Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Kürt Halkı Emperyalizmin Bölge Gücü Olmayacaktır

Kürt Halkı Emperyalizmin Bölge Gücü Olmayacaktır
Son Güncellenme : 28 Haz 2015 13:11

IŞİD ÜZERİNDEN EMPERYALİZMİN ORDADOĞU’YA MÜDAHALESİ VE GİRİLEN İŞBİRLİĞİ MEŞRULAŞTIRILAMAZ

KÜRT HALKI EMPERYALİZMİN BÖLGE GÜCÜ OLMAYACAKTIR!

15 Haziran günü Suriye’de Tel Abyad kasabası, PYD’nin askeri kolu YPG’ye bağlı güçler ile Burkan El Fırat isimli güç birliğinden oluşan bir örgütün askeri güçleri tarafından ele geçirildi… Kasabayı elinde bulunduran IŞİD’in püskürtülmesiyle bölgenin denetimi, esas olarak YPG güçlerine geçmiş oldu… Ve YPG güneye, Rakka kentine doğru da denetimini genişletiyor.

Bu askeri harekat; ABD’nin başını çektiği koalisyon güçlerinin uçaklara verdiği havadan destek sayesinde başarıya ulaşmış bir harekât olmasının yanı sıra, bölgedeki dengelerin değişmesi ve emperyalistler eliyle yeni dengelerin oluşturulmaya çalışılması tartışmasını da başlattı.

Bölgeyi kimin nasıl ele geçirdiği ve neden ele geçirdiği tartışması sürerken, bir yandan da özellikle Kürt milliyetçi hareket ve etkilediği örgütler tarafından büyük misyonlar biçilerek ele alınmaya, değerlendirilmeye başlandı. Tel Abyad’ın alınmasını “büyük insanlığın zaferi” diye değerlendiren Kürt milliyetçileri ve çevresi emperyalizmle girilen ilişkileri de bu şekilde meşrulaştırma çabası içindedir.

Tel Abyad’da Ne Oldu?

Suriye Kürdistan’ı iki yıl kadar önce emperyalizmin besleyip büyüterek Suriye halkının başına bela ettiği IŞİD isimli gerici bir örgütün eline geçmişti… Bölgenin bir çok şehir ve kasabası gibi Tel Abyad da uzunca bir süre IŞİD denetiminde kaldı… Buranın önemi bölgedeki Türkiye ile sınır kapısının denetiminin burada olmasından ve PYD eliyle oluşturulan Rojava bölgesindeki Cezire ve Kobane arasında kalan ve aradaki geçişi tıkayan bir bölge olmasından geliyor… Tel Abyad aradaki çıban gibi kalmıştır… Buranın IŞİD’in elinden alınmasıyla bölgede geniş bir alanın YPG’li güçlerin eline geçmesi sağlanmış ve bölgenin bütünüyle denetlenmesinin de önü açılmış olmaktadır.

Reuters haber ajansının 17.06.2015 tarihli haberinde Tel Abyad harekatına ilişkin ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Steve Warren’a “Tel Abyad’a operasyonun IŞİD’in tedarik yolunu kapatma stratejisinin bir parçası olup olmadığı şeklinde soruya sözcünün “Evet, kesinlikle” cevabını verdiğini açıklıyor.

Harekatın başından itibaren ABD ile birlikte organize edildiği ve birlikte hayata geçirildiği de hem bu açıklama ve hem de devamında gelen açıklamalarla bilinmektedir.

Kobane’den bu yana ABD ile PYD arasındaki ilişkiler oldukça gelişmiş ve emperyalistler açısından PYD ve askeri gücü YPG bölgede dayanabilecekleri belirleyici güç konumuna gelmiştir. Amerikalılar hem bu durumu hem de artık birlikte çalıştıklarını açıkça da ifade etmektedirler.

Beyaz Saray sözcüsü Josh Earnest Kürtlerin Tel Abyad’daki ilerlemesini değerlendirirken şunları söylüyor:

“Şu noktada sahadaki durumu gözlemeye devam ediyoruz. Elbette Suriye gibi bir yerde bunu yapma kabiliyetimiz sınırlı. Bildiğimiz bir şey var ki, bu son başarı aslında Başkan Obama’nın daha önce emrini verdiği askeri operasyonun doğrudan bir sonucudur ve bu da şimdi orada temsil edilen medya kuruluşları tarafından da geniş biçimde haber haline getirildiği gibi Kuzey Suriye’deki Kobani kenti IŞİD güçlerinin kuşatması altındayken alınan büyük riskti. Ama Başkan’ın havadan kaynak ve ekipman yardımı yapılması kararı sayesinde ve kente ilave kuvvetlerin girmesine izin verilmesi için Türkiye’yle çalışabildiğimiz için, elbette koalisyonun hava saldırılarıyla da desteklenen IŞİD karşıtı güçlerin IŞİD’i Kobani’den çıkartabildiklerini gördük.”

