Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Tarihten Günümüze Fethi Bey’den Cephelilere:

Tarihten Günümüze Fethi Bey’den Cephelilere:
Son Güncellenme : 28 Ağu 2016 10:58

TARİHTEN GÜNÜMÜZE FETHİ BEY’DEN CEPHELİLERE:

22 KEZ DE SÜNGÜLESELER İŞGALCİLERE TESLİM OLMAYACAĞIZ!

1877 yılında İstanbul Üskadar’da, Salkımsöğüt Tekkesi’nin şeyhi İzzî Efendi’nin Süleyman Fethi isimli bir oğlu olmuştu. Fethi, Harp Okulu’nu bitirerek, 1899’da kurmay subay oldu. 1914’te albaylığa yükseltildi. Birinci Paylaşım Savaşı’nda gösterdiği üstün başarılar ve fedakarlıklarından ötürü nişanlar, madalyalar kazandı. En son Dördüncü Kolordu’nun İzmir Askerlik Şubesi Başkanlığı’na atandı.

15 Mayıs 1919’da emperyalistlerin Anadolu işgalini başlattıkları İzmir’de Fethi Bey, Yunan askerlerinin işkencesine karşı gösterdiği direnişle tarihe geçti.

Yunan ordusunun İzmir’i işgal ettiği o gün, Askerlik Şubesi’ne giden Fethi Bey, esir alınan diğer subaylarla birlikte işgal güçleri tarafından Kordon’da tek sıra dizilmişti. Fethi Bey’i bu sıranın başına koydular. Efzun denilen özel giyimli Yunanlı erler de rıhtım boyuna dizilmişlerdi. Yunan savaş gemileri limandaydı. Kıyıya asker çıkaran Yunan gemileri rıhtıma yanaşmıştı.

Bir Yunan subayı, yanında bir Efzun eriyle, tek sıra dizilmiş olan esir subaylardan birinin önünde duruyor, onlara kollarını yana kaldırtıp indirterek “Zito Venizelos!” yani “Yaşasın Venizelos!” diye bağırmalarını söylüyordu.

Venizelos, o zamanki Yunanistan’ın başbakanıydı. “Zito Venizelos!” diye bağırttıktan sonra, aşağılamak, küçültmek için bir de kollarını yana kaldırtıp indirtiyordu. Söylenileni yapmayan, karşı gelen bir subay olursa Efzun eri onu süngüleyecekti.

“Zito Venizelos!” diye bağırtılan bu subaylar, sonradan bir yolunu bulup Anadolu içlerine geçecek, işgalci Yunan ordusuyla çarpışacak ve bu üzünçlü anının acısını onlardan çıkaracaktı. Her “Zito Venizelos!” diye bağıran subayın düşmana olan hıncı daha da bileniyordu.

Yunan subayı sırayla gele gele Albay Fethi Bey’in karşısına gelmişti. Fethi Bey, Yunan subayının dediğini yapmıyordu. Ne kollarını yana kaldırıp indiriyor, ne de “Zito Venizelos!” diye bağırıyordu. Bakışlarını karşısındaki Yunan subayına dikmiş, ateş saçan gözlerini kırpmadan dimdik bakıyordu. Yunan subayı buyruğunu birkaç kez yineledi. Fethi Bey’e “Zito Venizelos!” dedirtmek için birkaç kez boşuna bağırdı. Fethi Bey sanki onu duymuyordu, kayadan bir yontu gibi dimdikti.

Yunan subayı ummadığı bu direniş karşısında öyle kızmıştı ki, o kızgınlıkla birden elini uzatıp Fethi Bey’in omuzlarındaki albaylık apoletlerini sökmek istedi. Fethi Bey, Yunan subayının elini şiddetle iterek;

—Onları sen takmadın ki sen sökesin! diye bağırdı.

Yunan subayı, Zito Venizelos, demesi için son bir kez daha Fethi Bey’e bağırdı. Fethi Bey oralı değildi. Yunan subayı, yanındaki Yunan erine komut verdi. Efzun eri, Fethi Bey’in göğsüne dayalı süngüsünü hızla itti. Süngü albayın göğsüne saplanmıştı. Süngünün açtığı yaradan kan fışkırıyordu. Ama albay Fethi Bey’in yüz kaslarında en küçük bir kıpırtı, bir acı belirtisi yoktu. Yine öylece dimdik duruyordu. Sıradaki subaya da Zito Venizelos dedirten işgalciler, tekrar Fethi Bey’e döndüler.

—Kollarını yana açıp indirirken Zito Venizelos, diye bağıracaksın!

Fethi Bey’de yine ne ses, ne bir kıpırtı vardı. Yunan subayı bir kez daha yanındaki Efzun erine komut verdi. Efzun eri, ikinci kez Fethi Bey’i süngüledi. Fışkıran kanlardan Fethi Bey’in giysisi kan içinde kalmıştı. Fethi Bey üçüncü kez yine sıra kendisine geldiğinde üçüncü kez süngülendi.

Tam yirmiiki kez… Evet, yirmiiki kez Yunan subayı, albay Fethi Bey’in karşısına dikilip, Onu “Zito Venizelos” diye bağırtmaya zorladı. Fethi Bey sesini bile çıkarmadı. Yirmiiki kez süngülendi. Süngülenirken gözünü bile kırpmıyordu. Yalnız her süngülenişinde daha çok kan yitirdiği için yüzü daha çok soluyor, ak donuk bir renk alıyordu. Yaralarından akan kanlar, ayaklarının dibinde gölleniyordu. Süngüleye süngüleye bile Üsküdarlı Albay Süleyman Fethi Bey’e “Zito Venizelos!” dedirtemediler. Ama yaralarından çok kan yitiren albayın gücü gittikçe azalmaktaydı. Ayakta zor durabildiği belliydi. Yirmiiki yarasından kan akarken, yine de düşmanının karşısında dimdik durabilmek için insanüstü bir çabayla son gücünü harcıyordu. Artık ayakta durmaya direnci kalmamıştı, Fethi Bey ayaklarının dibinde göllenmiş kanının üstüne düştü, oraya yığıldı.

Ölmek üzere olan Fethi Bey hastaneye yatırıldı. 1919 yılının 15 Mayıs’ını 16 Mayıs’a bağlayan gece, sabaha karşı şehit düştü.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.