Örnek Resim

Anasayfa > GÜNDEM > Devrimci Eylem Çizgisi ve PKK’nin Yanlış Eylem Çizgisi -5

Devrimci Eylem Çizgisi ve PKK’nin Yanlış Eylem Çizgisi -5
Son Güncellenme : 25 Eyl 2016 12:42

DEVRİMCİ EYLEM ÇİZGİSİ VE PKK’NİN YANLIŞ EYLEM ÇİZGİSİ;

BİRİ HALKIN İKTİDARINA GÖTÜRÜR, DİĞERİ DÜZENE GÖTÜRÜR!-5

SAVAŞ GERÇEĞİ DİYE HALKIN KATLEDİLMESİ MEŞRULAŞTIRILAMAZ!

DEVRİMCİ SAVAŞ HAKLI BİR SAVAŞTIR!

 Önemli Olan Silahların Büyüklüğü Değil Eylemin Siyasi Gücüdür!

“Güçlü olan haklıdır!”

Bu burjuvazinin, faşizmin anlayışıdır. Gerçekte bu anlayış haksızlığın, meşru olmamanın, zayıflığın güçle; otorite, korku ve zorla bastırılmasından başka bir şey değildir.

Güçlü olan değil, meşru olan haklıdır.

“Türkiye’de yaşayanlar bilmelidir ki; faşist diktatörlük yerle bir edilinceye kadar, hiç kimsenin yaşamı güvence altında değildir.”

“Türk Halkı sessiz kalarak onayladığı bu savaşın mağduru olmaya mahkumdur. Türkiye’de bulunan ve gelmek isteyen yabancı turistleri de tekrar uyarıyoruz! Yabancılar bizim hedefimiz değildir ancak Türkiye onlar için güvenilir bir ülke olmaktan çıkmıştır. Birileri barışı özlemiş olabilir fakat biz savaşa henüz yeni Başladık!”

Ankara Kızılay ve İstanbul Fatih Vezneciler’deki bombalı eylemlerin ardından Kürt milliyetçilerinin açıklamaları böyle oldu.

“Hürriyet’ten Çetin Aydın’ın haberine göre, İstanbul’dan kiralanan araca Mardin’de bomba yüklendi. İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ve İstihbarat Şubesi ekiplerinin araştırmalarına göre, sabah otomobili kiralayan şahıslar aynı gün Mardin Kızıltepe’ye gitti. Aynı şahıslar araca burada yaklaşık 400 kilo plastik patlayıcı yükledikten sonra İstanbul’a . Bomba bilye ve civatalarla güçlendirilip etkisi arttırıldı. İstanbul’a gelince otomobili Mercan’daki katlı otoparka bırakan teröristler 2 Haziran günü aracı aldı.” (9.06.2016, Birgün gazetesi)

Vezneciler eylemi ile ilgili basına yansıyan bilgiler sivil kayıplarını da açıklamaktadır. Yüzlerce kiloluk plastik patlayıcı yetmiyor, bilye ve civatalarla da güçlendiriliyor. Patladıktan sonra daha fazla zarar versin diye. Ve eylem için seçilen yer; halkın yoğun olduğu bir bölge.

“Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nin Zeyrek Jandarma Karakolu yakınlarında dün gece patlattığı ve 5 korucu ile 1 vatandaşın yaralandığı patlatılan kamyonda yaklaşık 10 ton patlayıcı bulunduğu belirlendi.”

Yüzlerce kiloluk patlayıcılar, bilyeler, civatalar da yetmiyor artık tonlarca patlayıcı kullanılıyor.

“‘Tam arabadan ineceğim esnada birden büyük bir patlama oldu, alevler yükseldi. Arabanın camları kırıldı. Bize bir şey olmadı. Arabadan indim. Her yer ceset parçalarıyla doluydu. Toplamaya çalıştım.’ Bu sözler, 12 Mayıs gecesi PKK’lılara ait 15 ton bomba yüklü kamyonun infilak ettiği olaydan sağ kurtulan birkaç kişiden biri olan Mizbah Yaman’a ait.” (BBC Haber, Diyarbakır Sur ilçesi Sarıkamış köyü Dürümlü mezrasında yaşanan patlama olayı)

Hayır bu düşmana duyulan öfkenin büyüklüğünü göstermiyor. Düşmana öfke değil bu. Oligarşinin düzenine kabul edilmek, oligarşiyi uzlaşmaya zorlamak için yapılıyor tüm bunlar.

