Merhaba, bugün yeni bir konuyla ve bir şiirle çalışmamıza başlıyoruz.
“Deniz GEZMİŞ, Mahir ÇAYAN
Devrim için öldüler
Devrimciler ölür ama
Devrimler durmaz sürer…”
Marşta da söylediği gibi “Devrimciler ölür ama devrimler durmaz sürer”. Ölenler, yitip gidenler kişiler olur. İdeoloji-düşünce ise ölümsüzdür. Tarihsel, bilimsel olarak doğru zemine oturmuş düşünceyi yok etmeye kimsenin gücü yetmez.
Devrimcilik ölmez, bitmez. Çünkü:
1- Bilim, tarih toplumların sürekli ileri doğru evrildiğini kanıtladı.
Yani bilimsel açıdan devrimler kaçınılmazdır, engellenemez, durdurulamaz. Toplumlar tarihine baktığımızda bunu gayet iyi görürüz. Bu nedenle kişiler ölse de devrimler, devrimcilik yürüyüşüne devam eder.
2- Zulüm, sömürü varsa direniş de vardır, var olacaktır…
Sömürü sistemi devam ettiği sürece mutlaka özgürlük savaşını verenler çıkacaktır. Özgürlük düşüncesi yok edilemez. Spartaküslerden bugüne ne zulüm bitti, ne özgürlük düşüncesi. Her zalim özgürlük düşüncesiyle savaşıyla karşılaştı, ağır darbeler aldı. Zulüm bitmedikçe özgürlük düşüncesi bitmez.
3- Devrimcilik bir yaşam tarzıdır, ideolojidir.
Kişilerle sınırlı değildir. Tek tek bireyleri aşan noktadadır. Tek tek bireyler örgütleri oluşturur, ancak doğru ideoloji, devrimci düşünce bireylerden oluşmaz. Doğru düşünceyi taşıyan, yayan, yaşatan insanların hepsi ölse, yitip gitse dahi doğru kendine bir çatlak bulur, yine yaşamaya başlar.
4- Devrimcilik yeniliktir, yenilemek, yenilenmektir.
Sürekli kendini yenileyen hücreler ölmez. Haliyle sürekli yenilenen, gelişen düşünce, yaşam da ölmez, bitmez. Marks’tan, Engels’ten bugüne devrimci düşünce sürekli kendini yenileyerek gelişti, yaşadığı döneme uyum sağladı, o dönemi aştı.
Bu nedenlerle devrimcilik bitirilemez, öldürülemez.
–Çürüyen, Sonu Gelen Emperyalist Sistemdir!
“Emperyalizm, kapitalizmin son aşaması” diyor Lenin. Yani emperyalizm sömürü sisteminin sona gelişi, yıkılma aşamasıdır. Toplumlar tarihi bilimsel olarak bu doğruyu sunmaktadır bize. Emperyalist aşama sonrası bu sömürü sistemi yıkılacak ve yerine insanın insanlar tarafından sömürülmediği sosyalist toplum kurulacak diyor bilim bize.
Emperyalizm ile birlikte halkların sömürüsü, işgaller, zulüm daha da artmıştır. Bir avuç asalağın karı için dünyada milyarlarca insan, ülkeler iliklerine kadar sömürülüyor. Bir avuç asalağın zevki sefa içinde yaşadığı dünyada, milyarlarca insan açlıkla, yoksullukla boğuşuyor, yaşamaya çalışıyor.
Elbette bunca sömürü, zulüm, adaletsizlik sistemin kendi sonunu hazırlaması, kendi mezarını kazması demektir. Halkların sömürüye direnişi, adaletli dünya savaşı gün geçtikçe büyüyor. Direniş, savaş büyüdükçe emperyalizmin sonu daha hızlı yaklaşıyor.
“21. Yüzyıl, ayaklanmalar yüzyılı olacak” diyor emperyalistler. Yaptıkları zulmün, sömürünün neler yaratacağını gayet iyi biliyorlar.
Evet, emperyalist çağ, devrimler çağıdır. Kendi sonunu hazırlayan sistem yıkımdan kurtulamayacaktır.
