Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Hayatın Öğrettikleri

Hayatın Öğrettikleri
Son Güncellenme : 04 Oca 2015 8:47

Hiçbir Şey Kendiliğinden Olmuyor

Sadece Emek Vermek de Yetmiyor

Sonuç Almak İçin Israrcı Olmalıyız

İstanbul’da Gazi’nin en yoksul kenar mahallelerinden birindeyiz. Bizim aslında hep olduğumuz, gazilerimizin, şehitlerimizin çamurlu yollarında yürüdüğü, evsiz kalan savaşçılarımızın adımladığı sokaklar. Her kapı girişinde ayrı bir yaratıcılık. Çünkü bildiğimiz demir, tahta bahçe kapısı göremezsiniz burada. Evlerin karakterini kapıları belirliyor adeta, kimi bekçi kulübesinden, kimi cam çerçevesinden bir kapı yapmış… Halkın yoksulluğunun ve yaratıcılığının kanıtı…

İşte biz böyle bir mahallede başladık çalışmamıza. Mahalleye kiracı gelenler dışındakiler bizi benim gibi gençlerden daha iyi tanıyor diyebiliriz. Dergi dağıtımıyla başladık çalışmamıza. Çalışma yaparken dergi almak istemeyenlerin ilk başvurduğu param yok lafını burada duyamazsınız, ki Gazi’nin en yoksulları burada yaşıyor. Bizi evine davet edenler ve bir demlik çayını paylaşanlarla kısa bir zamanda bağ yakaladık. Ancak başta da söylediğimiz gibi, bir süredir yetişemediğimiz, ilgilenemediğimiz bir mahalle. Yokluğumuzda uyuşturucu ve fuhuş girmiş, yalanla, korkuyla insanlar susturulmuş…

Gözümüze ilişen bir baz istasyonu vardı, sorduk soruşturduk, buranın zengin bilinen bir ailesine ait. Kendisi burada yaşamazken hem halkı gün gün radyasyonla kanser ediyor hem de evin kapısı sıkı sıkıya kapanmış, giren çıkan belli değil.

Bazın çevresindekilerin bize her fırsatta söylediği Cepheliler gelsin yıksın… Biz ise halkla birlikte yıkmak istiyoruz. Yoksa bizim boşluğumuzda ilk fırsatta yine baz kurulur, hem de iki katı büyüklüğünde. Halkın kendi sorunlarına kendisinin sahip çıkmasını istiyoruz.

Halkta güvensizlik öyle bir hal almış ki komşusuna bile güvenmiyor insanlar. Önce Cepheliler’in gelip gece yarısı yıkıp gitmesi fikri üzerine konuştuk. 2 yıldır halka zehir saçan bazdan rahatsızlık duymadığını söyleyenler de oldu o anlık korkuyla. Biz toplantı gününü mahalledekilerle ve Gazi Halk Meclisi’yle birlikte belirledik. Önce bir sokak toplantısı yapıp ardından alınan karara göre bazın durumu belirlenecek diye konuştuk. Toplantı çağrısı için 2 gün kapı çalışması yapmıştık. Ama öncesinde de yoğun şekilde kapı kapı bazın zararlarını anlattık.

Toplantı günü geldiğinde halk meclisinden sloganlarla, ajitasyonlarla mahalleye girdik. Ortada kimse yoktu, kesin geleceğiz diyenler dahil…

Önce moralimiz bozuldu, ama artık kaçınılmazdı: O baz yıkılacak ve mahelleli de katılacaktı… Biz çalışma yapan 2 kişi, aylardır ne slogan atmışız ne ajitasyon çekmişiz, o gidip gelen sesimizle halka çağrı yapmaya başladık.

Bir yandan da kapıları heyecanla çalıp toplantı yapıyoruz haydi gelin diyoruz evlerinde oturanlara. Gençlerle beraber sokaklarda turladıktan sonra baz istasyonunun olduğu soktan aşağı inerken kapıların ışığı yandı ve herkes teker teker evinden çıkmaya başladı. Sanki dünyalar bizim olmuştu o an… Bir evde kadınlar toplanmış, eşleriyse dışarıda, onları da çağırdık, geldiler. Sokakta yaklaşık 40 kişi vardı başta. Önce biz bazın zararlarını anlattık.

Halkı kandırmak için baz istasyonunu öyle bir kamufle etmişler ki, su deposu şeklinde yapmışlardı. Hala su tankeri olduğunu sananlar vardı… Komşulara söz verdik, bazın nasıl kurulduğunu, kendilerinin 2 yıldır nasıl aldatıldığını, tek başına şikayet etmekle sonuç alamadıklarını anlattı.

Bir grup arkadaş bazın olduğu çatıya çıktı, yıkım başlarken hala mahalleliler izliyordu. Gençler sonra dış kapıyı açtılar. Yıkım başlamış ama mahalleli hala uzak duruyordu. Biz yine ajitasyonlarla çağırmaya başladık halkı. Gençler çatıda yıkıma başlamış ama mahalleli hala baz istasyonu olup olmadığını tartışıyordu. En son gelin kendi gözlerinizle görün dediğimizde kadınlardan biri “e hadi bakalım” dedi, ve önce kadınlar, ardından da kocaları evin bahçesine girdi. Su deposu diye kandırılan mahalleli artık dikkatle yıkımı takip ediyordu… Bir yandan gençleri alkışlıyorlar, bir yandan bizimle konuşuyorlardı. Bazın bütün elektriği kesildikten sonra teneke yığını aşağı atılacaktı. Hemen bitişikte kömürlükleri olan evin küçük kızı birden “bizim çatıya düşmez değil mi?” diye sorunca bu kez o ev zarar görmesin diye bahçede bulunan hortumla metal yığını aşağı çekilmeye başlandı. Hortumla çekenler ise bu kez mahallelinin ta kendisiydi, komşularıydı.

O halk toplantısında her şey kendi doğallığında gelişmişti. Yıkımı bahçeden izleyenlerin arkasında da onlarca mahalleli duvarın üstünden takip ediyordu. Biz iki günde 60 eve bildirimizi vermiştik, yıkımdaysa 100 kişi vardı. Baştaki moral bozukluğu geçmiş, herkes ortak yapılan yıkımın coşkusunu yaşıyordu.

Biz bu coşkuyla çıktık mahalleden ama girdiğimizdeki ruh halimiz bambaşkaydı. Emek vermiştik, kapı kapı ikna etmiştik ama biz son kez tekrar kapıyı çalana kadar kendiliğinden çıkmamıştı kimse. Bir kişi çıkınca da herkes birbirini takip etmişti. Hiçbir şey kendiliğinden olmuyor. Sadece emek vermekle de bitmiyor. Israrcı olmadan, tıkandığımızda yeni yöntemler bulmadan sonuç alamıyoruz.

Cepheliler gece yarısı da gelip yıkabilirdi o baz istasyonunu, hem de çok daha kolay olurdu. Ama amacımız asla bu olmadı. Halkımız vefalı, emekçi ve yaratıcıdır. Bizim derdimiz baz istasyonunun, yani mahallenin sorununun halkın sahiplenmesiyle çözülmesiydi. Hortuma her yüklenişlerinde kafalarındaki duvarları olmazları da yıktılar. O en korunaklı kapıyı açan, herkesi bahçeye çağıran Umudun gençleriydi. Halk bu ellerde gördü kendi gücünü.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.