Ortada ciddi bir düşman değerlendirmesi  de yoktur. “Barış, barış” dediği; “çözüm sürecine dönülsün” diye adeta yalvardığını düşman olarak görmez. Uzlaşırsak “İçte ve dışta PKK’nin askeri savaş olanakları çözümle birlikte Türkiye’nin hizmetine girecektir” deniliyorsa orada düşman yoktur. Çünkü düşmanla uzlaşılmaz, savaşılır.

Tonlarca patlayıcı kullanmak halk savaşına ait bir uygulama değildir. Halk savaşında halkın katılımı, ustalık, yaratıcılık, inisiyatif vardır. En önemlisi de haklılık vardır.

PKK şunu yapmak istiyor: Tehdit…

 

Tehdit Edilen Oligarşiyse Neden Zarar Gören Halktır?

KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, “savaşın artık sadece dağda değil her yerde olacağını” söyledi. Ankara Kızılay eyleminden birkaç gün önce İngiliz Times gazetesine verdiği röportajda şunları söylüyordu Cemil Bayık:

“Kısa bir süre öncesine dek Türk ordusu ile savaş sadece dağlardaydı. Daha sonra kasabalara ve kentlere de taştı. Artık her yerde olacak. (…) Mücadelenin bu aşamasında, gerillalarımıza yerine getirmeleri yönünde verilecek her emir, meşru olacaktır.”

Uluslararası haber ajansı Reuters’a konuşan KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Sürecin sonuna gelindi” dedi. Bayık, “Ya Kürt hareketiyle derinlikli müzakereleri kabul edecekler ya da Türkiye’de iç savaş yaşanacak” ifadesini kullandı.

PKK yöneticilerinden Duran Kalkan’da benzer tehditleri dile getirmektedir:

“Şimdi öyle bir noktaya geldi ki, artık biz de dizginleyemiyoruz. Bunu yapan örgüt geçtiğimiz aylarda bir açıklama yaptı ve PKK’yi ‘pasifizm’le suçladılar. Kürt gençleri yeni örgütler kuruyorlar. Daha da radikal olacağa benziyorlar.”

“Herkes bahara hazırlık yapıyor. Toplumda barış için bir irade ortaya çıkmazsa bahar ile birlikte çok kötü bir savaş atmosferine savrulabiliriz. Artık bir şeyler yapmamız gerekiyor. Türkiye Ortadoğu’daki savaş girdabının neredeyse içindedir. Şu an 6 ay öncesine göre daha olumsuz durumdayız. Müdahale olmazsa, halk tavır göstermezse baharla birlikte çok daha kötü bir noktaya gidebiliriz.”

Türkiye Ortadoğu gibi olur” diyor Duran Kalkan.

Ne farkınız var şimdi IŞİD’den?

Söylemde biz yurtseveriz, biz Kürt halkının özgürlüğünü savunuyoruz, demokratik Türkiye istiyoruz demenizin hiçbir anlamı yoktur. Amacı yüce ve haklı olanın, meşru olanın, eylemi de haklı ve meşru olur. Kullandığı yöntemler de haklı ve meşru olur.

Bunca tehdit, bunca gözdağı, eylemlerde kullanılan tonlarca patlayıcı, herkes zarar görür söylemleri… Oligarşiyi tehdit ediyorlar ancak zarar gören çoğunlukla Türkiye halkları olmaktadır.

Hemen belirtmeliyiz ki bu tehditler yeni değildir. Çünkü emperyalizm ve oligarşinin düzeniyle uzlaşma ve teslimiyet süreci de yeni değildir. Esas olarak ‘90’ların başında girilmiştir bu sürece.

O süreçte oligarşi uzlaşmaya yanaşmadığı için Kürt milliyetçileri bir yandan uzlaşma, barış çağrıları yaparken bir yandan da eylemlerini tırmandırmaya çalışıyordu. Ve tehditler savuruyordu:

Çok kan dökülecek… Biz de Kapalıçarşı’ya gir tara emri vereceğiz” diyen anlayış, daha sonra şunu söyleyebiliyor: “Şimdi bir Türk-Kürt çelişkisinde bunu (Hırvat-Sırp çatışmasını -bn.) daha geride bırakacak bir gelişme Türkiye’ye ne kazandıracak? Kana kan, göze göz, bu yaklaşım bize göre biraz ilkel. Bunun yerine daha uygar yöntemleri denemek, cesur olmak gerekir.” (Cumhuriyet, 7 Aralık 1991, Öcalan’la röportaj)

Böyle söylüyorlar ancak tam tersini yapıyorlar; “Kapalıçarşı’ya gir tara” demek tam da dedikleri ilkelliktir.

