Vatan toprağının her bir karışı kutsaldır. Bu gerçek bizim için olduğu kadar tüm dünya halkları için de geçerlidir. Neden yazımıza bu cümleyle başladık? Çünkü, kısa bir süre önce AKP iktidarı 2013’den bu yana gündemde olan ve Sudan’dan arazi kiralanmasıyla başlayan, yurt dışında arazi kiralanmasına dair adımlarının başka ülkelerde de arazi kiralanması veya alınmasıyla devam edeceğini duyurdu.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, 13 Haziran’da yaptığı basın açıklamasında “Türkiye’nin tarım toprakları sonuç itibarıyla sınırlı, ülkemizin talepleri, tarım ürünlerine olan talepleri de daha yüksek oranda. Bunların karşılanması amacıyla başka ülkelerde verimli arazi kiralanması veya edinilmesi noktasında da etkili çalışmalar, sonuç alıcı çalışmalar gerçekleştirilecektir” dedi.[8]
Peki bunu sadece Türkiye mi yapıyor?
Hayır, bu tüm dünyada emperyalist ülkeler tarafından yıllardır geri bırakılmış ülkelerin toprakları açısından kullanılıyor ve bu durum son dönemde “gelişmekte” olan ülkelere de yayılmış bir hastalık… Dünya genelinde bu duruma “Toprak Gaspı” (Land Grabbing) da deniyor.
Sudan’dan Tarım Arazisi Kiralanması Başlangıçtı, Devamı Geliyor…
Türkiye, tarihinde ilk defa 2014 yılında, devlet ve özel sektör iş birliğiyle Sudan’dan 99 yıllığına tarım arazisi kiraladı. Yapılan anlaşmayla ülkede bulunan 780 bin dönümlük arazide yetişecek ananas, mango, avakado, pepino jambu, kanola, pamuk ve yağlı tohum gibi ürünler artık Türkiye’ye daha ucuza girecek. [9] Şimdi de bu arazilere yenilerinin eklenmesi gündemde.
Türkiyedeki Tarım Arazilerinin Genel Durumu Nedir?
Toprak gaspı konusunu daha geniş bir açıdan algılayabilmek için genel olarak Türkiye’deki tarım arazilerinin durumuna bir göz atmakta fayda var. Türkiye’nin kapladığı alanın yaklaşık %56’sı 1000 metreden fazla yükseltiye sahiptir. Bunun yanı sıra bir başka açıdan da %15’ten fazla eğime sahip alanlar ülke topraklarının yaklaşık %63’ünü oluşturur. Birinci, ikinci ve üçüncü sınıf kaliteli topraklar tüm toprakların yaklaşık 4’te 1’ini oluşturmaktadır ve bu arazilerin de %90’nı tarım arazisi niteliğindedir. Kısacası 80 milyon hektara yakın Türkiye arazisinin 26,3 milyonluk bir kısmı tarıma elverişlidir.[3]
Türkiye’nin, toplam tarım alanı varlığının yaklaşık yüzde 66’sında tahıl ve diğer bitkisel ürünler yetiştirilirken, bu alanların her yıl yaklaşık yüzde 26’sı nadasa bırakılıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’nin karasal büyüklüğünün (769 milyon 632 bin dekar) yüzde 31,1’i tarım alanlarından oluşuyor. 239 milyon 430 bin 535 dekarla Türkiye’nin tarım alanı, neredeyse Birleşik Krallık’ın (İngiltere) toplam karasal alanına (241 milyon 930 bin dekar) yakın bulunuyor.
Tek başına Konya’nın sahip olduğu tarım alanı, İsrail’in toplam karasal alanına yakın (20 milyon 330 bin dekar) bir alanı oluşturuyor. [4]
Yabancılara Tarım Arazisi Satışı Ne durumda?
Geçtiğimiz aylarda 3083 no’lu yasada yapılan yeni bir düzenlemeyle yabancı özel veya tüzel kişilere satılabilecek tarım arazisi miktarı 2.5 hektardan 30 hektara çıkarıldı. Bunun yanı sıra Bakanlar Kurulu’na bu rakamı iki katına çıkarma yetkisi de tanındı. Bu, söz konusu üst sınırın 60 hektar olarak uygulanmasının önünün açılması anlamına geliyor. Bu düzenlemeyle beraber karşılıklılık ilkesi de ortadan kaldırıldı; yani bu toprağı satın alan kişi ya da kuruluşun ülkesinin bizim vatandaş ya da şirketlerimize aynı hakkı tanıması koşulu aranmıyor artık.
Cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılından 2002 yılına kadar yabancılara satılan toplam tarım arazisi miktarı resmi verilere göre 11 milyon metrekare.
2003-2012 yılları arasında yabancılara satılan toprak miktarı ise yaklaşık 90 milyon metre kare; yani 2002 yılına kadarki rakamın neredeyse 9 katı. Sadece 2012 yılında yasanın çıktığı 18 Mayıs’tan Kasım’a kadar satılan tarım topraklarının büyüklüğü ise yaklaşık 6 milyon metre kare. [2]
Tarım arazilerimiz “amaç dışı kullanıma” açılırken, “acele kamulaştırma” aracıyla talan edilirken; tarım arazisi kiralamak, aymazlıktır…
Tarım topraklarının amaç dışı kullanımını düzenleyen 5403 Sayılı Kanuna göre “mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında” kullanılamamaktadır. Bu alanlar ancak, “doğal afet sonrasında geçici yerleşim ihtiyacı, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri ve Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar, alternatif alan bulunmaması ve Toprak Koruma Kurulu’nun uygun görmesi şartıyla” tarım dışı kullanıma tahsis edilebilmektedir.
Son çıkarılan Büyükşehir Yasası ile yaklaşık 16 bin köyün tüzel kişiliği kaldırılmaktadır. Dolayısıyla bu köylerin kullanım alanları içinde bulunan tarım toprakları, kıyı alanları, meralar büyük kent belediyelerinin hazırladığı plan ve yatırımlar uyarınca ya ilgili prosedür izlenerek, başka bir deyişle ‘kılıfına uydurularak’ tarım dışı amaçlarla kullanıma açılacak ya da büyükşehir belediyeleri ile ilgili kurullar arasında ihtilaflı hale gelecektir.[2]
Türkiye’de tarım arazileri on yıllardır tarım dışı kullanımla mahvediliyor. 12.365 hektar konut, 22.405 hektar sanayi, 1.145 hektar turizm, 7.883 hektar madencilik ve 646 hektar tarım alanı ise ulaştırma amaçlı olarak kullanılıyor. [1]
Gazetelere yansıyan bir habere göre, her türlü talanda acelesi olan AKP hükümetinin 2014 yılının başından temmuz ayına kadar geçen süre içinde, toplam 165 adet “acele kamulaştırma” kararı aldırdığı yazıyor. Bu kararların büyük bir çoğunluğu enerji alanında yoğunlaşırken bunların dışında kalan 25 kararda ise bir adet kentsel dönüşüm, sulama, içme suyu, deniz altı kablosu, jeotermal kazı, hava alanı pisti uzatımı gibi farklı konu ve projeler de yer alıyor. Ayrıca acele kamulaştırma kararlarının aynı yılın sonunda 200’ü bulmasının da beklendiği söyleniyor.[9] Tabii ki bu durum ayrıntıya gerek olmadan günümüze kadar artarak devam ediyor.
Toprak Hırsızlığı’nın “Masum” Adı “Tarım Arazisi Kiralama”
Gıda amacının dışında bir de enerji ihtiyacının karşılanması için yapılan tarım, toprak gaspını daha da artırıyor. Kapitalizmin yol açtığı iklim krizi ve petrol bunalımı ile birlikte birçok şirket ve devlet biyoyakıt üretimine yöneldi. Bu durum dünya genelinde toprak gaspının önünü açtı. Biyoyakıtlar mısır, şeker kamışı ve soya gibi bitkilerden elde ediliyor. Brezilya’da şeker kamışı, ABD’de mısır ve soya fasulyesi, Avrupa’da keten tohumu ve kolza, Asya’da hurma yağı, Hindistan’da jatrofa yağı gibi biyoyakıt için kullanılan bitkilerin üretimi çok büyük arazilerde yapılıyor.
