Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > DHKC, Açıklama 440, Tarih: 11 Ocak 2015

DHKC, Açıklama 440, Tarih: 11 Ocak 2015
Son Güncellenme : 18 Oca 2015 18:45

DEVRİMCİ HALK  KURTULUŞ CEPHESİ

Basın Bürosu

Tarih: 11 Ocak 2015 /  Açıklama: 440

Örgütümüze Dil Uzatan Çaylak Mafya Sedat Peker’i Konuşturan AKP’dir!

Lağım Faresi Mafya Çetelerinin Mahallelerimizde Halkımızı Zehirlemesine İzin Vermeyeceğiz!

Polisiyle, itiyle, MİT’iyle sonuç alamayan AKP, şimdi de düzenin lağım faresi mafya çömezlerini tetikçi olarak kullanıyor!

TÜM AKP’LİLERİ UYARIYORUZ!

Halkımızın ve Devrimcilerin Saçının Teline Verilecek Zararın Hesabını Sizden Soracağız!

Halk kurtuluş savaşçısı Fırat Özçelik’in Dolmabahçe Sarayı’na gerçekleştirdiği eylemin arkasından çaylak mafya Sedat Peker bir açıklama yaparak AKP’nin tetikçiliğini yapacağını ilan etti ve Gülsuyu’ndaki Mahir Hüseyin Ulaş Parkı’nı yakarak halka ve devrimcilere karşı AKP tarafından nasıl kullanılacaklarını gösterdi.

İnternet üzerinden yaptığı tetikçilik beyanında şöyle diyor mafya çömezi:

“Ülkemizde birçok şey normale dönmeye başlamışken, son günlerde sokakların karışması, cinayetlerin olması, polislerin DHKP-C örgütü tarafından şehit edilmesi sadece peş peşe tesadüfen gelişen olaylar diye bizler tarafından algılanırsa bence büyük bir yanılgıya düşmüş oluruz. (…) DHKP-C örgütünün Okmeydanı, Gülsuyu ve de Gazi mahallesinin bir bölümünde yerleşik düzende olduğunu televizyon seyreden, gazete okuyan bütün herkes zaten bilmektedir. Belki de sorulması gereken doğru soru bu insanlara biraz fazla demokratik davranılarak acaba şımarmaları mı sağlanmaktadır?”

Siz Kimsiniz ve Ne Adına Görev Üstleniyorsunuz?

Elbette çaylak mafya Sedat Peker’i böyle konuşturan bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır! Yaptığı açıklamadan anlaşılmaktadır ki, mafya çömezi Sedat Peker, AKP’nin halka karşı açtığı savaşta gönüllü tetikçiliğe soyunmuş.

Çünkü uyuşturucudan, fuhuştan, kumardan beslenen düzenin lağım fareleri Cephe’nin örgütlü olduğu hiçbir mahallede ellerini kollarını sallayarak iş yapamıyorlar.

Çünkü lağım fareleri Cephe’nin olduğu hiçbir mahallede uyuşturucu, kumar, fuhuş çarklarını döndüremiyor…

Senin DHKP-C Hakkında Yorum Yapmaya Yaşın Yetmez Çaylak Mafya! Sümüklü Çakıcıya Sor Anlatsın Sana DHKP-C’yi!

AKP’nin tetikçiliğini yaparak “çömez”likten “usta”lığa terfi edeceğinin hayalini kuruyor Sedat Peker. Devrimcilere saldırarak “usta”lığa terfi edemezsin çaylak Sedat Peker…

Sen bu yolda henüz çaylaksın… AKP seni mi buldu DHKP-C’ye saldırtmak için?

DHKP-C’nin emperyalizmden, faşizmden hesap soran; halkı için, vatanı için 600 şehit vermiş kanla yazılan bir tarihi var. Bunu senden önce deneyen çok oldu. DHKP-C hakkında yorum yapmaya senin yaşın yetmez.

Tayyip Erdoğan’ın aklıyla hareket etme, git ağababalarına sor… Sümüklü Çakıcı’ya sor, DHKP-C’yi anlatsın sana…

Sedat Peker Kimdir?

Sedat Peker aslen Rizeli’dir. Tayyip Erdoğan’ın hemşerisi, 1970 Sakarya doğumlu. Almanya’da büyüdü.

Mafya çömezi Peker önce Susurlukçular tarafından kullanıldı. Etrafında topladığı çakallarla ondan bundan bundan para gasp eden, çek senet tahsil eden, zorla senet imzalatan adi bir çete lideridir.