“Partimiz ve halkımız katliamın sorumlularını en ağır bir şekilde cezalandıracaktır. Madem Şırnak imha ediliyor, İstanbul ve Ankara da yakılacaktır. Türkiye’nin sivil güçleri ve Türk memurlar da savaşımızın hedefi olacaktır.” (Ağustos 1992, Kuzey Botan Eyaleti Karargah Komutanlığı imzalı bildiri)

Bugün neyse geçmişte de o. Geçmişteki çizgileri bugün daha da derinleşerek devam etmektedir. Bu yolun sonu düzendir. Kürt halkını emperyalizmin ve oligarşinin düzenine yedeklemektir.

 

Bu Tehditler Ne İçin?

Tonlarca Bomba Ne İçin?

PKK neden tonlarca bomba patlatıyor? Bu eylem tarzıyla ne yapmak istiyor?

Düşmana değil, halka zarar veren tonlarca bombalık eylemler… Hedefi olmayan, siyasi mesajı olmayan, halkı düşman gören bu eylemler devrimci safları kirletmekte ve zayıflatmaktadır.

Milliyetçi ideolojinin bir sonucu olarak kendi gücüne güvensiz olan PKK, ’90 başlarında sosyalist sistemin yıkılmasıyla birlikte emperyalizm ve oligarşi ile uzlaşma adımlarını da atmaya başladı. Bir an evvel masaya oturabilmek için ilkesiz, halka zarar veren eylemlere yönelerek oligarşiyi zorlamayı hedefledi. Ne kadar çok kargaşa, dehşet yaratırsam, savaşı ne kadar batıya yayarsam, Türk halkını hedef alırsam oligarşi üzerinde daha fazla baskı kurar ve uzlaşma-müzakere amacıma varırım diye düşündü. Gerilla artık uzlaşmak için kurşun sıkıyordu.

Devrimci eylem düşmana verdiği zararla veya vurduğu darbeyle, askeri, politik sonuçlar elde etmeyi ve bu sonuçlar üzerinden kitleleri eğitmeyi, sınıflar mücadelesini, devrimci hareketi geliştirmeyi hedefleyen eylemdir.

Vurulan darbe eylemin fiziksel gücünün fazlalığında değildir. Şafak ve Bahtiyar 7.65’lik silahla dönemin en siyasi, en etkili devrimci eylemini yapmışlardır.

Silahların büyüklüğü değil, eylemin siyasi gücüdür önemli olan. Bazen bir tek iple sorulan hesaptır. Bazen düşman güçlerine dönük sözlü propagandadır.

Vietnam halk savaşı ve ülkemiz ve diğer dünya devrimci pratikleri bunun pek çok örneğiyle doludur.

Kürt milliyetçi hareketi sözde kendisine Vietnam halk savaşını örnek almıştır. Oysa PKK ile Vietnam devrimci hareketinin ve mücadelesinin uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır.

Vietnam’da halka karşı suç işleyen karakollar Vietkong güçleri tarafından kuşatılıp silahlarını bırakmaları ve teslim olmaları için uyarılırken, PKK karakolların önünde tonlarca kilo dinamit patlatmaktadır. Bombalar sadece karakolların önünde de değil halkında olduğu yerlerde patlatılmaktadır.

PKK son 11 ayda 51 ton bomba yüklü araç patlattı. 2015 Aralık ayının ortasından 2016 Şubat ayına kadar 72 günde Sur, Cizre ve Silopi’de her biri 500 kilo ile 10 ton arasında değişen tam 514 bomba ele geçirildi. Yakalanan silahlar ise bir tabur askere yetecek boyutta.

Araba yakıyorlar. Tır yakıyorlar. Neden? Halkın malına ve canına zarar veriyorlar. Bu devrimcilik, yurtseverlik değildir.

Tüm bunlar ne içindir?

Uzlaşmak içindir. Düzeniçileşmek içindir. Emperyalizmin, oligarşinin kara gücü olmak içindir. “Çözüm süreci” dedikleri teslimiyet içindir. Düzen içileşenlerin eylemleri de devrimci eylemlerden çıkmakta halka zarar veren karşı-devrimci eylemlere dönüşmektedir.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.