Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Halkın başındaki en büyük musibet AKP’dir

Halkın başındaki en büyük musibet AKP’dir
Son Güncellenme : 04 Oca 2015 6:58

AKP İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI ÖNLEM ALMIYOR CUMA HUTBESİ OKUTUYOR!

“Allah’ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez” diyor!

İstismarcı katil AKP, iş cinayetlerindeki suçunu Allah’ın üstüne atıyor…

HALKIN BAŞINDAKİ EN BÜYÜK MUSİBET AKP’DİR!

“Allah’ın izni olmaksızın   hiçbir musibet başa gelmez.

Buna rağmen başına bir sıkıntı gelirse ‘Eğer şöyle yapsaydım şöyle olurdu’ deme! Fakat ‘Allah’ın       takdiridir ve O ne dilerse o olur’ de.”

‘‘Başımıza gelen bu tür bela ve musibetlerin temelinde sorumsuz davranışlarımız ve yanlış kader anlayışımız bulunmaktadır. Bu hakikat bir ayeti kerimede şöyle ifade edilir “Başınıza her ne       musibet gelirse, kendi         yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”

“Kul olarak üzerimize düşen görevi yapmış olmamıza rağmen her zaman arzu ettiğimiz neticeye ulaşamayabiliriz. Artık ‘Rabbim neylerse güzel eyler’ deyip onun hikmetine ve hükmüne rıza

göstermeliyiz”

Geçen hafta Cuma hutbesinde Diyanet İşleri Başkanlığı iş cinayetlerini gündemine aldı. AKP’nin toplumdaki ekonomik, sosyal her türlü gelişmeyi “din” ile açıklaması yeni değil. Bu Erbakan’ın Milli Selamet Partisi’ne kadar uzanır. On yıllardır halkın dini duygularını sömürmüşler oya çevirmişlerdir. Her türlü hırsızlıklarının, yolsuzluklarının arsıklıklarının, ahlaksızlıklarının üstünü din ile örtmeye çalışmışlardır.

Necmettin Erbakan’ın (Tayyip Erdoğan’ın hocasıdır) seçim dönemlerinde bir günde birkaç camide cuma namazı kılması dinci partilerin riyakarlığının, sahtekarlığının sembolü olmuştur.

Bosna Hersek’e diye halktan topladıkları paraları “iç” ettiler. “Faiz haram” diye “kar ortaklığı” adı altında halktan para toplayıp halkı dolandırdılar… Kombassan’dı, YİMPAŞ’tı, JET-PA’ydı, Deniz Feneri’ydi… hep din kisvesi altında yoksul halkın üç-beş kuruşuna göz koyup, dini duygularını sömürerek halkı dolandırdılar…

Erbakan ve partisi halkın tirilyonlarca parasını dolandırdı… Halkın parasını dolandırmaktan mahkum oldular…

“Boynuz kulağı geçer” misali Milli Görüş Gömleğini çıkarttık diyerek iktidara gelen Erdoğan’n AKP’si hırsızlıkta, yolsuzlukta, arsızlıkta, riyakarlıkta hepsini geride bıraktı. Geçen yıl 17-25 Aralık’ta Fethullahçılar ile aralarındaki çatışmada evlerinden ayakkabı kutularına saklanmış, para kasalarına konulmuş milyonlarca para yakalandı… O kadar yüzsüz, o kadar arsızlar ki, hırsızlık paralarını faiziyle geri aldılar. Böylece AKP hırsızlığı da meşrulaştırmış oldu.

AKP DİN TÜCCARIDIR!

Bugüne kadar hiçbir düzen partisi AKP kadar dini kullanmamıştır.

AKP’nin yönetememe krizi derinleştikçe faşist terörünün en büyük ideolojik kaynağı din olmuştur.

Bugün hırsızlığın, yolsuzluğun… her türlü yağmanın sömürünün üstünü din ile örtmeye çalışıyor… Evlerinde yakalanan paraları “İmam Hatip yapımı için yapılan bağış” diye açıkladılar.

AKP İŞ CİNAYETLERİNİN ÜSTÜNÜ DE DİNLE ÖRTMEYE ÇALIŞIYOR!

İŞ CİNEYATLERİNİN TEK SORUMLUSU AKP’DİR!

SOYGUN VE SÖMÜRÜ DÜZENİDİR!

