Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Amerikan Bayrağının Dalgalandığı Topraklar…

Amerikan Bayrağının Dalgalandığı Topraklar…
Son Güncellenme : 25 Eyl 2016 12:35

AMERİKAN BAYRAĞININ DALGALANDIĞI TOPRAKLAR

BAĞIMSIZ, ÖZGÜR TOPRAKLAR DEĞİLDİR

AMERİKA’YI DEFETMEDEN HALKLAR KURTULAMAZ

PYD’nin de içinde olduğu Demokratik Suriye Güçleri’nin IŞİD’in elinde bulunan Menbic’i ele geçirmesi, “Fırat’ın doğusu-batısı” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Tartışma elbette bunun ötesindedir.

PYD Eş Başkanı Salih Müslim’in hem ABD hem de AKP hükümeti tarafından yapılan “YPG Fırat’ın doğusuna çekilsin” çağrısı için geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir açıklama Kürt milliyetçilerinin geldiği noktayı da gözler önüne seriyordu. Fırat’ın doğusuna geçmeleri konusunda Amerika ile anlaştıklarını belirterek şunları söylüyor:

“Çekilmesine çekildi. Ancak onlar halen orada olanlara YPG diyor. YPG’liler zaten Fırat’ın batısındaki bölgeleri özgürleştirdikten sonra kendi üslerine döndü. YPG ve ABD arasında birlikte DAİŞ’e karşı mücadele etme anlaşması var. Bu durumda bazı bölgelerde YPG çekilmek istese de ABD istemez. Halen Menbic başta olmak üzere bir çok yerde DAİŞ’e karşı birlikte savaş devam ediyor. Demokratik Suriye Güçleri zaten uluslararası koalisyonla beraber çalışıyor. Bunlar, DAİŞ’le mücadelede bundan sonra da beraber çalışmaya devam edecekler.” (Evrensel, 9 Eylül 2016)

Öte yandan aynı konuda CIA Başkanı da açıklamalar yaptı.

“CIA Başkanı John Brennan ne olursa olsun Suriye ve Irak’ın bölüneceği bir tablo çizdi. West Point’in ‘CTC Sentinel’ adlı yayın organına mülakat veren CIA Başkanı, Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğünün yeniden sağlanabileceği, merkezi hükümet tarafından yönetilebileceğinden kuşkulu olduğu mesajını verdi: ‘Suriye ve Irak’ın yeniden bir araya gelip gelemeyeceğini bilmiyorum. Çok fazla kan döküldü, çok fazla yıkım yapıldı. Her iki ülkede adil biçimde yönetecek merkezi hükümetlerin kurulduğunu görmeye ömrümün yeteceğinden şüpheliyim.’ Kürt bölgeleri gibi birçok özerk bölgenin ortaya çıkabileceğini ve merkezi hükümetin yerini alabileceğini dile getirdi.” (Cumhuriyet, 9 Eylül 2016)

Bu gelişmeleri toparladığımızda çıkan şudur: Amerika Ortadoğu’da bir Kürt bölgesi yaratmaya çalışıyor. Salih Müslim’in “aramızda IŞİD’e karşı mücadelede anlaşma var, Amerika izin vermez” dediği budur. Bugün kendilerini koruma adı altında astıkları Amerikan bayrakları bu tablonun birer uzantısıdır. Bu görüntü 2000 yılının başlarında Amerika’nın Irak’ı işgali döneminde Kürt milliyetçi önderler Talabani ve Barzanilerin Amerikan bayrağı önünde saygı duruşunda bulundukları tablonun benzeridir.

Kürt milliyetçi önderler Amerika’ya sırtını dayayarak kendilerine bir gelecek aradıkları sürece Kürt halkının, Ortadoğu halklarının gözyaşı dinmeyecektir.

İdeolojik ve siyasi önderliğini Amerikan emperyalizminin yaptığı tasfiye, uzlaşma ve icazet politikalarının yarattığı sonuçtur bu.

Tasfiye ve uzlaşmanın ardından Amerika’nın kara gücü olmayı kabul etmek ve bugün de Amerika’nın istediği Amerika’nın üssü olacak bir bölge yaratmaya varan çizgi. Uzlaşma ve teslimiyette gelinen nokta budur.

Kürt milliyetçi hareketi ideolojik bağımsızlık, emperyalizm ve devrim gibi temel kavramları yerle bir etmekte, içini boşaltmakta adeta her şey yer değiştirmektedir. Tasfiyeciliğin kendisidir bu. Tasfiyeciliğe izin vermeyeceğiz. Tasfiyeciliğin önünde barikat olacağız.

