Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kara para aklayıcısı Rıza Sarraf, Eski AB Bakanı Egemen Bağış, Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan… Halkın parasını çalan hırsız ve arsızlar… Yakalanan hırsızlık ve rüşvet paraları faiziyle birlikte iade edildi…
Halkımız o paraları burnunuzdan fitil fitil getirecek…
AKP’nin hırsızlık ve yolsuzlukları karşısındaki tavrı tam da başlıktaki atasözüne uygun. Daha hırsızlıklarının ortaya çıktığı ilk andan itibaren soğukkanlı bir şekilde üzerini kapatma ve adım adım da hırsızlıklarını meşrulaştırma operasyonuna başladılar. Gelinen noktada ise yaptıkları hırsızlıkların belgesi durumunda olan ve el konulan paraları dahi alma, hem de faiziyle alma noktasına kadar geldiler.
17-25 Aralık’taki Sıfırlamadan Faiziyle İadeye Gelinen Süreç
AKP’nin Fethullah Gülen Cemaati ile ittifak halinde devleti adım adım ele geçirme programının belli bir noktasından sonra ilişkileri gerilmeye ve kopma noktasına kadar geldi. Sermaye gruplarının çıkarları üzerinden başlayan gerilimler en son dersaneler krizi görünümü altında en uç noktasına geldi. Bu noktada Cemaat AKP’ye 17 Aralık 2013 tarihinde bir operasyon başlattı. Birlikte iktidar olduğu AKP’nin tüm hırsızlıklarını ve yolsuzluklarını en bilen durumunda olan Fethullahçılar yaptıkları operasyonla AKP’yi devirme veya en azından istedikleri bir noktaya çekme hesabı içine girdiler. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Çünkü AKP, Erdoğan öncülüğünde ilk şaşkınlığı ve korkuyu atlattıktan hemen sonra karşı atağa geçti.. Erdoğan soğukkanlı bir hırsızın yaklaşımı içinde öncelikle operasyonun kendisine uzanmasının önüne geçecek tedbirleri aldı. Paraların sıfırlanmasıyla başlayan bu operasyonun hemen ardından da devlet içinde kendilerine operasyon çeken polisleri temizleme harekatına girişti.
Erdoğan’ın ilk operasyonları sürerken Cemaat da saldırılarını sürdürüyordu. 25 Aralık’a kadar devam eden operasyonlarda ortaya çıkan belgeler ve bilgiler gerçekte oldukça somut ve tamamiyle oligarşinin mevcut yasalarına da uygun şekilde toparlanan bilgi ve belgelerdi. Ancak Erdoğan ve tayfası için bunların hiçbir önemi yoktur. Arsızlıkta sınır tanımadıkları için her türlü yalanı çok kolay bir şekilde söyleyebilmekte ve savunabilmektedirler. Öyle ki, kendi çıkardıkları yasalarla toparlanan ve her şeyiyle somut olan belgeleri dahi komplo olarak tanımlamaya başladılar. Dahası bu belge ve bilgilere dayanarak işlem yapan polisleri görevlerden alma veya sürgüne yollamalarının üzerinden fazla bir zaman geçmeden bu kez polislere emirleri veren ve İçişleri Bakanı’nı devre dışı bırakan savcıları da görevden aldılar ve başka savcılar atayarak daha ilk aşamasından itibaren dosyaya müdahale ettiler.
Artık süreç AKP’nin istediği biçimde ve çizgide ilerlemeye başlamıştır. Artık soruşturmadan bir şey çıkmayacağı ve AKP’nin ipleri eline aldığı da görülmüştür. Ancak AKP için bu yeterli değildir. Operasyon sonuna kadar devam ettirilmeli ve soruşturmaya uğrayanlar tam olarak aklanmalı, kendilerine operasyon çekenler de tam olarak tasfiye edilmelidirler.
