“Bizim tutsaklıkta mücadele anlayışımızın Devrimci Sol tutsaklığı dünya genelinde çokça rastlanan ve kanıksanan ne sıradan bir tutsaklıktır, ne de esir statüsünde bir çerçeveye sığdırılabilir. Devrimci Sol tutsaklığı, baş eğmeyen, susmayan yeni bir tutsak tipidir. Diyebiliriz ki, Devrimci Sol tutsaklığı özgür bir tutsaklıktır.” (Kongre Belgeleri)
Özgür Tutsaklığın bu tanımı gelişip yeni gelenekler ekleyerek bugünlere ulaşmıştır.
Özgür Tutsaklık hiçbir sınırı kabul etmemektir. Mücadelede, yaşamda, üretimde tüm sınırları kaldırmaktır. İşte yukarda tanımlanan Özgür Tutsak anlayışı oligarşinin tüm saldırı politikalarını kendi tarihi içinde boşa çıkararak bugünlere ulaşmıştır. 7 yıl süren Büyük Direniş bu tarihin çok özel bir dönüm noktasını oluşturuyor. 7 yıl boyunca tecrite karşı tarihin en büyük direnişini gerçekleştirdik. İçerisiyle dışarısıyla topyekün bir savaş verdik. 122 şehit ve yüzlerce gaziyle yazılan bir feda destanı yaratıldı bu tarihte…
Hiçbir sınırın çizilmediği bir saldırıyla yüründü düşmanın üzerine…Sınır çizilemezdi. Çünkü saldırı büyük ve kapsamlıydı. Boşa çıkarmak için her türlü yol ve gerektiğinde feda içinde fedalar yaratılarak zafere doğru yüründü. Henüz direnişin ilk günlerinde siyasi zafer çoktan kazanılmıştı bile…Ölüm orucuna son vermek için yapılan 19 Aralık direnişinde; tutsaklar zorla, diri diri yakılarak, kurşunlanarak F tipi hücrelere götürüldüklerinde; orada da Ölüm Orucu direnişine devam ettiklerinde; F tipi hücrelerde örgütlülüklerini, düşüncelerini korumaya devam ettiklerinde ve daha pekçok kez zaten çoktan siyasi zafer kazanılmıştı…
Sırada emperyalizme ve oligarşiye geri adım attırmak, fiilen zafer kazanmak vardı. Sohbet hakkının kazanıldığı 45/1genelgenin yayınlanması ilk ciddi gediği açtı tecrit saldırısında…En önemlisi de düşman yıllara yayılan dişe diş bu mücadele sürecinde hiçbir saldırı politikasının sonuç vermediğini gördü. Devrimci tutsakların iradesini ne yaparsa yapsın teslim alamadı.
Bugün tutsakların hak gasplarına karşı gerçekleştirdileri Genel Direniş içinde yeni bir mevzi yaratıyor Özgür Tutsaklar…Hücreleri yakıyorlar…Büyük Direniş boyunca defalarca boşa çıkardıkları hücreleri şimdi imha ediyorlar.
Oysa o hücreler 2000’li yılların başında emperyalistler ve işbirlikçileri tarafından ne büyük umutlarla yapılmıştı. O hücrelerle içerdeki devrimcileri yalnızlaştırıp teslim alacaklardı. O hücreler ki “ya teslimiyet ya ölüm” dayatmasının en başlıca aracıydılar. O hücrelerle tutsakların düşüncelerini ve inançlarını yoketmeye çalıştılar. Yine tecrite karşı ölüm orucu direnişini sansürle o hücre duvarları arkasında, demir kapıların, dikenli tellerin, betonların arasında boğmaya çalıştılar.
Tecrit Emperyalizmin Bir Saldırısıydı
Hedeflenen sadecetutsaklar değildi. Halkın tüm kesimlerine uygulandı tecrit. Halkı birbirinden yalıtarak, herbirini dar bir alanda teslim almaya çalıştılar. Çıkarları ortak ve hatta aynı olan kesimleri olabildiğince bölüp parçalayarak, güçten düşürmeye çalıştılar. Bu kadar da değildi kuşkusuz. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin çıkarlarına zarar veren örgütlere karşı listeler oluşturup tecrit uyguladılar. Ülkelere de uyguladılar tecriti…Boyun eğdiremediklerinde işgal ettiler, talan ettiler Irak’ı, Libyayı, Afganistanı…
Tecrit Politikasının Mimarı, İdeolojik-Politik Kaynağı Emperyalizmdir
Tecrit politikasının temel amacı devrimci hareketin yok edilmesi, böylece halkın teslim alınarak halk kurtuluş savaşının boğulmasıydı. Tecrit politikası başarıya ulaştığında emperyalizmin ideolojik, ekonomik, politik her alanda emperyalizmin politikaları hayata geçebilecekti. 19 Aralık katliamı ve F tipi hücreler en başta “IMF programının rahatça uygulanması” için hayata geçirildi. Sonra da direniş halklar nezdinde “kötü örnek” olmaması için boğulmaya, o da olmazsa yok sayılmaya çalışıldı.
O günlerde tutsaklarımız, içerisiyle dışarısıyla tüm direnenlerimizle emperyalizmin bu saldırısına karşı ciddi bir engel oluşturduk…
Bugün de ülkemizdeki, hapishanelerdeki her türlü saldırı yine emperyalizmden bağımsız değildir. Yine her türlü baskı ve katliam işbirlikçiler tarafından “efendileri”nin güvenliği ve geleceği için yapılıyor. Çünkü biliyorlar ki devrimciler varolduğu sürece kendi politikalarını dilediklerince hayata geçiremeyecekler. Bugün de Özgür Tutsakların direnişi yine emperyalizme karşı savaşımızı büyütmeye devam ediyor…