İş cinayetlerinde ülkemiz Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü… Bunun tek nedeni vahşi sömürü düzenidir. İş kazalarına karşı alınması gereken önlemler alınmadığı için iş cinayetleri oluyor.

Çünkü iş güvenliği için yapılması gereken yatırımlar patronların cebine kar olarak gidiyor.

Çünkü işçinin canı iş güvenliği için yapılacak yatırımlardan çok daha ucuz. Böyle olunca patronlardan, iş güvenliği için yatırım yapmasını beklemek saflık olur. Ve bugün artık gelinen aşamada, iş cinayetleri toplu katliama dönüşmüştür.

Bunun tek sorumlusu emperyalist ve işbirlikçi tekellerin iktidarı AKP’dir.

Bu düzen halkın daha çok sömürüsü üzerine kurulmuştur. Onlar için işçilerin can güvenliğinin hiçbir önemi yoktur.

“Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa  gelmez”

AKP’nin İstanbul Müftülüğü, cuma günü okunan iş cinayatleri ile ilgili hutbede böyle diyor. Allah’ın izni olmadan hiçbir müsibet başa gelmez diyor. Yani onca işçinin ölümü “takdir-i İlahi”dir. Allah istediği için o iş cinayetleri olmaktadır. Allah izin vermezse olmaz…

Yoksul halkı böyle kandırıyorlar. AKP’nin, kan emici patronların hiçbir suçu yok bu katliamlarda… Allah böyle istemiş… AKP’yi, patronları kimse suçlamasın… Allah’ın takdiri…

AKP, Katliamlarını Allah’ın Üstüne Atıyor

“İş kazaları” takdir-i ilahi olunca doğal olarak suçlu da yoktur. Suçlu aramayın diyor AKP…

İstanbul Müftülüğü tarafından hazırlanan ve bütün camilerde okunan cuma hutbesinde söylenen tam da bu: “Allah’tan yardım dile ve acizlik gösterme! Buna rağmen başına bir sıkıntı gelirse ‘Eğer şöyle yapsaydım şöyle olurdu’ deme!”

Yani “önlem alınsaydı bu cinayet olmazdı” deme diyor.

Peki ne diyecek işçiler? Hutbe onun da cevabını veriyor: “Allah’ın taktiridir ve O ne dilerse o olur’ de” diyor.

Hutbe tamamen cinayetleri önlemek için “tedbir”i yadsımıyor. “Tedbirler alınarak yapılan işlerde sorunların ortadan kalkacağı veya en aza ineceği kuşkusuzdur” deniyor.

“Başımıza gelen her türlü bela ve musibetlerin temelinde sorumsuz davranışlarınız ve yanlış kader anlayışımız bulunmaktadır. Bu hakikat bir ayet-i kerimde şöyle ifade edilir. “Başınıza her ne müsibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”

Görüldüğü gibi sorunu dinle, ayetlerle açıklayınca suçlu tam da AKP’nin sömürücü egemenlerin istediği gibi ölen işçiler oluyor.

Madenlerde, inşaatlarda onlarca, yüzlerce kişi ölüyor; patronlar da, iktidardakiler de, mahkemeler de hep öleni suçluyor.

İşte Soma, işte Torunlar, işte Ermenek… Toplu katliamların yaşandığı bu kadar aleni cinayetlerde bile suçlu işçiler oluyor. Patronların ve yöneticilerin hiçbir sorumlulukları yok…

Diyanet Sömürücü, Kan Emici Patronların Suç Ortağıdır:

Tarih boyunca din hep egemenlere hizmet etmiştir. Diyanet’in hutbesi de açıkça kan emici patronları ve AKP’yi aklamaktadır.

Diyanet; “TEDBİR ALMIYORSUNUZ DİYE PATRONLARI, AKP’yi SUÇLAMAYIN” diyor.

“Tedbir” alınsın fakat bu konuda “ölçülü olmalıyız” diyor. Yani ölçülü olmaz isek Allah’ın işine karışmış oluruz” diyor.

“Aziz kardeşlerim! Tedbirde de ölçülü olmalıyız. Bu husustaki aşırılık Yüce Allah’a güveni sarsan bir davranış haline dönüşür.”

