Gençlikte kitle çalışması yaparken, her şeyden önce tüm gençliğin örgütlenebileceği, gençlik kitlesinin genel olarak devrimin potansiyeli olduğu bilinciyle hareket edilmelidir. Bunun için en başta gerekli olan şey, kendimizi tüm gençliğin temsilcisi olarak görmek, tavır ve davranışımızı, politikalarımızı buna göre ayarlamaktır. İnsanlarımız, bulundukları her okulda, her yurtta kendilerini o okulun veya yurdun tamamının temsilcisi olarak görürler ve o misyonla hareket ederlerse, orada yer alan insanların hepsini örgütlenebilir insanlar olarak görürlerse, er geç onları örgütlemeyi başaracaklardır. Yeter ki kitlelerin gerçek temsilcileri gibi onların sorunlarıyla yanıp tutuşsunlar, onlara yaklaşımda hiçbir sınır tanımadan yaratıcı olsunlar. Tabi ki bu herkesi örgütleme çabası içinde boğulup gitmeyi, kime ne zaman, nasıl yöneleceğimize dair bir program çıkarmamayı, en rasyonal sonuç alacağımız kesimlere yönelim de öncelik tanımamayı gerektirmez. Aksine böyle somut programlarla hareket etmeli, mevcut gücümüzü en verimli şekilde değerlendirmeyi bilmeliyiz.
***
Kitlelere giderken somut sorunlar etrafında şekillenen politikalarla ve örgütlenmelerle gitmek gerekir. Bu her şeyden önce kitleler arasında somut hangi taleplerin ön plana çıktığını, kitlelerin günlük hayat mücadelesi verirken ne tür sorunlarla karşılaştıklarını, okulların veya yurtların öncelikle nelere ihtiyacı olduğunu araştırmayı gerektirir. Böyle bir araştırmanın sonucunda, basit, ufak, önemsiz, sorunlar demeden ön plana çıkan talepler mutlaka değerlendirilmelidir. Devrimciler en ilkel ve basit araçlarla da olsa son derece mütevazi haklardan başlayarak da olsa, kitlelere, kendi yaşamına sahip çıkmak için mücadeleyi öğretmek zorundadır. Kitleler ancak bu mücadele içinde, daha genel ve siyasi sorunları kavrayabilir. Ve onlara duyarlı hale gelebilir.
Bu anlamda gençlikte herhangi bir yurdun veya okulun kendine özgü sorunları olabileceği gibi tüm gençliği ilgilendiren birçok sorun vardır. Okullarda ders araç gereçlerinden, beslenmeye, paralı eğitimden disiplin yönetmeliklerine, idare ve polis baskılarından, faşist saldırılara kadar; yurtlarda barınma, beslenme, temizlik sorunlarına kadar; Liselerde, dayak sorunundan ezberci eğitime kadar; Üniversitelerde YÖK düzeninin yarattığı sayısız soruna kadar, gençlik tam anlamıyla sorunlar yumağı içinde boğuşmaktadır. Mevcut eğitim düzeni her gün şu veya bu görünüm altında mutlaka bir sorun üretmekte ve kitleler bu sorunlar üzerine hassasiyetlerini ortaya koymaktadır. Süreç içinde hangi sorun ön plana çıkarsa, önemli, önemsiz demeden devrimciler o sorun etrafında kitleleri harekete geçirmek ve örgütlemek için gerekli duyarlılığı göstermekle yükümlü olmalıdır.
Unutulmamalı ki, gençlik sadece kendi sorunlarıyla kuşatılmış değildir. Gençlik de halkın bir parçasıdır. Halkı ilgilendiren her sorun gençliği de ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Bütün bu sorunların her biri, kitleleri mücadeleye katmakta ve örgütlemekte birer araçtır. Yeter ki biz gerektiği yer ve zamanda, uygun araç ve yöntemlerle bunlara sahip çıkalım. Bunu yaparken dikkat etmemiz gereken en önemli nokta bu sorunların tek başına çözülmesinin yeterli olmadığıdır. Kuşkusuz kitlelere güven vermek, destek sağlamak için bazı özel durumlarda ne olursa olsun sorunu çözme yöntemi uygulanabilir. Ancak esas olan bunların etrafında kitleleri harekete geçirmek, örgütlemek ve kitlelerin örgütlü gücüyle sorunları çözmektir. Böyle yapıldığında devrimci çalışma açısından yararlı bir şey yapılmış olur. Kitleler içindeki etkimiz ve yaygınlığımız geliştirilmiş olur. Çünkü kitleler, ancak böyle yapıldığında eğitilecek ve siyasallaşacaktır.
ANADOLU’NUN NERESİNDE OLURSAK OLALIM; TEK BAŞIMIZA DA OLSAK,
DEV-GENÇ VARDIR ORADA!
TEK KİŞİYLE DE OLSAK;
İRTİBAT BÜROMUZU AÇALIM, BİZ BURDAYIZ DİYELİM!
Üniversite dönemi başlıyor… DEV-GENÇ’liler
Şimdi hedeflerimiz olmalı.
Bir tek DEV-GENÇ’linin olduğu okulda, bir tek DEV-GENÇ’linin olduğu ilde bile hedeflerimiz olmalı.
Her DEV-GENÇ’linin ilk hedefi kendine bir okuma grubu kurmak olmalı.
Yeni dönemde YÖK ve idare baskısı daha fazla olacak.
Gençlerin örgütlenmesi, adaletsizliklere karşı DEV-GENÇ saflarında hesap sorması, düzenin en büyük korkusu olmaya devam edecek.
Bu yüzden soruşturma, uzaklaştırma, hatta okuldan atma dahi, her baskıyı uygulamaktan çekinmeyeceklerdir.
Bizler ise bir ağ gibi örmeliyiz okuma gruplarımızı.
BİR İNSANI DEVRİM İÇİN SAVAŞMAKTAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY EĞİTEMEZ…
BU NEDENLE SAVAŞ
SADECE SAVAŞ İÇİNDE ÖĞRENİLİR
Bu savaş tüm hayatı bir okul her devrimciyi öğrenci haline getirir.
Yolun uzun bir kısmını bilmiyoruz, öğreneceğiz
vura öle, öle vura öğreneceğiz…
ama gücümüzün sınırsızlığını biliyoruz.
gerisi hayat…
Sosyalizm insana umutlu olmayı, geleceğe inanmayı, zorluklara teslim olmamayı öğretiyor.
Sosyalizmin eğittiği insanlar, zorluklara dayanacak bilince ve iradeye sahip oluyor.
– Olanak Yok mu?
Mevcut olanakları mücadele içinde nasıl daha verimli hale dönüştürebilirim…
YARATICI ZEKA
Elimizde ne var,
Elimizdekilerle ne yapabiliriz?
Hiçbir şey yokken var, varken de yok edilemez.