PATRON SENDİKACILARI ÇALINAN EKMEĞİMİZDEN, AŞAĞILANAN ONURUMUZDAN SORUMLUDURLAR!
İşçiler sömürüyü ve yoksulluğu dolaysız olarak yaşıyorlar.
İşçi sınıfı en çok ezilen, en çok sömürülen, en çok horlanan sınıftır. Bu koşullar her gün işçileri toplu halde mücadeleye zorluyor.
Patronlar aylık 100 TL den az olan bir ücret zammını bile yapmaktan kaçınıyor.
Serapool işçileri direnişe geçtiklerinde Ramazan ayının ilk günü patron fabrikadaki tüm işçilere tuvaletleri ve giriş çıkışları dahi kapatıyor.
Kocaeli’nde Enpay işçilerine her yıl düzenli olarak verilen sahur yemeği işçiler sendika değiştirdiler diye kaldırılıyor.
Tuvaletleri kullanıma kapatan, üç kuruş zammı bile çok gören bir düzende, işçilerin direnmeleri kaçınılmazdır.
Bu yanıyla ülkemizde işçiler; gasp edilen ekmeklerine, aşağılanan horlanan onurlarına sahip çıkıyorlar.
Ancak; bu hak arayışları kadar gerçek olan bir başka durum da, bu hareketliliğin artık birbirinden farkı kalmayan reformist önderlikler ve sarı sendikacılar tarafından boğuluyor olmasıdır.
Artık patronlara sırtını dayayarak varlıklarını devam ettiren “patron sendikacıları” sadece direnişleri etkisizleştirip sonuçsuz kalmalarını sağlayarak; işçilerin umutlarını ve morallerini bozarak, onları çaresiz ve örgütsüz bırakarak yapmıyorlar bu “hizmetlerini”…
Açıktan ve dolaysız olarak patronları destekliyorlar…
Karşılığında sendikalarda “koltukları” “makam otomobilleri”, “sosyal hakları”, “harcırahları”, “ikramiyeleri”, “sendikaya ait otelleri”yle burjuva bir yaşam sürüyorlar.
Türkiye Maden-İş Sendikası’nın 9. Genel Kurulu’nda belirlenen genel başkanın aylık maaş miktarı: 8815 TL genel başkan yardımcısının aylık maaş tutarı: 8750 TL
Yurt dışı gezilerinde kullandıkları hacırah miktarı 250 euro ve ayrıca 100 euro otel gideri ve yol masrafları…Yani toplamda 990 TL.
Yani Eynez Maden Ocakları’ndaki bir işçinin bir aylık ücretinin dörtte üçü ediyor.
“Türk-Metal Sendikası’nın Büyük Anadolu Oteli adıyla, Ankara ve Didim’de beş yıldızlı, Girne ve Ereğli’de dört yıldızlı olmak üzere dört oteline, Girne’deki otelinin de eklenmesiyle otel sayısı beşe yükseldi.
(….)
Bu lüks ve pahalı otellerden üye işçilerinin yararlanması olanaklı değil. Üyeler ancak, Türk Metal ile işveren örgütü MESS’in birlikte düzenledikleri eğitim seminerlerinde bu otelde kalabilir” (Yıldırım Koç 13 Haziran 2015)
Öyle bir sendika ki sahip olduğu otellere üyeler sadece patronlarla beraber düzenlenen eğitim seminerleri olduğunda girebiliyor. Böyle otellerde ve patronlarla beraber yapılan “eğitimler”in kime ve neye hizmet edeceği de açıktır.
Metal işçilerinin direnişiyle her şeyiyle yozlaşan ve işyerlerinden kovulan Türk Metal-İş yerine patronlar Çelik-İş’i koymak istediler.
Tofaş’ta iki işçinin atılması üzerine tekrar direnişe geçen işçilere Çelik-İş yöneticileri “eylemin tehlikeli olduğunu ve daha fazla işçinin işten atılabileceğini” söyleyerek işçileri ikna etmeye çalıştılar. Patronlar için bu kadar canla başla çalışan sendika yöneticileri atılan bu iki işçi için “Çelik-İş Sendikası’nda iş bile ayarladı”lar.
“…iki işçi dışarı çıkarak ‘hakkımızı helal ediyoruz, eylemi bitirin” çağrısı yaptı” (Evrensel, 11 Haziran 2015)
Sendikalar kendi koltuklarını ve lüks yaşamlarını bırakmamak için her tür yöntemi kullanarak işçileri yozlaştırmaya çalışıyorlar. Direnişlerin önüne geçmek için her yol mümkündür bu sendikacılık anlayışında. Ortada burjuvazi adına kurulan bir tezgah var.
İşçiler ne patronlara boyun eğmeye ne de bu patron sendikacılarına mahkumdur.
İşçiler kendi örgütlenmeleri, kendi özgüçleriyle yani işçi meclisleriyle mücadeleye devam etmelidir.
Metal işçilerinin direnişlerinin bitmesinin ardından
TOFAŞ…….. 83 İŞÇİ
MAKO…….. 80 İŞÇİ
RENAULT 142 İŞÇİ
FORD ……. 120 İŞÇİ
OTOTRİM.. 38 İŞÇİ
OPSAN……..15 İŞÇİ işinden atıldı.
PATRONLAR SINIF KİNİYLE SALDIRIYOR!