Asalaktır emperyalizm. Halkların üstüne yapışmış kene gibi kanımızı emmektedir. Söküp atmak bizim elimizdedir elbette. Halk keneyi ne pahasına olursa olsun söküp atacaktır vücudundan, vatanından.
Devrimcilik sürekli kendini yeniliyor. Emperyalizm ise hızla çürüyor. Bozulan, çürüyen eşyaları nasıl çöpe atıyorsak, bu çürümüş sistemi de öyle tarihin çöplüğüne atacağız. Çok güçlü görünüyor olabilirler, ama güçsüzler. Çünkü en önemli silahtan yoksunlar. Halk silahından yoksunlar, bu güçlü silah devrimcilerin elinde. Bu nedenle her ne kadar teknik-silah-ekonomi açısından bugün güçlü görünüyor olsalar da, temel dayanağı zayıf olduğundan yıkılması, çökmesi kaçınılmazdır.
“ABD emperyalizmi şimdi oldukça güçlüdür, fakat aslında güçlü değildir. Halk kitlelerinden kopuk olduğu ve Amerikan halkı da dahil olmak üzere herkesin nefretini kazandığı için siyasi bakımdan çok zayıftır. Çok güçlü görünmesine rağmen, aslında hiç de korkulacak bir şey değildir. Sadece kağıttan bir kaplandır. Dıştan bakıldığında kaplan gibi görünür, fakat kağıttan yapılmıştır ve ne yağmura ne de rüzgara dayanabilir. Ben Birleşik Amerika’nın kağıttan bir kaplandan başka bir şey olmadığına inanıyorum” (Mao Eserler, Cilt 5, Sayfa 334, Kaynak Yayınları)
ABD emperyalizmi yağmura, rüzgara dayanamayan kağıttan kaplandır. Biz bunu Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de gördük, görüyoruz. Halkın direnişinin üstesinden gelemiyor, gelemez.
Tüm bunlara karşın asla unutulmaması gereken bir şey var; yıkılacağını gören, bilen sistem elbette yıkılmamak için her şeyi yapacaktır. Çok daha fazla saldıracaktır halklara, daha farklı yöntemler deneyecektir. Nitekim bugün ülkemizde ve özellikle Ortadoğu’da yaşadıklarımız, gördüklerimiz bir durumun sonucudur. Yıkımı engellemek, geciktirmek için emperyalizm çok daha fazla saldırıyor. Hakimiyetini fiziken ve daha da önemlisi ideolojik olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Ve maalesef –halklar nezdinde olmasa da- kendine ilerici, sol, sosyalist diyen örgütlerden ülkelere kadar, işbirlikçi iktidarlarıyla hakimiyetini kabul ettirmekte önemli bir başarı elde ediyor bugün. Ülkemizde başta Kürt milliyetçi hareket olmak üzere, solun yaklaşımı, dünyada silahlı mücadele veren örgütlerin bir bir silah bırakması Amerika’nın yenilemeyeceği, işbirliği yapma zorunluluğu düşüncesi, Amerika’nın hakimiyetinin bir şekilde kabul edildiğinin yansısıdır.
Buradan güç alan ABD, raporlarında şöyle yazıyor:
“Amerika artık tek hakim. Herkes kabul etti. Parti-Cephe de kabul edecek…”
Biz de diyoruz ki, tüm dünya ABD hakimiyetini kabul etse de biz etmeyeceğiz. Kaldı ki, şunu çok iyi biliyoruz; dünya üzerinde ne kadar örgüt varsa, ülke yöneticileri varsa hepsi ABD hakimiyetini kabul edebilir, ancak ezilen halklar kabul etmez. Biz de halkız ve emperyalizmin hakimiyetini asla kabul etmeyiz, etmiyoruz! Sadece biz kalmış olabiliriz. Önemli olan tek kalmamız değil; doğru noktada, doğru tarafta kalmamız. Amerika’nın raporları, saldırıları, yoldaşlarımızın başına koydukları para ödülleri, bizim doğru noktada olduğumuzun kanıtıdır.
