VATANINI KENDİ KADERİNE TERK EDENLER VATANSEVER OLAMAZ!
Vatanımızın özgürlüğü, halkımızın yaşadığı acılara son vermek için bizi tutanlar nedir, bir soralım kendimize.
Örneğin Avrupa’da faşizm, ırkçılık artış gösteriyor ne yapacağız biz? Evlerimiz daha da çok yakılacak, daha çok katledileceğiz ilerki süreçlerde. Kapitalizmin yasası bu, yönetemediğinde katleder. Peki ne yapacağız?
Ülkemize mi döneceğiz diyeceğiz? Nasıl bir ülkeye döneceğiz peki?
Bir gözümüzün önünden geçirelim bir on yıl sonrasını ya da şimdiyi?
İnsanların ağzını açamadığı, topraklarının emperyalistlere satıldığı, doğal güzellikleri HES’lerle yok edilmiş. Sokaklarında uyuşturucu kullananlarla dolu, böyle bir ülkeyi düşünün. Eğer biz mücadele etmezsek böyle bir ülke bizi bekler.
Döneceğin bir yerin var evet, vatanın. Ama o vatana dönebilmek için onu hak etmek gerekir.
Bizi Avrupa ülkelerinden vazgeçiremeyen hala az da olsa refah düzeyi değil mi? Ama bunlar kalıcı değil bunu unutmayın. Ve bu refah düzeyini kapitalizm bizim gibi ülkeleri sömürerek kazanıyor. Peki bizim gibi ülkelerin alım gücü azalınca ne olacak? O zaman kendi halkını sömürecek, çünkü kapitalizm asla kardan vazgeçmez. Onlar kemer sıkmaz, onlar halka “sıkın” der sadece.
Kültürünü, değerlerini onurlu tarihi olan ülkemizi yaşanır hale getirmek için mücadele edelim. VATANIMIZ İÇİN ÇALIŞALIM. KENDİ GELECEĞİMİZ İÇİN SAVAŞALIM!
KAPİTALİZMİN YOZ KÜLTÜRÜNE KARŞI SAVAŞABİLMEK, VATANIMIZI GERÇEKTEN SEVEBİLMEK ONA KARŞI OLAN SOSYALİST KÜLTÜRÜ YAŞATMAKLA MÜMKÜNDÜR!
Kapitalizm daha küçük yaşlarda kreşlerde bizi şekillendiriyor. Ne kadar bizi kendi kültürümüzden soyutlayamazsa da yatış kalkışımızdan, yemek yiyişimize kadar şekillendiriyor.
Bizim gençliğimiz de buna uyarak yaşıyor.
Onun söylediği gibi yaşıyoruz. Öyle kalkıyoruz, öyle giyiniyoruz, öyle saçımızı kesiyoruz. Çok okumuyoruz mesela. Çünkü okuyan bir gençlik istemiyor, düşünen gençlik istemiyor.
KAPİTALİSTLERİN İSTEDİĞİ GİBİ Mİ GİYİNİYORSUNUZ! YOKSA KENDİ ÖZGÜR SEÇİMİNİZ Mİ? BU GERÇEKTEN BİR DÜŞÜNÜN!
Örneğin devrimcilerin çok baskıcı olduğu iddia edilir. İnsanların giyimlerine karışıyorlar, onlar belirliyor. Sigara içmelerine dahi karışıyorlar derler.
Asıl karışan kapitalizm değil mi? İtalya veya Paris’de modacıların belirlediği giysiler giyiliyor. O yıl o moda oluyor, onu giyiniyor milyonlarca genç. Bu yıl göbek açık moda, bir sonraki yıl yırtık pantolon. Ya da şu saç moda gibi.
Peki bu özgürlük mü?
Hayır, her sistem kendi çıkarı gereği insanları şekillendirir. Bu, sınıflar tarihi boyunca böyle olmuştur. Sosyalizm halk için bir sistemdir. Halkın bütün beğenileri kar ve yozlaşmaya yönelik değildir.
Kapitalizm ister ki daha fazla kar etsin. İster ki piyasaya sürdüğü her müzik, kültür o gençliği düşünmememeye itsin, bencilleştirsin.
Robot insanlar ister kapitalizm. Sabah uykulu gözlerle işe giden. Cuma günleri içen, Pazar günü uyuyan.