Amerikalıların bu savaşta oynadıkları rol bu kadar net ve açık. Öte yandan ise yine YPG’nin bölgedeki önemi de IŞİD’e karşı bölgenin en etkili ve askeri olarak başarılı olabilen gücü olarak tanımlanıyor. Gerek Irak tarafında Şengal’de vb. PKK’nin Amerikalılar ile birlikte başarılı operasyonlar yapması ve gerekse de Suriye’de PYD’nin IŞİD’e karşı askeri başarıları ABD tarafından her zaman övüldü ve Türkiye’nin tüm itirazlarına ve sızlanmalarına rağmen de sürdürüldü.

Tel Abyad ile Birlikte Emperyalistlerin Bölge Hesapları

Tel Abyad’ın IŞİD güçlerinin denetiminden çıkarılmasından sonra emperyalizmin bölgedeki hesaplarının ne olduğu da tartışılmaya başlanmıştır…

Her ne kadar Kürt milliyetçi çevrelerin, Kürt halkının kaderi üzerinden ve ülkelerinin kurtarılması üzerinden değerlendirmeleri olsa da gerçekte yaşanan son gelişmeler emperyalizmin bölge politikalarında atmış olduğu adımları ortaya koyar niteliktedir.

PYD’nin veya başka bir gücün burada oynadığı rol emperyalizmin Truva atı olmak dışında bir rol değildir.

Barzani ve Talabani eliyle Irak bölgesel Kürdistan yönetimi oluşturularak, bölgede emperyalizmin İsrail ile birlikte değerlendirdiği yeni bir güç oluşturulmuş ve bu güç sayesinde Irak’ın yönetimi emperyalistlerin denetimine geçmişti. Bugün hala Irak’ta direnen halkların karşısına, emperyalizm bu Kürt yönetimi ve diğer işbirlikçileri ile çıkmakta ve bölge halkının kanını dökmektedir. Bölgenin en sadık işbirlikçisi Barzaniler olmaya devam etmektedir.

Benzer bir oluşumun da Suriye tarafında oluşturulacağına ilişkin değerlendirmeler yapılmakta ve bunlar hiç de yabana atılır değerlendirmeler değildir.

Çünkü, bu yönlü değerlendirmeler oldukça yaygın olmasının yanı sıra KCK’nın açıklamaları da bunu doğrular niteliktedir. Bölgede etkili bir “aktör” olma hesapları içinde olan KCK’nın öteden beri emperyalistlerle ilişkileri iyi tutma ve bölgenin emperyalistler eliyle yeniden düzenlenmesinde rol kapma çabası bilinmektedir… Bu hem yıllar öncesinde Öcalan’ın yaptığı açıklamalarda hem de Tel Abyad sonrasında Karayılan’ın açıklamalarında vardır. Ama daha öncesinde emperyalistlerin bölgeye ilişkin hesaplarını bu konuda yapılan tartışmalar üzerinden değerlendirelim.

İngiliz Finansal Times dergisi Kürtlerin bölgede oynadığı rolün arttığını açıklıyor… Gazetenin bu konudaki yorumu şöyle:

“YPG, Suriye’deki örgüte karşı koalisyon destekli kampanyayı en iyi yürütebilecek güç olarak görünüyor. Ancak Kürtlerin IŞİD’le savaşta giderek daha da hayati bir rol alması, on yıllardır Arap çoğunluğun kenarında duran Kürtlerin ülkenin geleceğinde daha fazla söz sahibi olacağı anlamına da geliyor.” (Aktaran Radikal Gazetesi, 17.06.2015)

Yine aynı gazetede Royal United Services isimli düşünce kuruluşundan Michael Stephens, “Bu Suriye için önemli bir dönüm noktası. İleride kurulacak herhangi bir Suriye devleti tamamen özerk bir Kürt bölgesini kabul etmek zorunda yoksa devlet parçalara ayrılabilir. Şu an sahada Batılı hava güçleri tarafından meşru kılınan bir oluşum var ve bu durum engellenemez bir ayrılığa doğru ilerliyor” diyor. (agy)

