kemiğe böyle büründürmeliyiz. Cepheli, bu kişilerin isimlerini bilir, onları tanır.
Devletin sadece teorik olarak faşist, oligarşik yapısını bilmek yetmez. Örneğin; 19 Aralık Katliamı emperyalizmin ve oligarşinin ortak kararı ile gerçekleştirilen, bütün bir halka yönelik operasyonudur. Ancak bu da yetmez. Bu operasyonu gerçekleştiren kimler, hangi kararların altına imza attılar? Cepheli bunları bilir. Hikmet Sami Türk, Cemil Çiçek, Ali Suat Ertosun, Osman Özbek… daha sayabileceğimiz onlarca isim, bizzat bu operasyondan sorumludurlar, suçludurlar. Bizim düşmanımız, kanlımızdır hepsi de. Canımıza, canımızdan çok sevdiklerimize kast etmişlerdir. Cepheli katilleri asla unutmayandır.
Cepheli, onları, onlar gibi halkın düşmanı olanları izler. Nereye giderler, ne yerler, ne içerler, nerelerde otururlar… Bunlar Cepheli’nin merak konusudur. Okuduğu gazetelerden, duyduğu sohbetlerde bunlara dikkat edendir.
Ancak bunlar da düşmanı tanımaya yetmez. Düşmanı tanımak demek, halka karşı uyguladığı politikaları, saldırıları da bilmek, kullandığı yöntemlere vakıf olmak demektir. Halka karşı savaşta hangi yol ve yöntemleri izliyorlar, halkı nasıl uyutup, beynini uyuşturuyorlar, nasıl baskı altında tutuyorlar…vb. Kullandığı psikolojik savaş araçlarından, teknik olanaklara kadar, düşmanın tüm özelliklerini Cepheli bilendir.
Bugün temel hedefimiz bu düşmanı yok etmektir. Bu hedefe ulaşmak için kıyasıya bir mücadele yürütüyoruz. Gerçek anlamda düşmanı tanırsak, buna göre araç ve yöntem de geliştirebiliriz. Düşman sürekli kendini geliştirmektedir. Geliştirdiği yol-yöntemleri ne kadar iyi bilirsek, bu sistemin açıklarını da o kadar iyi yakalarız. Düşmanı yok edecek vurucu gücü o zaman daha etkili yaratabiliriz.
Ne istediğini bilen insanlar güçlüdür. Biz emperyalizmin sömürüsünü bitirerek, oligarşiyi yerle bir etmek istiyoruz. Şehitlerimize verdiğimiz devrim sözünü, düşmanı tanıyarak onu altedecek yöntemleri üreterek yapabiliriz.