Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Charlie Hebdo Katliamı’nın Yaratıcısı Emperyalistlerdir

Charlie Hebdo Katliamı’nın Yaratıcısı Emperyalistlerdir
Son Güncellenme : 18 Oca 2015 19:43

Charlie Hebdo Katliamı’nın Yaratıcısı Emperyalistlerdir

Katliamcılıkta Kimse Emperyalistlerin Eline Su Dökemez

1- Paris’teki Katliamın Sorumlusu, Başta Fransa Olmak Üzere Dünyayı Kan Gölüne Çeviren Emperyalistlerdir!

Emperyalistlerin canları çok kıymetli. Onların dokunulmazlıkları var. Oysa Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya, Somali’ye, Afrika’ya, Filistin’e… kadar dünyayı kan gölüne çevirenler, halkların oluk oluk kanlarını akıtanlar kimseye “demokrasi” dersi veremez. Terör konusunda kimse emperyalistlerin eline su dökemez.

Irak’ta 1.5 milyon Iraklı katledildi. Irak halkına, Irak cehenneme çevrildi. Iraklı’nın vatanı paramparça…

Libya dünyada borcu olmayan sayılı ülkelerden birisiydi. Şimdi bakın Libya diye bir ülke kaldı mı? Libya kan gölü… Libya’yı bu hale getirenlerin başında Amerika’dan sonra Fransa vardır.

Suriye’ye bakın… “Demokrasi götüreceğiz” diyerek paramparça ettiler. 300 bini aştı katledilen Suriyeli’nin sayısı… 3 milyon Suriyeli vatanını terk edip mülteci olarak hayatta kalmaya çalışıyorlar. Her gün ölen Suriyeli’nin sayısı tutulmuyor.

Çoluk-çocuk, yaşlı demeden binlerce Filistinli katlediliyor; emperyalistler, “İsrail’in can güvenliğini sağlama hakkı”ndan bahsediyorlar. Halklarla bu kadar alay edilmez. Bir İsrailli’nin karşısında binlerce Filistinli’nin katledilmesi meşru görülüyor.

Paris’te 12 kişi öldürülünce bütün emperyalistler birleşti. Canları çok kıymetli, kendilerini dokunulmaz sanıyorlar.

2- Paris’teki Katliamın Sorumlusu Dünya Halklarını Aç Bırakan, İşsiz Bırakan, Emeğini, Alın terini, Kanını Emen Emperyalistlerdir!

– Dünyanın en büyük 50 bankasının toplam malvarlığı 70 trilyon 499 milyar 236 milyon dolar. Bu tutar Türkiye’nin de içinde bulunduğu 187 ülkenin gelirine denk düşüyor.

– En zengin 3 kişinin servetleri en yoksul 48 ülkenin milli hasıla gelirinin toplamını aşıyor.

– 7 milyon nüfusu olan İsviçre’nin geliri 500 milyon Afrikalı’nın gelirine eşittir.

– Dünya nüfusunun %6’sını oluşturan ABD, tüm dünyada üretilenlerin %40’nı tüketiyor.

7 milyarlık dünyada 1 milyar insan açlık sınırının, 4 milyar insan da yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Bu açlık, yoksulluk, adaletsizlik tablosunda açların göçünü engelleyemezsiniz. Bu tabloyu yaratan emperyalistlerdir.

Emperyalistler, halklar arası düşmanlığı, ırkçılığı körükleyerek halkları birbirine düşmanlaştırmaktadır. Paris’teki katliamın yaratıcısı da, açlığın, yoksulluğun, halklar arası düşmanlığın, ırkçılığın yaratıcısı emperyalistlerdir

3- Paris’teki Katliamın Yaratıcısı Irkçılığı Körükleyen, Halkları Birbirine Düşmanlaştıran   Emperyalistlerdir!

Bütün Avrupa ülkelerinde ırkçılık bilinçli olarak körüklenmektedir. Irkçı saldırılar her gün artıyor ve müslüman halklar her vesileyle aşağılanıyor. İbadet yerlerine, değerlerine saldırılıyor. Bütün olarak Ortadoğu ve Afrika emperyalistlerin laboratuvarı haline getirildi. “Demokrasi, medeniyet götürme” adı altında milyonlarca insan katledildi, ülkeler paramparça edildi. Halkları aşağılayanlar, halkların inançlarıyla, değerleriyle alay edenler, bu tablonun sorumlusudur.

4- Gerçek Terörist Emperyalistlerdir! Paris’te Yapılan “Terörü Lanetleme”  Yürüyüşü Irkçılığı Körükleme ve Yeni Saldırıları Meşrulaştırma Yürüyüşüdür!

