Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Sol’un Köşe Taşları

Sol’un Köşe Taşları
Son Güncellenme : 04 Oca 2015 8:41

BAĞIMSIZ POLİTİKASI OLMAYANLAR DAYATMALARA TABİ OLURLAR!

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan Yeni Özgür Politika gazetesinde Selahattin Erdem adıyla 21 Aralık tarihli yazısında “ÖDP’ye açık mektup” başlığıyla bir çağrı yaptı. Çağrı yazısında “ÖDP’nin, HDP ile ittifak yapması gerektiğini” yazan Kalkan, “2015 seçimlerinde AKP’nin seçimlerde beklediği sonucun çıkmaması için ayrıca ÖDP ile birlikte bütün emek ve demokrasi güçlerinin HDP ile ittifak yapması gerektiğini” belirtti.

Bu çağrıya karşılık olarak Bir Gün’e konuşan ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Kalkan’ın çağrısını AKP’nin geriletilmesi bakımından içten ve samimi bulduklarını kaydetti. ‘Çok içten ve samimi bir çağrı olarak değerlendiriyoruz’ diyen Eş Genel Başkan Taş, ‘Hem ÖDP, hem emek ve demokrasi güçleri bu öneriyi tartışacak, kendi aralarında değerlendirecektir’ ifadelerini kullandı.” (22 Aralık 2014, BirGün gazetesi)

Çok değil daha birkaç ay önce aynı Duran Kalkan ÖDP’yi açıktan tehdit ederek şunları söylemişti: “HDP önündeki ÖDP engeli kesinlikle aşılmalıdır. Yoksa radikal demokratik hareket bu görevi yapacak ve ÖDP’yi gerçek ifadesine kavuşturmak zorunda kalacaktır.”

O gün bu açık tehdite asıl olarak sesini çıkarmayan, cevap veremeyen ÖDP, bugün D. Kalkan’ın “seçimlerde ittifak yapalım” çağrısını “samimi” olarak nitelemektedir.

Bu durum tehditlere boyun eğmektir.

ÖDP seçim ittifakı yapar ya da yapmaz bu ayrı bir konudur ancak, D. Kalkan’ın önceki açıklamaları ile de birlikte ele alırsak açık bir tehdit ve kendine tabi kılma yaklaşımı vardır. Dün açık tehdite ses çıkarmayan ÖDP bugün de aynı dayatmaya “samimi” nitelemesiyle cevap veriyor.

ÖDP, Kürt milliyetçi hareketinin tüm solu kendine tabi kılma, yedekleme yaklaşımı içinde olduğunu, bunun için şiddet kullanma yaklaşımı da göstereceğini çok iyi bilmektedir. Böyle olmasına karşın bu temeldeki devrimci olmayan yaklaşım suskunlukla geçiştirilmektedir. Dahası gönül okşayıcı yaklaşımlar sergilenmektedir. Hayır D. Kalkan’ın çağrısının hiçbir samimi yanı yoktur.

Neden?

Kürt milliyetçi hareket herşeyi düzenle uzlaşmaya, bugünkü ifadesiyle çözüm sürecine endekslemiştir. Kendi dışında bir güç, hele ki muhalif bir güç istemiyor. Kendine, dolayısıyla düzene yedeklemeye çalışıyor. Onun politikasının, çağrısının bütün özü budur.

Kendi ideolojisine güvenmeyenler, düzenin ideolojisinden beslenenler ideolojik mücadele değil şiddeti, tehdit yöntemini seçerler.

Cepheden, açık bir ideolojik mücadele verilmeden devrimci olmayan bu tehditler boşa çıkartılamaz. ÖDP dahil sol, bu tehditler karşısında duramaz. Neden? Çünkü kendilerine ait bir politikaları yoktur. İdeolojik sağlamlık yoktur.

İktidar Hedefi Taşımayan  Hiçbir Politika Bağımsız Olamaz, Alternatif Olamaz

Halkların mücadelesi, bir çok cephede birden sürdürülür; ama bu mücadeleyi, gerçekten halkın kurtuluşuna hizmet edecek hale getiren temel ölçü, o mücadeleyi “iktidarı hedefleyen” bir mücadele olarak sürdürmektir.

HDP’nin de Birleşik Haziran Hareketi (BHH)’nin de, ÖDP’nin de esasta iktidar hedefi yoktur. Dahası bırakalım iktidar hedefini düzen içi ciddi bir muhalefet dahi yoktur.

