Hatice Yüksel direndi ve kazandı. Elbetteki bu zafer tek başına Hatice Yüksel’in değildi. Bu zaferin sahibi onun kadar, onu yalnız bırakmayan devrimci memurların, meslektaşlarının ve halkımızındır.
Hatice Yüksel direnişiyle; tek başına haklarını kazanmadı… Hatice Yüksel direnişiyle; tek başına faşizmi dize getirmedi… Hatice Yüksel direnişiyle; tek başına hukuksuzluğa karşı, hakkını aramadı, adaleti yerine getirmedi… Hatice Yüksel direnişiyle; tek başına sadece bir örnek yaratmadı… Hatice Yüksel direnişiyle; tek başına sadece dayanışmayı örgütlemedi…
HATİCE YÜKSEL HER ŞEYDEN DE ÖNEMLİSİNİ YAPTI… DEVRİMCİ MEMURLARA GÜÇ VERDİ!
MORAL VERDİ! KAVGA DA MORALLE YÜRÜR! HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZİ ANCAK MORALLE ALABİLİRİZ!
Moral üstünlüğü, kavgayı kazanma inancıdır…
Korkan, kaygılar taşıyan, statülerinden vazgeçemeyen memurlara yol gösterdi…
3 milyona yakın memurun ADI, SESİ, HAKKI OLDU!
MORAL KAZANDI MEMURLAR BUGÜN…
Bir direniş, okyanustaki bir damla gibi, ne kadar etkisiz de olsa, küçük küçük dalgalanmalarla tüm denize yayılacak, etkileyecektir.
ÖNEMLİ OLAN; TEK DİRENİŞLE, ASIL OLARAK MORAL GÜÇ YARATMIŞ OLMAKTIR!
Kendiliğinden sınıf aşılıp, kendisi için sınıf konumuna ulaşılamamıştır.
Bu yüzden biz emekçileri, kendi mevzisine taşımalıyız.
Evet bugün de bunu tek tek küçük gibi görünen ama siyasi anlamda büyük olan direnişlerle yapacağız.
Bugün bunu Hatice Yükseller’le, Hatice Yükseller’i çoğaltarak örgütlülüğümüzü büyütecek ve kitleselleşeceğiz. İşte bir direniş hareketlendirmiştir kamu emekçilerini. Biz, ruh taşıyıcıları olmalıyız.
Hatice’nin direnişiyle, emekçilere ruh taşıma misyonunu yerine getirmeye çalıştık.
Şimdi bu ruhla Nuriye Gülmen’in direnişini, ondan da kazandığımız deneyimlerle kamu emekçilerinin sorunlarına yaymalıyız.
Direnişin yarattığı coşku ve moralle örgütlenmeli ve kitleselleşmeliyiz.
Direnen İki Eğitim Emekçisine
Sahip Çıkmayanlara Zorunlu Cevaptır
Kamu Emekçileri Cephesi, 29 Haziran’da Eğitim-Sen “Eskişehir Şube Başkanı Serkan Demir’in Hatice Yüksel’in Direnişiyle İlgili Açıklamasına Zorunlu Cevap…” başlıklı bir açıklama yayınladı.
Açıklamada: “…Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Serkan Demir, direnen iki eğitim emekçisine sahip çıkma cesaretini gösteremediği gibi, bu durumu gizlemek için basın açıklaması yaparak kendini haklı gösterme yolunu seçmiştir. Yapması gereken, direnen ve işlerine dönmek için mücadele eden iki eğitim emekçisine sahip çıkmaktı. Neden sahip çıkmadığını, aslında yaptığı açıklamayla itiraf ediyor. Ve ‘dünya bizim etrafımızda döner’, ‘direniş mi biz karar veririz’, ‘işten mi atıldın, bekle sendika karar alsın, ondan sonra birkaç açıklamayla bir şeyler yaparız’ demektedir.
Bir de ‘sen devlet memurusun, sendika üyesisin, başka açıklamalara katılma, bizim çizdiğimizin dışında demokrasi mücadelesi verme’ denmektedir. Serkan Demir; ‘akıl adamı’, ‘akıllı solcu’dur, ‘akıllı sendika başkanı’dır.
Direniş, bedel ödeme, dayanışma, sahiplenme, fiili-meşru ve militan mücadele, asgari demokrasiden yana olan ve mücadele edenlerde olması gerekenlerdir. Eskişehir Şube ve Genel Merkez Yönetim Kurulu’nda bunlardan bir tanesi olsaydı, iktidar bu kadar rahat saldıramazdı. Emekçiler bu kadar hak gaspı yaşamazdı. Mücadelenin nasıl olması gerektiğini ve gaspedilen haklarımızın nasıl kazanılacağını, Hatice Yüksel’in direnişi ve elde ettiği zaferi kanıtlamıştır. Bundan sonrasının, sendikalarımızdaki anlayışlara ve yönetim kurulu üyelerine örnek olması dileğiyle; Serkan Demir’in açıklamalarına bir de biz cevap verelim istedik. Açıklaması baştan sona yanlış bilgiler içermektedir. Bu yanıyla doğruları aktarmak bilinciyle bu açıklamayı kaleme aldık” denildi ve gerçekler tek tek maddeler halinde ele alındı.
Devrimci kamu emekçileri olarak; bize moral sağlayacak bir geleneğe sahibiz.
12 Eylül karanlığına karşı, kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesini ortaya koyan, meşruluk temelinde memur sendikalarını yaratan bir tarihe sahibiz. Bunun gücü, bunun deneyim ve geleneğiyle hareket edelim. Tarihimize sahip çıkmak, Ayşenurlar’a, Elmaslar’a sahip çıkmaktır…