İngiliz gazetesinin yaptığı bu değerlendirmelerin dışında, emperyalizmin bölgedeki has uşağı ve yaşanan gelişmeler kendi politikalarıyla çelişen yanlar taşıması nedeniyle, kaygıyla izleyen Türkiye oligarşisi tarafından da değerlendiriliyor. Ki Türkiye oligarşisinin değerlendirmeleri, emperyalizmin bölge hesaplarını da oldukça açık olarak ortaya koymaktadır. Tel Abyad’ın henüz YPG’nin eline geçmesinden hemen önce 15 Haziran tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan bir haberde şunlara yer veriliyor:

“Kobani’den sonra Tel Abyad’ın da YPG’nin eline geçmesinden sonra Suriye Kürtleri Türkiye sınırı boyunca önemli bir hatta sahip olacak. Diplomasi ve askeri kulislerde,  Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’yi birleştirecek koridorun ABD’nin yıllar önce hazırladığı Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) yer aldığına dikkat çekildi. Bu durumda özellikle Kürt petrolünün, Akdeniz’e ulaştırılmasında önemli bir aşamanın katedileceği belirtiliyor.”

Türkiye oligarşisinin korkuları ve hesapları bir yana emperyalizmin bölgeye ilişkin projesini ortaya koyan bir gerçektir. (*)

Kürt Milliyetçi Anlayış Emperyalizmle Uyum İçinde!

Emperyalistler bölgeyi bütün olarak kendilerine bağlama ve bölge halklarını denetim altına alma amaçlı bir politika izliyorlar ve IŞİD canavarıyla yarattıkları korku çemberi içinde bu konuda önemli adımlar da atmış durumdalar. IŞİD’e karşıtlık temelinde bölge halklarını kendi yanına çekmeyi büyük oranda başarmış durumdadırlar… Bölgede emperyalistler, IŞİD ile yaratılan korku çemberinden kurtulma gücü olarak görülebiliyor…

IŞİD Üzerinden Emperyalizmin Ortadoğu’ya Müdahalesi Meşrulaştırılamaz

Ortadoğu’daki her türlü emperyalist politika IŞİD üzerinden meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Emperyalistler IŞİD üzerinden Ortadoğu’ya müdahaleyi meşrulaştırıyor, PYD gibi Kürt milliyetçi hareketler ÖSO gibi işbirlikçi örgütler emperyalizm ile işbirliğini meşrulaştırıyor.

Emperyalistler hiçbir halkın kurtuluşunu sağlayamaz. Emperyalistlerin olduğu yerde, temel olan emperyalistlerin çıkarlarıdır. Eğer bugün Suriye’de bir Kürt bölgesi oluşturulmaya çalışılıyorsa bu da Kürt halkının çıkarları için değil, emperyalistlerin çıkarları böyle gerektirdiği için oluşturulmaktadır.

Tel Abyad’ın bugün ele geçirilmesi, IŞİD’in o bölgeden atılması PYD’nin ve diğer işbirlikçi örgütlerin stratejik hedefleri olduğu için değil, Amerika istediği için atılmıştır.

Kürt milliyetçi hareket açısından durum IŞİD ile de sınırlı değildir… Burjuva milliyetçiliği gözlerini o kadar kör etmiştir ki, Kürdistan’da kendi denetimlerinde bir bölge oluşturmak için yapmayacakları şey yoktur… Bunun için emperyalistlerle işbirliği yapmak dahi normal ve hoş görülebilir bir şeydir…

İşte Öcalan’ın daha 1999 yılında söyledikleri: “Gerçekten bu sistemi inançlı, ölçülü ve nasıl uyguladıklarını bilen toplumlar günümüzün en gelişkin toplumlarıdır. Devletleri, dünyada gücünü kabul ettiren devletlerdir. ABD ve İngiltere’nin dünyaya nasıl yön verdiği göz önüne getirilirse bu gayet açıktır.”

“Avrupa ülkelerinin deneyimi, tüm bu savaşların sonunda kararlı demokratik sistemi geliştirmiş ve bu üstünlüğe yol açarken, Batı uygarlığı bu anlamda, demokratik uygarlık olarak da adlandırılabilir… artık dünya uygarlığı anlamını da yakalamışlardır.”