İşte HDP ve “Çözüm Süreci”. AKP, “Çözüm Süreci”ni başından beri özetliyor: PKK’ye mücadeleyi bıraktırmak, silahlı mücadeleyi bıraktırmak ve tasfiye etmek… Bunun karşısında Kürt milliyetçi hareketi ne yapıyor? Hiçbir şey. AKP’nin, oligarşisinin her yeni saldırısını “aman çözüm sürecine zarar gelmesin” anlayışı içinde geri adım ve tavırlarla karşılıyor. İnisiyatifi AKP’ye, oligarşiye kaptırmış durumdadır. Zaman zaman yaptığı “çıkışların” hiçbir belirleyiciliği yoktur.

Birleşik Haziran Hareketi’ne, ÖDP’ye bakın. ÖDP pratiği ortadadır. Hiçbir sonuç yaratamamışlardır. Beklentileri boşa çıkmıştır. Her yenilgi ve hayal kırıklığı “Yeniden” şiarlarıyla, abartılı değerlendirmelerle gizlenmeye, üstü örtülmeye çalışılmıştır.

AKP’ye karşı mücadele ettiklerini söylüyorlar. Hangi mücadelede? AKP ile mücadele etmek onunla “çözüm sürecine” girmek midir? Ona nefes aldırmak mıdır? Seçimlerle mi mücadele etmektir?

AKP’ye, düzene alternatif hangi politikayı üretmektedir HDP, ÖDP?

İktidar alternatifi olmanın temel koşullarından biri “anti-emperyalist, anti-oligarşik” olmaktır. Anti-emperyalist ve anti-oligarşik bir tutuma sahip olmayan, başka deyişle emperyalizmi kovarak bağımsızlığı kazanmayı, oligarşik iktidarı yıkarak devrimci halk iktidarını kurmayı hedeflemeyen herhangi bir hareket, doğal olarak bir alternatif durumunda da olamaz.

“… bugünün dünyasında anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir eksenin belirgin kılınmasını, kimlikler mücadelesini esas alan bir yaklaşımın yeterli olmayacağını söylediklerini” belirtiyor ÖDP’li Alper Taş.

Peki nerede, hangi pratikte ifadesini bulmuştur anti-emperyalizm, anti-kapitalizm?

Bir hareketi ayakta tutan bağımsız ideolojisidir, devrim stratejisidir… Yarattığı değerler bütünüdür. Gelenekleridir. Eğer bir hareketin kendine ait bir devrim stratejisi, ideolojisi, gelenekleri, yarattığı değerleri yoksa, sağa sola savrulması kaçınılmazdır. Ayakta duramaz. Her zaman sağa, sola savrulur. Birilerine yaslanmadan ayakta duramaz.

Reformizmin, düzeniçileşen solun durumu budur.

Kürt Milliyetçilerinin, Reformistlerin Çağrılarında Düzene Muhalif Bir Birlik Yoktur

ÖDP’nin ve Kemalistlerin sol kesiminin başını çektiği “Birleşik Haziran Hareketi” belli bir süredir forumlar gerçekleştiriyor, toplantılar yapıyor. Esas olarak da Haziran ayaklanmasının ortaya çıkarttığı kitle üzerine oynuyorlar.

2014 Yerel Seçimlerine bu beklentilerle girdiler. Haziran Ayaklanması’nın ortaya çıkardığı potansiyel üzerinden seçim hesapları yaptılar. Potansiyeli düzen içine çekmeye çalıştılar.

Şimdi de “Gericiliği ve Faşizmi Yeneceğiz” şiarıyla hareket ediyorlar. Bu hareketin ufku da tıpkı HDK’nın ufku gibi düzeniçidir. Haziran Ayaklanması’nın özü devrimcidir… Birleşik Haziran Hareketi’nin başını çekenler ise reformisttirler. Bu gerçeklik, bu öz buradan hiçbir şey çıkmayacağının daha şimdiden ilanıdır.

BHH, “Gericiliği ve Faşizmi Yeneceğiz” diyor. Politika temenniler ve söylemlerin ötesindedir. Hayatta karşılığı olmalıdır. Hangi örgütlenmeyle, hangi mücadele anlayışıyla yeneceksin gericiliği, faşizmi?

