Tarihten, bilimden,önderlerimizden, geleneklerimizden öğrendiklerimizle güçleneceğiz
1-) Sivas Madımak Katliamı’nda iktidarda kim vardı? Nasıl bir politika yürütülüyordu?
İktidarda DYP ve SHP’nin oluşturduğu bir koalisyon hükümeti vardır. Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı ise Erdal İnönü’dür.
Bu iktidar döneminde kayıplar, katliamlar, bombalamalar, köy yakmalar çoğalmış, kontrgerilla taktik ve yöntemleri daha yoğun uygulanmıştır.
2-) Devrimci mücadele ve halkın mücadeleye katılımı nasıldı?
Devrimci mücadele kır ve şehirlerde yaygınlaşırken halkın mücadeleye katılımı, taleplerini gündeme taşıması her geçen gün çoğalmaktadır. Aleviler de devrimci mücadelenin gelişmesiyle birlikte kendi taleplerini dile getirmeye, inançlarını daha özgür yaşamak için örgütlenmelerini yaygınlaştırmaya başladılar.
3-) 2 Temmuz’a giden süreç nasıl gelişti?
Her yıl olduğu gibi 1993 yılında da Pir Sultan Abdal’ı anma, anlama etkinlikleri düzenlenecektir. Aleviler başta olmak üzere, ilerici, aydın, yazar, sanatçılar, devrimci, demokratlar Pir Sultan’ın memleketinde toplanmaya hazırlanır. Her yılki etkinliklerden farklı bir gündem, söylem olmamasına rağmen iktidarın planıyla, faşist, gerici güruhların kışkırtması ile günler öncesinden Sivas’a gidilmemesi yönünde tehdit içerikli çağrılar yapılır. Aziz Nesin üzerinden “dinsizlik” propagandası yürütülmüştür.
4-) 2 Temmuz günü ne yaşandı?
Maraş’ta, Çorum’da yaşananların bir benzeri Sivas’ta da yaşanmaya başlar. Dışarıdan getirilen Sivas ve çevresinde örgütlü olan, tarikat-cemaat içinde hareket eden gerici-faşist güruhlar dini inançları, hassasiyetleri de kullanarak yerel halkı da provoke eder, kışkırtırlar. “Din düşmanlığı, Alevi sapkınlığı, Ateizm, dinsizlik” gibi söylemlerle, yalan-yanlış kışkırtıcı haberlerle camilerden, medreselerden, tarikat evlerinden sokaklara taşan ve Pir Sultan etkinliklerinin yapıldığı alana kadar ulaşan kitle linç hazırlığı yapar.
5-) 2 Temmuz Katliamı nasıl gerçekleşir? Sonuç ne olur?
Ellerinde sopa, kalas, demir çubuk, benzin bidonları bulanan, tekbir getirerek ölüm fetvası çağrısıyla hareket eden güruhlar, aydın, yazar halk ozanı, sanatçı, Alevi inancına sahip halktan insanların bulunduğu Madımak Oteli’ni sarar ve sonra oteli yakarak tekbirler eşliğinde yaşananları seyretmeye başlar yardımları engeller.
Katliamdan kurtulmak için dışarı çıkmaya çalışanlara izin verilmez, yakalananlar linç edilip geriye yollanmak istenir. 37 aydın, yazar, sanatçı, halktan insan, iki otel çalışanı, diri diri yakılarak, dumandan boğularak can verir, onlarca kişinin de yaralandığı bir katliam gerçekleşir.
6-) Katliam süreci yaşanırken devlet ve onun faşist güçleri ne yapmıştır?
Devlet yaşananları uzaktan seyretmiş, Başbakan yardımcısı Erdal İnönü ile kurulan iletişime rağmen saatlerce beklenilmiş, polisler faşist güruhların hazırlıklarına ve Madımak Oteli etrafında kitleselleşmesine yardımcı olmuş, saatler sonra devreye giren asker, jandarma ise gücü olduğu halde, olanağı varken kitleyi dağıtmak yerine katliama ortak olmuştur.
7-) Katliamda katledilenler kimlerdir?
