Örnek Resim

Anasayfa > KÜLTÜR - SANAT > Tarih Cephelilere Diyor ki

Tarih Cephelilere Diyor ki
Son Güncellenme : 20 Ağu 2016 15:13

 HALKIN ÖFKESİ, KİNİ DÜN DADALOĞLU’NUN SÖZÜNDE VE ELİNDEKİ PUSATINDA;

BUGÜN CEPHELİLERİN MARŞLARI, SLOGANLARI VE NAMLULARINDADIR!

 

“Türkmen’in göçü de seherden kalkar

 Tülünün çanını boynuna takar

İçilmez suları yosunlu kokar

Ağzımızda söylemiyor dilimiz”

 

Asıl adı Veli olan Dadaloğlu’nun 1785 yılında  Ceyhan’ın Altıgözbekirli Köyü’nde doğduğu sanılır. Babası Aşık Musa, Cerh; anası ise Avşar boyundandır. Dadaloğlu’nun, Kozanoğlu’nun yanında katiplik yaptığı da söylenir.

Dadaloğlu 19. yüzyılın ikinci yarısında aşıklar diyarı Toroslar’da yaşamıştır. Halk tarafından sevilen bir  ozan olan  Dadaloğlu, Osmanlı sultanının fermanlarına karşı direnmeyi seçmiştir.

Fermanlar çıkartarak saz çalınmasını yasaklayan Osmanlı bu kez de dağlardaki Türkmen aşiretlerini düze indirmeye çalışmıştır.

“Yeter hey ağalar bu sitem yeter

 Binboğa’nın kuşu hep yanık öter

Gelin kız kalmadı hep hasta yatar

 Bu yıl burda iskân oldu ilimiz

 

Ozanlar, aşıklar diyarı Toroslar, Osmanlı sultanının fermanını duyar da hiç sessiz kalır mıydı? Doğdu doğalı Binboğalar, Aladağ, Kozan, Bolkar, Nurhak ve Nur dağlarında dolaşan, toylara, düğünlere, kurultaylara davet edilen, “Obamız yurdundur. Gel dilendirince, sazını sözünü esirgeme bizden” diye törenlerle karşılanan Dadaloğlu kopuzdan saza, ozandan aşığa uzanan zincirin, ulanıp giden ucuna yeni bir halka olmuştu.

Fermanlar işe yaramıyordu. Türkmenler düze inmiyordu. Dadaloğlu yine bir obadaydı. Aşiret halkı “Vur Dadaloğlu kardeş.Vur savaş türküleri. Vur sazın tellerine!” dediler, Dadaloğlu da bir elinde sazı, diğerinde pusatıyla  türkülerini söyledi.

“belimizde kılıcımız kirmani

taşı deler mızrağımın temreni

hakkımızda devlet vermiş fermanı

ferman padişahın dağlar bizimdir

Dadaloğlu sıradan  göçebe bir ozan degildir. Osmanlı’nın soykırım, asimilasyon politikasına Anadolu halkları üzerindeki zulmüne karşı savaşı seçmiştir. Osmanlı göçebe olan Türkmenleri toprağa bağlamak vergi almak, emrinde asker yapmak istiyordu. Dadaloğlu  bu politikalara  karşı koyanların başını çekiyordu. Zorla iskan politikasına halkla birlikte direndi. Ardarda süren savaşlarda bir çok obada Osmanlı’nın katliamları oldu ama tüm obalar direniyordu ve Dadaloğlu’na sesleniyorlardı: “Vur Dadaloğlu vur!” Osmanlı ile hiçbir zaman dost olmaması Dadaloğlu’na baba vasiyetiydi. Ve Dadaloğlu bu vasiyeti yerine getirmiştir. Kellesi için fetva veren Osmanlı’ya “Ferman Padişahın Dağlar Bizimdir” diyerek meydan okumuştur. Dadaloğlu’nu Türkmen obalarında kime sorsanız “bizim” der. Dadaloğlu saray saltanat meraklısı olmamıştır. Kozandağı Osmanlı’ya karşı mesken tuttuğu sarayı; halkın gönlü ise asla indiremedikleri  tahtı olmuştur.

Dememiz o ki,  halk için saz  çalıp ve söz  söylemek yüzyıllardır yiğitlik, mertlik işi olarak sürüp gelmiştir. Mert olmayan sazın ve sözün namusuna sadık olamamıştır. Bugün halen Dadaloğlu’nun kavga türkülerini dinliyoruz. Onun türküleri şimdi onun gibi zulme direnen gerillaların dilinde Anadolu dağlarında söylenmeye devam ediyor.

Gelenekten geleceğe köklerimiz bizlere nasıl direnileceğini öğretiyor.

DADALOĞLU DİYOR Kİ:  “ÖÇ ALIRIZ İLK FIRSATI BULANDA”

Dadaloğlu bugün  Çayanlarla, Onurlarla Dersim dağlarından sesleniyor  “Ferman Padişahın Dağlar Bizimdir” diyerek  Dadaloğlu’ndan aldığı bayrağı dalgalandırıp, tüm halk çocuklarına da halkların katili NATO askeri değil halkın askeri olun diyor… Silahsız kardeşlerinizin hakkını dağlarda sorun diyor… Adalet istiyorsanız, adalet ancak silahla sağlanır diyor ve DAĞLARA, DAĞLARA, DAĞLARA ÇAĞIRIYOR!

 

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.