Devrimcinin görevi kitleleri örgütlemektir. Devrimci faaliyetin biçimi ne olursa olsun özü-amacı, halkı devrim saflarına katmaktır. Yeni bir şehre, kasabaya gittiğimizde de, örgütlü olduğumuz yerlerde de bunu unutmadan çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Bulunduğumuz her yerde örgüt biziz, halka giderek örgütlenmemizi büyütmeliyiz.
Bunun yolu halka gitmekten geçer. Halka gitmeyene halk gelmez.
Halkı çalışmalarımıza katmanın yolu, öncelikle halkın sorunlarına sahip çıkmaktan geçer. Biz halka gitmeli, onların sorunlarını dinlemeli ve çözmeliyiz ki devrimcileri tanısın ve onlara güvensinler.
Kadroyu kadro yapan GELECEĞİ GÖRMESİ, SONUÇ ALICILIĞI, SORUN ÇÖZÜCÜLÜĞÜDÜR! Kadronun kitle çalışmasındaki görevi, gördüğünü kitlelere de göstermektir.
Bir iken iki olmak, kadronun en temel görevidir.
Daha çok kapı çalabilmek için kapıları çalanları çoğaltmalıyız. Bunun için yapmamız gereken iki şey var: Birincisi, yeni insanlar çıkarmalı, genç insanlara güvenmeli, halk önderlerine güvenmeli, onları kadrolaştırmalıyız… İkincisi, geniş kitlelere ulaşmak için ilişkide olduğumuz kitleleri harekete geçirmeliyiz.
Bunu yaparken idealize etmemeliyiz. Kim varsa yanımızda onunla yapmalıyız. Biz tüm işlerimizi, kitle çalışmasını, sadece “her şeye hazır” insanlarla yapmaya çalışırsak, yerimizde saymaya, gözümüzün önünde duran gücü görmemeye, kendi zamanımızı emeğimizi heba etmeye ve nihayetinde kısır döngüde kalmaya devam ederiz. Devrim için başını veren de tırnağını veren de olacaktır. Hepsi değerlidir. Ama biz sadece 24 saat profesyonel devrimcilik yapacak insanlar beklersek, tırnağını verecek olanları harekete geçiremezsek kaybeden devrim olur.
Etrafımızda ileri geri, kim varsa onunla başlamalıyız örgütlenmeye. Bu ilk adımı başarırsak, halka halka yayılacaktır umut.
Yoksul halkımıza gidiyoruz. Kapısını bize açan yoksul halkımıza umut taşıyoruz. Yoksulluk; değişim isteği, eylem isteği ve devrim arzusuna yol açar. Bu arzuyu güçlendirmenin yolu düzenin sömürüsünü anlatabilmek, günlük yaşamımızda bu sömürünün karşılığını göstermek ve elbette çözüm sunmaktır.
Kitleler, kapitalizmin ideolojik, politik ve ekonomik yönlendirmesiyle burjuva devletlerin çizdiği sınırlar içinde düşünür ve çözüm yollarını bu sınırlar içinde arar. Devrimci örgütlerin yapması gereken; bir yandan düzenin kitleler üzerindeki etkisini kırmak diğer yandan kitleleri kapitalizmin hiçbir sorunu çözemeyeceğine ikna etmektir.
Bunu, bugünden devrimi örgütleyerek, kendi alternatiflerimizi sunarak başarabiliriz. Mesela, halkın dayanışmasını örgütleyerek kooperatifler kurabiliriz. Ya da çocuklara sabahları kahvaltı verebiliriz. Kadınlarımızla kermes düzenleyebiliriz. Halk bahçelerini yayabiliriz. Mec-lisleri kurarak kendi sorunlarımızı kendimiz çözebiliriz. Araçlar, yer ve zaman değişir ama örgütlenme hedefi değişmez.
Sonuç olarak; tüm sorunlarımızın çözümü halktadır. Halka gitmeli, halkı örgütlemeliyiz. Devrim kitlelerin eseri olacaktır.