Barmen Oğuz Atak’ın, sırtında “Allah” dövmesi bulunduğu gerekçesiyle öldürülmesini azmettirmekten arandı. Ancak bu, sözde bir “aranma”dır. Her zaman devletin polisiyle, itiyle MİT’iyle içli dışlıydı.

1997’de Rize’de kaçakçı Abdullah Topçu’yu öldürmek suçundan yargılandı. Daha doğrusu yargılanmadı, serbest bırakıldı.

Tehditle tahsilat yapmak, zorla alıkoymak, adam öldürmeye azmettirmek ve benzeri suçlardan yedi ay boyunca “aranan” mafya çömezi, teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998’de Romanya’dan Türkiye’ye getirildi. Peker’in, daha sonra bir Antalya milletvekiliyle doğrudan bağlantısı olduğunun açığa çıkması mafya devlet ilişkisini bir kez daha göstermiştir.

Mafya çömezi Peker, yargılandığı mahmekede “Eski bir milletvekili bana mesaj göndererek, ‘Mahkemede fazla artistlik yapmasın’ dedi. Her şeyi size anlatmak istiyorum; çünkü ben bunları anlatmazsam şüpheli bir şekilde intihar edebilirim” diyerek kendisini kullananları ilişkilerini açığa çıkartmakla tehdit etti ve yargılandığı davadan tahliye oldu.

Susurluk çetelerinden, kontrgerilla şeflerinden Korkut Eken’in hapishane masraflarını karşıladı.

Peker; AKP’nin, kendinden önceki iktidarlar tarafından kullanılan başıboş mafya çetelerini hizaya çekmek ve kendi hizmetine sokmak için düzenlediği operasyonlardan birinde (2004 yılı) tutuklandı. 2007 yılında 14 yıl 5 ay hapis cezası aldı.

“Ergenekon Davası”na da dahil edilen mafya çömezi, hizaya çekildikten sonra yine AKP tarafından çıkartılan bir yasa ile serbest bırakıldı…

Şimdi Tayyip’e biat edip AKP’nin halka karşı savaşında tetikçiliğe soyunmuştur.

Arkasında AKP devletinin desteğiyle halka ve devrimcilere saldırarak çömezlikten ustalığa terfi etme hayalleri kuruyor…

Mafya, Devletin Gayrimeşru Çocuğudur! AKP, 34 Mafya Liderinden 22’sini Serbest Bıraktı!

Oligarşi içi çatışmanın ve mafya düzeni içindeki pastanın paylaşımı nedeniyle devlet mafyaya yönelik zaman zaman operasyonlar yapar. Bu kimseyi yanıltmasın, operasyonlar mafyanın devletin suç örgütü olduğu gerçeğini değiştirmez. İçinde devletin polisinin, askerinin, MİT’inin, yargıcının, hakiminin, savcısının olmadığı tek bir mafya operasyonu yoktur.

AKP de iktidara geldiğinde ilk operasyonları mafya çetelerine yaptı.

Bu operasyonların amacı kendinden önceki iktidarların kullandığı mafya çetelerini denetim altına almak ve kullanmaktı. Nitekim AKP döneminde tutuklu olan 34 mafya liderinden 22’si “hizaya” getirildikten sonra yine AKP’nin çıkarttığı özel yasalarla serbest bırakılmıştır. Şu anda bu mafya çeteleri AKP’nin emrinde, halka karşı savaşta kullanılmaktadır. Yoksul gecekondu mahallelerindeki uyuşturucu, bu mafya çeteleri tarafından sattırılıyor, fuhuş bu mafya çeteleri tarafından yaptırılıyor.

KATİL AKP HAPİSHANELERDEKİ YÜZLERCE HASTA TUTSAĞI SERBEST BIRAKMAZKEN BU MAFYA ARTIKLARINI BU PİS İŞLERİNİ YAPTIRMAK, HALKA VE DEVRİMCİLERE SALDIRTMAK İÇİN SERBEST BIRAKMIŞTIR…

Devletten Bağımsız ya da ‘Devletin İçine Sızmış’ Mafya Yoktur! En Büyük Mafya Devlettir!

Mafya-devlet ilişkisinin siyasi-ekonomik temelleri eskiye dayanır. Mafya, her halukarda sömürü, yağma, talan düzeni olan kapitalizmin adaletsizliği içinden doğmuştur.

