Fatma Gezer’i Hastanelik Eden Kirpi Eti Değil; Yağma, Talan, Sömürü Düzenidir!
Ak Saray’da 1 Miyonluk İftar Sofralarında Yiyip İçtiğiniz Açlıktan
Kirpi Yemek Zorunda Kalan Halkımızın Eti ve Kanıdır!
Açların Öfkesinden Kurtulamayacaksınız!
Aç Çocuklar Gülsün Diye Ekmeğe, Adalete, Doysun Diye Savaşıyoruz!
Geçen hafta “Kirpi eti hastanelik etti” haberi burjuva medyada magazinleştirilerek verildi.
Haber şöyle diyor: “Ailesiyle birlikte yediği kirpi etinin kemiği, 13 yaşındaki Fatma Gezer adlı çocuğu canından ediyor. Nefes alamadığı şikayetiyle hastaneye getirilen küçük kızın akciğerine saplanan kemik operasyonla çıkartılarak, tekrar nefes alması sağlandı.”
Haberin devamında doktorların açıklaması var: “Hastamızın, boğazına kaçan cismin kirpi kemiği olması dolayısıyla vakanın dünya tıp literatürüne girmesini bekliyoruz.”
Haberde Fatma Gezer’in neden kirpi eti yemek zorunda kaldığı yok…
Fatma Gezer’in yaşadığı Ankara Çukurambar Mahallesi Türkiye gerçeğini anlatan tablo gibidir.
Eski bir gecekondu mahallesi olan Çukurambar’da lüks alışveriş merkezleri, iş merkezleri, lüks konutlar adeta gecekonduların sırtına basarak yükselmiştir.
Doğudan batıya önünden Eskişehir yolu, güneyden kuzeye Konya yolunun sınırlarını çizdiği, sırtını ODTÜ ormanlarına yaslayan çukurda kalan bir mahalledir… Anadolu’nun dört bir yanından göçüp gelen yoksul halkımız yaşar…
Armada gibi Ankara’nın en lüks AVM’si, AKP Genel Merkezi, AKP’lilerin lüks konutları adeta kuşatmıştır Çukurambarı… Tayyip’in Ak Sarayı da tam karşısındadır.
Çukurambar’da yoksul bir gecekonduda yaşayan 13 yaşındaki Fatma Gezer’in ailesinin durumu Ankara’nın en lüks AVM’lerinin nasıl yükseldiğini anlatıyor.
Birçok burjuva medyanın magazinleştirerek verdiği haberde vermedikleri asıl gerçekler, Fatma Gezer ve ailesinin kirpi etini aç oldukları için yemek zorunda kaldıklarıdır. Fatma Gezer ve ailesinin karınlarını semt pazarlarında, pazar dağıldıktan sonra pazar yerinde kalan çöplerden topladıkları sebzelerle doyurduğudur.
Gecekondu bahçelerinden yakaladıkları kirpiyi yedikleri gün, sofralarının zengin olduğu gündür.
Akciğerine kirpi kemiği saplanan Fatma Gezer’in ölümle pençeleştiği günlerde, Çukurambar’ın karşısında tüm heybetiyle duran Tayyip’in Ak Sarayı’nda, 200 bin (ikiyüzbin) kişiyi doyuracak dev masada, 28 kişinin davetli olduğu iftar sofrası kurulmuştu.
İftar sofrasının davetlileri ise tam bir ibretliktir.
Ramazan ayı boyunca israfın haram olduğu ve orucun israfı önlemedeki faydaları vaiz edilir yoksul halka…
1.008.020 (BİR MİLYON SEKİZ BİN YİRMİ) liralık iftar sofrasının davetlileri eski ve yeni diyanet işleri başkanlarından oluşuyordu.
1 milyonluk zırhlı makam arabası ile gündem olan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, zırhlı arabası ve korumaları eşliğinde geldi iftar yemeğine…
Halka “israf günahtır” vaizi verenlerin iftar sofrasına bakın birde…
Neyin, ne kadar olduğunun fiyatı yukarıdaki tabloda yazıyor. Toplam maliyeti 1.008.020 lira.
Sadece 28 “din görevlisi” için hazırlanan 1.008.020 (BİR MİLYON SEKİZ BİN YİRMİ) lira ile tam 200.000 (İKİ YÜZ BİN) kişinin karnı doyurulabiliyor.
Bu sofra Fatma Gezerler’in neden aç kaldıklarını, neden pazar yerlerindeki çöplerden toplanan sebzelerle karınlarını doyurmak zorunda olduklarını, neden kirpi eti yemek zorunda olduklarını göstermektedir.
Fatma Gezer’i hastanelik eden kirpi eti değil; yağma, talan, sömürü düzenidir!
Ak Saray’da 1 miyonluk iftar sofralarında yiyip içtiğiniz, açlıktan kirpi yemek zorunda kalan halkımızın eti ve kanıdır!
Allah’tan Değil, Açlardan Korkuyorlar!
Bir din adamı neden 1 milyon liralık zırhlı araçlara binmek zorunda kalsın? Ak Saray’a iftar yemeğine gelen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez neden peşinde korumalarla gezmek zorunda kalır?
