KAÇAK SARAYDA OTURANLAR HALKIN BARINMA HAKKINA DİL UZATAMAZ!
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Ak Saray’ın maliyetini 1 milyar 370 milyon TL olarak açıkladı. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 5 Kasım tarihli toplantısında konuşan Şimşek, şu ana dek 964 milyon TL harcanan ‘Ak Saray’ın toplam 1 milyar 370 milyon TL’ye mal olacağını kaydetti. Bu maliyet basına da yansıyan ana binanın maliyetidir. Arazi değerleriyle birlikte toplam maliyet yaklaşık 5 milyar TL’dir.
289 bin metrekare alana kurulan “Ak Saray”, Ankara’nın merkezindeki tek yeşil alan olan Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisinde bulunuyor. Atatürk Orman Çiftliği aynı zamanda sit alanı statüsünde bulunuyor(du), fakat Tayyip Erdoğan’a saray yapmak için söz konusu arazinin yedi hektarlık bölümü Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından sit alanı statüsünden çıkarıldı. Yapılan itiraz sonucu Ankara 11. İdare Mahkemesi sit alanından çıkarılması kararına ilişkin yürütmeyi durdurma kararı verdi. Böylece alan tekrar sit alanı statüsüne kavuşmuş oldu. Sonrasında da Atatürk Orman Çiftliği arazisinin tamamını yapılaşmaya açmayı amaçlayan Nazım İmar Planı Ankara 5. İdare mahkemesi tarafından iptal edildi.
Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunda “Herhangi bir alanda inşa edilebilecek bir kamu yapısının kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülmesinden daha önemli bir kamu yararı barındırdığı kolaylıkla savunulamaz. Bu ölçüt herhangi bir alanda inşa edilebilecek kamu yapısının kullanım ihtiyaçlarıyla karşılanabilir gözükmemektedir” ifadeleri yer aldı. Ve Ak Saray’ın yıkılması kararı alındı.
Bütün bu mahkeme kararlarına rağmen Tayyip Erdoğan mahkeme kararını dinlemeyeceklerini ve inşaata devam edileceğini “Güçleri yetiyorsa yıksınlar. Neyi durduruyorsun? Her şey bitmiş, her şey yolunda. Sizin aklınız sonradan mı başınıza geliyor?” diyerek duyurmuştu.
Bu arada ilk başta başbakanlık konutu adıyla başlatılan inşaat Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı sarayına dönüştü. Yani aslında en baştan beri bina Tayyip Erdoğan için yaptırılıyordu.
1150 tane odası bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yalnızca ana binasının maliyetiyle yaklaşık 27400 aileye 100 metrekare büyüklüğünde ortalama bir konut inşa edilebilirdi.
Tayyip Erdoğan böylesi bir saray yaptırmasının gerekliğini “Bu bina, ülkemiz için bir ihtiyaçtı. O nedenle yapıldı. Yabancı konukları karşılama törenlerini, caddeyi trafiğe kapatmak suretiyle sokakta yapmak durumunda kalıyorduk. Hem kapalı alanda tören yapma şansımız olacak, hem de açık alanda. Türkiye’ye yaraşan, tüm ihtiyaçlara cevap veren bir bina yapıldı” diyerek açıklıyor. Yabancı konuklara mahçup oluyormuş, sokakta tören mi yapılırmış! Bunun için halkın 1 milyar 370 milyon lirasına el koyup kaçak bina yaptırmış Tayyip Erdoğan. Özrü kabahatinden büyük bir açıklama. Sokakta tören yapmaktan utanıyor ama kendi yasalarına rağmen yapılan yasadışı bir binada tören yapmaktan mahçup olmuyor. 1150 tane odası olan görgüsüzlük abidesi bir binada oturmaktan utanmıyor sokakta tören yapmaktan utanıyor. Gerçek sebebi yabancı konuklara rezil olmak değil, can korkusudur. Halkın içinde olmaktan korkuyor. Halktan rahatsız oluyor Tayyip Erdoğan. Daha önce Ankara Subayevlerinde, İstanbul Kısıklı’da oturup “ben de halkın arasındayım” mesajı veren Tayyip Erdoğan artık bu oyuna daha fazla devam edemiyor. Yüksek güvenlikli halktan uzak saraylarda, gösteriş ve şaşanın cazibesini kimseden saklamaya gerek olmadan yaşamak istiyor Tayyip Erdoğan.
İnsanlar madenlerde boğularak ölüyorlar ve cenazelerine bile ulaşılamıyor ama Cumhurbaşkanı 1150 odalı, yüksek güvenlikli, bol ışıklandırmalı sarayında oturuyor. Hem de kendi yasalarını çiğneyerek bunu yapıyor. Bu sırada Van’da depremzedeler hala konteynerlerde yaşıyorlar.
Bir devlet düşünün ki cumhurbaşkanı 1 milyar 370 milyon liralık kaçak bir binada oturuyor. Diğer taraftan halkın kıt kanaat geçinerek, dişinden tırnağından arttırdıklarıyla sahip olduğu iki göz odalı evlerine “Kentsel Dönüşüm” adı altında el koyma yasaları çıkarıyor.
Gecekonduda oturanları, hırsız, işgalci, fırsatçı olarak damgalamaktan da geri durmadı bu düzen. Kendi barınma ihtiyacını karşılamak için iki göz oda ev yapanlar değil, halkın parasıyla kendi yasalarına aykırı bir şekilde 1150 tane odası olan 1 milyar 370 milyon liralık saray yaptıranlar hırsızdır, işgalcidir.
27 400 ailenin rahatlıkla oturmasına yetecek kadar parayla kendilerine saray yaptırıyorlar. Ondan sonra da yoksul halka işgalci diyorlar. Artık her şey çok daha açık, net ortadadır.
Gecekondularda yaşayan yoksul halkımız, bundan sonra faşist AKP’nin uşakları sizin evinizi yıkmaya gelirse, size işgalci derse Tayyip’in sarayını gösterin, gidip önce o sarayı yıksınlar. Yıkılacak bir şey varsa halkın alın teriyle, dişinden tırnağından arttırılarak yapılan gecekondular değil, lüks düşkünü Tayyip ve onun gibilerin bizim cebimizden çaldıkları paralarla yaptırdıkları saraylardır.
Mühendis mimar meslektaşlarımız, bir yanda saray mühendisi olmak var bir yanda halkın mühendisi olmak… Halktan çalınan parayla yaptırılan saraylar, konaklar, yalılar, villalar, köşkler bir gün tekrar halkın olacak ve biz o güne kadar gecekonduların, halkın mühendisi olarak kalacağız… Saray kapılarında zalimlerin kölesi olmaktansa gecekondu sokaklarının çamurunda halkın mühendisi olalım.
HALKIN MÜHENDİS MiMARLARI