Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Silahlanmalıyız!

Silahlanmalıyız!
Son Güncellenme : 28 Haz 2015 13:02

Erdoğan-Peker El Ele

HALK DÜŞMANLIĞIDIR ORTAKLIKLARI!

SİLAHLANMALIYIZ!

Tayyip Erdoğan ile Sedat Peker’in bir düğünde “samimi” fotoğrafları yayınlandı. Biri bu ülkenin güya cumhurbaşkanı, diğeri de herkesin malumu, faşist mafya lideri.

Geçtiğimiz günlerde AKP’li yazar Taha Ün’le, Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın özel kalem müdiresi Sema Silkin’in nikâhı kıyıldı. Tayyip Erdoğan nikah şahidiydi. Faşist mafya lideri Sedat Peker de nikah davetlileri arasındaydı. Beylerbeyi Sarayı’ndaki törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Sedat Peker’in “samimi sohbeti” görüntülendi. Basının alınmadığı düğünden yansıtılan fotoğraflar arasında Sedat Peker’le Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ayaküstü’ sohbetini gösteren fotoğraf da yer aldı.

Bu fotoğrafa ilişkin kamuoyundan gelen tepkilere yönelik faşist mafya çevresinden yapılan açıklamada, Tayyip Erdoğan’la Sedat Peker’in yan yana gelmesinin eleştirilecek bir yanı olmadığı, aksine bunun “memleketimiz için onur ve gurur duyulacak bir hadise” olduğu açıklanırken, Sedat Peker’in “DHKP-C’nin tehditlerine boyun eğmeyerek, tek başına ona karşı savaş açtığı” söyleniyordu.

Faşist mafyacı Sedat Peker de açıklamasında şunları söyledi: “”Kıymetli dostlarım, sayın Cumhurbaşkanı’nın insanların içinde beni kabul ederek elimi sıkıp sıcak bir şekilde birkaç kelime söylemesi tabi ki kendisi açısından bakıldığında birileri tarafından siyasi bir risk olarak görünebilir. Ancak benim fikrimi sorarsanız sayın Cumhurbaşkanımız şahsımla ilgili bazı art niyetlilerin özellikle görmek istemediği toplumdaki yerimi görmüştür. Bu fotoğraftaki an, benim toplumdaki normalleşme konumum için önemli bir kırılma anıydı.”

Erdoğan ve AKP’nin mafya ile olan içli dışlı ilişkisinin bir yansıması olmasının yanısıra, AKP’nin halka karşı saldırılarında, mafya çetelerini daha fazla kullanmak istediğinin de bir yansımasıdır bu fotoğraf ve bu sözler.

“Normalleşen” Peker, Susurluk’taki Çatlı’nın rolünü üstlenmeye hazırlanıyor. Susurluk öncesinde bu ilişkiler gizli saklıydı ama artık gizlisi saklısı kalmadı faşizmin ve kontrgerillanın. Her şeyi açık yapıyorlar. Ve tüm halk düşmanı yüzlerini bu şekilde meşrulaştırmaya çalışıyorlar. İlişkilerin bu denli aleni olması oligarşinin çaresizliğini ve halka karşı saldırganlıkta sınır tanımayacağını da gözler önüne sermektedir. Faşist devlet Kürdistan’da Hizbullah gibi çetelerini, diğer bölgelerde ise Peker gibi itlerini piyasaya sürerek halkı sindirmek istiyor.

 

Demokrasi Söylemleri de, Hukuk Devleti Söylemleri de Yalan;

Gerçek Olan Devletin Faşist, Mafyacı Karakteridir

Bu düzende demokrasi, hukuk, adalet olduğunu söyleyenler T. Erdoğan’la S. Peker’in samimi fotoğraflarına baksınlar.

Gizleme gereği dahi duymuyorlar. Adeta gözlerimize sokuyorlar. Adeta meydan okuyorlar. İşte biz buyuz diyorlar.

Biliniyor ki oligarşik devlet her zaman mafya ile iç içe olmuştur. Devletin karakteri zaten mafyacıdır. Bugüne kadar bunu gizli-saklı yapmışlardır. Açığa çıktığında inkar etmişlerdir. 1996 yılında yaşanan “Susurluk olayı” hatırlardadır. Bir yanda bir milletvekili, bir yanda bir Emniyet Müdürü ve bir yanda da “aranır durumdaki” bir faşist mafya lideri. Üçü bir arada. Tesadüf değil, bir yanlışlık da yok. Çatlı’nın gerçekte devletin “gayri-resmi işlerini”, “kirli işlerini” yaptığı açığa çıktı. O günlerde skandala dönüşen bu olay bugün aleni yaşanıyor. Hem de devletin en tepesindeki isim işin içindedir.

Peki bugün neden bu kadar açık oynuyor T. Erdoğan? Ve S. Peker gibilere hangi işlerini yaptırmaktadır?

İktidarını korumak için her yola başvuracağını, başvurduğunu, faşist mafyayı da himaye edeceğini gösteriyor.

Bu yolla faşist mafyayı meşrulaştırmak istiyorlar. Mafya liderine itibar kazandırıyorlar. “İşadamı” diye takdim ediyorlar.

Korkularını, çaresizliklerini ortaya koyuyorlar.

Halka düşmanlıklarını bu biçimde de kusuyorlar.

Bu himaye karşılıksız değildir. AKP, Erdoğan mafyayı besliyor ve ondan besleniyorlar.

