Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > TAYAD’lı Olmak…

TAYAD’lı Olmak…
Son Güncellenme : 05 Tem 2015 14:37

TAYAD’LI OLMAK ZAFERİ DİŞLE TIRNAKLA KAZANMAKTIR…

12 Eylül faşizminin baskı ve yasakların en yoğun yaşandığı günlerinden çıkıp bugünlere geldik. Bu mücadeleye ilk başladığımızda devleti de tanımıyorduk, evlatlarımızın neden tutsak düştüklerini de bilmiyorduk. Ama hapishane kapılarında çocuklarımızın nasıl bir düzen istediğini de, devletin gerçek yüzünü de öğrendik. ’84’te “yaprağın kımıldamadığı” dönemlerde Taksim Alanı’na siyah çelenk bıraktık ve ardından gittikçe çoğaldık. Öğrendik, örgütlendik ve giderek TAYAD çatısı altında örgütlü bir güç haline geldik.

Örgütlü olduğumuz için evlatlarımızın katilleri karşısında yılmadık, yorulmadık. Başta evlatlarımıza yapılan saldırılar olmak üzere tüm halka yapılan saldırılar karşısında güç olduğumuzu gösterdik. Zulmün karşısında direndik ve kazandık.

Tarihimiz sayısız direniş örneklerimiz ile doludur. Halkın umutsuzlaştırılmaya çalışıldığı, devletin yenilmezliğinin öğütlendiği süreçlerde bizler direnişlerimizle mücadelemizle umut olmaya çalıştık.

2000-2007 Büyük Ölüm Orucu Direnişimizin zaferi ile halkımızın umutlarını büyüttük. Herkesin sustuğu, direniş çizgisini terk ettiği zamanda tutsaklarımızı canımız pahasına sahiplendik. Direniş içinde yeni direnişler yarattık. Bu uğurda Gülsüman’ımızı, Şenay’ımızı, Hülya’mızı şehit verdik. Onlar bizden biriydi ve gözlerini kırpmadan, bize bir direniş örneği yaratarak şehit düştüler.

Tutsaklarımız ve şehitlerimiz en değerlilerimizdir. Onlar için yıllarca direnmeyi göze alırız. Onların başına gelecek en küçük bir tehlikede gerekirse tüm dünyayı ayağa kaldırırız. Örneğin Güler Zere hapishanede kanser hastalığına yakalandı. Devlet onu tahliye etmeyerek tecrit hücrelerinde gün gün acı çekerek ölmesini istedi. Ama devletin gözden kaçırdığı bir nokta vardı; biz TAYAD’lı aileler olarak Güler’in katledilmesine izin veremezdik . Vermedik de.

Yaptığımız kampanya ile Türkiye’de Güler Zere ismini duymayan kalmadı. Sahiplenmemizin ve direnişlerimizin gücü ile Güler’imizi tahliye ettirdik. Hasta tutsakların hastaneye bile götürülmeyerek katledildiği bir ülkede biz Güler’i özgürlüğüne kavuşturarak bir zafer kazandık.

Hasta tutsaklarımızın tecrit zulmü ile katledilmesine izin vermeyeceğiz diyerek mücadelemizi sürdürdük. Haftalarca aylarca eylemler yaparak hasta tutsaklarımızı bir bir tecrit hücrelerinden çekip aldık.

Ali Yıldız; devletin katledip cesedini toplu mezarlara koyduğu bir savaşçımızdı. Yıllarca bir mezarı olmadı. Ailesinin başında ağıt yakacağı bir mezar taşından mahrum bırakıldı. Bizler şehidimizin kemiklerine yıllar sonra ulaştık. Bunun için direndik. Ali’nin abisi Hüsnü Yıldız bedenini ölüme yatırdı... Direndik ve kazandık Şehidimizi kendi ellerimizle toprağa yeniden verdik. Ve sonunda başında ağıt yakacağımız bir mezar taşına kavuştuk. Bu nasıl bir ülkedir ki ölülerimize bir mezar taşı yapabilmek için bile ölmemiz gerekiyor?

Tecrite karşı 7 yıl sürdürdüğümüz mücadelede yeni direnişler yarattık. Ankara Abdi İpekçi Parkı’nda 3 yıl, 4 ay, 2 hafta 1 gün direndik. Tecriti yendik. Zafer kazandık.

Evet tarihimizden de öğrendiğimiz gibi direnmek bizim görevimiz. Direnişler bizim öğretmenimiz. Biliyoruz ki direnen kazanır. Bugüne kadar zafer kazananlar hep direnenler olmuştur.

Bugün de direniş geleneğimizi büyüterek sürdürmek zorundayız. Mücadele bugün omuzlarımıza yeni sorumluluklar yüklemektedir. Adaletsizliğin diz boyu olduğu, halkın her kesimine saldırıldığı günümüzde yeni zaferler kazanmak zorundayız. Sorunlarımızı kendimiz çözmek, hakkımızı aramak zorundayız. 14 yaşındaki çocuklarımızın beyinleri sokaklara akıtılıp katlediliyor. Hakkını arayan emekçiler işinden ediliyor. Uyuşturucuya karşı çıkan gençlerimiz çeteler tarafından öldürüyor. Katiller bu düzenin mahkemeleri tarafından yeni katliamlar yapmaları için serbest bırakılıyor. Halkı gaza boğan çocuklarımızı öldüren polisler “destan yazdı” denilerek bu ülkenin Başbakanı tarafından sahipleniliyor.

Tüm bu adaletsizliklerin ahlaksızlıkların yaşandığı bu düzende halka umut olacak öncülük yapacak olanlar bizleriz. Bu sorumluluklarımızı yerine getirebilmek için güçlü olmalıyız. Güçlü olmak için kendimizi eğitmek ile işe başlamalıyız. Daha çok öğrenmeli , daha çok okumalıyız. Eğitim çalışmaları yapmalıyız. Birbirimizle daha çok zaman geçirmeli kendi içimizde dayanışmayı, birlikteliği sağlamalıyız.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.