Sosyalistler ise insanın kişiliğini sürekli geliştiren bir kültür vermek ister.
Örneğin bizim için asker gibi giyiniyorlar deniliyor. Evet yarı askeri giyiniyoruz. Çünkü kapitalizmle savaş halindeyiz, askeri yanımızı da güçlendirmeliyiz. İnsanın giyim kuşamı, yemesi içmesi de insanın düşüncelerine yön veriyor.
Örneğin Fidel Castro’nun veya Stalin’in sürekli askeri üniforma giymesinin sebebi hala kapitalizmle bir savaş halinde olduğumuzun göstergesiydi.
Örneğin sigara içmemeyi, ya da kola yerine ayranı önermemizin sebebi insanın sağlığı içindir. Kanser kapitalizmin yarattığı bir hastalıktır. Toprağı ve suyu kirlettiler ve bu hastalık bu şekilde meydana çıktı. Ve halkımızın midelerini çöp yığınlarına çevirdiler. Evet her şeye müdahale edemiyoruz çünkü hala kapitalizmde yaşıyoruz ama bazı alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz. Sigara, kola, içki gibi..
Ya da örneğin insanlarımız çocukluğundan sonra spor yapamaz hale geliyor. Çocukluğunda hopluyor zıplıyor o kadar. Onun dışında yapılmıyor. Kapitalizm fast-food yiyeceklerle halkı bağımlı hale getirdi. Şimdi yine karı için fitness center denilen kapalı spor salonlarını patlattı. Pıtrak gibi her yerde var Avrupa’da.
Benim verdiklerimi yiyeceksin ve benim istediğim yerde spor yapacaksın diyor.
Biz de diyoruz ki fast-food yemeyin ve günde evinizde de olsa yarım saat spor yapın.
Sovyetler Birliği dünyanın en iyi sporcularını yetiştiren bir ülkeydi. Neden? Çünkü insana değer veren tek sistemdi. Çocuk yaşta halkın müzik ve spor kültürünü geliştiriyordu.
BÜTÜN DEV-GENÇ’LİLER KAPİTALİZMİN KÜLTÜRÜNE KARŞI SOSYALİST KÜLTÜRÜ HAYATINA KOYARAK SAVAŞINA BAŞLAMALIDIR!
VATAN SENSİN, YENİ İNSANSIN! YENİ İNSAN DA SOSYALİST KÜLTÜRDE!
Yüreği ve bilinci vatanı için atmalı her Dev-Genç’linin. Her an onu özgürleştirmek için ne yapabilirim diye düşünmeli.
Bunu yapabilmek için ilk önce kendine bakmalı. Giyiminden kuşamına, yediğine içtiğine bir bakmalı.
Ve adım atmalı. Kapitalist kültürden bir günden yarına kurtulmak kolay değildir. Ama zor da değildir. Çünkü sosyalist kültür o kadar güçlü ve o kadar pürüzsüz ve tertemiz ki. Onunla ne kadar güçlü bir kişi olduğunu gördüğünde daha da hızlı koşacaksınız!
Gün 24 saat, bir düşünün. Ne yapıyoruz. Nereden başlamalıyız? diye.
Sabah zor mu kalkıyoruz, peki neden? Beyni yapacağı işlerle dolu olan bir genç zıpkın gibi kalkar. Beyni yetişmesi gereken yapması gereken bir devrim olduğunu düşünen bir gençlik uyuyamaz.
Dinlediği müzikler. Giyimimiz gerçekten hoşumuza mı gidiyor bir bakalım.
Beynimiz ne kadar güçlüyse yaptıklarımız da ona göre değişecektir.
OKUYALIM HEM DE ÇOK. ÜLKEMİZ TARİHİNİ BİLMİYORUZ! KENDİ ÜLKE TARİHİMİZİ, SOSYALİSTLERİN TARİHİNİ ÖĞRENELİM.
Her Dev-Genç’li kendini bilgiyle beslemelidir!
Örneğin karşımıza Türk tarihi böyle şöyle diye çıkan insanlar oluyor Avrupa’da. Peki biz biliyor muyuz bu tarihi? Hayır! O zaman öğremeliyiz doğru olanı götürmeliyiz gençlerimize. Ajitasyon sadece yeterli değildir halka bilgi de götürmelisiniz.
