5 yıldır mücadeleyi onurla ve dirençle büyüttük, büyütüyoruz. Bugün Dev-Genç deyince 7’den 70’e herkes bir duraksıyor. Bu isim düşmanlara korku salıyor, dostların yüzünü gülümsetiyor. İsmimizin bu kadar etki bırakmasının nedeni 45 yıldır söylediğimizi yaptığımızın, halkın yanında olduğumuzun göstergesidir. Faşist iktidarlar bizi mücadeleden koparmak için birçok yola başvurdular. İşkence tezgahlarından geçtik, sokak ortalarında katledildik, yüzyıllara varan cezalar aldık, kaçırıldık-kaybedildik ve daha niceleri, bunlar bizim öfkemizi bileyledi daha iyi gördük faşizmin yüzünü ve daha coşkuyla sarıldık mücadeleye. Bizi yok edemeyince Mao’nun da dediği gibi “suda balık misali balığa can veren suyu yok etmeye başladılar.” Bunun için 6 Kasım 1981’de YÖK’ü kurdular.
YÖK’ün kurulması ile birlikte baskı ve şiddet de arttı öğrenci ve öğretim görevlileri üzerinde terör estirildi. Anayasanın 131. Maddesine göre yüksek öğretimi planlamak, düzenlemek, yönetmek ve denetlemek üzere kurulan YÖK, anayasa ile kendisine verilen bu görevleri yerine getirebilmek için geniş yetkilerle donatıldı.
– Öğretim elemanı yetiştirmek.
– Üniversiteler ve liseler hakkında kararlar vermek.
– Üniversitelere ve liselere geçiş sınavlarını düzenlemek.
– Okullarda disiplin işlemlerini oluşturmak.
– Vakıf üniversitelerine yardımcı olmak ve açmak.
– Üniversitelere rektörler atamak.
– Öğretim üyeleri ve öğrencileri okullardan atmak.
İlk kurulduğunda genel olarak bu maddeler üzerine kuruldu. Ve zamanla bu maddeler çoğaldı. Liselerde zorunlu din dersi, polis ve ÖGB’nin (Özel Güvenlik Birimleri) üniversitelere yerleştirilmesi, 90’lar ile birlikte özel üniversitelerin önünün açılması, üniversitelerin metalaştırılması (Ticarethanelere dönüştürülmesi), bilimsel eğitimden uzaklaşılması, barların-uyuşturucu satıcılarının, iddia, at yarışı gibi kumar oyunlarının üniversite ve lise çevrelerinde çoğaltılması. Amaç belliydi öğrencileri kişiliksizleştirmekti.
Dev-Genç’liler sorun varsa çözüm de var dediler. YÖK gençlik için en büyük sorundu. Üstüne 80 darbesi gibi bir faşist cuntadan geçmişlerdi. Ne yapılmalıydı, beklenmeli miydi? Dev-Genç’liler asla bahaneler üreten, karamsar düşler kuran, umutsuz olan örgütlerden olmadılar. Umut ile kararlılık ile kanla, dişle mücadeleyi büyüten oldular. YÖK’e karşı da Dev-Genç’liler hemen harekete geçtiler ve 80 sonrasının ilk genel boykotu olan 6 Kasım 1990 boykotunu örgütlediler. Boykot komiteleri kurdular. Okulların her tarafına öneri defterleri açarak gençliğin görüşlerini aldılar. Sadece İstanbul’da 100’ün üzerinde komite kuruldu ve 1000’in üzerinde öğrenci aktif olarak bu komitelerde çalıştı. Birçok öğretim görevlisi öğrencilere izin vererek sınıf içerisinde boykot hakkında çağrı yapmasını sağladı. Tabi faşizm de boş durmadı. Boykottan iki gün önce yurt ve evlere yapılan baskınlar, gözaltılar gençliği yıldıramadı, siyasetçilerin açıklamaları, burjuva basının “Üniversitelerde terör estirecekler” demeçleri, üniversite yönetimlerinin derse girmeyen öğrencilerin cezalandırılacağını belirtmesi ve nice baskılara rağmen boykot tam bir zafere dönüştü. 6 Kasım 1990 Boykotu TÖDEF’i oluşturan, merkezi dernekleri güçlendiren bir güce dönüştü.
Bugün Sıra Bizde!
Tam 24 yıl önce şehitlerimiz ve yoldaşlarımız boykotu her türlü engellere rağmen başardılar. Biz de başaracağız!
Her yıl yüksek ve orta öğretime geçişte değişen sınav sistemleri gösteriyor ki eğitim de AKP iktidarı çaresiz durumda, yap-boz sistemi ile ayakta durmaya çalışıyorlar.
Eğitimin özünde hiçbir değişiklik olmazken değişen tek şey her yıl daha fazla baskı ve hak gaspları oluyor.
Buna karşı bizler SÖZ-YETKİ-KARAR hakkı bizimdir diyeceğiz.
Berkin Evan’ın katilleri hala yargılanmıyor. Berkin Elvan’ın katillerinin yargılanması için, öğrenci üzerinde baskıcı bir kuruluş olarak kurulan YÖK’ün kaldırılması için 6 KASIM’DA BOYKOTTA OLACAĞIZ!
24 yıl önce TÖDEF’in oluşmasına zemin olan boykot, 24 Yıl sonra ÖĞRENCİ MECLİSLERİNİN oluşmasına zemin olacaktır.
TARİHİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE, YENİ TARİHLER YAZMAYA 6 KASIM’DA BOYKOTA!
DEV-GENÇ