19 ARALIK SORULACAK HESABIMIZDIR!
SORULMADIK HESABIMIZ KALMAYACAK!
19 Aralık 2000…
Diri diri yakıldık… Gaza boğulduk… Kurşunlandık.
Günler, aylar, yıllar boyu aç kaldık.
Sesimiz kesilmek istendi… Hakkımızda alçakça yalanlar üretildi.
…
Büyük hapishaneler katliamının üzerinden 14 yıl geçti.
O gün katliam çığırtkanlığı yapanlar, “bitirdik” diyenler bugün sorumluluğu üzerlerinden atmaya çalışarak “bilmiyorum, hatırlamıyorum” diyorlar.
O gün bizim için “bittiler” diyenler bugün kendileri çürüdüler, bittiler.
O gün büyük hapishaneler katliamına, tecrit saldırısı olarak şekillenen emperyalizmin ve oligarşinin devrimciliği tasfiye saldırısına karşı büyük bir inanç, kararlılık ve bağlılıkla, ölümüne direndik… O gün biz sansürün, tecritin karanlığını bedenlerimizle aydınlattık.
İşte o gün ne dediysek, o gün hangi noktadaysak bugün de bir milim sapmadan aynı yerimizdeyiz.
19 Aralık bizim için yaşayan bir tarihtir. Geçmişte kalmayacak, dönüp dönüp bakacağımız, kahraman şehitlerimizden öğreneceğimiz, ideolojimizden ve politikalarımızdan güç alacağımız, bizi geleceğe taşıyacak önemli bir dönemeçtir.
Geçmişte kalmayacak. Diri diri yakılan bedenlerimizi, cesetlerimiz üzerinde zafer çığlıkları atanları, “bitirdik” diyenleri, aç bedenlerimizi unutmayacağız, unutturmayacağız.
ADALET, halkların binlerce yıla uzanan en önemli değerlerinin başında gelir. Bu değer insanlık tarihi kadar eskidir. Bu değer insanlaşmanın, sınıfsız, sömürüsüz bir topluma uzanmanın tarihidir.
Bu değerden uzaklaşmak tüm bunlardan uzaklaşmaktır.
Adalet için hesap soracağız. Değerlerimize sahip çıkmak için hesap soracağız.
Savaştığımız ve istediğimiz özgür, bağımsız, demokratik, sosyalist bir ülke için hesap soracağız. Baskı, sömürü ve zulme son vermek için hesap soracağız.
Hesap sormak kim olduğumuzu unutmamaktır. Ne için savaştığımızı unutmamaktır.
19 Aralık’ın hesabını sormak bugünlerle sınırlı, yılda bir kez anmayla sınırlı bir şey değildir. Hesap sormak bir bilinç, bir kültür, bir ideolojidir. Hesap sormak düşüncede, yaşamda, savaşmada ifadesini bulur.
Baş düşmanımız emperyalizme karşı savaşmada, milyonları örgütlemede, savaşı büyütmede, asla affetmemekte, devrim iddiasını sürdürmede somutlanır.
19 Aralık’ın Hesabı Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Savaşmaktır
O gün bir ülkeyi işgale gider gibi geldiler hapishanelere. Pek çok silahı ilk kez, devrimci tutsaklar üzerinde denediler. Dört duvar arasında, yüreklerinden, beyinlerinden başka silahları olmayan devrimcilere karşı binlerce katil sürüsüyle geldiler.
19 Aralık Büyük Hapishaneler Katliamı saldırısı, F tipi hapishanelerle sınırlı bir saldırı olmadı. Amaçlarının “hayata dönüş” olmadığı daha ilk anda herkesin göreceği netlikte açığa çıktı.
19 Aralık tecrit saldırısı genel bir saldırıydı. Devrimcileri, dünya halklarını teslim alma saldırısıydı. Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da… emperyalizmin dünya halklarına yönelik saldırısının ülkemizdeki adıydı 19 Aralık. Devrimin, devrimciliğin bu ülke topraklarından sökülüp atılması için gündeme getirildi.
Amerikan emperyalizmi ve AB emperyalizmi bu tasfiye saldırısının, F tipi tecrit saldırısının baş mimarlarıydı.
Oligarşinin “Avrupa Standartları” diyerek gündeme getirdiği politikalar F tipi tecriti meşrulaştırmanın, Türkiye faşizmine meşruluk kazandırmanın önemli araçlarından biri oldu.
Ebu Gureybler, Guantanamolar ve ismi duyulmamış CIA’nın gizli zindanları Amerikan emperyalizminin F tipleriyle neyi amaçladıklarının açık kanıtlarıydı. Bunu başaramadılarsa bunun nedeni dünyada eşi benzeri görülmedik 7 yıllık görkemli direnişimizdir.
Emperyalizm ve onun işbirlikçisi oligarşi tüm katliamların, açlık, yoksulluk, sömürü, zulüm, yozlaştırma politikalarının baş sorumlusudur.
