Dış Borç 400 Milyar Dolara Yaklaştı. AKP “Ekonomi İyiye Gidiyor” Diyor…
İyiye Giden Sadece AKP’lilerin Cepleridir…
Ülkemizin dış borcu 400 milyar dolara yaklaştı. “IMF’ye borcumuz kalmadı” diyerek demagoji yapan AKP, “ekonomi iyiye gidiyor” derken, ülkemiz emperyalizme daha bağımlı hale geliyor. İyiye giden ise gerçekte kendi ceplerinden başka bir şey olmuyor…
Ekonomi tablosu ülkemizde de tüm yeni sömürgelerde olması gerektiği gibi sürekli aşağı doğru bir eğri çiziyor… Bu yanıyla çelişkiler de her geçen gün daha derinleşiyor… Halkın açlığı ve yoksulluğu artarken egemenlerin kendi aralarındaki kavga da artıyor..
Oligarşi içinde, sömürü pastasından pay kapma savaşı hiç bitmedi, bitmeyecek. Gerek 12 yıllık AKP iktidarında, gerekse AKP’den önceki iktidarlarda hep bunu gördük. Son TÜSİAD ile Erdoğan sürtüşmesi bunun bir göstergesi…
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. TÜSİAD’ın muhatabı zaten cumhurbaşkanı değildir, TÜSİAD’ın muhatabı başbakandır” dedi. Erdoğan ise Dinçer’in sözlerine tepki göstererek “Madem biz muhatap değiliz, bundan sonraki davetlerine katılacak bir muhatap bulurlar” dedi. Erdoğan’ın palazlandırdığı ve esas olarak yaslandığı MÜSİAD ile TÜSİAD arasındaki çelişkinin bir yansımasından başka bir şey değildir bu sürtüşme.
AKP iktidara geldiğinden bu yana devlet içinde sürekli kadrolaştı, kadrolaşıyor. Devleti AKP devleti haline getirdi. Diğer yandan da kendi yandaşlarını palazlandırdı, besleyip büyüttü. Bütün bunları yaparken TÜSİAD’la sürekli bir kavga halinde oldu. Ama hiçbir zaman TÜSİAD’ı tasfiye edemedi, edemez de. Çünkü AKP’de, TÜSİAD’da, MÜSİAD’da Amerikan uşağıdır, işbirlikçidir… Ne kadar işbirliği içindelerse, emperyalist tekellere ne kadar yaslanıyorlarsa varlık koşulları o kadar güçlüdür. Uşakların kendilerine kalan kırıntılar üzerine yürüttükleri ve kıyıda köşede gizlice çaldıklarını koruma ve büyütme kavgasının ötesinde bir kavga değildir yaptıkları…
TÜSİAD’ı tümüyle devreden çıkarabilecek gücü elbette yoktur AKP’nin. Ama sınırlama, olanakları daha fazla kendilerine yontmaları da sözkonusu.TÜSİAD’ın rahatsızlık duyduğu nokta da işte burasıdır. Bu yanıyla uzun süredir devam eden bir tartışma bir sürtüşme. Ancak bunu daha üst boyutlara sıçratıp birinin diğerini tasfiyeye kadar varacağını en azından bugün için söyleyemeyiz.Çünkü TÜSİAD’ın içinde işbirlikçi tekeller resmen işbirlikçilikte kökleşmiş durumda olanlar var. Emperyalist tekeller alternatifini koymadan hiçbir zaman onların tasfiye olmasına izin vermezler.
Oligarşi içi kavga sürerken, TÜSİAD’la AKP birbirleriyle it dalaşını sürdürürlerken halkın sırtına bir kene gibi yapışmaktan da geri durmuyorlar, halkı açlık ve yoksulluğa mahkum ediyorlar.
Aralarındaki kavga büyümesine rağmen, halkın boğazındaki son lokmayı dahi almak için elbirliğiyle saldırmaktan da geri durmuyorlar… AKP’nin 12 yıllık iktidarında yapılanların önceki iktidarlardan hiçbir farkı yoktur. Hepsi hırsız ve hepsi de yolsuzdurlar… Büyüyen cari açıklar yine halkın sırtına bindirdikleri soygunların, hırsızlıklarının ürünüdür. Bu açığı da yine birlikte kendi aralarında pay etmişlerdir.
Onların aralarındaki kavga halkın kavgası değildir. Kavgaları sömürüyü sonlandırma kavgası değil, halkın sırtından elde ettiklerini paylaşma kavgasıdır.
Sonuç olarak;
1- İşbirlikçi tekeller emperyalist tekellere yaslandıkları oranda güçlüdürler. Ve çatışmaları da emperyalist tekellerin belirlediği sınırları zorlayacak düzeyde olmaz. Sadece onların gölgesi altında sürer…
2- Aralarındaki tüm kavgalara rağmen halkın karşısında birlikte aslan kesilir ve halkın her türlü direnişini kanla boğmak için birlikte hareket ederler.
3- Onların aralarındaki kavga halkın kavgası değildir. Çünkü, kavgaları sömürüyü sonlandırma kavgası değil, halkın sırtından elde ettiklerini paylaşma kavgasıdır.
4- Büyüttükleri açıklar halkın sırtından çıkarılacaktır.
5- Egemenlerin TÜSİAD’ıyla, MÜSİAD’ıyla ve tüm siyasi iktidarlarıyla birlikte saltanatlarına son verecek olan halkın örgütlü gücüdür… Bu gücü büyüteceğiz…