Rusya’da devrim olduğunda, sosyalizm inşa edilmeye başlandığında dünyada sosyalist devrim deneyimi, sosyalist ülke yoktu. Tüm dünya ülkeleri (iktidarları) Rusya’nın karşısındaydı. Teorik olarak birçok tartışma sürdürüldü, sosyalist devrimin olamayacağına dair. Yani Rusya yalnızdı. Yalnızdı ama güçlüydü. Çünkü Lenin önderliğinde halklar doğru yolda emin adımlarla ilerliyordu. Nitekim Rusya Sovyetler Birliği’ne dönüştü. Dünyanın üçte biri sosyalizmi yaşadı. Yenilen asla sosyalizm değildir.
Biz emperyalizmin hakimiyetini kabul etmeyeceğiz. Amerika’nın korkusu olmaya devam edecek, korktuğu sonu yaşatacağız ona. Çürümüş emperyalizmi tarihin çöplüğüne atıp yepyeni bir sistem kuracağız.
–“Kötü” Örnek Olacağız!
Emperyalizmin hakimiyetini kabul etmemek, emperyalizme karşı her alanda savaşı büyütmek demektir. Savaşmaz, savaşı büyütmezsek yeniliriz. Sadece “Biz Amerika’nın hakimiyetini kabul etmiyoruz” demekle bunu başarmış olmayız. Nitekim bugün konuşmalarını dinlediğimizde birçok kesim Amerika’ya karşı olduğunu söylüyor, ancak pratikleri tam tersidir.
Biz hem sözümüzle, hem pratiğimizle Amerika’nın hakimiyetini kabul etmediğimizi gösteriyoruz, göstereceğiz. Tüm dünyaya “Kötü Örnek” olacağız. Böyle diyor Amerika: “… Biraz kendilerine geldiler, hemen bize yöneldiler. Bu kötü örnek olacak, herkes cüretlenecek. Herkes bize başkaldıracak… Dünyaya olumsuz örnek olacaklar. Bundan sonra herkes kendini bize karşı eylem yapabilecek güçte hissedecek. Bu çok ama çok tehlikeli bir yönelim, buna asla izin vermeyeceğiz”
Biz “Kötü Örnek” olmaya ve bu örnekleri çoğaltmaya, yayılmaya devam edeceğiz. Halkların emperyalizme karşı savaşmaktan başka kurtuluşu yok. Biz de emperyalizmin kağıttan kaplanlığını, ona karşı savaşılabilirliği ve esas gücün halk olduğunu göstermeye devam edeceğiz.
ABD’nin hakimiyetini kabul etmemiz için hiçbir neden, koşul yok esasında. Biz ülkede bir takım düzenlemeler yapacağız demiyoruz, biz ülkede devrim yapıp halkın iktidarını kuracağız diyoruz. İktidar hedefli bir örgüt, emperyalizmin hakimiyetini kabul edemez. Ancak onu yıkınca, ülkesinden kovunca iktidarı alabilir.
Yaşamımızın her anını, her çalışmamızı iktidar perspektifiyle örgütlemek, ABD’nin hakimiyetine girmemektir.
Her alanda emperyalist sisteme karşı, altenatiflerimizi, somut adımlarımızı yaratarak, çoğaltarak, ayrıkotu olup yayılarak, savaşı büyütecek, kurtuluşa gideceğiz.
–Her Alanda Ayrıkotu Olacağız!
Ayrıkotu pek sevilmez. Bir yerde bir tane yetişti mi, hızlıca yayılır, çoğalır. Ondan kaynaklı kurtulmak da kolay olmaz.
Biz de emperyalist sistemde ayrıkotu olacağız! Emperyalizmin sevmediği, onun için zararlı olan, bir türlü söküp atamadığı, hızla yayılan, günden güne çoğalan ayrıkotu…
45 yıllık tarihimizde bizi bitirmek için çok saldırdı emperyalizm ve uşakları. Türlü yöntemler denediler bizi söküp atmak için, ama başaramadılar. Çünkü bir defa tohum toprağa düşmüş ve yeni yeni filizler vermeye başlamıştı. Onlar bir filizi söküp atsa da diğerleri yetişti, yayıldı. Tarihimizden aldığımız güçle ve bize öğrettikleriyle, bugün her alanda ayrıkotu olup yayılmaya devam ediyoruz, daha hızlı devam edeceğiz. “İşimizin zor olduğunu biliyoruz” diyor Amerika. İşlerini daha da zorlaştıracağız.