“Devletten bağımsız ya da devletin içine sızmış mafya çeteleri” yoktur. Çeteleşen, mafyalaşan bir devlet vardır. Özellikle devrimci mücadelenin geliştiği süreçlerde mücadeleyi bastırmak için devletin başvurduğu gayri-meşru yöntemlerdir.

Mafyanın tarihsel olarak ortaya çıkışı çok daha eskilere dayanır. 1900’lerin başında emperyalist sistemle bugünkü karekterini almıştır.

Emperyalist tekellerin krizinin ağırlaştığı süreçte, Amerikan işçi sınıfının direnişlerini bastırmak ve sendikaların dize getirilmesi için kullanılmışlardır. Bizim ülkemizde mafyanın ortaya çıkışı başlangıçta sendikalara, işçi grevlerine karşı kullanılmasa da yine düzenin adaletsizliğinin ortaya çıkarttığı bir yapıdır.

Devlet 1960’lı-70’li yıllarda devrimci mücadeleye karşı doğrudan Amerikan eliyle örgütlenen kontrgerillayı ve MHP’li faşistleri kullandığı için mafyayı kullanma gereği duymamıştır. Ancak Abuzer Uğurlu, Oflu İsmail, Osman İmamoğlu, Bekir Çelenk gibi mafyalar daha 1970’lerde devrimci mücadelenin gelişmesiyle birlikte faşist hareket ile iç içe geçmiş ve devrimci mücadeleye karşı faşist hareketin silah, para gibi lojistik desteğini sağlamıştır.

Devletin mafya çetelerini kullanması özellikle 12 Eylül’den sonra olmuştur. 12 Eylül öncesinde devrimcilere karşı kullandıkları faşist katiller, 12 Eylülden sonra mafya içinde istihdam edilerek mafya da tamamen denetim altına alınmıştır.

Mafya, Devletin “Rutin Dışına” Çıkan İşlerinde Kullandığı Suç Örgütlerindendir!

1980’lerin başlarında Çatlılar, Kırcılar Asala örgütü başta olmak üzere daha özel operasyonlarda ve daha farklı ilişkiler içinde kullanıldılar. Sonra MHP’liler Özel Tim’lerde istihdam edildi, katliamcılar resmi üniformaya kavuşturuldu.

Mafyanın baktığı çek, senet, uyuşturucu, fuhuş, kumar, kara para aklama, haraç alma, ihale alma, verme işleri MHP’li faşistlerden devşirme mafya çetelerine bizzat devlet tarafından verildi.

Halkı her dönem sindirmeyi esas alan bir ülkede, baskı ve terörün resmi, gayri-resmi çeşitli biçimleri de olacaktır. Demirel’in deyimiyle devletin “rutin dışı” işleri hep olmuştur ve olacaktır.

“Rutin dışı” ise Susurluk devletinin ta kendisidir.

Bir milletvekili, bir emniyet müdürü ve devrimcileri katletmekten idam cezası almış faşist bir katil… Devrimcilerin on yıllardır söylediği ve 1996 yılında, Susurluk’ta bir kamyon kazasıyla ortaya çıkan mafya devlet ilişkisinin en somut ifadesi bu… Dönemin iktidar partisi DYP milletvekili Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ ve devrimcilerin katili, idam cezası ile mahkum olmuş ve ‘aranan’ faşist Abdullah Çatlı birlikte silahlarla, uyuşturucuyla ve dolarlarla dolu çantalarla katliam yapmaya giderken bir kamyon kazası sonucu tesadüfen ortaya çıktı…

Susurluk olayı en çıplak haliyle göstermiştir ki, oligarşik devletin iradesi dışında bir çete mafya düzeni yoktur. Çetelerle devletin ilişkisi de, iddia edildiği gibi, devlet içindeki kimi unsurlarla sınırlı bir ilişki değildir. Organik bir ilişkidir ve en açık ifadesini Susurluk’ta bulan kontrgerilla politikalarının bir ürünüdür.

Şu çok açıktır ki, devlete rağmen hiç kimse mafya işleri örgütleyemez. Yapmaya kalkanın ömrü kısa olur. Çünkü, bu faaliyetlerin babası her zaman MGK olmuştur, ordu olmuştur; MİT, polis, hükümet, TBMM olmuştur. Bugün geçmişten farklı olarak bütün bu ilişkiler AKP’nin kontrolü altında toplanmıştır.

