17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunda bir gecede uzun “uğraşlar” sonucu “sıfırlanan” paralar yeniden gündeme geldi.
İtalyan devlet televizyonu Rai’nin haber kanalı olan Rainews24 kanalına bir mülakat veren Tayyip Erdoğan, Türkiye’de darbe girişiminin ardından gerçekleştirilen tutuklama ve gözaltılarla ilgili soru ve eleştirilere yanıt verirken, oğlu Bilal Erdoğan hakkında İtalya’da açılan soruşturmaya da değinerek “Benim oğlumla uğraşmayı bıraksın da İtalyan makamları kendi mafyasıyla uğraşsın” dedi.
Rainews24 muhabiri Lucia Goracci tarafından yapılan söyleşide, Goracci’nin; “Türkiye’de yaşananlar karşısında İtalyan kamuoyu da dahil olmak üzere kamuoyları, ‘Yalnızca bir gazetede çalışmak ya da bir üniversitede öğretmenlik yapmak hapse girmek için yeterli mi?’ diye soruyor” sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
“Şu anda ben size çok enteresan bir örnek vereyim. Şu anda İtalya yargısı, şu anda girmiş olsa ya da girecek olsa benim oğlumu belki de tutuklayacaklar. ‘Nedir, söyleyin bakalım’ dendiğinde söyleyebildikleri hiçbir şey yok. Bologna’da doktorasıyla alakalı mezuniyetini verecek.
O şehirde bana diktatör diyorlar ve PKK’ya destek gösterileri düzenliyorlar. Neden devreye girmiyorlar? Bu mu hukuk devleti? Bu mesele bizim İtalya’yla ilişkilerimizi zora sokabilir. Benim oğlum parlak bir adam ama kara para aklamakla suçlanıyor. Benim oğlumu bıraksın da İtalya kendi mafyasıyla uğraşsın!” (BBC, 2 Ağustos 2016)
Tayyip Erdoğan’ın bu sözlerine İtalya Başbakanı Renzi ise Twitter üzerinden cevap verdi: “Bu ülkede yargıçlar, İtalyan yasalarına, Anayasası’ya göre hareket eder, Türk Cumhurbaşkanına göre değil. Bu ‘hukukun üstünlüğüdür.’” dedi.
Ne Olmuştu?
Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan hakkında, İtalyan basınına göre, firari iş adamı Hakan Uzan’ın suç duyurusu üzerine kara para aklama iddiasıyla Bologna kentinde bir soruşturma açılmıştı. 6 aylık soruşturma süresinin dolmasının ardından savcılığın talebiyle soruşturma süresi 6 ay daha uzatılmıştı.
Bilal Erdoğan hakkındaki soruşturma ilk olarak İtalyan haber ajansı Ansa’da yer almıştı. Söz konusu haberde, “Şikayet dilekçesinde, Bilal tarafından İtalya’ya para getirildiği iddiasının, kara para aklama suçu çerçevesinde soruşturulması isteniyor” denilmiş ve şöyle devam edilmişti:
“Şikayetin sonucunda ve şikayeti bir şekilde değerlendirebilmek amacıyla savcılık, Savcı Manuela Cavallo’ya verilen dosyayla (Bilal Erdoğan’ı) soruşturma altındaki kişiler arasına kaydetti. Erdoğan’ın avukatlığını Bologna’dan Giovanni Trombini yapıyor. İngilizce ve İtalyanca kaleme alınan şikayet dilekçesinde ayrıca Bilal Erdoğan’ın Bologna’ya çok sayıda silahlı korumayla birlikte gittiği, bu kişilere İtalya’ya giriş izni verilmediği ve ardından da birkaç saat içinde onlara Türk diplomatı pasaportu verildiği iddia ediliyor.”
“Aralık ayında, şikayet haberinden birkaç gün sonra (Bilal Erdoğan’ın doktorasını yaptığı) Johns Hopkins Üniversitesi’nin duvarında ve bölgedeki başka binalarda ‘Terörist Erdoğan’ gibi hakaret içeren ifadeler belirmişti. Erdoğan bu yazılar üzerine, karalama suçlamasıyla şikayette bulundu.”
Bilal Erdoğan sahte Suudi pasaportuyla gözaltından kaçtı.
Hakkında açılan kara para aklama soruşturmasının ardından, Bilal Erdoğan’ın İtalya’nın başkenti Roma’da gözaltına alındığı ve sahte Suudi Arabistan pasaportuyla bir Arap diplomatı olduğunu söyleyerek kısa sürede serbest bırakıldığı haberleri de basında yer almıştı.