Diyanetin söylediği çok açık: “Ey işçiler! Patronlardan, iktidardan fazla tedbir istemeyin… Bunlar Allah’ın takdiridir. Eğer bir kaza olmuşsa, insanlar ölmüşse Allah öyle istediği için ölmüştür. ‘iş güvenliği’, ‘tedbir’ diyerek; Haşaaa… Allah’ın kararını sorgulamış olursunuz. Allah’ın kararları eşsiz benzersiz, tartışılmazdır. İşçiler fazla tedbir isteyerek Allah’ın kararlarına şirk koşmuş olursunuz…” diyor.

“Kul olarak üzerinize düşen görevi yapmış olmanıza rağmen her zaman arzu ettiğiniz neticeye ulaşamayabilirsiniz. Artık ‘Rabbim neylerse güzel eyler” deyip onun hikmetine ve hükmüne rıza göstermelmiyiz. Unutmayalım ki bir imtihan dünyaında yaşıyoruz”.

HALKIMIZ!

HAYIR; SUÇLU BİZ DEĞİLİZ!

SUÇLU BİZİ SÖMÜRENLERDİR! İŞ CİNAYETLERİ NE KAZADIR NE DE KADER!

BİZİ ÖLDÜREN, CANIMIZA KASTEDEN, KATLEDEN, PATRONLARIN KAR HIRSIDIR!

Kanmayın AKP’nin yalanlarına. AKP yalancıların en yalancısı, alçakların en alçağıdır. İş cinayetleri her geçen gün artıyor. Cinayetler artık toplu katliamlara dönüşmüştür. Bunu halk da görmektedir. İş cinayetleri ne kaderimizdir ne de alınyazımız. Bu gerçek karşısında halkın öfkesi büyümesin diye AKP din silahına sarılmaktadır. Halkın inançlarını kullanmakta halkı dinle uyutmak istemektedir. “Aşırı tedbir” dahi istemeyin diyor. Ölün ama sizi sömüren patronlara karşı mücadele dahi etmeyin, susun diyor.

AKP Halkımızı Uyutmak İçin On binlerce Yeni İmam Hatip Açtı!

Gerici bir toplum yaratmadan halkı sömürüye, zulme boyun eğdirmek, gerçeklere gözlerini kapatmak mümkün değildir. AKP sömürü düzenini ayakta tutacak gerici bir nesil yaratmak için on binlerce imam hatip okulu açtırdı… Bu okullarda AKP, faşist sömürü düzenine uygun sormayan, sorgulamayan, her şeyi Allah’tan bilen kaderci bir toplum yaratmak istiyor. Onun için parasız bilimsel halk için eğitim isteyen devrimcilere, gençliğe saldırıyor AKP…

CEPHELİLER! AKP’NİN HALKIN İNANÇLARIYLA HALKIMIZI UYUTMASINA; ZULME BOYUN EĞMESİNE İZİN VERMEYELİM…

İşte en somut örnek cuma hutbeleridir… Yüz binlerce cami var. Bakın halkımızın inançlarını, ibadet yerlerini nasıl kullanıyor.

Bir cuma hutbesinde milyonlara ulaşıyor ve halkı kandırıyor. Kan emici patronların sömürüsünü cuma hutbelerinde okunan hurafelerle örtmeye çalışıyor. Halkı suçluyor… Suçlu sizsiniz diyor.

Hutbeye bakın; Soma, Ermenek maden ocaklarında, Torunlar inşaatta potronların suçlu oldukları hiçbir şekilde gizlenemiyor…

Maden işçilerine “yaşam odaları” çok görülürken, Allah’ı dilinden düşürmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan için 2740 yaşam odası maliyetinde “yüksek korunaklı” saraylar yapılıyor.

Cepheliler!

Halkımızın yalanlarla kandırılmasına, hurafelerle uyutulmasına izin vermeyelim.

Gerçekleri halkımıza biz anlatacağız. Hakımızı gerici propagandaların etkisinden biz kurtaracağız.

Onlar yalanın biz gerçeğin propagandasını yapıyoruz. Güçlü olan biziz. Yalanlarla, huafelerle, gerici propagandalarla halkımzı sonsuza kadar kandıramazlar…

AKP’nin yalanlarını, hurafelerini, hutbelerini daha çok halka giderek boşa çıkartabiliriz.

Dergilerimizi, bildirilerimizi, her türlü yayın organlarımızı milyonlara ulaştırarak boşa çıkartabiliriz.

AKP, bütün medyayı ele geçirebilir. Yüz binlerce camiyi, imam hatipleri kullanabilir…

Bunların hiçbirisi gerçeklerden daha güçlü, daha etkili değildir.