Üretilen bu biyoyakıtların petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara kıyasla, sera etkisine yol açan gaz salınımları görece daha az; ancak bu ürünlerin yetiştirilmesi sırasında uygulanan yöntemlerin bioçeşitliliğe ve tarım alanlarına verdikleri zararın faturası çok daha yüksek. [5]
Şimdilerde aralarında Katar, Suudi Arabistan ve birçok Avrupa ülkesinin bulunduğu bir grup ülke; üretilmesi için fazlaca su gereken ürünlerin (pamuk, mısır, soya fasülyesi vb.) %50-80’ini başka ülkelerden ithalatla karşılıyor. Bu ülkeler kendi topraklarında bulunan suları daha az kullanmak amacıyla gıda ve tekstil alanlarında ithalat yapmayı tercih ediyor. Zimbabwe, Zambia, Vietnam, Özbekistan, Türkmenistan, Tanzanya, Sudan, Srilanka, Afganistan, Arjantin, Bangladeş, Bolivya, Brezilya, Kamboçya, Kameron, Çad, Etiyopya, Gana, Endonezya, Kırgızistan, Mozambik ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelere baktığımızda ise neredeyse tamamen kendi su kaynaklarıyla bu ihtiyacı karşılıyorlar. Türkiye’de benzer bir şekilde su ihtiyacı yüksek olan ürünlerin %85’ini kendi topraklarından karşılıyor. [6]
Dünya çapında toprağa erişim son derece adaletsiz bir şekilde dağılmış durumda. Toprakları ellerinden alınmış köylüler ve sadece ellerinde kalan küçücük alanlarda ekip biçerek kendi karınlarını doyurmakta zorlanıyorlar.
Ortalama bir Avrupalı, gıda da dahil olmak üzere her yıl tükettiği ürünlerin üretilmesi için 1.3 hektar yani iki futbol sahası büyüklüğünde bir alana ihtiyaç duyuyor. Bu bir Bangladeşli’ye düşen alanın altı katından fazla. Üstüne üstlük, Avrupa tarafından kullanılan tarım arazilerinin %60’ı Avrupa Birliği sınırları dışında bulunuyor. [7]
Sonuç olarak;
Ülkemizde her geçen gün tarım arazileri amaç dışı kullanıma açılırken; bir yandan her yıl milyonlarca metre karelik toprağımız erozyonla yok olurken; son on yıl içerisinde yabancılara satılan tarım arazisi miktarı cumhuriyet tarihinin on katına yaklaşmışken, bir yıl içerisinde yapılan acele kamulaştırmaların miktarları tavan yapmışken; yeterli ve verimli toprağımız yok diyerek yur dışından tarım arazisi kiralamak en basit ve hafif tabirle aymazlıktır. Bu, AKP’nin emperyalist politikalara bir yerinden yamanma çabasının bir göstergesidir. Kendi ülkesinde üretildiği taktirde kendi kaynaklarının çokca kullanılmasını göze alamayıp başka halkların topraklarını kiralamak düpedüz gasptır, hırsızlıktır. Dünya halklarının topraklarını gasp etmek; onların yaşam hakkına direk saldırıdır, onların yaşamlarını gasp etmek, geleceklerine ipotek koymak demektir.
Bu yalana ve bu talana ortak olmayacağız. GDO ile halkın gıda ihtiyacının karşılanması yalanları gibi; tarım arazisi kiralamanın amacı da halkın gıda ihtiyacını karşılamak değildir. Amacınız tarımı emperyalist tekellerin eline iyice terk etmek, yoksul çiftçiyi daha da zor durumlara düşürerek bitirmektir… Zaten emeğinin karşılığını alamayan çiftçi şimdi daha da ucuza mal edilecek ürünlerle rekabet edemeyecek, büsbütün aç kalacaktır. Olan tüm dünya halklarına, yoksullarına olacak; zenginler yine ceplerini alabildiğine yüksek karlarla dolduracaktır.
Arazi kiralama planlarınızın arkasından olan acı gerçekler bunlardır. İnsanlarımızın açlığını ortadan kaldıracak ve adaletin sağlanacağı tek sistem sosyalizmdir.
Kaynakça:
(1)https://tr.boell.org/tr/2015/06/23/turkiyede-toprak-gaspi-dusman-disarida-degil-iceride
(2). http://www.ziraatcilerdernegi.org.tr/index.php/tr/Ana-Sayfa/Haber-Oku/fYjDjcPCbT3MgFVLYK8IfU4BAZHP5G
(3).https://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye%27de_tar%C4%B1m
(4).http://www.tarimdanhaber.com/haber/tarim/turkiyenin-ne-kadari-tarim-alani
(5).http://www.suhakki.org/2016/08/son-yillarin-kuresel-trendi-toprak-gaspi/#.V6CMP7iLTIU
(6).http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/su_ayak_izi_raporweb.pdf
(7). https://tr.boell.org/sites/default/files/toprak_atlasi_en_son_hal_-_final_1.pdf
(8.)http://www.bik.gov.tr/turkiye-yurt-disinda-verimli-tarim-arazileri-kiralayacak/
(9).htp://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/94011/Alti_bucuk_aylik_bilanco__165_Acele_Kamulastirma_Karari_.html