19 Aralık’ın hesabını sormak emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşmaktır.
Emperyalizm ve oligarşilerden çözüm bekleyenler geçmişin hesabını soramazlar, şehitlerinin hesabını soramazlar. Geleceğe yürüyemezler. Halkların kurtuluşunu sağlayamazlar.
19 Aralık’ın Katillerini, Siyasi Sorumlularını Affetmeyeceğiz
19 Aralık’ın katilleri yargılanmadı. Yargılanmalarını beklemiyorduk.
Bugüne kadar düzenden kendimiz için bir adalet beklemedik. Çünkü bu düzen baskı ve sömürü düzenidir. Bu düzen savaştığımız bir düzendir.
ADALET İSTİYORUZ sloganımız düzene değil halka sesleniştir.
ADALET İSTİYORUZ sloganımız ne için ve kime karşı savaştığımızdır.
Yeni bir düzen için; halkın iktidarı için savaşıyoruz. Halkın iktidarını savaşımızla kuracağız. Adaleti de mücadelemizle sağlayacağız.
19 Aralık 2000’den bugüne katliamı teşhir etme, hesap sorma temelli mücadelemiz sonucunda göstermelik davalar açmak zorunda kaldılar. Açtıkları davaya bakın. Katliamın suçlusu diye askerleri çıkardılar.
Katliamın siyasi sorumluları bellidir. Affetmeyeceğiz.
19 Aralık’ın katilleri Soma’nın, Ermenek’in, Berkin’in, Roboski’nin katilleridir.
Bu ülkede adalet istemenin bedeli de ölümdür. Hesap sormak, adalet istemek köklü bir sorundur. Düzenin temelleriyle ilgili bir sorundur.
19 Aralık’ın Hesabı Milyonları Örgütlemektir
Milyonları örgütlemek devrim ve iktidar iddiamızdır.
Milyonları örgütlemek, onları emperyalizmin ve oligarşinin karşısına dikmek demektir.
Onlar örgütlenmelerimize saldırdılar. Tecritle örgütlenmelerimizi boğmak, bitirmek istediler. Sesimizin Türkiye halklarına ulaşmasını istemediler. Katillerimizden hesap sormak daha büyük örgütlenmelerle, milyonları örgütlemekle cevap vermek demektir.
İşçi, memur, öğrenci, köylü, yoksul… Türk, Kürt, Alevi-Sünni tüm halkımızı meclislerde, milislerde örgütleyerek; siyasal, ekonomik, demokratik, kültürel, askeri kendi öz örgütlenmelerinde örgütleyerek cevap vermeliyiz oligarşiye.
Örgütlemek hesap sormaktır.
Şehitlerimizin son nefeslerinde sizi seviyoruz, sizin için ölüyoruz, “bir canım var halkıma feda olsun” sözleri güçlü bir örgütlenme çağrısıdır. Halka güvenin ifadesidir.
Dünyada devrimcilerin dışında hiç kimse halk için ölümü seve seve göze alacak bir inanca, sevgiye ve ideolojiye sahip değildir. İşte bu bizim en güçlü örgütlenme silahımızdır. Bu silahla, bu silahın gücüyle gitmeliyiz milyonlara.
19 Aralık’ın Hesabını Sormak Savaşı Büyütmektir
Savaşı büyütmek asla soyut bir söylem olmadı bizim için. Devrimciliğimiz gibi somuttu. Ne istediğimizi bildiğimiz kadar netti.
Görev, önderimizin, Dayımızın önümüze koyduğu gibi halkı örgütlemek ve silahlı savaşı büyütmektir.
Savaşı büyütmek;
Daha çok meclis, daha çok komite kurmak demektir.
Daha çok milis örgütlenmeleri yaratmak demek.
Daha çok silahlı, kitlesel eylemler demek.
Daha çok kadrolaşmak demektir.
Sesimizin, politikalarımızın ifadesi olan dergimizi milyonlara ulaştırmak demek.
Savaşı büyütmek dağları, şehirleri ile ülkemizin her karış toprağında olmak demektir. Halklarımıza umut olmaktır.
19 Aralık’ın Hesabını Sormak Şehitlerimizin Bıraktığı Mirası Devrime Taşımaktır
19 Aralık şehitlerimiz tereddütsüz ölümü kucaklarken gözleri asla arkada değildi. Onlar davamızın haklılığına inanarak gittiler ölüme. Kazanacağımıza olan inançla göğüslediler ölümü.
19 Aralık’ta iki ideoloji, iki sınıf, iki dünya, iki ahlak savaştı.
Devrimciliğin tasfiye edilmesine karşılık 7 yıl süren dünyada eşi benzeri olmayan bir direnişle; inanç ve kararlılıkla cevap verildi.
Düşmanlarımız ve sözde dostlarımız ölümlerimizde “bitişimizi” gördüler.
Oysa her ölümümüzde biz değerlerimizi pekiştirdik. İdeolojimizi büyüttük. Geleneklerimize halkalar ekledik. Devrimciliği yeniden tanımladık. Biz öldükçe biten düşmanlarımız oldu.
