Ali Aygül, kendisi gibi üniversitede örgütlenmiş olan Adnan Berber ile birlikte üç kişilik üst komite, altında Faruk, Kahraman ve birkaç kişi daha…
Yol yöntem aradılar, sırrı nedir bir iken 5 olmanın, 5 iken 50…
Sır açıktı; ısrar, ısrar, ısrar…
Biliyorlardı vardı duyarlı liseliler; biliyorlardı, bu düzen böyle hüküm sürmeyecekti… O halde örgütlenmemek için hiçbir neden yoktu… Kahraman, okul çevrelerinde kafeteryalarda, toplu mekanlarda ilişki yaratırken, Bakırköy Lisesi’nde bir irade çarpışması sürüyordu…
Lise duvarında bir pankart… İmzası yine o ‘80 öncesinin imzası… Liseli DEV-GENÇ… Egemenlerin korkulu rüyası bu imza… 8 yıl sonra, duvarları katkat boyayarak silmeye çalıştıkları bu imzayla yine karşılaştılar…
Bakırköy Lisesi’nin geçmişi vardı…
Burası Turgutlar’ın emek verdiği, can bedeli faşist işgali kırdığı okuldu…
Okul idaresi şaşkın… 12 Eylül’ün yetiştirdiği öğrenci kitlesi ise ilgisiz…
Çok önemsenmiyor, münferit denilip geçiliyor üzerinden…
Ama öyle değil, bir iki hafta geçmeden yine aynı imzayla bir daha şaşkına dönüyor okul idaresi… Yine Liseli Dev-Genç… Öğrencilerdeki ilgisizlik dağılıyor yavaş yavaş… Şaşkın ve merakla bekliyorlar gelişmeleri…
İlkinde pek önemsemez görünen idare ikincisinde bu işin peşine düşüyor, derken ardından üçüncü pankart geliyor…
Başa çıkamıyor polise baş vuruyorlar…
Okul girişlerinde aramalar, ders ortasında aramalar, şüphelenilenleri müdür odasında sorguya çekmeler…
Bulamıyorlar bu Liseli Dev-Genç’in pankartçısını…
Bir irade savaşına dönüşüyor pankart…
Birçok kişi aynı şeyin bir daha olmayacağını düşünüyor… Ama düşünüldüğü gibi olmuyor, hemen her hafta aynı gün bir pankart sallanıyor Bakırköy Lisesi’nin duvarlarında…
Tek kişi… tek kişi neler başarabilir isterse… Başarıyor Faruk…
Kısa bir süre sonra okul içinde pek çok liseliyle tanışıyor, başlangıçtaki ilgisizlik, zamanla merak ve şaşkınlığa, sonrasında ise sempatiye dönüşüyor… Liseli Dev-Genç gözlerde büyütülüyor… Öyle ki polisin tüm gözdağına tehdidine, idarenin baskısına, bütün arama taramalara, yoğun önlemlere rağmen, hemen her hafta, aynı gün asılan pankart gücün ifadesi oluyor gençliğin gözünde…
Bu güç, iradenin ve ısrarın gücü…
Bu güce duydukları sempatiyle örgütlenen liseli Dev-Genç’lilerin birçoğu daha sonraki mücadelelerinde önemli sorumluluklar alarak ve onurlu mücadelede şehit düştüler…
Bakırköy’deki irade savaşının aynısı eş zamanlarda İstanbul’un başka iki okulunda da yaşandı… İşte tüm bunları yaratan Ali Aygül’ün öğrencileri olan Faruk ve Kahraman’dı.
İki-üç kişiyle dahi ısrar edildiğinde nasıl yoktan var edileceğini öğrettiler.
***
AKP, LİSELİLERİ
İŞKENCEYLE TUTUKLADI!
LİSELİ DEV-GENÇ’Lİ
ESER VE HAKAN’A ÖZGÜRLÜK!
***
ÖZLÜSÖZ
Arkadaşlık nedir? Arkadaşlık, aynı barikatta savaşmaktır, yek pare bir sütundur. Kılıcı döven, bildirileri yazan ellerdir. Arkadaşlık derin bir inanç ve ortak kaygıdır. Arkadaşlık, ortak bir eylemdir, ortak bir yaşamdır. Ve ortak bir ölümdür.
(Ateşi Çalmak cilt 1 Marks)
***
Öğren, Çalış, Savaş!