–Neler Yapacak, Nasıl Ayrıkotu Olup Yayılacağız?
Ekonomide, kültürde, sanatta, sporda, siyasette, üretimde, yaşamın her anında bir alternatifimiz var, Sosyalizm! Emperyalizm karşısında sosyalist olanı, bize ait olanı yaratmak için devrimi beklemeyeceğiz. Bugünden sosyalizmi yaşayacak, yaşatacağız. Küçük, mütevazı, emin adımlarla ilerleyeceğiz ve koşmak gerektiğinde asla yavaş olmayacağız.
Bugün halka sosyalizmi daha somut anlatmamız lazım. Emperyalizm büyük bir karalama kampanyası yürütüyor on yıllardır sosyalizme karşı, halkı bunun etkisinden kurtarmak ve sosyalizmin hayal olmadığını göstermek için somut adımlar atmak bir zorunluluktur. Bugünden yarını kuracağız.
–“Toprakta Tohumda Hakça” Deyip Bedrettin’in Ortaklar Sofrasını Yaşatacağız
Kapitalizm de sosyalizm de ekonomik birer sistemdir. Birinde her şeyin temelinde bir avuç asalağın karı vardır; diğerinde insanların insanca yaşaması, halkın emeğinin karşılığını alması vardır.
Kapitalizm sömürüdür, her şey çıkarları için yapılır. Sömürü sistemi kendi çıkarları doğrultusunda halka da bir şekil vermek ister. Kendisi için zararlı olmayacak hale getirmek ister. Bunun için halkı da çıkarları doğrultusunda hareket eden, bencil, kendi kazancı için her şeyi yapabilen bir şekle sokmaya çalışıyor. Böyle şekillenmiş bir halk, elbette emperyalizm için tehlikeli olmaz.
Bu saldırının karşısında bize düşen; öncelikle kendi öz değerlerimizi, kültürümüzü ön plana çıkarmak, yaşatmaktır. Çünkü Anadolu’muzun özünde ekonomik yaşam İMECE’ye dayanır. Dayanışma, paylaşım, yardımlaşma vardır. Kimse daha fazla kazanmak için başkasının emeğini sömürmez. Herkesin evinde yemek pişsin ister halkımız. Emperyalizm tüm bu yanlarımızı yok etmek için saldırıyor. O halde bize düşen özümüzü devrimci kültürle bütünleştirerek yaşamak, yaşatmak.
Halkın birlikte ürettiği, birlikte tükettiği oluşumlar kurabiliriz. Halk Bahçeleri bir örnektir. Bu örnekleri çoğaltabilir, değişik alanlara yayabiliriz. İnsanlarımızın tarlanın-makinanın hem sahibi, hem işçisi olduğu örnekleri çoğaltabiliriz. İmkansızdan söz etmiyoruz. Oluşturduğumuz her kolektif üretim alanı, komün yaşam ortamı, dayanışma-paylaşım esas alınan yerler, emperyalizme vurduğumuz güçlü bir darbe olacaktır.
Yüzyıllar önce Bedrettin’in oluşturduğu Ortaklar Köyü, bugün dahi halka umut oluyor. Bizim yaratacağımız örnekler halkın inancını, umudunu büyütecektir. Halk bu sistemin dayattığı gibi yaşamak zorunda olmadığını, alternatifi olduğunu görünce savaşması da daha kolay olacaktır. Halk görür ve gördüğüne inanır sonuçta. Bugün insanlarımız işimi kaybederim, aç kalırım korkusuyla mücadeleden uzak duruyor. Alternatifi yaratmak, halkın önünü açmaktır.
Sevgili Devrimci Okul okurları, bu haftaki çalışmamızı burada bitiriyoruz. Haftaya yeni bir konuda buluşmak üzere hoşça kalın…
*
Emperyalizm karşısında sosyalist olanı, bize ait olanı yaratmak için devrimi beklemeyeceğiz. Bugünden sosyalizmi yaşayacak, yaşatacağız. Küçük, mütevazı, emin adımlarla ilerleyeceğiz ve koşmak gerektiğinde asla yavaş olmayacağız.