Sosyalizmi bilmeliyiz. Halkımıza nasıl bir sistem istediğimizi anlatabilmeliyiz bunun içinde okumaktan başka çare yoktur.
Kendini okumaktan, müzikten, her alanda geliştiren bir gençlik olmalıdır.
Biz bir savaş örgütüyüz o zaman savaşımızı nasıl geliştireceğiz bunlar içinde kafa yormalı ve araştırmalıyız.
Her Dev-Genç’li doğallığında bir araştırmacı da olmalıdır.
VATANI İÇİN SAVAŞMAYANLAR O VATANI HAK ETMEZLER! BİR DEV-GENÇ’Lİ O VATANIN GELECEĞİ İÇİN SAVAŞMALIDIR! ŞAFAK’IN VE ELİF’İN CÜRETİ… ONLARIN SOSYALİZME OLAN İNANÇLARI BİZE ÖRNEK OLMALI YOLUMUZU AYDINLATMALI!
Bitti
ÖZKAN GÜZEL`DEN MEKTUP VAR
HAKLI OLAN BİZİZ, DOĞRU OLAN BİZİZ, YOLUMDAN
DÖNMEYECEGİM, DİRENİŞİMDEN VAZGEÇMEYECEĞİM!.
Merhaba kardeşim,
Ben Essen Hapishanesi’ne sevk edildiğimden beri, yani 7 Mayıs 2015 tarihinden itibaren elbiselerime, eşyalarıma el konulmasını protesto etmek, elbiselerimi giyebilmek, tekrar geri alabilmek için süresiz açlık grevine başladım.
Buraya gelince elbiselerime, TV’ye, radyoya, masa lambasına, kablolara, kalemlerime, tesbih için ayarladığım zeytin çekirdeklerine el koydular. (Kitaplarımı, defterlerimi, dergileri, mektuplarımı, ilaçlarımı bana verdiler.) Ben olmayan Almancamla elbiselerimi, eşyalarımı istedim. Gardiyan “burası hükümlü hapishanesi, burada kendi elbiselerini giyemezsin” dedi. Neyse. Ben elbise ve diğer eşyalarımın bana verilmesi için hemen açlık grevine başladım, bunu da gardiyanlara söyledim.
21 Mayıs günü müdür beni çağırdı. Türkiyeli bir gardiyan da tercüman olarak vardı görüşmede. Sosyal arbeiter, bir başka kadın ve üç ayrı gardiyanın içinde bana soru sordu. Ben de ona (Müdüre) elbiselerime ve eşyalarıma el konulduğu için açlık grevine başladığımı, şahsi eşyalarımın bana geri verilmesini talebim olarak söyledim. Müdür de bana benim hükümlü olduğumu, hapishane elbiselerini giyme mecburiyetinde olduğumu, bunun Alman kanunu olduğunu söyledi. Ben de “bu kanunsa ben bu kanuna uymuyorum, bu kanuna itaat etmiyorum” dedim. Politik bir tutukluyum, esir değilim, benim mücadelem, düşüncelerim var. Bu elbise bu düşünceye ters dedim. Müdür hükümlü olduğumu bu hapishane elbiselerini giyme mecburiyetim olduğunu tekrar söyledi. Televizyonu, radyoyu, masa lambası, kabloları istedim. “Vermediler mi” dedi. “Vermediler” dedim. “Hemen istemeliydin” dedi. “İstedim, dilekçe de yazdım ama cevap vermediler” dedim. Bakacaklarını söyledi. Öğleden sonra televizyonu, radyoyu, cd’leri kabloları aldım. Masa lambasının altı kırılmıştı (sağlamdı, yolculukta ya da burada altını kırmışlar) almadım.
Bunun dışında iyiyim. Tabii biraz kilo verdim. Şimdi açlık grevindeyim. Ölüm var, sakat kalmak var. Devrimcilikten hep onur duydum ve hep duyacağım.
Şimdilik satırlarıma son veriyorum.
Halkız Haklıyız Kazanacağız
Tek Tip Elbise Uygulaması Kaldırılmalıdır.
Sevgilerle. Selamlar…
5 Haziran 2015
Özkan Güzel