Nesimi Çimen, Metin Altıok, Asım Bezirci, Hasret Gültekin, Behçet Aysan gibi aydınlar, yazarlar, sanatçılar, halk ozanı aşıklar, genç, yaşlı, kadın-erkek Alevi inanca sahip devrimci düşünceler taşıyan, insanı kamil bilen, dönen dönsün ben dönmezem yolumdan diyen Pir Sultan’ı bugüne taşıyanlar katledilmiştir.
😎 Katliama karşı ortaya konulan tepkiler ne olmuştur? Cenazeler nasıl kaldırılmıştır?
İstanbul başta olmak üzere tüm ülkede, yurt dışında kitlesel eylemler örgütlenmiştir.
İstanbul’daki kitle o güne dek yapılan en kitlesel anmayı gerçekleştirmiştir. Yüz binlerin katılımıyla Kabataş Meydanı’ndan Zincirlikuyu Mezarlığı’na kadar uzanan bir yürüyüşle tarihe geçmiştir. Yine Ankara’da Dikmen’den Kızılay’a kadar yüzbinlerin katıldığı cenaze kortejiyle şehitler kaldırılmıştır. TBMM önünde halk, “katiller burada” diyerek meclisi taşlamıştır.
Devlet katliamdaki suçunu gizlemeye çalışıp, baskılar sonucu suçlular ilan etse de, “kışkırtmalar olduğu” söylemiyle yaşananları aklamaya çalışmış verilebilecek en az ceza ile bu süreci kapatma yoluna gitmiştir. Halkın buna tepkisi de yoğun olmuştur.
9-) Katliam davasının açılma süreci nasıl gelişmiştir? Çıkan karar ne olmuştur?
İnsanların diri diri yakıldığı böylesine vahşice işlenen katliamlara dair bu davanın açılmaması düşünülemez. Ancak faşizmle yönetilen bizim gibi ülkelerde iktidarlar bu davaları açmamak için elinden geleni yapar. Bu davada da öyle olmuştur, davanın açılmasını halk sağlamıştır.
Katliam davası açılmış olsa da devlet katliamcıları koruma yoluna giderek tarafını belirtmiştir. Göstermelik tutuklamalar yapılmış, adı-sanı belli olan katliamcıların kaçması, gizlenmesi sağlanmıştır.
Daha sonra Adalet Bakanı olan Şevket Kazan katliamcıların davasını üstlenmiş, AKP’nin ileri kadroları katilleri ziyaret edip, ailelerini sahiplenmiş, katliamcıları açıktan desteklemiştir.
Bugün de katillerin avukatları AKP’den ya milletvekili olmuş ya da bir teşkilatında yönetici durumundadır.
Katliamdan yargılanan bir avuç kişi iyi halden cezalar alırken, dava defalarca bozulmuş, zaman aşımına uğratılmış katliamdan arananların bizzat devlet tarafından korunduğu açığa çıkmıştır. Katliam davasının zaman aşımına uğraması ve cezaların alt düzeyde olmasını ise Tayyip Erdoğan “hayırlı olsun” diyerek karşılamıştır.
10-) 2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı’na kim, nasıl yaklaşıyor?
Bu soruların iki cevabı vardır. Birincisi yıldönümlerinde yaşananlar. İkincisi yaşamın her anında ortaya konulan mücadele anlayışıdır.
Sivas Madımak Katliamı’ndan bu güne 22 yıl geçmiştir. Geçen 22 yılda iktidarda kim bulunursa bulunsun aynı olmuştur. Katliam davası ilerletilmemiş, yıl dönümlerinde yapılan anma ve etkinlikler engellenmiştir. AKP iktidarı ile bu süreç daha yoğun yaşatılmıştır. Yıllarca katliam tartışmalarının içini boşaltmak için özel çaba gösterilmiştir. Katliamın gerçekleştiği binanın otel mi, kebapçı mı, müze mi olacağı yıllarca tartışılmış, sonunda katliamda yer alan iki kişiyi de katledilenlerle birlikte anacak şekilde isimlerin yazıldığı bir müze köşesi yaparak, katledilenlerin aileleriyle, halkla alay edilmiştir.