 

Feodal Önderliklerden Milliyetçi Önderliklere

Bu Çizgi İhanet Çizgisidir Bu Çizgi ABD Çizgisidir

“ABD’nin geçici Irak yönetiminin başına atadığı emekli general Jay Garner, Irak’ta ilk gününü harabeye dönen Bağdat’ta geçirdikten sonra, bugün de ‘sıkı müttefik’ Kuzey Iraklı Kürtleri ziyaret etti. Garner’a özerk Kürt topraklarında yapılan sevgi gösterileri, Bağdat’taki protesto gösterileriyle tam bir zıtlık içindeydi. 1991’den beri ilk kez Kürt topraklarına ayak basan Garner, nakliye uçağıyla geldiği Erbil’den helikopterle geçtiği Süleymaniye’de Kürdistan Yurtsever Birliği’nin (KYB) kalabalık bir heyeti tarafından karşılandı. Önceki gün ‘Irak yönetiminin başında bir yabancı olmasını kabul edemeyiz’ diyen KYB lideri Celal Talabani, Garner’ı yere göğe koyamadı. Garner, ‘Kendimi evimde hissettiriyorsunuz’ diyerek, Talabani de ‘Burasını sizin evinizdir. Emekli olunca Kürdistan’a geri gelin. Sizin için güzel bir ev hazırlayacağız’ karşılığını vererek karşılıklı jest yaptı.” (Radikal, 22.04.2003)

Kürt milliyetçi önderleri Talabani ve Barzani Irak’ın emperyalist işgalini böyle karşılıyorlardı. Emperyalizme kucak açmış “burası sizin eviniz” diyorlardı. Bunun adı ihanetten başka bir şey değildir.

Bu çizgi ‘90’larda daha net açığa çıkmış ve 2000’lerde doruğa çıkmıştır.

İhanetin sosyal ve siyasal bir temeli vardır. Kendi özgücüne güvensiz feodal ve milliyetçi önderlikler emperyalizm koşullarında ihanet potansiyelini taşırlar. Devrim diye bir sorunları yoktur. Onlar varolan Yeni Dünya Düzeni içinde kendilerine yer ararlar. Karakteri gereği emperyalizme karşı olması gereken milliyetçilik emperyalizme yaklaştığı oranda ilerici, millici özelliğini yitirir ihanete yönelir. Emperyalizme yakınlaşma, emperyalizmle işbirliği Amerikan askeri olmaya ve ihanete götürür.

Talabani ve Barzaniler için söylemiştik bunları.

“Gerek Barzani-Talabani, gerekse de PKK’nin politikaları; emperyalistler arası çelişkiler, emperyalistlerle bölge devletleri arasındaki çelişkiler ve bölge devletlerinin kendi aralarındaki çelişkiler üzerine oturmuştur. İttifaklar da buna göre şekillenmiştir. Çıkışları söylemleri ne olursa olsun emperyalist çözüm noktasında ortaklık yakalanmıştır. Milliyetçiliğin Kürt halkını getirdiği nokta emperyalizmden yardım dilenme, her yönüyle emperyalizme muhtaç olmadır. Nitekim burjuva feodal önderlikler çözümü ABD’nin himayesine girmekte bulmuşlardır. Çözümü ABD’nin çözümünde bulmuşlardır. Gelinen noktada emperyalizmin elinde bir oyuncak durumuna düşülmüştür.” (Kurtuluş, Şubat 2000)

Bu satırları ABD emperyalizminin Irak’a saldırısından 3 yıl önce yazmıştık. Ve Amerikan işbirlikçiliği 3 yıl sonra “Amerikan askeri” olmaya dönüşecekti. Bu durumun belgesi de o hafızalara kazınan fotoğraf olacaktı: Talabani-Garner-Barzani’nin elleri birbirine kenetlenmiş halde kameralara verdikleri poz.

Elbette bu durum Talabani ve Barzanilerle sınırlı bir durum değildi. PKK’nin de geldiği noktaydı. 2000’lerde PKK de artık emperyalizm ve oligarşinin yedeğinde bir güç olmayı tercih etmeye başlamış ve bunu da artık gizleme gereği duymadan göstermiştir. 1999 İmralı savunmalarından sonra yazılan, söylenen her kelimede, atılan her adımda emperyalizm ve oligarşinin yedeğinde bir güç olma tercihi vardır. Silahlı mücadeleyi bitirmekten, bunun için çağrılar yapmaktan söz edilmeye başlanmıştır. ABD emperyalizmine, Türkiye oligarşisine Kürtler Ortadoğu’da önemli bir güç ve potansiyel, bu gücü kullanabilirsiniz denilmeye başlanmıştır. ABD emperyalizmi adeta “diktatörlere” karşı halkların kurtarıcısı, “demokrasi kahramanı” olarak sunulmaktadır. Yapılan ABD çizgisinin savunuculuğu ve taşeronluğudur. Bu çizgide ilericilik, yurtseverlik, demokratlık kalmamıştır.