Pazar günü Paris’te 50 ülkenin destek verdiği büyük bir kitle gösterisi yapıldı. Yürüyüşe bütün emperyalist liderlerin yanında Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. “Terörü lanetleme” adına yapılan bu yürüyüş tam bir sahtekarlıktı. Terörün yaratıcıları terörü lanetleyemez… AKP’nin polisi ülkemizin sokaklarında her gün terör estiriyor. Berkin Elvan’ın katilleri bilinmesine rağmen halen yargılanmıyor… Terörün yaratıcıları terörü kınayamaz. Gerçek terörist kendileridir. Bu yürüyüş de halklar arası düşmanlığı daha da büyütmeye hizmet edecektir.

5- AKP İktidarı da Paris’teki Katliamdan Sorumludur!

AKP, iktidara geldiği andan beri bütün dinci radikal örgütleri desteklemiştir. Alman iç istihbarat servisinin şefi Hans-Georg Maassen bir televizyona verdiği demeçte Suriye’ye giriş yapan radikal dinci örgüt elemanlarının yüzde 90’ı Türkiye üzerinden geçiş yapıyor. Nitekim Paris’te eylem yapanlar da Türkiye üzerinden defalarca Suriye’ye giriş çıkış yapmıştır. Davutoğlu bu katliamdaki suçlarının üzerini örtmek için Paris yürüyüşüne katılmştır.

6- El-Kaide ve IŞİD’i Yaratan Emperyalistlerdir!

Emperyalistler radikal dinci örgütleri onyıllardır sosyalizmin yayılmasına karşı, sınıf mücadelesinin engellenmesi için kullanmışlardır. Doğrudan kendileri kurmuş ve silahlandırmışlardır. Sosyalist devletler yıkıldıktan sonra da işine gelmeyen iktidarları dize getirmek için, devirmek için kullanmaya devam etmiştir. El-Kaide ve IŞİD’i ise Libya ve Suriye’deki iktidarları devirmek için bizzat her türlü silahla donattılar. Bugün artık denetleyemedikleri bir güç haline gelmiştir. Dolayısıyla bu örgütlerin yaptıkları her eylemden emperyalistlerin kendisi sorumludur.

7- İslamcı Örgütler Her Dönem Emperyalistler Tarafından Kullanılmaya Açık Olmuştur! Müslüman Halkları Temsil Edemez!

İslamcı örgütlerin tarih içinde nasıl kullanıldıklarına uzun uzun değinmeyeceğiz. Dönem dönem emperyalist devletlerle çatışıyor, direniyor gibi görünse de bunlar dönemsel olmuştur. Esas olarak bütün İslamcı örgütlerin tarihi emperyalistler tarafından kullanılmanın tarihi olmuştur. Örneğin; El-Kaide Irak’ta Amerika ve onların işbirlikçileri ile çatışırken Libya’da, Suriye’de emperyalistler tarafından kullanılmıştır.

Çünkü, İslamcı örgütler halklara kapitalizmin dışında bir alternatif sunmamaktadır. İslam’ın kapitalizme alternatif bir ekonomi politikası yoktur. İktidara geldiklerinde yine kapitalist sistemin ekonomi politikalarını uygulamak zorundadırlar. İran bunun en somut örneğidir. İslamcı örgütlerin de esas olarak savundukları kapitalist sistemdir.

Ekonomik yapı kültürel yapıyı da belirler. İslamcı örgütlerin emperyalistlerle çelişkileri, uzlaşmaz çelişkiler değildir.

8- Dinci Örgütlerin Hiçbir Adalet Ölçüsü Yoktur!

İslamcı örgütlerin eylem anlayışı adaletsizdir. İslamcıların her eylemi karşısında koro halinde “Gerçek Müslümanlık bu değil” diyorlar.

Hangisi peki “gerçek müslümanlık?”, “Allah için kıyam yapmak doğrudan cennetliktir” diyen müslümanlardır.

Peygamberin ölümünün arkasından 4 halifenin üçü, iktidarı almak isteyen diğerleri tarafından katledilmiştir.

Kerbela’da Peygamberin bütün sülalesi katledilip kafalarıyla top oynanmıştır.

Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yüzlerce kişi kendilerine “gerçek Müslüman” diyenler tarafından katledilmiştir. Hamile kadınların karınları deşilip bebekleri öldürülmüştür.

Mezar evleri yapanlar, insanları diri diri domuzbağıyla gömenler kendine Müslümanım diyen ve kontrgerilla devleti tarafından Kürt halkına karşı kullanılan, bugün de AKP’nin desteklediği Hizbullah’tır.

Suriye’de Irak’ta hergün kendilerine “gerçek Müslüman” diyenler tarafından tekbir getirilerek kelle kesiliyor.

Bu konuda da emperyalistlerin eline hiç kimse su dökemez… Düne kadar giyotinle kelle uçuranlar Fransızlardı. Hiçbir örgüt emperyalistler gibi bir anda halkların üstüne atom bombası atıp, kimyasal gaz atıp, napalm atıp yüzbinlerce kişiyi katletmemiştir.

9 – Gerçek Adalet Sadece Devrimcilerin Eylem Anlayışında Vardır

Halklara zulüm uygulayan emperyalizme karşı savaş yerine tam da emperyalistlerin istediği gibi dinler arası çatışma düşüncesiyle hareket etmek, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektir.