Alevi inancına sahip dernekler, kültür merkezleri vb. kesimler sağduyu çağrıları yaparak yaşananlara kararlı bir tepki göstermeyerek, katliamı yıldan yıla yapılan anma ve etkinliklerle sınırlamayı tercih etmişlerdir. Ki bu yaklaşım devletin politikalarını bu kadar pervasız yürütülmesine, katledilen ve onların aileleriyle alay edilmesine de zemin yaratmıştır.
CHP gibi düzen partileri, oportünizm, reformizm, Kürt milliyetçi hareket, Alevi kitlesini kendine yedeklemeye çalışarak politika yapmıştır.
Her yıl yapılan 2 Temmuz anmalarında devletin engelleme çabaları karşısında tutarlı, hesap soran bir mücadele değil, uzlaşmacı tavır izlenmiştir.
Oysa katil devlet şehitlerimizi anmamıza bile tahammül edemezken “sağduyu” adına uzlaşmacılık şehitlerin hesabını sormamaktır. Şehitleri sahiplenmemektir.
Biz Halk Cephesi olarak 2 Temmuz anmalarında her zaman uzlaşmaz tavrımızla hesap soran olduk. Düşmanın yürüyüşün önüne çıkarttığı barikatları aşmak için çatıştık, gözaltına alındık, bedel ödedik…
Alevi örgütleri, reformizm, oportünizm ise “provokasyon” çıkartmamak adına hep geri adım atmıştır. Öyleki kimi yıllar katliamın gerçekleştirildiği Madımak Oteli’nin önüne çelenk bile bırakılmadan geri dönülmüştür.
Halk Cephesi’nin militan ısrarcı tutumları ise polis kadar bu örgütleri de korkutmuştur. Polis bize saldırırken onlar bizi yalnız bırakıp kaçmışlardır…
Bugün Sivas Katliamı’nın hesabını sormak; faşist düzene karşı savşamak, savaşı bayütmek ve asla uzlaşmamaktır.
Pir Sultanlar’ın yolunda, zalimin zulmüne karşı mücadeleyi büyüterek Sivas şehitlerini anmaya, yaşatmaya devam edeceğiz.
SİVAS (GÜN TUTUŞUR)
yumrukluyorum duvarları
yumrukluyorum kara gecenin
bedenini
ellerim kan içinde
nehirler taşmış yanaklarımdan
otuz yedi can
otuz yedi gül çatlamış susuzluktan
sıvas’ın içinde
nasıl uyku tutar gözlerimi?
döne döne semaha duranlar
tutuştu önce
sonra türküler
sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına.
sivas, sivas… yiğitlik midir
emanet cana kıymak?
yiğitlik midir bir tutam ışığı
kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kurban etmek?
söyle hangi kitapta vardır elleri
kolları bağlıyı yakmak?
var mıdır kardelen akında bir
avuç inciyi
ateşe tutmak lo?
böyle garip düştüğüme bakma?
böyle mahzun durduğuma…
varsın ateşin suskunlukla beslensin
benim de yüreğim gençliğini almş
yanına yürür başı dik
senin de dağların var sivas,
senin de dağların…
dağlarında şahanların…
Gün tutuşur canım gece tutuşur
Yangınlarda tutsak canlar tutuşur
Külüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur
Sivas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur
Teller bizi söyler diller yarışır
Özgürlüğü yazan kalem tutuşur
Canlar can olur da eller tutuşur
Dost evinde canım sevda tutuşur
Pir sultan’lar ölmez binler yetişir
Akar gelir canlar tarih tutuşur
Söz: Hayati Azim – Müzik: Grup Yorum
SIVAS’TA FAŞİZM TARAFINDAN KATLEDİLENLER:
Behçet Sefa Aysan, Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Metin Altıok, Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin, Asaf Koçak, Erdal Ayrancı, Edibe Sulari, Serkan Doğan, Muammer Çiçek, Uğur Kaynar, Muhib Akarsu, Carına Cuanna, Gülender Akça, Yeşim Özkan, Handan Metin, Sait Metin, İnci Türk, Nurcan Şahin, Huriye Özkan, Ahmet Özyurt, Murat Gündüz, Mehmet Atay, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Özlem Şahin, Gülsüm Karababa, Sehergül Ateş, Asuman Sivri, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Yasemin Sivri