Faşizm koşullarında örgütlenmenin temeli illegal örgütlenmelerdir. Dişe diş, aktif, meşru, militan mücadele anlayışıdır. Faşizmle uzlaşmayan, düzenin icazetine sığınmayan kendi meşruluğunu esas alan demokratik mücadele anlayışıdır.

Kürt milliyetçilerin, reformistlerin yaptığı çağrılardan düzene muhalif bir birlik çıkmaz.

Bugün “muhalif” olmak için bile AKP faşizmi ile çatışmayı göze almak gerekiyor. Reformizmin özü, amacı düzen içinde rahatça yaşamaktır. Faşizme karşı demokrasi mücadelesi değildir. Onun için reformistler bugün faşizmin pervasızca saldırdığı koşullarda “muhaliflik” bile yapamazlar. Yapmıyorlar. Düzen politikalarına yedeklenirler. Kürt milliyetçilerinin, AKP’nin yapmak istediği budur; solu düzene yedeklemek.

Haziran Ayaklanması gibi milyonların ayağa kalktığı, yıllardır süren suskunluğu yarıp, korku duvarlarını aşarak polisle çatıştığı, direndiği bir süreçte Kürt milliyetçileri de, reformistler de, oportünistler de aynı noktada birleştiler… Bir an önce direnişi bitirmek için ellerinden geleni yaptılar. Ayaklanmayı daha ileri nasıl taşırız diye değil, ayaklanmayı nasıl bitiririz diye sabahlara kadar toplantılar yaptılar. Halkın direnişini tasfiye etmek için gösterdikleri performansı mücadele tarihleri boyunca göstermemişlerdir.

Düzene Karşı Muhalif Olacak  Tek Güç Devrimcilerdir

Dayı’nın şu sözleri önümüzde bir kılavuz gibi duruyor: “Bugünün dünyasında yalnız başına kalmayı göze almadan güçlü olmak ve düşmana karşı savaşmak mümkün değildir. Yalnız başına emperyalizme, oligarşiye ve onun uzantılarına karşı savaşmak hiçbir teknikle, silahla, güçle değiştirilemeyecek dünyanın en büyük gücüdür. Bu kendine güvendir, bu ideolojik sağlamlıktır.”

Bu güce sahip olamayanlar, emperyalizmden medet umarak düzenin icazetine sığınanlardır. HDP’sinden Birleşik Haziran Hareketi’ne kümelendikleri yer, düzenin icazetidir.

Onlar, seçimler için birlik çağrıları yapıp, emperyalizmden medet umarak düzenin icazetine sığınırken; Biz emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı savaşı büyütme çağrısı yapıyoruz.

Onların ufku düzenin parlamentosuna girmek, düzen içinde siyaset yapmak, düzen içinde iyileştirmeler yapmak; Biz bu düzene meydan okuyoruz. Umut biziz, umut devrim, umut sosyalizm diyoruz.

Halklarımız Haziran Ayaklanması’nda olduğu gibi devrimci politikaların peşinden, Cephelilerin peşinden gidecektir.

Sonuç olarak;

1- ÖDP Kürt milliyetçi hareketin tehditlerine boyun eğmiştir.

2- İktidar hedefi olmayanların bağımsız politikaları da olmaz. Baskılar, tehditler karşısında direnemez.

3- AKP’nin en küçük bir muhalefete dahi tahammülü yoktur. HDP sol muhalefeti düzen içine çekmek için kurulmuş bir uzlaşma projesidir.

4- ÖDP, Kürt hareketinin politikalarına bire bir destek vermediği için tehdit edilmiştir ancak bağımsız bir politikası olmayan ÖDP tehditler karşısında direnememiştir.

5- Duran Kalkan’ın çağrısı için “AKP’nin geriletilmesi bakımından içten ve samimi” bulan ÖDP Eşbaşkanı Alper Taş tam bir samimiyetsizlik içinde… Çünkü Kürt milliyetçi hareket’in “AKP geriletilmesi” yönünde tek bir politikası olmadığı gibi 13 yıllık iktidarları boyunca AKP’nin en büyük destekçisi olmuşlardır.

“AKP’ye iktidarı altın tepsiyle sunduk” diyen bizzat Öcalan’dır. Bugün de HDP’nin tüm politikaları AKP’nin seçim politikalarına hizmet etmektedir.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.