Biz halkız, halk bizimledir!.. Gerçeğin temsilcisi biziz. Haklı ve meşru olan biziz. Gerçeğin etkisi er ya da geç mutlaka kendini gösterir, yalanlar ise er ya da geç ortaya çıkar ve sahibini vuran silaha dönüşür. Politikalarımızı halkla buluşturmalıyız. Milyonlar politikalarımızı sahiplenecektir.

Biz halkız. Halkın savaşını veriyoruz. Olanaklarımız hiçbir dönem oligarşiyle kıyaslanamaz. Radyomuz, televizyonumuz yok… Savaşımız her zaman olanaksızlıklar içinde sürecek ve büyüyecek.

Devrimci bir temelde ele alındığında sahip olduğumuz olanaklar hiç de küçümsenemez.

“Duvarlar halkın matbaasıdır” diyoruz. Bütün duvarlar bizimdir. Boş duvar bırakmamalıyız. Afişlerimizle, yazılamalarımızla bütün duvarları doldurmalıyız.

Sadece şehirlerin giriş-çıkış anayolları üzerine yapacağımız yazılamalarla, afişlerle milyonlara ulaşmak mümkündür.

Siyasi-politik hedefi net, tek bir devrimci eylem, emperyalizmin bütün yalanlarını alt üst edip bütün dünyanın gündemine girer.

Savaşı büyütmek, emperyalizmin ve oligarşinin gücünün ne kadar kof olduğunu ortaya çıkartacaktır.


Kan Parası Değil Adalet İstiyoruz!

Mecidiyeköy’deki Torunlar İnşaat’ta yaşanan iş cinayetini 4 haftadır teşhir eden Halkın Mühendis Mimarları ve Devrimci İşçi Hareketi, 29 Aralık’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Çalışma ve İş Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaparak teşhir kampanyasını tamamladı. Açıklamada:”…Torunlar’da yaşanan katliamın unutulmaması, AKP’nin korkularını büyütmektedir. Onun için 24 Aralık günü Çağlayan’da görülen mahkeme boyunca adeta sıkıyönetim uygulanmış, salona telefonlar bile alınmamış, ÇHD’li avukatların müdahillik talebi reddedilmiştir. Onun için Torunlar’daki katliamı protesto etmek isteyenlere saldırmışlardır. Her 100 iş kazasının 1’inde ölümün gerçekleşmesinin sorumlularından birinin kendileri, diğerinin de kendi elleriyle palazlandırdıkları Aziz Torun gibi kan emici patronlar olduğunu çok iyi bilmektedirler. Maden ocaklarında diri diri yakılarak, suda boğularak katledilenlerin, şantiyelerde asansörle yere çakılanların, sorumluları da kendileridir. Ve bu halk, bu katliamların peşini bırakmayacak, adalet talebini en gür biçimde haykırmaya devam edecek, hesap soracaktır. Ne kan parası gibi ahlaksız teklifleriniz önüne geçecektir bu talebin, ne de göstermelik mahkemeleriniz.” denildi. Aynı içerikte sloganların atıldığı eyleme 10 kişi katıldı. Eylemi gören halk, açıklama bitinceye kadar alkışlarla, sloganlarla destek verdiler ve katliama tepkilerini dile getirdiler.


Ankara’da DİH Eylemine Saldırı ve Kararlılık

Ankara Güvenpark’ta Devrimci İşçi Hareketi’nin işçi katliamlarını protesto etmek için 29 Aralık’ta yapmak istediği eyleme polis saldırdı. DİH, basın açıklaması için geldiklerini, açıklamayı yapıp gideceklerini söylemelerine rağmen; faşist AKP’nin polisleri hava karardığı için eyleme orada müsaade edemeyeceklerini, eylemin kamu güvenliğini sarstığını; bu nedenle YKM mağazasının önünün uygun olduğunu söyledi. Bunun üzerine Devrimci İşçi Hareketi kendi kararını uygulayacağını, onların belirttiği yere gitmek zorunda olmadıklarını belirtti. Devrimci İşçi Hareketi eylem için ozaliti açtığında polis saldırıya başladı ve polisin kitleyi sürükleyerek durduğu noktada basın açıklamasını yapıp dağıldı. Saldırı sırasında eyleme gelenler “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”, “İşkence Yapmak Şerefsizliktir” sloganlarını attı. Atılan sloganların ardından eylem bitirildi. Eyleme 6 kişi katıldı.

 

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.