“Demokrasi, adeta bir dil ve kültür bahçesidir. Günümüzün en gelişkin güçlü ülkeleri yine bunun açık ifadeleridir. Tüm Avrupa ülkeleri, Kuzey Amerika net ispatlarıdır.”

Öcalan’ın üç ayrı yerde söyledikleri emperyalizme bakışını net olarak ortaya koyarken PKK’nin 1999 yılındaki Başkanlık Konseyi’nde yer alan Cemil Bayık ise Özgür Politika gazetesinde şunu söylemektedir:

“Şunu herkesin bilmesi gerekiyor; biz ABD’nin Kürdistan’da, bölgede kendisine göre istikrar yaratmasına bir şey demiyoruz. Kendi çıkarlarına göre düzenleme yapabilir… Ama bunu yaparken bir halkı kurban etmeye kalkışırsa, bunun onay görmeyeceğini herkes bilmelidir.” (Aktaran, Miliyetçilik Çıkmazı syf. 366-367 )

Söylenenler oldukça açıktır, emperyalizm en demokratik güç ve ABD’nin Kürdistan’da kendine göre istikrar yaratmasına bir şey demiyorlar.

Hal böyle olunca son gelişmeler de bu bakış açısıyla ele alınıyor.

Tel Abyad’ın ele geçirilmesinden sonra Murat Karayılan’ın yaptığı açıklamalar da bunu ortaya koymaktadır. Bir farkla artık emperyalistleri demokrat olarak görmek ve onların bölgeyi istedikleri gibi düzenlemesini kabul etmekle sınırlı kalmayıp Suriye’nin bütün olarak emperyalizmin çıkarları yönünde düzenlemesi için de uğraşacaklarını söylüyorlar. Karayılan emperyalist koalisyon ile birlikte harekatı yapmış olmalarına ilişkin:

“Çünkü onların da çıkarı burada kesişiyor. Onlar da Suriye’de DAİŞ’i zayıflatmak istiyorlar. DAİŞ’in bu önemli nefes borusu kesilmeden DAİŞ’in zayıflamayacağını onlar çok iyi biliyorlar. Bu yüzden onlar da destek sundular ve kuşkusuz elde edilen başarıda rol ve pay sahibi oldular.” (ANF, 16.06.2015) diyerek emperyalistlerle ilişkilerini basit bir çıkar ortaklığı gibi göstermeye çalışıyor.

Emperyalizmin Kara Gücü Olarak “Suriye’de Demokratik Devrim Gerçekleştiremezsiniz!”

Karayılan’ın Tel Abyad’a ilişkin değerlendirmelerinin bütününe bakıldığında ortaklığın hiç de basit bir IŞİD karşıtlığı, çıkar ortaklığı anlamına gelmediğini de göstermektedir. Karayılan hem kendi rollerinin önemini ve hem de hedeflerini anlatırken şunu söylüyor:

“Çağdaş demokratik bir güç DAİŞ ile başa çıkabileceğini kanıtladı. DAİŞ’in gücünü kırarak yeni bir ülkeyi kurabileceğini de göstermiş oldu. Bu direniş DAİŞ’i kırdı. Basit bir iş değildi. DAİŞ sıradan bir güç değildi. Devletler başa çıkamıyor. Tüm Suriye muhalefeti bir araya gelmiş ona karşı duramıyorlar. Onlar da YPG’den yardım istiyorlar. YPG onlara da yardım edecektir. Çünkü YPG bir savaş düzeyi edindi. Artık bir iradedir. Bir güçtür. Bir içeriği var. Bu bir gerçektir. Bu gerçek kendisiyle ne getiriyor? Demokratik Suriye devriminin temelini oluşturuyor.” (ANF 23.06.2015)

Karayılan röportajların bütününde Suriye muhalefetini nasıl birleştirecekleri ve “Demokratik Suriye”yi nasıl inşa edeceklerini açıklıyor… Bu hedef emperyalistlerin Suriye’yi işgal ve Esad yönetimini devirme hesaplarıyla aynı anlama gelen bir hedeftir ve KCK da bu rolü üstlenmeye artık hazır olduklarının mesajını vermektedir. Ve bu mesaj emperyalizmin Kürdistan’ı istediği gibi düzenleyebileceğini söyleyen Bayık’ın söyledikleriyle ve Öcalan’ın emperyalizme ilişkin söyledikleriyle de örtüşen bir roldür.

