Örnek Resim

Anasayfa > EMEKÇİLERDEN > Devrimci İşçi Hareketi’nden

Devrimci İşçi Hareketi’nden
Son Güncellenme : 28 Ara 2014 23:23

Çaresiz Değilsiniz, Çare Kendi Ellerinizde! Çare Devrimcilerde!

Zonguldak/Ereğli Kandilli Beldesi’nde bulunan Hattat Holding’e bağlı Hema Kömür İşletmeleri 18 Aralık’ta 60 işçiyi işten attı. Daha önce de 29 işçiyi işten atmıştı.

2005 yılında Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan rödavans usulü kiraladığı ocakta üretime başladı şirket. Ancak sözleşme koşullarını yerine getirmedi. Buna rağmen Hema adlı şirkete TTK 39 ay ek süre verdi. Verilen süre doldu fakat şirket yine eksikleri tamamlamadı. Bunun üzerine haziran ayında yeniden ek süre istedi. Bu sefer talebi kabul edilmedi.

Ocakta ekonomik değer taşıyan kömür kalmadığını iddia eden ve yeni rezervlerin araştırılması için gerekli sürenin verilmediğini bahane eden şirket geçtiğimiz ağustos ve eylül aylarında 29 işçiyi işten attı. İşçiler işten atılan arkadaşları için 500 madenci Kandilli’den 40 km. uzaklıktaki Zonguldak Valiliği’ne kadar yürüdü. İşçiler ne valilikte, ne de ilde seslerini duyacak kimseyi bulamadılar.

Buna karşılık şirket 489 işçiyi daha işten çıkarmak için İŞKUR’a başvurdu. İşçilerin iş sözleşmelerini 22 Kasım’a dek sonlandıracağını duyurdu. TTK ile yapılan görüşmeler nedeniyle süre 31 Aralık’a kadar uzatıldı. TTK ek süre vermeyince şirket yeniden işten atmalara başladı.

18 Aralık’ta 60 arkadaşlarının işten atıldığı haberini alan 500 madenci maden ocağını işgal ettiler. Yerin 700 metre derinliğinde 2 gün boyunca direndiler. Direnişlerine aileleri, diğer işçiler, halk destek verdi. Direnişin örgütleyicisi olması gereken sendika genel merkezi ise eyleme sahip bile çıkmadı. Madenciler yerin yedi kat derinliğinde; eşleri, çocukları madenin önünde kışa aldırmadan beklerken sendika yöneticileri adımlarını dahi atmadılar.

Patron ocakta eylemi sürdürmeleri halinde tazminatlarını vermemekle tehdit etti. Sahipsiz kalmaları ve aldıkları tehditler sonucu 470 işçi cumartesi akşamı ocaktan çıktılar. 30 işçi direnmeye devam etti. En son onlarda pazar sabahı ocaktan çıktılar. Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu “Geldiğimiz noktada eylem sona erdi. Yapacak bir şey yok” diyor. Bir sendika şube başkanı için utanç vericidir bu sözler. Aylardır belirsizliği ve her gün işten atılma korkusunu yaşıyor işçiler. Endişeleri öfkeye dönüşmüş, öfkeleri patlama noktasına gelmiş. Sendika olarak en kaba biçimiyle işçilerin işgüvencelerini, kazanılmış haklarını korumak zorundalar. Sendikaların kurulmasının temel amacı bu. Bunu yapamadıkları zaman kendi varlık koşullarını ortadan kaldırırlar. Ancak bugün geldiğimiz noktada sendikalar tarihsel gerçeklikten ve işçi sınıfından öylesine uzağa düştüler ki işçilerin yerine patronların haklarını savunur oldular.

İşçilerden Dursun Altıntaş “6 aydır bu tedirginliği yaşıyoruz. Bu öfkeye dönüşmüş durumda. Bugüne kadar tüm demokratik eylemleri yaptık. Zonguldak merkeze yürüdük kimse muhatap olmadı. Ankara’ya yürümek istedik sendika engel oldu. Hükümet olumlu yada olumsuz hiçbir adım atmadı” sözleriyle durumu özetliyor. İşçilere cesaret ve güç verip eylem örgütlemesi gereken sendika tam tersine işçilerin yapmak istedikleri eylemlere engel oluyor. Ankara’ya yürümelerini engelliyor. İşçiler kendi denetimleri dışında eyleme geçtiğinde de o eylemi sonlandırmak için bütün deneyim ve birikimlerini kullanıyorlar. İşçilerin arasındaki birliği bozma, umutsuzluk yayma, başka yöntemlerle sonuç alınacağına ikna etme, eylemleri zamana yayma vb…

