Örnek Resim

Anasayfa > EMEKÇİLERDEN > Devrimci İşçi Hareketi’nden:

Devrimci İşçi Hareketi’nden:
Son Güncellenme : 09 Kas 2014 22:35

İş Cinayeti Haberi Talimattır

YETER DİYORUZ, HESABINI SORMALIYIZ!

Madenlerde, inşaatlarda, yollarda… denizlerde… her yerde ölüyoruz.

Üçer beşer değil artık onar-onar, yüzer-yüzer ölüyoruz. İŞ CİNAYETLERİ TOPLU KATLİAMA DÖNÜŞMÜŞTÜR!

Ölüm hep bize düşüyor. Dizi dizi sıralanmış tabutlarımızı artık AKP faşizmi bile gizleyemiyor.

Karaman Ermenek’teki maden katliamına maruz kalan işçilerin daha ölüsüne ya da dirisine ulaşılamadan başka işçilerin ölüm haberleri arka arkaya geliyor.

Madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde değil yollarda da ölüyoruz.

Toprak altında diri diri yanıyoruz, göçük altında kalıyoruz, su içinde boğuluyoruz; inşaatlarda asansörlerde yere çakılıyor, boşluğa düşüyoruz; üst üste bindirildiğimiz midibüs ve kamyonetlerden kanlı bedenlerimiz yollara saçılıyor.

NE KADAR SUSACAĞIZ?

Katil AKP, yalan ve demagojiden de vazgeçmiyor. Patrona “iş güvenliği zorunluluğu getiriyoruz” adı altında bizleri işsizliğe, açlığa mahkum ediyorlar; işsiz kalmayalım diye sahip olduğumuz kırıntı düzeyindeki son haklardan da vazgeçmeye zorlanıyoruz. İki yıl önce de “Güvenle Büyü Türkiye” diye çıkardıkları iş yasasının amacı “iş sağlığı ve güvenliğini arttırmak”tı. Çünkü Türkiye’deki iş cinayetlerinin oranı yüzde 12.3’e ulaşmıştı. Yasa çıktığından bu yana geçen iki yıl içerisinde istihdam edilen işçilerin yüzde 17.2’si kaza riskine maruz kaldı. Yani her 100 işçiden 17’si kaza geçirdi. 12 yıllık AKP iktidarı döneminde toplam ölen işçi sayısı ise 14 bin 712’ye ulaştı.

NE KADAR ÖLECEĞİZ?

Katliam olunca AKP halkın öfkesini bastırmak için elinden geleni yapıyor. Bakanıyla, milletvekiliyle seferber oluyor. Polisi, jandarmayı yığıp önlemler alıyorlar. Cinayetin işlendiği yere dışarıdan gelen işçileri sokmuyorlar. Gazete ve TV’lere talimat verip nasıl haber yazacaklarını söylüyorlar. AKP’li bakanlar cinayetin yaşandığı yere yığılıyor adeta çıkartma yapıyorlar. Sözde kurtarma çalışması adı altında esasen hiçbir çalışma yapılmıyor. Yapılan her şey “hükümet elinden gelen her şeyi yapıyor” görüntüsü vererek halkın öfkesini yatıştırmak amaçlıdır.

NE YAPACAĞIZ?

Bu kadar işçi ölümlerini “takdiri ilahi”, “bu işin fıtratında var” diye savunan, meşru göstermeye, kaderimize razı olmaya zorlayan cumhurbaşkanı, başbakanı ve bakanlarıyla AKP iktidarının bugünkü söylemleri patronları suçlayan işçileri destekleyen içeriktedir. Tam bir sahtekarlık örneğidir yapılan.

SAHTEKARLIĞA DAHA NE KADAR KATLANACAĞIZ?

“Varsa sorumlular hesap verecek” diyor Başbakan Davutoğlu. Hayır onlar hesap sormazlar. Çünkü ölümlerimizin baş sorumluları onlardır. Onlar hesap soramazlar çünkü onlar hesap vermeleri gerekenlerdir.

YETER ARTIK DEMELİYİZ!

HESAP SORMALIYIZ!

Katillerimiz belli; azgın sömürüsünün önünü düzleyen, patronlarla el ele, bizzat kendisi pek çok maden işletmesinin patronu olan AKP iktidarıdır. Katillerimiz, kapitalist sömürü düzeninin savunucusu olarak AKP iktidarıdır.

Klasik protesto eylemleri hiçbir sonuç almaz, ölümlerimizi durdurmaz. Sadece tepkiyi dile getirir. Artık yeter diyorsak hesap sormalıyız. Her biçimde, her araçla, hızla…

AKP, bakanlarıyla, milletvekilleri ile seferber olduğu gibi biz de hemen seferber olmalıyız.

İş cinayetlerine karşı çıkmak artık bir insanlık görevidir. Kimseden talimat beklemeyelim. Talimatı vicdanlarımızdan, feryat eden işçi analarından-babalarından-çocuklarından, dul kalan eşlerinden alalım. Talimatı madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, yollarda yakılan, saçılan ölü işçi bedenlerinden alalım.

İŞÇİLER, DİH’LİLER!

İş cinayetlerinin artık toplu işçi katliamlarına dönüştüğü bir süreçteyiz. İşçi alanı olarak başlıca görevimiz; işçi sınıfının can güvenliği talebini örgütlü bir güce dönüştürmektir.

İş cinayetleri karşısında işçiler öfkelidir. Ancak ne yapacaklarını bilememektedirler. Örgütsüzdürler. Görev bu noktada bize düşüyor. Bir tek DİH’li cesaretle, inançla bir fabrikayı, bir işyerini harekete geçirebilir. Hiçbir yerden talimat beklememeliyiz. Talimatı katliam haberinin kendisi vermektedir.

İş cinayetlerini duyar duymaz hesap soran eylemler örgütlemeliyiz. Eylemlerin, hesap sormanın biçimi, sınırı yoktur. Sınır öfkemizin, kinimizin büyüklüğüdür. Bu noktada zengin eylem biçimleri yaratmayı bilmeliyiz. Zenginlik hayatın içinde ve hesap sorma isteğimizdedir.

İş cinayetlerinde ölen biziz. Hesap soracak olan da biz olmalıyız.

Madenlerde göçük altındaki oğlunu bekleyen yaşlı bir kadın madenden çıkartılan çamurlu suyun aktığı noktada oğlu için gözyaşı döktü. Yaşlı kadının, avucuna çamurlu suyu alarak, ‘Bu kara suda kuzumun kokusu var mıdır? İçsem gelir mi?’ sözleriyle feryat etti. Analarımızın feryatları isyanımız olacak. Hesap soran öfkemiz olacak.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.