“Bazılarının anlattığı gibi ABD çizgisi, döneklik değildir. Bunu söyleyenler aşağılık kimselerdir, güç olmayan kişiliklerdir. Ucuz değerlendirmelerdir.” (A. Öcalan, İmralı Görüşme Notları)

ABD’nin, ABD çizgisinin böylesine açıktan, pervasızca savunulması dahası buna karşı çıkanlara küfür edilmesi gelinen noktayı gözler önüne sermektedir. Bu çizgi derinleşmiş ve bugüne gelmiştir.

 

Emperyalizmin Tasfiye Saldırısının Geldiği Nokta: Emperyalizmin Kara Gücü Olmak Meşru Emperyalizmin Bayrağını Dalgalandırmak Meşru

“ABD, Irak’ın IŞİD’den alınan bölgeleri için 2 milyar dolarlık yardım kararı aldı ancak bu yardımın Kürdistan Bölgesi’ni de kapsayıp kapsamadığı netleşmedi. ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett Mc Gurk Twitter hesabından, ‘ABD Dışişleri Bakanlığı, Irak’ta IŞİD’in elinden alınan bölgeler için 2 milyar dolarlık yardımda bulunma kararı aldı’ dedi.”

Amerikan emperyalizmi babasının hayrına yapmıyor milyar dolarlık “yardım”ları. Ve bunun adı yardım değil işbirlikçiliğe yatırımdır. Nitekim aynı günlerde basında aşağıdaki haberler geçiyordu:

“ABD’nin Suriye’deki Kürt bölgesinde iki hava üssü kurduğu ileri sürüldü. PYD’nin kontrolünde olan Rümeylan’daki ilk üssün tamamlanmak üzere olduğu, Kobani’deki ikinci üssün de inşasına başlanacağı belirtildi.” (Sabah, 08.03.2016)

İşbirlikçilik her şeyiyle meşrulaştırılmıştır artık. Milyar dolarlık “yardım”lardan yararlanmak konuşuluyor bir yandan diğer yandan Kürt bölgelerinde inşaa edilen Amerikan üslerinden söz ediliyor.

IŞİD’e karşı Amerika ile anlaşmalar yapıldığı hem PYD hem de Amerikan tarafından defalarca dile getirilmiş durumda. “YPG ve ABD arasında birlikte DAİŞ’e karşı mücadele etme anlaşması var. Bu durumda bazı bölgelerde YPG çekilmek istese de ABD istemez.”

IŞİD söz konusu olunca emperyalizmle işbirliği yapılabilir. Onun kara gücü olunabilir denilmekte ve uygulanmaktadır.

Açıktır ki Kürt milliyetçileri sırtlarını Amerika’ya dayamış durumdadırlar. Ve bunu her şeyleriyle de gösteriyorlar. Son bayrak tartışmaları da bunun göstergesidir.

Şanlıurfa’nın Akçakale İlçesi’nin karşısında bulunan YPG denetimindeki Tel Abyad’da bazı evlerin çatısına ve sokaklara ABD bayrakları asıldığı görüldü. Bayrağı kim astı, neden astı tartışmaları halen devam etmektedir. Konuyla ilgili çeşitli kesimler açıklamalar yaptılar.

Örneğin Tel Abyad’daki bir Kürt yetkili bu tartışmalara şu açıklığı getiriyor: “Türkiye son günlerde Tel Abyad’a saldırı yapmak için hazırlık yapıyor. Kentin Arap aşiretlerini bize karşı kışkırtıyor, onları silahlandırıyor. Bu konuda istihbarat aldık. Türkiye, Rakka’yı bahane ederek Tel Abyad üzerinden Rakka’ya gitmek istiyor. Amaç Rakka değil Tel Abyad işgalidir. Biz bu konuyu IŞİD ile mücadelede müttefiğimiz olan ABD’li yetkililere söyledik. ABD’li bir komutan kente geldi ve Türkiye’nin müdahale etmemesi için kentin önemli yerlerine ABD bayrağı dikti.” (Sputnik Haber Ajansı)

Bundan bir süre önce Fırat Nehri’nin batısındaki Menbiç ilçesinde PYD’nin çok sayıda militanının bulunduğu Rafi köyünde de çevreye ABD bayrakları asılmıştı.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Peter Cook  “ABD bayrağı asılmasıyla ilgili haberleri görmediğini, böyle bir şey varsa bunu ortaklarıyla konuşacaklarını” vb. dese de sonuç değişmiyor.

Sonuç ortadadır. Amerikan bayrağı asılmıştır. Kürt milliyetçileri bu bayrağın ardına sığınmışlardır. Gerçek olan budur. Kimse aptal değildir ve herkes bu gerçeği bilmektedir.

Kürt milliyetçilerinin artık dost-düşman bir ayrım çizgileri kalmamıştır.