Küba’nın bu sloganı, üzerinde uzun uzun konuşulacak oldukça farklı bir üçlemedir. Küba’da ilköğretim sıralarındaki öğrenciler eğitimin ilk yıllarında ABC’yi öğrenirken, bu üç harfin özel anlamı vardır: E, T, F!..
E: Estudio (Öğren), T:Trabajo (Çalış), F:Fusil (Savaş)
Çocuklar eğitim sistemi ile ilk tanıştıklarında, komünist kavramlar ve öğretilerle donatılmış bilgileri alırken, önlerindeki yıllara ilk adımlarını bu üç başlangıç öğretisi ile atarlar. Üç öğretinin simgesi üç komutandır. Fidel; bilgeliği, bitmeyen enerjisi ile sürekli öğrenmeyi öğütler ve simgeler. Çalış’ın simgesi Camilio’dur; çalışmanın, üretmenin öncüsüdür. Savaş’ı ise Che simgeler. Bu üçleme sonraları “Genç Komünistler Birliği”nin motto söylemi olmuştur.
Faşizm, biz gençlik üzerindeki yıldırma politikalarından birisi olan ailemize yönelik baskılarla, ailelerimizi kullanarak bizi anti-emperyalist, anti-faşist mücadeleden vazgeçirmeye çalışıyor.
Berkin’in ve onlarca çocuğumuzun da katliam emrini veren Tayyip Erdoğan ve AKP’nin katil polisleri ailelerimizi arayıp “oğlunuz-kızınız terör örgütüne katılmak üzere çocuğunuzu birlikte kurtaralım” diyerek işbirliği teklif ediyor. Ailemiz bu teklife yanaşmazsa tutsaklık ya da katliam ile tehdit yolunu deniyor. Liselilerin bir işi sahiplenirse sonuna kadar onu yapacağından, gözü karalığından korkan faşizm bizi neyden kurtaracak? Devletin denetimi ve onayı ile satılan uyuşturucudan, fuhuştan, yozlaşmadan mı koruyacaklar? Sanki kötü yollardayız da bizi kurtaracaklar! Hayır biz suç işlemiyoruz. Biz devrimcilerle arkadaşlık ediyoruz, derneklere gidiyoruz, devrimci faaliyetlere katılıyor, örgütlüyoruz. Adalet istiyoruz. Annemizin, babamızın alın terini alabilmesini istiyoruz. Ekmek ve özgürlük istiyoruz. Halk için bilimsel parasız eğitim istiyoruz… Bize dair kaygıları endişeleri varsa o da onların düzenini yıkacağımızın korkusu, kaygısıdır.
Liseliler!
Ailelerimizi, polislerden önce biz örgütlemeliyiz.
Ailelerimiz yıllarca bize emek verip büyütmüştür. Doğal olarak bizi düşünüp merak edeceklerdir. Bu yüzden ailelerimize devrimcileri tanıtalım. Biz doğru olanı yapanlarız diyorsak, halkı örgütlemekten bahsediyorsak ailemizi de örgütlemeliyiz. Belki ilk anlattığımızda bize kızacak gitme diyecekler. Bu da bizi tanımadıklarından dolayıdır. Bizi tanısınlar ki bize güvensin, bizi sevsinler. Çocuklarını gönül rahatlığıyla derneklerimize, eylemlerimize göndersinler. Düşmanın bu çabalarını boşa çıkaracak olan bizleriz. Onların amacı bizi duyarsız, bencil, ülkesinde yaşananlardan bir haber gençlik yaratmak. Beyinleri teslim alıp yönetmek. Buna izin vermeyelim. Daha çok emek, daha çok ısrar, daha çok sabır gerektiren mücadelemizde her ne olursa olsun bir adım bile geri atmamalıyız. Bunun içinde ailelerimizi çağıran polislere kendi ellerimizle vermeyelim. Çocuğunuzla birlikte karakola gelin diyor arayan katil. Gitmeyelim onların karargahlarına. Oraların işkence merkezleri olduğunu, katliam emirlerinin verildiğini unutmayalım. İyi rolü yapacaklardır kanmayalım! Onlardan olsa olsa zebani olur. Tarih tanıktır. Halka zulüm, işkence yapan bu devletin kolluk güçleridir. Halkın kurtuluş umudu ise biz devrimcilerdir, Cephelilerdir. Biz Liseli Dev-Genç’liler olarak ailelerimizi katillere teslim etmeyecek, bir milim bile geriye gitmeyeceğiz! Girdiğimiz işkencehaneleri olan karakollarında ise Eser gibi diz çökmeyeceğiz!
Bir Liseli Dev-Genç’li…