AWDNews.com internet sitesinin İtalya’nın devlet televizyonu Rai News24’e dayandırdığı haberde, İtalyan polisi sözcüsü Domenico Grimaldi, Suudi Arabistan elçiliği yetkililerini Roma’da kara para aklama suçlamasıyla gözaltına alınan Bilal Erdoğan’ın kaçırılmasını sağlamakla suçladığını iddia etti.
Polis sözcüsü, AFP haber ajansına yaptığı açıklamada da “Mafya faaliyetleri yargı sistemimizi zehirlemeye devam ediyor ve Roma havaalanındaki bu utanç verici güvenlik açığı nedeniyle Devlet Polisi suçlanıyor. Calabria ve Sicilya’da faal olan bir mafya grubunun Suudi elçiliği tarafından kiralandığı ve Bay Erdoğan’ın Regina Coeli Cezaevi’nden serbest bırakılmasını sağladıklarını da açığa çıkarttık.” diye konuştu.
Bilal Erdoğan’ın bir otele götürüldüğünü ve geleneksel Arap kıyafetleriyle Suudi bir diplomat gibi kendisini gizleyerek otelden çıkarken görüntülerinin olduğu söyleniyor. Erdoğan’ın Leonardo da Vinci Havaalanı’ndaki polis kontrolünden de sahte bir Suudi diplomatik pasaportuyla geçtiği ifade ediliyor. (Yurt Gazetesi, 13 Mart 2016)
Rezil mi rezil bir tablo var yani önümüzde. “Sıfırlana sıfırlana” bitirilemeyen paralar Avrupa ülkelerine taşınıyor ya da büyük bir kara para aklama operasyonu dönüyor. Tonlarca para var tabii ortada, Tayyip Erdoğan kendini ülkede güvende hissetmediği için paraları yurt dışına kaçırmanın yol ve yöntemlerini arıyor. Bunun için de kendi çocuklarını kullanıyor. Oğlunu doktora yapma bahanesi ile İtalya’ya yerleştiriyor. Suçları ortaya çıkınca da yavuz hırsız misali üste çıkmak için İtalya’ya kafa tutuyor “kendi mafyaları ile uğraşsınlar” diye. Bu defa yaptıkları hırsızlıklar İtalya’da açığa çıkınca Bilal Erdoğan apar topar kılık kıyafet değiştirerek Suudi Arabistan desteğiyle kaçıyor.
Bugün her ne kadar darbe girişiminin arkasından kendini ülkenin kurtarıcısı ilan etse de yarın gelişebilecek en ufak bir olumsuzlukta ülkeden ilk kaçacak olanlardan biridir Tayyip Erdoğan. Ki darbe gecesi de yaşanan durum bunu gösteriyordu. Ne zaman ki darbecilerin örgütsüz olduklarını anladılar, başarısız bir girişim olduğunu öngördüler, o zaman ortaya çıktılar.
Diğer yandan, Tayyip Erdoğan’ın asıl korkusu ne Fethullah’tır ne de darbeler… Tayyip’in asıl korkusu halktır. Haziran Ayaklanması’ndan bu yana kabus gören Erdoğan ailesi, acil bir durumda ülkeyi hızla terk etmeye hazır olmak için paralarını yurt dışına kaçırmanın yollarını arıyor. Bu korkusu nedeniyledir ki OHAL vb. bahanesiyle devrimci-demokrat ve muhalif kesimleri sindirmeye yöneldiler büyük bir hızla. Kendileri de biliyor ki darbe ve ardından yaşanan tablo gerçekte bir illüzyondur. AKP içinde bulunduğu yönetememe krizi içinde sadece küçük bir soluk alma fırsatı bulmuştur ancak bu durum kalıcı olmayacaktır. Çünkü ülkemizin her karış toprağını yangın yerine çevirdiler. CIA’sından işbirlikçisine, MİT’inden itine kadar eli kanlı bir dolu katil ülkemizde cirit atıyor. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik AKP’nin iktidarda bulunduğu süre içinde en üst noktaya ulaştı.
AKP halka karşı çok suç işledi ve işlemeye de devam ediyor. Korkuları bundandır.
Korkunun ecele faydası yok demiş halkımız. Ne kadar önlem alırlarsa alsınlar, kendilerini ne kadar garantiye almaya çalışırlarsa çalışsınlar, hiçbir güç halkın önünde hesap vermekten kurtaramayacak onları.