12 Eylül Öncesinde Devrimcilere Karşı Tetik Çeken Faşist Katiller Devletin Mafyacısı Oldu

Sümüklü Alaattin Çakıcı’dan, Drej Ali’ye, Nurullah Ağansoy’dan, Oral Çelik’e, Haluk Kırcıdan, Ali Fevzi Bir’e, Sami Hoştan’dan, Tarık Ümit’e, Abdullah Çatlı’ya, Kürşat Yılmaz’a, Nihat Akgün’e… kadar bunların hepsi de devletin 12 Eylül öncesinde halka karşı savaşta kullandığı katilleriydi. 12 Eylülden sonra uyuşturucudan, kumara, arsa mafyacılığından ihale mafyasına, kumarhanelerden barlara, pavyonlara, fuhuştan kadın ticaretine kadar tüm pis işleri devlet, devrimcilerin ve yurtseverlerin katledilmesi karşılığında bu faşist katillere havale etti.

Devletin resmi kurumlarınca yapılmasında düzenin meşruiyeti açısından sakınca görülen işler, kimi zaman faşist mafya çetelerine yaptırılmış, kimi zaman da korucu, itirafçı-JİTEM’cilerden oluşan kontrgerilla örgütlenmeleriyle hayata geçirilmiştir.

Sonuç olarak mafya çeteleri devletten bağımsız olmadığı gibi en büyük mafya devletin kendisidir…

Çaylak Mafya Çömezi Sedat Peker, DHKP-C 45 Yıldır Senin Bu Mafya Devletine Karşı Savaşmaktadır!

Sen önce haddini bil!..

Mafya devletiniz, DHKP-C’nin lideri Dursun Karataş’ı öldürtmek için sümüklü Çakıcılar’a, Ağansoylar’a, Nurettin Güvenler’e, Tarık Ümitler’e milyonlarca dolar yedirdi…

Tayyip sana neyi vaad etti DHKP-C’ye saldırman için?

İstanbul’un uyuşturucu pazarını mı verdi?

DHKP-C’nin Gülsuyu, Okmeydanı, Gazi mahallelerindeki etkinliğini kırarsan Kentsel Dönüşüm adı altında yapılan yağma ve talandan pay mı alacaksın?

Söyle çaylak Peker, DHKP-C’ye neyin karşılığında saldırıyorsun?

DHKP-C’ye Saldırmadan Önce Tarih Öğren Çaylak Mafya Peker!

Sümüklü Çakıcı’ya git, bu çabalarının beyhude olduğunu, AKP’ye güvenerek böyle bir işe kalkışmaman gerektiğini anlatsın…

Neyine güveniyorsun?

AKP’ye mi?

Hemşerin Tayyip Erdoğan’a mı güveniyorsun?

AKP önce kendini korusun… Başkentin göbeğinde genel merkezini koruyamayan AKP’ye mi güveniyorsun…

Hemşerin Tayyip sarayların içinde sığınaklar yaptırıyor kendini korumak için, ona mı güveniyorsun?

Yoksa 250 bin polisin bağlı olduğu genel müdürlük binasını koruyamayan işkenceci katil polislere mi güveniyorsun?

Onlara güvenme, onlar kendilerini koruyamıyorlar…

DHKP-C’ye “biraz fazla demokratik davranılarak acaba şımarmaları mı sağlanmakta” diyor mafya çömezi?

“Şımarmak” senin gibi lağım faralerinin işidir. DHKP-C 45 yıllık tarihini 600 şehit, yüzlerce tutsak, kanla canla yarattığı değerlerine borçludur. Sizin kokuşmuş yağma, talan, sömürü, soygun düzeninizi yıkmak için savaşmaktadır.

Örgütlü Olduğumuz Hiçbir Mahallede Mafya Çetelerine İzin Vermedik Vermeyeceğiz!

Faşist devlet on yıllardır yoksul halkın yaşadığı mahallelerde devrimcilere sıldırıyor. Senin “Okmeydanı, Gazi, Gülsuyu” dediğin mahallelerde devrimciler onlarca şehit verdi. Faşist devletin yine de devrimcileri söküp atamadı o mahallelerden. Senin gibi mafya artıkları Küçükarmutlu’da halkın elindeki gecekondusunu almak için devlet korumasında yüzlerce defa saldırdı… Çayan Mahallesi’nde, 1 Mayıs Mahallesi’nde, Gazi’de, Okmeydanı’nda yüzlerce kez saldırdılar. Bu mahalleler devrimcilerin kanıyla kuruldu. Git sümüklü Çakıcı sana Gültepe’yi anlatsın…

Tayyip’in Talimatıyla Devrimcilere Saldırmaktan Vazgeç!

