Örnek Resim

Anasayfa > EMEKÇİLERDEN > OHAL, Emekçilerin Birbirini İhbar Etmesidir!

OHAL, Emekçilerin Birbirini İhbar Etmesidir!
Son Güncellenme : 04 Eyl 2016 22:05

OHAL, Haklar ve Özgürlüklere Yönelik Saldırıdır!

OHAL, Emekçilerin Birbirini İhbar Etmesidir!

OHAL’e Karşı Direnmek Meşrudur!

Direneceğiz!

15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından AKP, OHAL ilan etti. OHAL’in, hayatımızdaki pratik karşılığı nedir, onu anlatmak istiyoruz.

OHAL’in üzerinden geçen her gün emekçilerin mevcut hakları bir bir tırpanlanıyor. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu fiilen değiştirilip, pratikte hayata geçirilmiş durumda. Birçok yanıyla kabul edilemez olsa da 657 sayılı yasa ile memurların kısmen iş güvencesi bulunuyordu. Ama artık bu durum söz konusu değil.

Yasadaki değişiklikler henüz kanunlaşmadan, mevcut yasa çok rahat çiğnenerek memurlar işten atılabiliyor. Bunun pek çok örneğiyle karşılaşmaktayız. Üstelik karşılaştığımız bu örnekler gösteriyor ki işten atılma süreci son derece keyfi ve hukuksuz işliyor, aslı astarı olmayan hatta komik sayılabilecek iddialar bile işten atılmaya gerekçe olabiliyor.

İş güvencemize yapılan saldırı bununla da sınırlı değil. Yapılan son açıklamalardan da anlaşılacağı üzere artık kadrolu memur alımı olmayacak, bunun yerine sözleşmeli personel alınacak. Bunu öğretmenler üzerinden yapmaya başladılar.

Konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamada “artık kadrolu öğretmen alınmayacağı, sözleşmeli öğretmen alınacağı” belirtildi. Bizler böyle olacağını öncesinden biliyorduk ve bunu her fırsatta söyleyip, pratik anlamda da buna karşı mücadale verdik. Bunun bedelini, F tipi hapishanelerde kalarak da ödedik. Daha yakın zamanda, Ankara Yürüyüşü’yle bunu anlatmaya çalıştık. Ne demiştik yola çıkarken?

“Artık iş güvencemiz yok, kadrolu memur alınmayacak, sözleşmeli memur alınacak, yani iş güvencesi başlamadan bitecek.” Gelinen son noktada ise söylediklerimizin, OHAL bahanesiyle hızlandırıldığını görmekteyiz. İşten atılmalar, açığa alınmalar devam ederken, diğer yandan da insan onuruna, değerine yakışmayacak uygulamalara başlandı. Bu uygulamalardan biri belediyelere resmi yazı yazılarak, çalışanların ihbar edilmesinin istenmesi. Belediyeye ait müdürlüklerin, kendilerine tebliğ edilen bir çizelge ile birlikte polislik yapması isteniyor. Gönderilen yazıda, çalışanların hepsi “terör örgütü üyesi” kabul edilmiş ve bu tanıma uygun herkesin ihbar edilmesi söylenmiştir. Bu raporlama işinin, her gün düzenli bir şekilde, belli saatlerde yapılması istenmiştir.

Birincisi; böylesi bir iş, hiçbir şekilde, hiçbir amirin görevi ve sorumluluğu değildir, olmamalıdır. Kendi altında çalışanına böyle bakamaz. Onun görev tanımı bellidir. Hangi ahlaka, değere sığar ihbarcılık? İhbarcılık, tanımı itibariyle; “haber veren, bildiren”dir, yani muhbirliktir. Bu tanımın kendisi bile oldukça korkunçtur. Hiç kimsenin, birilerinin çıkarları uğruna, kraldan çok kralcı davranarak bu aşağılık işi yapmaya hakkı yoktur. İhbarcılığın meşrulaştırılmasına izin vermeyelim. Öncelikle kimler, ne için bunu istiyor ona bakmalıyız. Bu sistemin emekçilerden yana olmadığını biliyorsak, o zaman bunu isteyenin de emekçilerin düşmanı olduğunu bilmeliyiz. AKP, kendisi gibi olmayanı terörist ilan edeli yıllar oldu. Yeni bir şey değil bu.

Kendi aralarındaki it dalaşı sonucunda ortaya çıkan durumu fırsat bilerek, muhalif, devrimci kimlikleriyle bilinen isanların işlerine son veriyor. Bununla yetinmeyerek, kendilerince bilmedikleri, ulaşamadıkları bu kimliğe sahip insanlara, ihbarcılıkla ulaşıp onlardan kurtulmaya çalışıyor. Kendi zulum düzenlerini rahatlıkla sürdürmek, dikensiz gül bahçesi yaratmak için bu aşağılık yolu deniyor. Bu oyuna gelmemeliyiz. Bizler emekçiyiz. Ezileniz. Bizi ezenler; AKP ve onunla birlikte bir avuç asalaklardır.

Onların talimatıyla kendi sınıfımızdakilere ihanet edemeyiz, etmemeliyiz. Bizlerin, emekçilerin kendi içimizdeki çelişkileri uzlaşmaz değildir. Her koşulda uzlaşırız, çünkü aynı sınıfın içinde yer alıyoruz.

Çelişkilerimizi, yine birlikte dayanışmayla çözeriz. Ezenlerin kendi içindeki çelişkiler de uzlaşmaz değildir. Bugün kavga ederler ama yarın yine çıkarları için barışırlar ve birlikte halka saldırırlar. Tarihimizde bunun çokça örneği vardır. Sadece onlarla bizim aramızdaki çelişki uzlaşmazdır. Yani ezenle ezilenlerin çelişkileri uzlaşmazdır ve zora dayalı değişir. Bizden, böylesi aşağılık bir işi isteyenlerin, kendi sınıfımızdakiler olmadığını bilince çıkartmalıyız.

Yanıbaşımızdaki emekçi arkadaşımızı, egemenlerin isteği üzerine satamayız. Kendi emeğimize, sınıfımıza ihanet edemeyiz. Tarih, ihanet edenlerin, sonunun da nasıl olacağını bizlere göstermiştir. Ne ahlaki, ne de sınıfsal yanıyla ihbarcılık, hiç bir şekilde kabul edilemez. Kamu Emekçileri Cephesi olarak bizler, bu ahlaksızlığın karşısında mücadelemize devam edeceğiz.

Bu Haberler Dikkatinizi Çekebilir

Adres:Katip Mustafa Çelebi Mahallesi Billurcu Sokak No: 20/2 BEYOĞLU-İSTANBUL Tel: +90(212)536 93 44 Fax: +90(212)536 93 45 E-mail: info@yuruyus.com
CopyLEFT Yürüyüş Dergisi 2004-2014 | İnternet Sayfamız özgür yazılım araçları kullanılarak kodlanmıştır.