Patron sendikacığının tek örneğini Hema’da yaşamadık. Daha yakınlarda Yatağan işçilerinin bir yılı geçik sürdürdükleri eylemler sendika tarafından sonlandırıldı. Cümleleri eğip bükerek kazanımla sonlandırdıkları yalanını söylediler. Kazanılan hiç bir şey yoktu. Santral özel şirkete devredildi. İşçiler var olan haklarını dahi koruyamadılar. Daha önce Tekel işçilerinin Ankara’da 75 gün boyunca süren çadır direnişleri sendika tarafından mücadelemiz başka eylemlerle sürecek diye bitirildi. Çadırlar söküldükten sonra ne eylem yapıldı ne direniş. Binlerce Tekel işçisi işsiz kaldı. Sendikaların ihanetlerine başka bir çok örnek verebiliriz.

Eylemin ardından işçilerden biri sahipsiz kaldıklarını, ne hükümetin, ne bölge milletvekillerinin ne de sendikanın yanlarında olmadığını, ne yapacaklarını bilemediklerini söylüyor. Bir başka işçi “hükümetin madenciye, bırakın madenciyi insana vermediği değeri görerek grevimize son verdik. Kaybettik” diyor.

Kaybettiler çünkü çözümü yanlış yerde aradılar. Yoksulluğumuzun, işsizliğimizin, azgın sömürünün nedeni hükümettir, milletvekilleridir, bu sistemdir… Soruna kaynaklık edenler o sorunu ortadan kaldıramaz.

Zamanın birinde çok akıllı iki kardeş yaşarmış. Etrafındaki ve okuldaki bilgiler kendilerine yetmediğinden, annesi onları, bulundukları beldenin bilge adamına götürmüş.

Kardeşler bilge adama pek çok sorular sormuşlar ve her seferinde kendilerini tatmin eden cevaplar almışlar. Bundan çok memnun olan kardeşler, bir müddet için bilgenin yanında kalıp daha çok şeyler öğrenmek için annelerinden izin istemişler ve bilge adamın yanında kalmışlar.

Bilge adama sorduklarına ve aldıkları cevaplara çok sevinen ve mutlu olan çocuklar bir süre sonra bu işten sıkılmaya başlamışlar. Bilgenin bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım diye düşünmüşler.

Kardeşlerden biri, “Buldum” demiş. “İki elimin arasına bir kelebek koyacağım ve bilge adama soracağım. Avucmun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü? Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabını bilemeyecek!”

Kelebeği ellerinde tutan kardeşlerden biri, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış ve sormuş…“Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?”

Bilge, uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakmış ve cevaplamış:

“Senin ellerinde evladım, senin ellerinde…”

Eylemin sonlandırılmasının ardından patronlar 70 işçinin daha işten atıldığını duyurdu. Madende 800 işçi çalışıyor. “Şirket yetkilileri, 30 Aralık 2014 tarihi sonuna kadar 497, 2015 Ocak sonuna kadar da 162 kişiyi işten çıkararak iş yerini tasfiye edeceğini tebliğ etti.”

Bugünümüz, yarınımız, geleceğimiz, hayatımız kendi ellerimizde. Kaybetmemek için birlik olmak, haklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Kaybetmemek için bizi sırtımızdan vuran işbirlikçi sendikacılardan kurtulmak zorundayız. Kaybetmemek için Devrimci İşçi Hareketi saflarında örgütlenmek zorundayız.

DİH’liler görev sizin! Hiçbir eylem sahipsiz kalmamalı, hiç bir işçi “sahipsiz kaldık, yol gösterenimiz olmadı” cümlesini kurmamalı. Yol gösterecek sizsiniz. Sahip çıkacak sizsiniz. Bugünü ve geleceği kuracak olan sizsiniz!

 

Halk Düşmanlarının İçimizde Yeri Yok

21 Aralık’ta Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın İstanbul Okmeydanı’ndaki Gürpınar Köy Derneği açılışına geleceğini haber alan Halk Cepheliler, derneğe halk düşmanları Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Ahmet Misbah Demircan’ın resimlerinin asıldığını gördüler. Halk Cepheliler derneğin yönetimi ile tartıştıktan sonra, kapıyı açtırtıp dernekte bulunan katillerin resimlerini yırttılar. Dernek yönetimine eylemlerinin nedenini anlatan Halk Cepheliler, “Yaptığınız şerefsizliktir, 2 kuruş fazla para alacağım diye onurunu, şerefini satanların bizim mahallemizde yeri yoktur. Köy yönetimi halkını, değerlerini ve köylüsünü satmıştır. Berkin’in, Uğur Kurt’un katillerinin resimlerini asarak Okmeydanı halkına ihanet etmişlerdir” dedikten sonra ajitasyonlar çekerek köy derneği yönetimini teşhir ettiler.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.