 

Mafyayı “Bitirdiler” Kendileri Mafya Oldular

Kendisine mafya diyenlere tepki gösteriyor S. Peker. Örneğin daha yakın zamanda AKP ile iktidarı paylaşan F. Gülen cemaatine nasıl yüklü miktarda bağışlar yaptığını “eğer ki ben mafyaysam 92 yılından itibaren düzenli olarak benden neden himmet, kurban, burs adı altında astronomik bağışlar kabul ettiniz” diye itiraf ediyor.

Şimdi bütünüyle AKP’nin, Erdoğan’ın hizmetindedir. Halka saldıracak, devrimcilere saldıracak, AKP’nin iktidarını koruyacak.

Karşılığında devlet tarafından himaye edilecek, önleri açılacak.

Örneğin, uyuşturucu ve fuhuş AKP’nin iktidarında tavan yapmıştır. Uyuşturucu, bonzai kullanımı ilkokul sıralarına girmiştir artık. Lise önlerinde bir tarafta polis ekipleri beklerken, diğer yanda kapı önlerinde uyuşturucu satışı yapılmaktadır.

Başbakan Yardımcılarından Bülent Arınç, “Maddi anlamda ülkemize çok büyük hizmetler verdik. Türkiye birkaç yüzyılda yapamadığını, göremediğini AK Parti’nin 12 yılık hükümetleri döneminde gördü, ama aynı gelişmeyi manevi alanda, sosyal alanda yaşayıp yaşamadığımızı tekrar gözden geçirmemiz lazım” diyerek itiraf etmişti bu gerçeği.

Bugün mafyaya sarıldığını gizleme gereği duymayan Erdoğan bakın birkaç yıl önce ne diyordu: “… bize aslımızı unutturdular, neslimizi unutturdular, bize kökümüzü unutturdular. Onun için bizi bu sıkıntıların içine soktular. Ondan sonra bu ülkede mafya ülkeyi yönetmeye kalktı. Çeteler ülkeyi yönetmeye kalktı. Mafyalardan, çetelerden bu ülkede, caddelerde, sokaklarda dolaşılamaz hale gelindi. Bununla mücadele ediyoruz… Çeteler, mafyalar bizim dönemimizde olması gereken yere gittiler…” Aynı tarihlerde benzer bir açıklama Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan gelmişti: “Mafyayı çökerttik, çeteleri bitirdik…”

Anlaşılıyor ki halkı aldatmak için ifade ettikleri “çete, mafya” söylemi bilinen çete-mafya değildir. AKP, Erdoğan için iktidarlarına karşı gelen herkes çetedir. Ve iktidarına yaslanan onu koruyan çete, mafya ise en makbul olandır.

Ki artık en büyük çete, mafya kendileri olmuştur.

Yakın zamanda İstanbul ve Hollanda’da bir “mafya hesaplaşması” yaşanmıştı. Hollanda ve İstanbul’da hesaplaşmalarda karşılıklı ölümler oldu.

Hollanda’nın bilinen gazetelerinden De Telegraaf, Amsterdam ve İstanbul’da yaşanan mafya ile bağlantılı cinayetlerin Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresine uzandığını öne sürdü. Hollanda gazetesi, bu iddiayı “mafya hesaplaşması” olduğu belirtilen cinayetleri araştıran savcının hazırladığı dosyaya dayandırdı.

 

AKP’nin de, Faşist Mafyanın da Çıkar Birliğinin Temelinde Halk Düşmanlığı Vardır Güvenliğimiz, Geleceğimiz İçin Silahlanmalıyız!

Erdoğan’ın faşist mafya lideri ile göstere göstere poz vermesi tesadüf değildir, bilinçlidir, AKP’nin geldiği noktaya işaret etmektedir.

Halka karşı suçları artan, iktidarı kaybetmemek için her şeyi yapmaya hazır olan Erdoğan bunun çaresini komploları, provokasyonları, katliamları arttırmakta bulacaktır. Güvenlik yasalarını bunun için çıkarıyor. Devletin tüm resmi güçleri, yargısıyla, polisi, askeriyle, MİT’iyle emrindedir. İtlerini de aynı amaç için kullanıyor şimdi.

Faşist mafya ve çete artıkları karakterleri gereği halka düşmandır. Uyuşturucu, fuhuş, kumar, tahsilat, haraç vb. beslendikleri damardır. Halkın hak ve özgürlük arayışının karşısında da bu güçler gerek patronların gerek iktidarların her dönem vurucu gücü oldu.

AKP, emperyalizm destekçisi, gerici-faşist bir partidir. Karakteri gereği halk düşmanıdır. 13 yıla varan iktidarında bunu göstermiştir.

AKP, faşist mafya çeteleri sokağa, halkın üzerine daha çok salacaktır. Kürdistan’da Hizbullah’ı daha aktif kullanmaya başladı. Hizbullahçıların silahlanmayı arttırdığı, silahlanmanın rekor kırdığı basına da yansıdı. Diğer yerlerde de Peker gibi mafyacıları, çetecileri kullanıyor.

Bu durum bizim de silahlanmamız gerektiğini açık biçimde ortaya koyuyor. AKP’si, Erdoğan’ı, faşist mafyası, Hizbullah’ı ile halka karşı açık oynadıkları bir durumda; halkın silahlanması, ve faşist, gerici güçlere karşı hakları için, gelecekleri için savaşmasından daha meşru, haklı bir durum yoktur.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.