Suriye’ye karşı bugüne kadar emperyalistlerin ÖSO isimli işbirlikçileri eliyle ve IŞİD eliyle gerçekleştiremediklerini artık PYD-YPG güçlerinin üstlenebileceği söylenmektedir.

“Gerçekten de Ortadoğu Bölgesi’nde bugün DAİŞ’e karşı direnebilen, mücadele yürüten bir tek Kürt halkı vardır. Kürt halkının Rojava’da ve Güney’de yürüttüğü mücadele açık ortadadır. Kürt halkı, bunun yarattığı avantajları da arkasına alarak bölgede daha güçlü ve etkili bir aktör haline gelebilir.” diyen Karayılan Barzanilerle de birlik olunmasının önemine değinerek bölgedeki diğer güçlerle birlik oluşturmanın önemine de vurgu yaparak Tel Abyad (Gre Spi) kazanımıyla emperyalistler adına bölgede daha büyük roller üstlenebileceklerinin de mesajını vermektedir… Ortadoğu çapında emperyalistler adına rol üstlenmek istemektedirler.

Kürt Halkı Emperyalizmin Ortadoğu’daki Yeni İsrail’i Yapılmak İsteniyor

Bugün gelinen noktada Güney Kürdistan’da yaşanan işbirliğinin bir benzeri de Rojava’da gerçekleştirilmektedir. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de emperyalistlerin bölgedeki gücü olmaya çalışılmaktadır. Emperyalizmin halklara karşı kullandığı yeni İsrail rolü oynanmak istenmektedir.

Karayılan Tel Abyad başarısını “insanlığın zaferi”, birliklerini ise “kutsal ittifak” vb. sözler üzerinden anlatıyor. Bu sözlerin ardındaki gerçek emperyalizmle işbirliğinin üstünün örtülmesi ve meşrulaştırılmasıdır.

Sonuç olarak;

1- Emperyalizmle halkların hiçbir çıkar ortaklığı olamaz. Emperyalizmin çıkarına olan her şey halkların aleyhinedir. Halklar için katliamlar, sömürü, açlık, yoksulluk ve ülkenin yağmalanmasıdır…

2- Emperyalistler IŞİD üzerinden Ortadoğu’nun tamamına müdahale etmeyi, sömürü çıkarlarına göre yeniden yapılandırmayı meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bu amaçla Irak’ta ve Suriye’de işbirlikçi güçler ile Kürt milliyetçilerini kara gücü olarak kullanmaktadır.

3- Kürt milliyetçi hareket “çıkar ortaklığı” diyerek emperyalizmin Ortadoğu politikalarının karadan müdahale gücü haline gelmiştir. Emperyalizmin Ortadoğu politikalarına hizmet eden emperyalistler ile girilen hiçbir ilişki meşru değildir.

4- Ancak bilinmelidir ki Kürt halkı emperyalizmin elinde oyuncak olmayı kabul etmeyecektir… Er veya geç emperyalistlerin ve milliyetçi yapıların oyunları açığa çıkarılacak ve bozulacaktır… Kürt halkının çıkarı emperyalistler eliyle tezgahlanan bir “Suriye Devrimi”nde değildir… Halkların çıkarı emperyalizme karşı direniştedir… Kürt halkı bölge halklarıyla birlikte emperyalizme karşı direnerek kendi kaderini belirleyecektir… Onun oyuncağı olarak değil!..

***

(*): Türkiye oligarşisi bir yandan bölgedeki kontrolü kaybedeceği korkuları yaşıyor ve bölgede PYD ve dolayısıyla PKK’nin etkili bir güç olacağı düşüncesini taşıyor ve bunun önüne geçmeye çalışıyor. Ancak öte yandan ise bölgeyi şekillendiren emperyalistler olduğu için onlara karşı bir iradesi olmadığını biliyor… Amerika’ya karşı durumu anlatan sızlanmalar sergiliyor ve bölgede özerk bir oluşuma vb. izin vermeyeceğini söylüyor. Ancak geçmişte Irak için de benzer şeyler söylemiş fakat sonrasında Irak’ta emperyalistler eliyle kurulmuş olan bölgesel Kürdistan’ı kabul etmek durumunda kalmış ve onunla oldukça uyumlu bir çalışma içine de girmiştir… Bu yanıyla yeni bir Kürt bölgesel oluşumuna karşı da Türkiye oligarşisinin bir iradesi yoktur… Sadece ve sadece sızlanmakla yetinebileceklerdir.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.