19 Aralık şehitlerimiz bu anlamda bize çok güçlü bir miras bıraktı. Bu miras Marksist-Leninist ideolojimizin ete kemiğe bürünmesidir. Hayatın içinde somutlanmasıdır. Devrimciliğin saflaşmış halidir.
Bu çok güçlü bir mirastır.
İşte bize düşen görev bu mirası devrime taşımaktır. Devrim önce ideolojide, yaşamda, düşüncede, davranışta ifadesini bulur. 7 yıl süren direnişimizde 19 Aralık kahramanlarımızla devrimi her an her saniye yaşadık, yaşattık.
Şimdi görev bu mirasla yaşamak, savaşmak ve ölümü göze almaktır.
19 Aralık 2000’de Bayrampaşa Hapishanesi’nde 6 devrimci kadın tutsağı kimyasal gazlarla diri diri yaktılar. Hücrelerde ranza demirleri eridi, bedenlerimiz kömürleşti… Tek bir devrimciyi teslim alamadılar.
19 Aralık bizim için yaşayan bir tarihtir. Geçmişte kalmayacak, dönüp dönüp bakacağımız, kahraman şehitlerimizden öğreneceğimiz, ideolojimizden ve politikalarımızdan güç alacağımız, bizi geleceğe taşıyacak önemli bir dönemeçtir.
İşkencehanelerinizi Başınıza Yıkarız!
Tecritle, İşkencelerle Devrimci Tutsakları Teslim Alamazsınız!
Hatay TAYAD’lı aileler 11 Aralık’ta yaptığı açıklama ile Bolu hapishesinde özgür tutsakların yaşadıkları saldırıları duyurdu. Açıklamada “Özgür Tutsakları işkence ile teslim alamayan Bolu hapishane idaresi, tutsaklara karşı psikolojik savaş yürütüyor. Biz onları Ulucanlar’dan, 19 Aralıklar’dan tanıyoruz. Baskı, zulüm, işkenceler ile özgür tutsakları teslim alamadılar, şimdi de küçük beyinleriyle başka hesaplar yapmaya başladılar. Hak ihlalleri, yayın yasakları tutmayacak. Cam fanusları, kameraları da başlarına çaldık, yine hesapları tutmadı. Şimdi de Bolu idaresi başka hesaplar peşinde. Akıl hastası bir tutukluyu, özgür tutsakların kaldığı hücrelerin yanına getirmiş, psikolojik baskı yaratmaya çalışıyor. Özgür tutsakların her gün attığı slogandan sonra küfür, hakaret yağdıran adli tutuklu, idare tarafından özel olarak o hücreye yerleştirilmiştir. 25 gündür özgür tutsaklar bu saldırıyla karşı karşıyadır. Yaşadıkları böylesi durumları özgür tutsaklar hiçbir şekilde mektupla dışarıya yansıtamıyorlar. Hapishane idaresi hak ihlallerini anlatan mektuplara el koyuyor” denildi.
TAYAD’lı Aileler tutsakların seslerini dünyaya duyuracaklarını belirterek “haklı mücadelelerinin sürdürücüsü olacağız. Onları asla yalnız bırakmayacağız. Evlatlarımız için her türlü bedeli göze almaya hazırız. Tekrar tekrar Bolu hapishane idaresini uyarıyoruz! Evlatlarımızın üzerinden kanlı ellerinizi çekin. O elleri kırmasını biliriz” dediler.
*
19 Aralık’tan Ermenek’e Katleden Devlettir
KATLİAMIN HESABINI SORACAĞIZ
19-22 Aralık 2000 tarihinde hapishanelere yapılan operasyonda 28 devrimci tutsak katledilmişti. Operasyon yapılan hapishanelerden biri olan Ümraniye Hapishanesi’nde yapılan katliamın yargılama(ma)sına 10 Aralık günü devam edildi. Gerçek sorumluların yargılanmayıp sadece 39 askerin yargılandığı mahkeme 2 Nisan tarihine ertelendi.
Aynı gün mahkemenin yapıldığı Kartal’daki İstanbul Anadolu Adalet Sarayı önünde Halk Cepheliler bir eylem yaptılar. Yapılan açıklamada o gün yaşanan katliam anlatılarak devrimcilerin direnişinin hapishanelerde, meydanlarda, zulmün olduğu her yerde devam ettiği ve 122 kez ölündüğü belirtildi. 19 Aralık’ta tutsakları, Soma’da işçileri diri diri yakan Ermenek’te ise suda boğan devletin olduğu vurgulandığı açıklamada “…aradan 14 yıl geçti, işte yine burada dimdik karşınızdayız. Katillerin gözünün içine baka baka adalet ellerimizde, hesap soracağız diyoruz” denildi.
Mahkemenin başladığı saatlerde ise adliye içinde de TAYAD’lılar eylem yaptılar. Açtıkları pankartla 19 Aralık’ın hesabını soran üç TAYAD’lı işkencelerle, adaletin olmadığı adalet sarayında gözaltına alındılar.