Berkin Elvan’ın katillerinin cezalandırılması için Dolmabahçe Sarayı’na yapılan eylemin hemen arkasından Gülsuyu’ndaki Mahir Hüseyin Ulaş Parkı AKP’nin talimatıyla çeteler tarfından yakılmıştır. Sedat Pekerin açıklaması Mahir Hüseyin Ulaş Parkı’nın yakılması ve devamında gelen çete saldırılarının üstlenilmesidir. Azmettiren olarak mutlaka AKP’den ve saldıran çetelerden hasabının sorulacağını halkımıza ilan ediyoruz…

Halkımız!

Mahallelerimize uyuşturucuyu sokan Sedat Peker, Mehmet Ali Ağca ve onlar gibi AKP’ye uşaklık yapan, tetikçilik yapan çetelerdir… AKP uyuşturucu fuhuş, kumar gibi her türlü yozlaşma politikalarını bu lağım fareleri tarafından hayata geçirmektedir. AKP’nin kullandığı mafya çeteleri her geçen gün daha çıplak şekilde açığa çıkmaktadır. Çaylak mafya Sedat Peker de bunlardan birisidir.

Halkımız! Mafya Çetelerinden Yılmayın, Korkmayın! Onlar Düzenin Pisliklerinden Beslenen Lağım Fareleridir!

Mahallelerimize zorla uyuşturucu sokarak gençlerimizi, çocuklarımızı zehirlemek istiyorlar… Uyuşturucu bağımlısı haline getirdikleri gençlerimizi kendilerine tetikçi yapmak istiyorlar… Baskıyla tehditle kanımızla canımızla kurduğumuz mahallelerimizden bizi sürüp evlerimizi, arsalarımızı yağma ve talan etmek istiyorlar…

Arkasına AKP devletini, polisini, mahkemelerini alan lağım farelerinin mahallelerimizde hakimiyet kurmasına izin vermeyeceğiz!

Mafya lideri Sedat Peker katil Tayyip Erdoğan’a kendini kabul ettirmek için Berkin Elvan’ın cenazesinden sonra Okmeydanı’nı basmaya gelen ve Cepheliler tarafından cezalandırılan Kasımpaşa 1453 adlı çetenin lideri Burakcan Karamanoğlu’nun babasına bir ev almış. Burakcan Karamanoğlu’nun cenazesine çelenk de gönderen mafya çömezi Peker yaptığı açıklamada, Burakcan’ın babasına daha önce “taziye ziyaretinde” de bulunmak istemiş ancak “devlet büyüklerinin ricası” üzerine gitmemiş… Tabi ki, AKP Burakcan üzerinden demagoji yapabilmek için maya ile olan ilişkilerinin açığa çıkmasını istemezdi.

Tayyip Erdoğan “o yavrumuzun suçu neydi, elinde silah mı vardı” diyor.

Tabi ki elinde silah vardı ve Tayyip’in Kasımpaşa 1453 adlı çetesi ile devrimcilerin örgütlü olduğu Okmeydanı’nı basmaya gelmişlerdi…

Burakcan’ın elinde silah olduğu ve devrimcilere ve halka karşı kurşun sıktığı emniyetin “elinde ve giysilerinde atış artığı” yani barut izi tespit edilmiştir” denilen raporuyla kanıtlanmıştır.

Burakcan AKP’nin kullandığı tescilli bir faşisttir… Sedat Peker de halk düşmanı bir faşiste sahip çıkarak AKP’ye kendini ispatlamaya çalışmaktadır.

Ve son bir haftadır Gülsuyu’nda halka ve devrimcilere karşı kesintisiz saldırıyorlar.

Tüm Halkımıza İlan Ediyoruz!

AKP’NİN ÜZERİMİZE SALDIĞI LAĞIM FARELERİNİ KENDİ BATAKLIKLARINDA BOĞACAĞIZ!

AKP’yi Uyarıyoruz!

MAHALLELERİMİZDE HALKIMIZIN, DEVRİMCİLERİN SAÇININ TELİNE GELECEK ZARARIN HESABINI TÜM AKP YÖNETİCİLERİNDEN SORACAĞIZ!

TÜM AKP KURUMLARI HEDEFİMİZ OLACAKTIR!

BAĞIMSIZ, DEMOKRATİK HALK İKTİDARI İÇİN MAFYA DEVLETİNİZİ YIKACAĞIZ!

 

DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.