İŞÇİLER; TEK BİR KİŞİ DE OLSA DİRENMEKTEN BAŞKA YOL YOKTUR!
DİRENİŞİ ÖRGÜTLEYELİM!
Önce Tofaş Ardından Mako Direnen İşçileri İşten Attılar!
Direnerek Kazandığımız Haklarımızı
Ancak Direnerek Koruyabiliriz!
Devrimci İşçi Hareketi, metal işçilerinin grevinden sonra atılan işçiler için bir açıklama yayınladı. Yapılan açıklamada şunlar anlatıldı: “Önce Renault Fabrikası’nda başlayan sonra da TOFAŞ, FORD ve otomotiv yani sanayi fabrikalarına yayılan direniş işçilerin zaferiyle bitmişti. Direniş boyunca sendikanın, patronların, polisin saldırılarına uğramışlar, ısrarla kararlılıkla direnmişler. Direniş boyunca demokratik kurumların desteklerini kabul etmemeleri, direnişi kendi içine kapatmış ve büyümesini, güçlenmesini engellemişti.
İşçilerin talepleri ekonomikti. Ücret ve sosyal haklarının aynı sendikanın başka bir fabrikada yaptığı toplu sözleşme ile eşitlenmesiydi. Bunu da başardılar. Patronlar istemeseler de işçilerin taleplerini kabul ettiler. Şimdi de işçileri birer birer, onar onar işten atmaya başladılar.
Türk Traktör Fabrikası’nda işçiler işten atılırken, Renault Fabrikası’nda iki işçinin işten atılmasından sonra işçiler tekrar direnişe başladılar ve işten atılan iki arkadaşlarının işe geri alınmasını sağladılar. TOFAŞ ve MAKO fabrikalarında ise işten atmalar devam ediyor. Tofaş 142 işçiyi, Mako 53 işçiyi işten attı.
Patronların saldırısına karşı, Renault fabrikası işçilerinin direnişleri örnek olmalıdır. İşten atılan iki arkadaşlarını sahiplenmişler ve tekrar direnişe başlamışlardır. Direniş sonucu arkadaşlarının işe geri alınmasını sağlamışlardır.
Elbette patronlar pes etmeyecektir.
Bunu önlemek işçilerin elindedir. İşçiler birlik ve beraberliklerini koruyarak direnişlerini sürdürürlerse kazanırlar.
Metal işçilerinin direnişinin de gösterdiği gibi sendikalar patronları korumak için vardır. Meclisler işçilerin öz örgütlülüğüdür; burada birlik ve dayanaşmayla taleplerini dile getirir ve kazanmak için mücadele eder.
Aynı zamanda direniş halkın her kesiminin dayanışmasına açılmalıdır. Direnen işçiler kendi içlerine çekilmekten vazgeçmelidir. Demokratik kitle örgütlerinin desteğiyle; direniş büyür ve kazanır. Aynı dayanışmayı hatta daha fazlasını halk güçleri kendi içinde göstermelidir. İşçilere yapılan saldırı, halka yapılmıştır. Metal işçileri kazandığında bizde kazanacağız. Gün birleşme, dayanışma ve direnişleri büyütme günüdür. Zaferler için, kazandıklarımızı korumak için buna mecburuz.”
İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!
Devrimci İşçi Hareketi
25.06.2015
Sarıyer Belediyesi İşçi Meclisi’nin CHP İl Binası Önündeki Direnişi Sürüyor!
Ücret artışı, yazlık ve kışlık çalışma koşullarına uygun kıyafet, parklarda yağmur ve soğuktan korunmak için konteyner, yakacak yardımı gibi talepler nedeniyle; Sarıyer işçileri İstanbul CHP il binası önünde direnmeye devam ediyorlar.
Sarıyer işçileri yayınladığı direniş günlüğünde şunları ifade ettiler;
“Sabah saat 6:00’da kalkarak kahvaltıdan sonra sloganlarımızı attık, bildirilerimizi dağıttık.
Günübirlik gelen ziyaretçilerimizden bize yemekler, alışveriş yapanlar, battaniye ve palet getirenler oldu.
24 Haziran günü CHP yönetimiyle görüştük. Yönetim bina önünde Çadır eylemimizin kötü bir görüntünün oluşturduğunu ve bu görüntüyü giderilmesi gerektiğini söylediler. Buna karşı bizler de “bundan rahatsız oluyorsanız sorunumuzu çözersiniz ve bu görüntüden kurtulursunuz” cevabını verdik. Hakkımız olanı alana kadar kötü görüntü olmaya devam edeceğiz.
25 Haziran günü CHP’li yetkililer tekrar görüşme talebinde bulunarak pankartımızı kaldırmamızı söylediler. Bizler buna karşı, pankartımızı kaldırmayacağımızı ve bu eylemden sonuç alamazsak açlık grevine başlayacağımızı söyledik.
28 Haziran günü Grup Yorum’un konseri için çadırımızı konser alanına götürerek eylemimize orda devam ettik.”
Zafer Direnen Emekçinin Olacak!
Diren Kazova Kooperatifi 27 Haziran’da, hakları için CHP İstanbul İl Binası önünde açlık grevi yapan Sarıyer Belediyesi işçilerini ziyaret etti. Ziyaretlerinde bu onurlu mücadelede yanlarında olduğunu dile getirdi. Daha sonra yapılan sohbetlerin ardından oradan ayrıldılar.