Halka iyiliği, doğruluğu, dürüstlüğü, yalan söylememeyi, hırsızlık yapmamayı, haram yememeyi vaaz eden bir din görevlisi Allah’tan başka neden korkabilir?
Zırhlı araçlarla kimlerden korunuyor Diyanet İşleri Başkanı?
HALKTAN KORKUYORLAR! TAM TERSİNE ALLAH KORKULARI YOKTUR! ALLAHTAN KORKMUYORLAR!
Onların dini, imanı… her şeyi sahtedir.
Dini, imanı, kitabı halkı kandırmak için kullanıyorlar. Halkı uyutmak için kullanıyorlar. “Allah korkusu”nu da halkı korkutmak için kullanıyorlar…
Allah korkusu olsaydı o din adamlarında, halkımız açlıktan kirpi eti yerken, 1 MİLYON LİRAYI AŞAN İFTAR SOFRASINA OTURABİLİRLER MİYDİ?
Allah korkusu olsaydı, zırhlı araçlara binmezler, ibadet ederlerdi. “Allah’ın iyi kulu” olmaya çalışırlardı…
Halka “kadere ve kazaya inanacaksın” diyorlar. Açlık, yoksulluk, işsizlik, iş cinayetlerinde ölmek “alın yazısı, kader” diyorlar. “İmanın şartı” sorgulamayın diyorlar…
Madem ki “alın yazısı, kader” ise neden zırhlı araçlara biniyorsunuz? Peşinizden gezdirdiğiniz koruma ordusu neyin nesi oluyor?
İKİYÜZLÜ, RİYAKAR, YALANCI, HIRSIZ, SAHTEKARLAR… Halkın inançları dahil her şeyini sömürüyorlar… Allah’tan değil, halktan korkuyorlar.
Pervasızca yapıyorlar hırsızlığı. Söyledikleri her söz yalan… Hepsinde de “imamın dediğini yapın, yaptığını yapmayın” anlayışı hakimdir. Onun için iki yüzlü sahtekardırlar… Onun için yalanda, talanda, hırsızlıkta, adaletsizlikte bu kadar pervasızlar.
Suçları o kadar büyük ki, saraylardan çıkıp halkın içine giremiyorlar. Zırhlı araçlardan inemiyorlar…
KORKULARI HALKTANDIR! AÇLARIN ÖFKESİNDENDİR! AÇLARIN ÖFKESİNDEN KURTULAMAYACAKLAR!
Milyonluk iftar sofralarında yedikleri, milyonlarca işsizin etidir… Bizim alın terimizi, emeğimizi yiyorlar o iftar sofralarında. İçtikleri bizim kanımızdır.
Açlıktan kirpi eti yemek zorunda kalan halkımız, kirpilerin dikenini onların ciğerlerine saplayacak… İşte bu gerçekten korkuyorlar ve onun için zırhlı araçlardan inemiyorlar..
Aç Çocuklar Gülsün Diye, Ekmeğe, Adalete Doysun Diye Savaşıyoruz!
Tarih 26 Ekim 1993… Ankara Balgat Cevizlidere’de bir gecekondu. Cevizlidere Çukurambar ile aynı semtte bulunuyor. Tayyar Turhan Sayar ve Yaşar Yılmaz adında iki devrimci, faşizmin cellatları tarafından kuşatıldıkları gecekonduda saatlerce çatıştıktan sonra şehit düştüler.
Tayyar Turhan Sayar ve Yaşar Yılmaz, Fatma Gezerler açlıktan ölmesinler diye, kirpi yemek zorunda kalmasınlar diye ekmeğe, adalete aç halkımız; ekmeğe, adalete doysun diye Halk Kurtuluş Savaşçısı olmuşlardı. Sömürü, yağma, talan düzeninde adaleti sağlamak için savaştılar ve şehit düştüler…
Tayyarlar’dan, Yaşarlar’dan; Şafak, Bahtiyar, Elif Sultanlar’a ekmek, adalet, özgürlük için savaşımız sürüyor, sürecek… Çünkü açlık, yoksulluk, baskı, terör, zulüm bitmedi, sürüyor.
Çünkü, dünden bugüne halkın kanını emenler, halkımızı sömürmeye ve ülkemizi talana devam ediyorlar.
Dün de, bugün de… Ülkemizde halk için adalet hiç olmadı. Halkın kanını emenler lüks villalarında, saraylarında lüks içinde yaşarken, yoksul halkımız çöplerden yiyecek toplamaya devam ediyor. Çocuklarımız açlıktan ölmeye devam ediyor.
Onun için savaşıyoruz. Aç çocuklarımız gülsün diye savaşıyor.
Ekmeğe, adalete aç olan halkımız; ekmeğe adalete doysun diye savaşıyoruz…
Halk düşmanlarının korkuları bundandır. Saraylarından çıkamamaları, iftara bile zırhlı araçlarla gitmeleri, zırhlı araçlardan inememeleri bundandır. Düzenin adaleti yok…
HALKIN ADALETİNDEN KORKUYORLAR!
AÇLARIN ÖFKESİNDEN, HALKIN ADALETİNDEN KAÇAMAYACAKLAR!