Bu süreç polis kadrolarından büyük bir değişikliğe gitmenin ardından yargıda da aynı şekilde bir tasfiye operasyonunun geniş şekilde yapılmasıyla devam etti. En son HSYK’nın yapısının bütün olarak değiştirilmesi ve yapılanmanın tam olarak AKP politikalarına uygun hale getirilmesiyle sonuçlandı.
Tüm bunların yapılmasının ardından da Fethullahçı kadrolar olan polislere karşı gözaltı ve tutuklamalara varan operasyonlar yapıldı. Son olarak da 14 Aralık’ta Fethullah’ın politik kadrolarına karşı operasyon yapıldı.
Tüm bunları yapan AKP kendi hırsızlığını temize çıkarma ve yeni hırsızlıklarının önünü açmayı da ihmal etmiyordu.
AKP yıllarca hırsızlıkları ve yolsuzlukları yaparken kendisine en büyük destekçi güç olan Fethullahçılar’dan da bu şekilde kurtulmasının ardından hırsızlık ve yolsuzluktan vazgeçmiş değil, tersine bu konuda daha da pervasızlaşmış durumdadır.
Tarih çok hırsız ve yolsuz gör- müştür. Ancak hiçbiri Erdoğan ve AKP’si kadar pişkin ve arsız olmamıştır. Ülke tarihimizin gördüğü en büyük hırsızlardan biri de Erdoğan’ın hocası Erbakan’dır. Ancak o bile öğrencisi kadar olamamıştır. En azından azıcık da olsa kuyruğu kaptırmıştır.
Erdoğan ise hocasını kat be kat aşarak bu alanda rekor kırmıştır. Hırsızlıkta kuyruğu kaptırmasına kaptırmıştır, ancak hemen arkasında kuyruğunu kurtarması yetmediği gibi bir de üstüne daha baskın çıkacak pozisyona gelmiştir. Ortaklarıyla suç üstü yakalanmalarına rağmen bundan kurtulmanın yolunu hızla bulmuşlardır. Gelinen noktada ise kaptırdıkları paraları bile geri alabiliyorlar. Hem de faiziyle birlikte.
Şimdi son bir hamleyle de Yüce Divan’a gönderilmeye çalışılan hırsız bakanların kurtarılması operasyonu yapılıyor. En son mecliste bu işle görevli olan komisyonun kararı beklenirken AKP yeni bir hamleyle süreci uzatma manevralarına girişti. Kazara Yüce Divan’a gitme yolu açılırsa bir takım pisliklerin ortaya saçılması tehlikesini göze alamadılar. Biraz daha zaman kazanarak bunu da atlatma hesabı içindeler.
Sonuç olarak;
1- AKP’nin hırsızlık ve yolsuzluklarla zimmetine geçirdiği paralar halkın parasıdır. Ve gelinen noktada bu para için ödenen faizler de yine halkın cebinden çıkmaktadır.
2- AKP’nin yaptığı hırsızlıklarda ve yolsuzluklarda Fethullah Cemaati de ortaktır. Sadece çıkarları çatışma noktasına geldiği için birbirlerine operasyon çekmeye başladılar.
3- AKP, tarihin gördüğü en pervasız, arsız iktidardır. Hırsızlıkta, yolsuzlukta sınır tanımadığı gibi bunların üstünü örtme ve yalanlarla hırsızlığını devam ettirmenin önünü açmayı başarmıştır.
4- Hırsızlık ve yolsuzluk halka karşı işlenmiş en adi ve aşağılık suçlardandır. Bu suçu işleyenler için burjuva hukuku bile “yüz kızartıcı suç” tanımlamasını yapmaktadır. AKP işte böyle bir yüz kızartıcı suçun içindedir.
5- Hırsızlık ve yolsuzluğuyla tam bir haramilik sistemi kuran AKP’nin bu düzeni ömür boyu süremez. Çünkü, haramilerin saltanatının ömür boyu sürdüğü görülmemiştir. AKP ve işbirlikçileri er veya geç halkın adaletine hesap vermekten kurtulamayacaklardır.