Emperyalizmle halkların uzlaşmaz, temel çelişkisi ezen-ezilen çelişkisidir, inançlar değildir.

Charlie Hebdo katliamı, Musevilere ait bir marketteki müşterilerin rehine alınması, öldürülmesi onaylanamaz. Ancak bu bizim, devrimcilerin ölçüleridir.

Biz devrimciler, eylemlerimizde suçlu suçsuz ayrımı yaparız. Adil davranırız. Geleceğin sosyalist adaletini bugünden eylemlerimizde ortaya koyarız. Bunu dünyada sadece devrimciler yapar. Bu çerçevede hangi tür eylemleri onayladığımız, hangilerini onaylamadığımız ek bir izahı gerektirmeyecek kadar açıktır.

Bununla birlikte emperyalizm gerçeği var olduğu sürece, dünya halklarının kanını akıttığı sürece, emperyalistler tarafından halklar aşağılandığı, horlandığı, inançlarıyla alay edildiği sürece halkların büyüyen öfkesi Charlie Hebdo gibi, 11 Eylül gibi onaylamadığımız bir şekilde bir olgu olarak karşımıza çıkacaktır. Burada üzerinde durulması gereken asıl konu bu eylemleri, örgütleri yaratan emperyalizmin kendisidir.

Müslüman Halkımız!

Dinci örgütler ne inanç boyutuyla, ne emek sömürüsü boyutuyla halkların kurtuluşunu sağlayamaz. Tarih boyunca halkların inançları hep egemenler tarafından yine halkları köleleştirmek için kullanılmıştır. Halkların en çok inançlarını sömüren de yine bu temelde kurulan iktidarlar, partiler, örgütlerdir.

Egemenler halkların inançlarını sömürülerinin maskesi yapmışlardır.

Bakın, “İslamcı” olduklarını söyleyen devlet yöneticilerine; hepsi de emperyalistlerin işbirlikçileridir. Kendileri tam bir saltanat sürerken din maskesi altında halklara yönelik her türlü baskıyı, zulmü, sömürüyü reva görmektedirler…

Ülkemizdeki AKP’de bunun en somut örneğidir. Yaptıkları her türlü hırsızlık, yolsuzluk, soygun, sömürü, yağma talan din maskesi altında gizlenmektedir…

Müslüman Halkımız;

İnançlarınızı da ancak gerçek anlamda özgürce Demokratik Halk İktidarı’nda yaşayabilir, yaşatabilirsiniz… Çünkü, halk iktidarında sömürü yoktur. Din kapitalist düzende halkların köleleştirilmesi ve sömürünün gizlenmesi için kullanılmaktadır.

Devrimciler halkların inançlarına saygı duyarlar ve özgürce inançlarını yaşayabilmelerinin koşullarını yaratırlar.

İşbirlikçi gerici iktidarlar tarafından inançlarınızın kullanılmasına izin vermeyin. İnançlarınızın kullanılmasını istemiyorsanız, özgürce yaşamak istiyorsanız yeriniz devrimcilerin yanıdır…

Madde 29- İnanç  Özgürlüğü

a-) Dini inanç, kişileri ilgilendiren özel bir konudur. Herkes istediği dini inanca sahip olabildiği gibi, inanmama özgürlüğüne de sahiptir.

b-) İnanç özgürlüğünün güvencesi olarak ibadet yerleri korunur. Dini inançları gereği ibadet yapmak isteyenlere yardımcı olmak için gerekli sayıda din görevlisinin sosyal güvencesi sağlanır.

c-) Hiç kimse dini inançları ya da inançsızlığı nedeniyle baskı altına alınamaz, kınanamaz.

d-) Dini esaslara dayalı, gerici, sömürüyü esas alan bir devlet kurmak için halkın dini duygularının istismar edilip araç olarak kullanılmasına izin verilmez.

 

NEDEN? Çünkü, inançlar, halkın yüzyıllardır yaşattığı kültürün bir parçasıdır. İnsanın düşünce ve inançlarıyla insan olduğu gerçeğinden hareketle, halkın çıkarlarını zedelemediği, belli bir emperyalist ya da gerici ülkeye, sömürücü sınıflara hizmet etmediği, maddi ve manevi bir sömürü, istismar aracına dönüştürülmediği sürece herkesin inançlarını yaşaması, kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamında ele alınmak zorundadır. Demokratik Halk Cumhuriyeti, bu anlayış temelinde, egemen sınıflar tarafından on yıllardır suni olarak sorun haline getirilen türban gibi sorunları, özgürlükler temelinde çözecek, kimsenin bu anlamdaki inanç ve yaşam biçimine karışmayacak; öte yandan da dini inancın siyasi ve ekonomik istismar konusu yapılmasına, gerici, faşist bir sömürü ve zulüm düzeni için araç olarak kullanılmasına izin vermeyecektir.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.