 

Amerikan Bayrağı Ardına Sığınılarak Devrim Yapılamaz

Bizim Devrimimiz Anti-Emperyalist Anti-Oligarşik Devrimdir

İdeolojik ve siyasi önderliğini emperyalizmin yaptığı uzlaşma, tasfiye, teslimiyet politikalarına karşı temel kavramlarımızı yeniden hatırlatmak, yeniden kavratmak bir zorunluluk haline gelmiştir.

Emperyalizm; devrim; ideolojik bağımsızlık.

Bu üç kavramı beyinlere tekrar kazıyacağız.

Bu kavramlar açık ve nettir, çarpıtılamaz. Hiçbir gerekçe, hiçbir koşul bu kavramları bulandıramaz.

Devrimci ilke ve değerleri, ML’nin halkların kurtuluş mücadelesindeki şaşmaz doğrularını “koşullarla”, “konjonktürlerle” vb. açıklamak iflah olmaz oportünizmdir. Dahası tasfiyeciliğe kılıf geçirmektir.

Emperyalizmle işbirliği, emperyalizmin Yeni Dünya Düzenini kabul etmek, emperyalizme teslim olmak, emperyalizmde ilericilik keşfetmek hep bu anlayışla meşrulaştırıldı. Kürt milliyetçi hareketinin bu konudaki gelişimi çarpıcıdır. Ancak bu gelişim ileriye doğru değil geriye doğru bir gelişimdir.

Kürt sorununun çözümünü Amerika’dan, emperyalizmden beklemekten tarihleri boyunca emperyalizme tek bir kurşun sıkmamış olmakla övünmeye, emperyalizmde ilericilik keşfetmekten onunla işbirliğine, emperyalizmin kara gücü olmaktan emperyalizmin korumasına girmeye uzanan bir gelişim…

“Emperyalizm, kapitalizmin özel bir tarihsel aşamasıdır. Bu özellik üçlüdür: Emperyalizm, 1) Tekelci kapitalizmdir; 2) Asalak ve çürüyen kapitalizmdir; 3) Can çekişen kapitalizmdir.”

Nerede bu emperyalizm gerçeği?

Emperyalizm ve proleter devrimler çağında bizim gibi ülkelere özgü biz bir tek devrim tanıyoruz ve biliyoruz: anti-emperyalist anti-oligarşik devrimdir bu. Sadece bir iktidar değişikliği değildir bizim devrimimiz; daha ileri bir toplumsal ekonomik düzene geçiştir.

Nerede bu devrim gerçeği?

Rojava’yı başta Kürt halkı olmak üzere halklarımıza “devrim” diye yutturmaya çalıştılar. Rojava’ya “devrim” demenin kendisi ML devrim anlayışının, halkların literatürüne girmiş devrim anlayışının inkârıydı gerçekte. Çünkü Kürt milliyetçilerinin devrim dedikleri Amerikan emperyalizminin güdümünde bir devrimdir.

İdeolojik bağımsızlık; kendi gövdesi üzerinde kendi kafasını taşımaktır. Kendi ülke ve halk gerçeğini esas almaktır. Kendi özgücüne; halkına, ideolojisine güvenmektir.

Nerede ideolojik bağımsızlık?

Kendi gövdesi üzerinde emperyalizmin kafasını taşımaktadırlar. Onun düşünceleri, onun söylemleri ve onun pratiği yön vermektedir artık. Dinleyin bir Kürt milliyetçisini bakın söylediklerine, konuştuklarına kim konuşuyor belirsizdir. Bakın pratiğine, eylemine kimin yaptığı belirsizdir. İdeolojisi bulanıklaşmış giderek emperyalizmin ideolojik hegemonyasının etkisi altına girmiştir. Özgücüne güvenini, halkına, ideolojisine güvenini yitirmiştir. Emperyalizm karşısında milliyetçi ideolojinin başarı şansı yoktur çünkü. Kendi halkına güvenmeyenler, ML ideolojiye ve onun bayrağına sarılmayanlar emperyalizmin bayrağına sarılmaktan kurtulamazlar.

Değerlerimizin tasfiye edilmesine izin vermeyeceğiz. Bu topraklarda umudu bitirmelerine izin vermeyeceğiz. Milliyetçi anlayışın bitişi, tasfiyesi; onun kuyruğundaki oportünizm ve reformizmin aynı batakta yüzmeleri; dünyada gelişen tasfiye hareketleri vb. tüm bunlar emperyalizmin bu milliyetçi, küçük burjuva ideolojiler karşısında aldığı zaferin ifadesidir. Halkların bu ideolojilerle kazanamayacağının tersine ML ideolojiye sarılması gerektiğinin; emperyalizme değil halklarımıza güvenmenin; uzlaşmanın, teslimiyetin değil savaşmanın gerektiğinin ifadesidir.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.