Halkın Belleğine Kazınanlar…
Dersim’de Doğan Güneştir 12’ler
Kimilerimiz var ki unutulmazlar. Ne tarih sayfalarından ne de hafızalardan silinmezler. Aradan yıllar geçse de… Bundan yıllar önce yaşanan bir tarihe yolculuk edeceğiz. Ve bu yolculuğumuzda tarihe tanıklık edeceğiz.
Katıldığımız bir cenazeydi. Bilmediğimiz, tanımadığımız bir cenaze… Uğrayıp bir baş sağlığı dileyip acılarını paylaşmaktı, azaltmaktı isteğimiz. Tek katlı küçük bahçeli bir evdi. Kalabalıktı kapının önü. Kimseyi tanımıyorduk. Cenazenin sahiplerinin kim olduklarını öğrenip yanlarına gittik. Baş sağlığı dileyip oturduk yanlarına. Yabancı olduğumuz belliydi. Çünkü ne biz onları, ne de oradakiler bizi tanıyorlardı. Ölen teyzenin kızı ağlıyordu. Yanındaki kim olduğumuzu sordu. Devrimci Sol’cu Olduğumuzu duyan teyzenin kızı ağlamayı bıraktı ve gözyaşlarını sildi. Derin bir “oh” çekip oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldi. Sıkı sıkıya sarılıp “iyiki geldiniz” dedi. Üstünden ağır bir yük kalkmış gibi rahatladı birden. Ne olduğunu daha tam anlamadan önümüze çay konuluverdi. Şaşırdık. Biz misafirliğe değil, cenazeye gelmiştik. Bu çay da niye diye düşünürken, anlamaya çalışırken abla anlatmaya başladı. “Şimdi annem çok mutlu. Gözü açık gitmeyecek. Gönül rahatlığı ve huzuru içinde yatacak mezarında. Ağlamıyordu bunları anlatırken. Sanki acısını unutmuş ya da azaltmıştı. Bir yandan da bizi etrafındakilere tanıtıyordu. Gururla, mutlulukla tanıyordu. “Annemin yoldaşları, annemin arkadaşları. Bizim çocuklar” diye… Sahiplenmenin en güzelini yaşıyorduk. “Bizim çocuklar…”
Kısa süre içinde bizi tanımayan kalmadı. Cenaze evinde ne bir ağıt, ne de ağlama sesleri duyuldu artık. Var olan eksiklik tamamlanmış, anneye olan görev yerine getirilmişti. Bunun huzuru ve rahatlığıyla annesini anlatmaya başladı.
Yıllar önce köylerine gelen Devrimci Sol gerillalarını anlattı. Yaşadıkları, paylaştıkları o güzel günleri, anılarını anlattı. “Onlarla büyüdük, hep birlikteydik.”
Bunları anlatırken yüzünde bir tebessümle anlattı. Özlediği her halinden belliydi. Anlatırken yıllar öncesine o günlere gitti tekrar. Önünde duran bardağından bir yudum çay aldıktan sonra derin bir iç çekip anlatmaya devam etti.
“Nisan ayıydı. Tam da 23 Nisandı, sabahtı. Gerillalar köye geldi. Günler öncesinden de asker her yanı tutmuştu. Gerillalar köye geldikten sonra çatışma çıktı. 12 gerillaydılar. Köyün ortasında çatışmaya girdiler. Kimse evden dışarıya çıkamıyordu. 12 gerilladan 5’inin silahı yoktu. 7’si çatışıyordu. Saatlerce sürdü çatışma. Hepsi de son nefeslerine, son kurşunlarına kadar çatıştılar. 7 gerilla çatışmada vuruldu. Silahsız olan 5 gerillaya asker “teslim ol” dedi. Gerillalar teslim olmadılar, slogan attılar. Onları da vuracaklardı. Köyün meydanında, herkesin gözü önünde kurşuna dizeceklerdi. Tam o sırada annem dayanamayıp koştu attı kendisini askerlerin önüne. Onları durdurmaya çalıştı. Gerillalara kalkan olmak istedi. Ama onlar zalimdi. Annemi de dövüp alıp attılar bir kenara. Gerillalar da kol kola girip slogan atıyorlardı. Sonra peşi sıra kurşun sesleri geldi. Slogan sesleri kesildi, ağıt sesleri yükseldi. 12 gerillayı gözümüzün önünde vurdular. Yüreğimiz yandı. Annem günlerce kendisine gelemedi. Çocuklarım dediği, bağrına bastığı kapısını açıp, sofrasını paylaştığı çocuklarını koparıp aldılar. Sonra köylüler olarak 12’lerin şehit düştükleri yere 12 tane kavak ağacı diktik.
12’ler hala bizimleler, bizim köydeler. Onlar oradan hiç çıkmadı, bizden ayrılmadılar.
Dayanamadı annem. Ondan sonra köyde de kalamadı. Annemin çocuklarısınız. Annem çok huzurlu gitti. İyi ki geldiniz…”
O gün cenazede tarihe tanıklık ettik. Halkın o sevgisini, sahiplenmesini gördük ve yaşadık.
Dersim’de doğan güneşti 12’ler. 12’lerin yiğit teyzesi, canını hiç düşünmeden, bir anlık dahi tereddüte kapılmadan çocukları için feda etti kendisini. Tarihimizde ne çok örneklerimiz var böyle. Halkımızın bu sevgisi, bağlılığı bizi mücadeleye sıkı sıkıya sarılmamızı sağlıyor.
Unutulmayanlar kimlerdir? Neydi onlar üzerine türküler ağıtlar yaktıran..?
Onlar 12’lerdi. Onları unutulmaz kılan, halkın hafızasından silinmez kılan kendilerini halka ve vatanına adamalarındandır. Halk için mücadele eden vatanın bağımsızlığı ve kurtuluşu için çarpışanlar halkın hafızasından silinmezler. Onları unutulmaz kılan halkına ve vatanına duydukları sevgi ve verdikleri değerlerdir.
Halk, kahramanlarını unutmaz. Halk değer verdiği, sahiplendiklerini unutmaz.
12’ler hala bizimle, hala halkımızın anlatımında, halkımızın düşlerindeler. Dersim’de doğan güneştir 12’ler…