Biz devrim iddiamız ve sosyalizm inancımızla direnebildik bu büyük saldırıya. Devrim iddiamız ve sosyalizm inancımızla yardık kuşatmaları. Bu iddia ve inanca sahip olamayanlar, tarihe destanlar bırakamazlar.
Direniş ne kadar sürer, nasıl biçimlenir bilinmezdi fakat, ‘teslim olmama’ konusunda çok nettik. Çünkü sosyalizm inançlarımızı terk edip burjuva ideolojisine teslim olmamız isteniyordu. Faşizme karşı bu ideolojik sağlamlığımızla direndik.
Beyinlerini bireyciliğe, burjuva hümanizmine teslim edenler, faşizme karşı direnemez. Çünkü burjuva hümanizmi, birey ideolojisi, ‘birey özgürlüğü, sağduyu, hoşgörü’ adı altında yalnız diz çökmeyi, örgütsüzleşmeyi öğretir. Bireyciliği, bedel ödememeyi teorileştirmiş olanlar, ne kadar devrimci, sosyalist, komünist olduklarını söyleseler de, o kritik anda, bedel ödemenin gerektiği o anda, direnemeyecekleri kesindir.
Direniş, devrimciliğin çarpıtıldığı yerde, devrimin ve sosyalizmin nasıl savunulacağını öğretti herkese. Direnişin beslendiği kaynak, halkların yüzlerce yıllık direnişinin en özlü ifadesi olan Marksizm-Leninizm’dir.